Ben-Sen veya Ben-Öteki ilişkisi hangi filozoftan itibaren en tartışmalı sorunlarından birini teşkil etmiştir?
Ben-Sen veya Ben - Öteki ilişkisi modern düşüncenin, özellikle Alman filozofu Hegel’den itibaren en tartışmalı sorunlarından birini teşkil eder. Bugün dinler arası diyalog, kültürler arası ilişkiler ve birlikte yaşama sorunu diye adlandırılan konular, Ben-Sen ilişkisinin farklı alanlardaki tezahürleri olarak görülürler.
“Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine dinsizlikle itham edilen çağdaş Müslüman düşünür kimdir?
Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhine kampanyalarını genişlettiler. Ve nihayet Afgânî materyalizmi reddeden eserler yazmasına rağmen bir kolaycılık aracı olan dinsizlikle itham edildi.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisinin eserlerinde bilinç bölünmesi denen sürecin izleri görülmektedir?
Kuşkusuz bilinç bölünmesi dediğimiz olay ve süreç, birden bire ortaya çıkmış değildir. Gelibolulu Mustafa ve Koçi Bey’in eserlerinde görüldüğü üzere, Osmanlının toplumsal, kurumsal (askeri, mali, ilmi vs.) yapısında ve idari kararlarında ortaya çıkan büyük zafiyet ve bozulma öncelikle bu alanlarda düşünürlerin eleştirel görüşler geliştirmesine ve çözüm arayışlarına girmesine yol açmıştır. İlk olarak çözümlerin eskiye yani Osmanlının güçlü zamanlarında uygulanan kurallara geri dönüş şeklinde dillendirilmesi nostaljik bilincin ortaya çıktığını, eski-yeni şeklinde bilincin ikili bir zamansal görünüm kazandığını göstermektedir. İlmiye sınıfındaki sıkıntılar bu dönemde vasıfsız ve tamahkar insanların medreselerde kendilerine yer bulabilmesi şeklinde dile getirilmektedir.
Yunanca yargılama, ayırt etme anlamına gelen krisis sözcüğünden türeyen kelime aşağıdakilerden hangisidir?
“Eleştiri”, Yunanca yargılama, ayırt etme anlamına gelen krisis sözcüğünden gelmektedir.
İnsan dergisiyle beraber bir dönemin aydın dünyasında hümanist yaklaşımıyla büyük bir etki içinde bırakan düşünür kimdir?
Hilmi Ziya Ülken, Selahattin Eyüboğlu ve Cemalettin Ezine ile birlikte çıkardığı “İnsan’’ dergisi, bir dönemin aydın dünyasında hümanist yaklaşımıyla büyük bir etki bırakmıştır.
Hangi akım ahiret hayatına yönelik olarak tenasüh inancını ileri sürmekteydi?
Brahmanlar ahiret hayatına yönelik olarak tenasüh inancını ileri sürmekteydiler. Ayrıca onlar sıradan insanların da mucize gösterebileceklerini iddia ediyorlardı. Brahmanların bu iddiaları Allah’ın adaleti, peygamberlik, ahiret hayatı ve mucize konularının daha derinden tartışılmasını gerektirdi. Tüm bu eleştiri ve iddialar cevaplanmalıydı.
Emevîler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Bu durum kelâm disiplininin doğmasına sebep olmuştur. Aşağıdakilerden hangisi Hilafet meselesi etrafında oluşan gruplardan birisidir?
Emevîler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Bütün bunlar kelâm disiplininin doğmasına sebep teşkil eden iç faktörlerdir. Hilafet meselesi etrafında Hariciler, Şia ve Mürcie grupları ortaya çıkmıştır. Kader ve cebr konuları etrafında ise Cehmiyye, Cebriyye, Kaderiyye ve Mutezile okulları ortaya çıkmıştır. Mutezile karşısında ise Selefiyye, Eşari ve Maturidi okulları ortaya çıkmıştır. Doğru cevap B şıkkıdır.
Kiâbu’t-Tuffâha kimin eseridir?
Kiâbu’t-Tuffâha Eserin İbranice tercümesi, el yazması olarak bilinir.
Osmanlı Devleti’nin ilk şeyhülislamı hangi düşünürdür?
Eğitimini hem nakli hem de felsefe, mantık, astronomi ve matematik gibi ilimlerle tamamlayan Molla Fenari, Osmanlı Devletinin ilk şeyhulİslâmı’dır.
Cemalettin Afgani' nin en önemli eseri materyalistlere karşı yazdığı “er-Redd ale’d-Dehriyyîn”adlı kitabıdır.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi islam dininin birçok ayetle insanları “tefekküre, tezekküre, itibara, tedebbüre, teakkule ve tefehhüme davet ettiğini savunur?
İzmirli’ye göre dinimiz birçok ayetle insanları tefekküre, tezekküre, itibara, tedebbüre, teakkule ve tefehhüme davet eder. Nazar ve tefekküre ait ayetlerin sayısı 500 den fazladır. İslâm akıl nurunu söndürmez, basiret meşalesini köreltmez. Aksine düşünceyi kuvvetlendirir, fikri düzeltir, akla rehber olur, ulaşamadığı hakikate aklı aydınlatır, göremediği zarar ve tehlikelerden onu kurtarır, akıl için ilahi bir kandil olur, onu nurundan faydalandırır.
İbn Haldun felsefi bilimleri kaç kısımda toplamıştır?
İbn Haldun Meşşâî filozofların taksimini takip ederek, felsefi ilimleri dört ana kısma ayırır. İlki akıl yürütme ile bilinenlerden bilinmeyenleri çıkarırken zihni yanlış yapmaktan koruyan mantık ilmidir. Mantığın yararı şudur; araştırma yapan kişi hangi kavram ve sonuçların zorunlu veya arazî olduğunu bilerek araştırmasında yanlışı doğrudan kolayca ayırır. Sonuç olarak filozof araştırma ve düşüncelerini son sınırına kadar kullanarak olumlu veya olumsuz evrenin gerçekliğine ve mahiyetine ulaşır. İbn Haldun aklî ilimlerden ikinci olarak fizik bilimlerini zikreder. Fizik bilimler konu olarak, temel elementleri, bunlardan oluşan, maden, bitki, hayvan, gök cisimleri, doğal hareketleri ve kendiliğinden hareket eden hayat (nefis) sahibi varlıkları inceler. Düşünürümüz üçüncü olarak duyu ötesi manevî hususları inceleyen disiplini, ilm-i ilâhi, ilahiyat şeklinde isimlendirir. İbn Haldun’un burada vurguladığı şekliyle ilm-i ilâhi Aristo’nun ve nispeten de İslâm Meşşâî filozoflarının metafiziğinden farklılaşmaktadır. Aristo’nun sunduğu şekliyle metafizik yalnızca duyu ötesi, yani oluş ve bozuluşun olmadığı ay üstü varlıkları değil, aynı zamanda fizikte kullanılan kavram ve teorilerin de genel bir değerlendirmesi ve savunmasını içerir. Fizikte kullanılan kavram ve teorileri incelemesiyle, Aristo’nun da belirttiği gibi en genel anlamda varlığı inceleyen bir ilim dalı olur. İbn Haldun’un burada sunmuş olduğu yaklaşım daha ziyade İslâm Kelâmcılarının yaklaşımına denk düşmektedir. Son olarak andığı ise nicelikleri kendisine konu edinen matematik ilimlerdir. İbn Haldun matematik ilimlerini i) çizgi, yüzey ve geometrik cisim gibi sürekli nicelikleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen geometri, ii) sayılardan ibaret olan süreksiz nicelikleri değerlendiren aritmetik, iii) ses ve nağmelerin birbirleriyle olan oranlarını sayısal olarak açıklayan musiki ve iv) gök cisimlerinin sayısını ve hareketlerini araştıran astronomi olmak üzere dört kısma ayrıldığını belirtir.
İlim ve felsefe terimlerinin mümkün olduğu ölçüde, İslâm Osmanlı felsefe-kelam-tasavvuf-dil geleneği hesaba katılarak üretilmesini savunan düşünür Babanzade Ahmet Naim’dir. doğru cevap C'dir.
I. İslâm felsefesi yoluyla klasik Yunan felsefesinin Batı’ya geçmesi
II. Batı felsefesini iyi bilmek için, İslâm felsefesini iyi bilmenin gerekliliği
III. Müslüman filozofların kendilerine has felsefî düşünceleri
IV. Metafizik, mantık, ahlâk felsefesi gibi öğretileri İslâm felsefesinden almaları
Yukarıdakilerden hangileri İslâm felsefesinin Batı’ya tesirinin ana nedenleri arasında yer almaktadır?
İslâm felsefesinin Batı’ya tesiri iki yönde olmuştur. Birincisi, İslâm felsefesi yoluyla klasik Yunan felsefesinin Batı’ya geçmesidir. Batılılar, unutulmuş olan Yunan felsefesini de İslâm bilginlerinden ve filozoflarından öğrendiler. Çünkü Müslüman filozoflar daha önce Yunan felsefesini İslâm dünyasına aktararak, onların eserlerini Arapça’ya çevirmişler ve üzerlerine şerhler yazmışlardı. Müslüman filozofların Yunan felsefesi üzerine yazdıkları eserleri Latinceye çevirerek, batılılar büyük ölçüde Yunan felsefesi geleneğini böylece Müslümanlardan öğrendiler. İkincisi, Müslüman filozofların kendilerine has felsefî düşünceleridir. Müslüman filozoflar felsefî düşünceye oldukça özgün katkılarda bulunmuşlardır. Çevirilerde batılılar Müslüman filozofların kendi düşüncelerini de öğrendiler. Doğru yanıt B seçeneğidir.