Aşağıdakilerden hangisi İbn-i Haldun tarafından kaleme alınan ve insanın toplumsal eğilim ve yeteneklerine özel bir önem affeden eseridir?
İbn-i Haldun ünlü eseri Mukaddime’de insanın toplumsal eğilim ve yeteneklerine özel bir önem affetmektedir. Asabiyet adını verdiği dayanışma ve sosyal bütünleşme güdüsünü, bütün tarihi ve toplumsal olayların temelindeki psikolojik faktör olarak görür.
Allah, tanrı, peygamber vb din alanını niteleyen kavramlar ve ifadeler din dilini oluştururlar.
Aşağıdakilerden hangisi herhangi bir sosyo-kültürel ortamda kişinin tanrı ile ilişkisini tanımlayan ve düzenleyen birincil kaynaktır?
Herhangi bir sosyo-kültürel ortamda kişinin Tanrı ile ilişkisini tanımlayan ve düzenleyen birincil kaynaklar kutsal kitaplar ve bu kitapları o topluma ulaştıran elçiler, bunların sözleri ve bütün yapıp ettikleridir. Diğer kaynaklar bunların anlaşılıp açıklanmasını ve yorumunu içerir.
İman ve inanç ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
İnan (iman); “inanmak işi; bir kimse veya bir şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme;” İnanç (itikat) ise, bir düşünceye gönülden bağlı bulunma; Tanrı’ya, bir dine inanma, iman, itikat; birine duyulan güven, inanma duygusu; inanılan şey, görüş ve öğreti” olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi inanç kelimesi tanımlarda imanı da kapsayacak şekilde daha genel bir anlam ifade ederken; iman, bir dine yönelme olarak, daha özel manada kullanılmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Kur'an'a göre edilmesi gereken dua şekli değildir?
Kur’an’da, boyun bükerek, sessizce, korku ve ümitle dua edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Doğru cevap C seçeneğidir.
Biyoloji-din ilişkisi bağlamında tartışılan konulardan birisi de genetik ve çevreye ilişkin faktörlerin etkisidir. Bu faktörlerin inanç üzerindeki etkileri hakkında aşağıdakilerden hangisi en uygun ifadedir?
Genler çevre ile sürekli etkileşim halindedir
Aşağıdakilerden hangisinin cemaatle kılınan namazın insanlar üzerindeki en önemli etkisi olduğu söylenebilir?
Camide amir, memur, zengin fakir, öğretmen öğrenci, her kesimden insanın aynı safta, omuz omuza, hatta camiye önceden gelenin diğerinden önde yer alarak namaz kılması, Allah’ın huzurunda herkesin eşit olduğu duygusunu güçlendirir. Böylece bilinçli olarak Allah’a sevgi, saygı ve bağlılık duygusuyla yapılan ibadetin insanı ulaştırdığı nokta, üstünlük ve aşağılık duygularının ortasında yer alan tevazudur, alçak gönüllülüktür.
Bu dönemde birey, artık hayatını kurguladığı ve şekillendirdiği inanç ve değerleri sorgulamak, tecrübe etmek ve yeniden yapılandırmak zorundadır. Bu değer ve inançlar, artık düşünülmeden, irdelenmeden ve eleştiriye tabi tutulup sorgulanmaksızın kabul edilmeden daha çok, açık ve kesin bir şekilde bilinçli olarak seçilmiş ve eleştiri süzgecinden geçirilmiş bağlılıklar anlamına gelmektedir. Yukarıda ifade edilen tanım Fowler’ın inanç aşamalarından hangisini açıklamaktadır?
Fowler, inancın, insan merkezli çok boyutlu bir yapı sergilediğini ortaya koymaya ve bu yapıyı tasvir etmeye çalışır. İnanç, hem bilinçli hem de bilinçsiz süreçleri kapsar, içinde gönül ve akıl dinamiğini birlikte barındırır. İnanç bir etkinliktir fakat bu geleneksel olarak temel inanç sistemlerine sahip olma ya da dini faaliyetlere katılma değil; inancın aktif, değişen, gelişen bir niteliğe sahip olduğu görüşünü ön plana çıkarır. İnanç aşamalarından birisi de bireysel-düşünceye dayalı inançtır. Bu dönemde birey, artık hayatını kurguladığı ve şekillendirdiği inanç ve değerleri sorgulamak, tecrübe etmek ve yeniden yapılandırmak zorundadır. Bu değer ve inançlar, artık düşünülmeden, irdelenmeden ve eleştiriye tabi tutulup sorgulanmaksızın kabul edilmeden daha çok, açık ve kesin bir şekilde bilinçli olarak seçilmiş ve eleştiri süzgecinden geçirilmiş bağlılıklar anlamına gelmektedir.
Çocuklar kaç yaşından itibaren dinî mahiyette söz, duygu ve davranışla ilgilenmeye başlarlar ?
Çocuklar ancak 3 yaşından itibaren dinî mahiyette söz, duygu ve davranışla ilgilenmeye başlamaktadır. Başlangıçta dinî kavramların muhtevasını anlayamasa da, çocukların dualara ve ibadetlere karşı ilgisi oldukça yüksektir.
İnsanın, Allah’ın kendisinden istediklerini ne düzeyde yerine getirdiğini sorgulaması hangi dini şüphe çeşidi ile ilgilidir?
Sadakat şüphesi, inancın gereklerinin yerine getirilip getirilmediğiyle ilgili bir şüphedir. Başka bir ifadeyle, insanın, Allah’ın kendisinden istediklerini ne düzeyde yerine getirdiğini sorgulamasıdır. Burada iman edenin, inandığı değerlerden değil, imanındaki samimiyetinden ve imana karşı sadakatinden şüphe etmesi söz konusudur.
“Dinî değerlere aykırı, din dışı davranıştan vazgeçiş ve dinî değerlerle uyumlu bir tutumu benimseyiş ve yeniden dine dönüş hareketidir” tanımı aşağıdaki terimlerden hangisini anlatmakta?
Tövbe, dinî değerlere aykırı, din dışı davranıştan vazgeçiş ve dinî değerlerle uyumlu bir tutumu benimseyiş ve yeniden dine dönüş hareketidir. Yani dine dönüş, dinin onaylamadığı bir davranıştan dinin istediği davranışa dönüşü ifade ettiği gibi, dine tamamen aykırı, din dışı bir hayat sürdürürken bu hayattan vazgeçerek dine yönelişi de belirtir.
Aşağıdaki araştırmacılardan hangisine göre Tanrı tasavvurunun oluşumunda ana baba imajları başat rol oynar?
Freud’un din ve Tanrı ile ilgili görüşlerini inceleyen ve bunların savunulamaz olanlarını reddeden Rizzuto, Tanrı tasavvuru alanında önemli ve kabul edilebilir tezler ileri sürmüştür. Ona göre, Tanrı tasavvurunun oluşumunda ana baba imajları başat rol oynar, çünkü çocuğun ilişki kurduğu ilk insanlar annesi ve babasıdır, zira Tanrı görülmezdir.
Aşağıdakilerden hangisi dinin Özsel-işlevsel tanımına göre özü itibariyle dini inançların işlevlerinden biridir?
İnsana bütüncül bir dünya görüşü kazandırması, İnanan bireyler arasında gönül birliği kurması, bireylerin hayatını anlamlı kılarak anlam arayışına cevap bulması dinin işlevsel tanımının unsurlarındandır. Tabiatüstü ve kutsal olduğuna inanılan bir varlığı temel alması ise dinin Özsel tanımının unsurlarındandır. Dinin Özsel-İşlevsel tanımına göre özü itibariyle dini inançların üçlü işlevi vardır. Bunlar sıra dışı, akıl ötesi olay ve deneyimler için açıklama getirme, insanın acı ve sefaletini anlama ve duygusal destek verme, Şeylerin nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiği arasındaki kopukluğu açıklamak için işe yarar ahlaki ölçütler sağlama yolunda anlam üretme şeklindedir.
Aşağıdakilerden hangisi inanan kişinin Allah’la iletişim kurması, O’na yalvarışı ve yakarışı ve O’ndan yardım dilemesidir?
Terim olarak dua, inanan kişinin Allah’la iletişim kurması, O’na yalvarışı ve yakarışı ve O’ndan yardım dilemesidir. Doğru cevap E seçeneğidir.
“Nesne ve olayları temsil eden imajların, sembollerin, kavramların belli bir amaca yönelik olarak işletilmesi, idare edilmesi veya kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan, açık ve sembolik veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik olarak tanımlanmaktadır” tanımı aşağıdakilerden hangi kavrama aittir?
Dini kavramlar tecrübe edilen diğer algı ve kavramlar ile doğrudan duyusal veriler aracılığıyla oluşur. Tanrı kavramı da diğer dini kavramlar gibi aynı süreci izlemektedir. İnsan, Tanrı’yı, bildiği kavramlar aracılığıyla kavramlaştırabilir ve bu kavramlaştırma benzetme yoluyla yapılabilmektedir. Tasavvur, ruhsal güçler veya duyusal uyarılarla zihinde önceden oluşan herhangi bir nesnenin, olayın, fiilin ya da bir kavramın istekli olarak yeniden özel bir biçimde şekillenmesi, canlanması, anlam kazanması veya hatırlanmasıdır. Dinî tasavvur ise, dinî kavramların, dinî olayların ve nesnelerin zihinde canlandırılması, şekillendirilmesidir. Nesne ve olayları temsil eden imajların, sembollerin, kavramların belli bir amaca yönelik olarak işletilmesi, idare edilmesi veya kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan, açık ve sembolik veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik ise düşünme olarak tanımlanmaktadır.
Kendi dininde problemlerine çözüm bulamadığı bir dönemde bulunan bir birey, din değiştirmenin hangi sürecinde bulunmaktadır?
Din değiştirmede yedi süreç söz konusudur. Arayış içinde olma: Birey kendi dininde yaşadığı problemlere çözüm bulamadığı takdirde farklı dinler bazında yeni bir arayış içine girdikten sonra üçüncü evre ortaya çıkmakta ve bu tip kişiler kendilerini “dinî arayış içerisinde olan” şeklinde tanımlamaktadır.
Baldwin Teorisi’ne göre bütün her şeyin nedeni ve düzenleyicisi olan Tanrı’ya bağlanma hissinin gelişmeye başladığı evre aşağıdakilerden hangisidir?
Söz konusu teoriye göre 2. evre olan entelektüel (zihinsel) aşamada çocuklar annelerini veya babalarını bütün problemleri açıklayabilen ve bütün bulmacaları çözebilen bireyler olarak algılamaktadır. Bu evre dinî alana kaydırıldığı zaman, bütün her şeyin nedeni ve düzenleyicisi olan Tanrı’ya bağlanma hissi gelişmeye başlamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi imanın psikolojik kaynakları konusundaki görüşlerden birisi değildir?
Batı düşüncesinde, imanın psikolojik kaynakları konusunda birbirinden farklı bazı görüşler yer almaktadır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:
Biyolojik temeli esas alan görüşte, imanın bir iç-güdü olduğu ileri sürülmektedir.
İmanın, iç-güdülerin yönlendirilip olgunlaştırılması sonucu ulaşılan insani bir gelişim olduğu yolundaki varsayımdır.
İmanı, insanın sonsuz olanla karşılaşmasının sonucu olarak gören ve onu sonsuzluk duygusuna dayandıran görüş.
O¨nceki görüşün tam tersi bir iddiayı savunarak, imanın aslında sonlu olanı idrak olduğu görüşü.
Sonuncusu ise, imanın, varlığı idrak olduğu yönündeki görüştür