Muhammet: O ikisi kim?
Selim: O ikisi Mısırlı iki öğretmen.
Muhammet: Onlar (kızlar) kim?
Selim: Onlar Iraklı kız öğrenciler.
Muhammet: İki öğretmen şimdi nerede?
Selim: O ikisi sınıfta. Kız öğrenciler nerede?
Muhammet: Onlar bahçede.
"Bu senin kalemin mi? cümlesindeki aidiyeti bildirmek için nesnenin hangi mansûb muttasıl zamiri alması gerekir?
Bu senin kalemin mi? cümlesindeki aidiyeti bildirmek için nesnenin كَ veya كِ bitişik nesne zamiri alması gerekir.
ما مهنَتُكَ ? cümlesi mesleği sormaktadır, haliyle cevabı أنا مُمَرَّضَة (ben hemşireyim) cümlesidir.
Metinde İsmail'in yaşına yönelik herhangi bir bilgi bulunmamatadır.
"Merhaba. Ben İsmail. Tıp okuyorum. Ankara’da üniversite yurdunda kalıyorum. Yurdum üniversiteye yakın. "
"هل علي عِرَاقِي"
Yukarıdaki cümlenin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
"هل علي عِرَاقِي" cümlesinde "Ali Iraklı mı?" diye soru sorulmuştur.
I.
II.
III.
IV.
V.
VI.
Diyaloğun doğru sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir?
V. Bir ödevim var, kütüphane nerede biliyor musun?
III. Evet, ancak kütüphane uzak. Araban var mı?
I. Evet arabam var.
VI. Vatan Caddesini biliyor musun?
II. Evet, Vatan Caddesini biliyorum.
IV. Kütüphane Vatan Caddesinin sonunda, müzeye yakın.
Doğru yanıt B'dir.
Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına ne denir?
Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına i‘râb اإلعراب diyoruz. “Şu cümleyi i‘râb ediniz” sorusundan anlamamız gereken “Cümleyi ögelerine ayırınız ve cümle içindeki her bir kelimenin son harfinin alması gereken harekeyi gerekçeleriyle açıklayınız” biçimindedir. Arapçada isimler cümle içinde üç durumda bulunabilirler: Merfû (ref alâmetli), mansûb (nasb alâmetli), mecrûr (cer alâmetli). Mef'ul cümlenin nesnesi anlamındadır.
Tekil kelimelerin i‘râbı (yani merfûluk, mansûbluk ve mecrûrluk durumları) hareke ile belirlenir. Tekil bir kelimenin son harfi: a. Merfû durumda, damme b. Mansûb durumda, fetha c. Mecrûr durumda, kesra ile harekelenir. Bir başka deyişle ref (merfûluk) alâmeti damme, nasb (mansûbluk) alâmeti fetha, cer (mecrûrluk) alâmeti kesra’dır.
Fiil cümlesinin öznesine Arapçada “fâ‘il” denir. Fâ‘il, hiçbir zaman fiilden önce gelmez, daima fiilden sonra gelir. Dolayısıyla fiilden önce kullanılan herhangi bir ismi veya zamiri “fâ‘il” diye adlandırmayacak, fâ‘ili hep fiilden sonra arayacağız.
Fâ‘il olan sözcük, daima merfûdur. Fiil cümlesinde bir kelimeyi özne yerinde kullandığımızı, o kelimeyi “merfû” halde kullanmak suretiyle göstermiş oluruz.
Fâ‘il erilse fiil de eril; fâ‘il dişilse, fiil de dişil yapıda kullanılır.
Fâ‘il açık bir isim ise fiile bitişik açık veya gizli bir özne zamiri değil de Ali, Ayşe, doktor, mühendis, öğretmen gibi açık bir isim ise), fiil daima 3. tekil şahıs yapısında kullanılır. Fakat fâ‘ilin cinsiyetine bağlı olarak ya 3. tekil erildir, ya da 3. tekil dişildir
Fâ‘il açık bir isim olarak değil de gizli özne veya bitişik zamir olarak geliyorsa, bu durumda fiil tekillik, ikillik, çoğulluk, erillik ve dişillik bakımından fâ‘ile uygun çekimiyle kullanılır.
Mef‘ûl, fiil cümlesinde fiilden sonra gelen; başında herhangi bir harf-i cer bulunmayan, fâ‘il veya zarf veya tamlayan olmayan mansûb isimdir.
Sadece iii. yanliştir çünkü Arapçada çoğullar üçe ayrılırlar. 1. Düzenli Eril Çoğul 2. Düzenli Dişil Çoğul 3. Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)
sözcüğü hangi çiftlik hayvanının Arapça adıdır?