İlahi dinlerdeki, Tanrı’ya ait “mekândan münezzeh oluş” ifadesi ne anlama gelmektedir?
İlahi dinlerdeki, Tanrı’ya ait “mekândan münezzeh oluş”, Allah’ın her yerde oluşunu ifade etmektedir.
Açıklayıcı, yorumlayıcı bir yaklaşımla kavram ve genellemelerin öğretildiği, konunun öğretmen tarafından öğrenmeye en uygun şekilde organize edilerek verildiği, öğretmen-öğrenci arasında yoğun bir etkileşimin yaşandığı öğretim stratejisi aşağıdakilerden hangisidir?
Sunuş yoluyla öğretim stratejisi, açıklayıcı, yorumlayıcı bir yaklaşımla kavram ve genellemelerin öğretildiği, konunun öğretmen tarafından öğrenmeye en uygun şekilde organize edilerek sunulduğu, öğretmen-öğrenci arasında yoğun bir etkileşimin yaşandığı bir öğretim stratejisine Sunuş yoluyla öğretim stratejisi denir.
“Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna açık açık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.”(Hadid 57/9) verilen ayet hangi eğitimde hangi ilkenin gerekliliğini destekler niteliktedir?
Allah Teâlâ, ilahî kitapları insanlar düşünüp öğüt alsınlar diye göndermiştir. Kur’an’ın gönderiliş sebebi olarak da, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak, dalaletten hidayete ulaştırmak ve doğru yola iletmek olduğu belirtilir. Peygamberlerin gönderilişlerinin de aynı amaca yönelik olduğu görülür.
Nizamiye Medresesi kim tarafından kurulmuştur?
Genel kanaate göre, medreseler XI. asırdan itibaren kurulmaya ve gelişmeye başlamışlardır. Bunlar arasında en ünlü olanı 1067 yılında Bağdat’ta, Büyük Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk tarafından kurulan Nizamiye Medresesi’dir. Nizamü’l-Mülk, Bağdat dışındaki birçok şehirde de yine aynı adı taşıyan medreseler kurmuştur. Ayrıca Karahanlılar ve Gaznelilerin ha^kimiyeti altındaki yerlerde de kurulan medreseler vardır. Bu medreselerde, öğrenci ve müderrislerin giderlerinin yanı sıra diğer ihtiyaçlarının, tahsis edilen vakıfların gelirleri ile karşılanması, verimli bir eğitimin yapılabilmesi için önemli bir imka^n sunmuştur.
Türklerin İslamiyeti kabul ettikten sonra, ilk yazılı eser olma özelliğini taşıyan ‘Kutadgu Bilig’ kim tarafından yazılmıştır?
Türklerin İslâmiyeti kabul ettikten sonra, ilk yazılı eser olma özelliğini taşıyan Yusuf Has Hacib’in, Kutadgu Bilig isimli kitabı, önemli bir örnektir. Çünkü eser, Doğu Karahanlı Hükümdarı Tabgaç Buğra Han (Ebu Hasan bin Süleyman Arslan) için kaleme alındığından dolayı bir Siyâsetname sayılır. Tamamen rumuzlar ve sembollerle yapılan bir anlatım tarzı benimsendiği için alegoriktir. Öğretmeyi hedef aldığı için de didaktiktir. En önemli yönü ise muhtevasıdır. O da genelde, İslâmî unsurlardan ibarettir.
Aşağıdakilerden hangisi manevi kültür kapsamında değerlendirilebilir?
Kültürü, maddî ve manevî diye ayıranlar da vardır. Buna göre, bilimsel ve teknolojik ürünler, ekonomi, yemek ve kılık-kıyafet maddî kültür; din, dil, inanç, hukuk, örf ve âdetler, sosyal ilişkiler, tarih şuuru, estetik, mimari anlayış, yazı, sanat, edebiyat ve ahlâk ise manevî kültürdür.
Bir kısım Filozoflara göre insan neyin ürünüdür?
Bireysel farklılıkların başka bir kısmı da çevresel etkilerle oluşur. Aynı yaşlarda ve birbirine yakın gelişimsel özelliklere sahip oldukları halde birbirinden farklı çevrelerde yaşayan insanlar, bulundukları yerin şartlarından etkilenirler. Dini^ ve kültürel farklılıklar, iklim koşulları, toplumsal yapı ve sosyal hayat, gelenek ve görenekler ve daha pek çok şey, çevresel etkiler kapsamında sayılabilecek hususlardır. Birey, içinde yaşadığı çevrenin bu şartlarından zamanla etkilenir. Bir kısım filozofların, “insan çevrenin ürünüdür” şeklindeki tanımlamaları, çevrenin birey üzerindeki etkisini ortaya koyan güzel bir ifade biçimidir. C¸evresel faktörlerin birey üzerindeki etkisi, bizi, farklı çevrelerin farklı özelliklere sahip bireyler ortaya çıkaracağı sonucuna götürür.
Kur’an-ı Kerim’de, “Elest Meclisi” diye bir antlaşma vardır. Bu antlaşmada bahsedilen konu nedir?
Kur’an-ı Kerim’de, “Elest Meclisi” diye bir antlaşmadan (ahitten) bahsedilmektedir.
Sağlıklı bir din eğitiminin birey için önemi nedir?
Sağlıklı bir din eğitimi imkanına sahip olmayan insan eksik eğitilmiş olur. Çünkü din eğitimi, dünya hayatı ile birlikte insanın sonsuz olarak yaşayacağı ebedî hayatıyla da ilgilenmektedir. Ancak sağlıklı bir din eğitimi için, hem insanı, hem dini, hem de eğitimi iyi bilmek gerekir.
Hangi anlayışa göre, din olgusal temelde araştırılıp analiz edilmelidir ve bu görüş daha çok Batı dünyasının bir problemi olarak ortaya çıkmıştır?
Fenomenolojik yaklaşım tarzına göre, din olgusal temelde araştırılıp analiz edilmelidir. Bu görüş daha çok Batı dünyasının bir problemi olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü din eğitimiyle amaçladıkları şey, çocuklarını gerçek bir Hıristiyan yapmaktı. Fakat olmadı. Çünkü modern dünyanın gerekleri ile dinleri uyuşmadı. Bu yüzden okulda öğrenilen din ile dışarısı birbiriyle çatışır hale geldi. Bunun yerine, inanç türleri belirtilmeden, sadece din olgusunu esas alan bir din eğitimi yaklaşımını ortaya atmış oldular.
Yukarıdakilerden hangisi iyi insanın özellikleri arasındadır?
Bu tip bir insanın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
? Yaratıcı ile de, yaratılmışlarla da barışıktır.
? Elinden ve dilinden kimseye zarar gelmez.
? Düşenin dostudur.
? İnsanların en hayırlısının, insanlara faydalı olan kişi olduğunu bilir.
? Gerektiğinde başkalarını kendisine tercih eder.
? Küçüklerin de büyüklerin de hakkını korur.
? İyi ve güzel olanın yanında, kötü olanın da karşısındadır.
? Hedefi hayır olan işlerde yarışır.
? Bencil (egoist) değildir.
? Sadece iyilik ve güzellikte yardımlaşır.
? Başkaları tarafından kendisine hak olarak bir şey verilse bile, vicdanında bunun tekrar hesabını yapar.
? Alış-veriş yaptığında aldatmaz.
? Emaneti ehline verir.
? Üzerine bir iş aldığında, onu en iyi şekilde yapmaya çalışır.
? Kendisi için istediğini başkaları için de ister.
? Allah’tan korkar, kuldan utanır.
? Hakka, haklıya ve haklılığa daima itibar eder.
? Rızkın ve malın asıl sahibinin Allah olduğuna inanır.
? Hiç ölmeyecek gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi de öteki dünya için çalışır.
Okulöncesi dönemin, ileriki yıllarda yaşanacak olan dinî hayata bir hazırlık dönemi olduğu unutulmamalıdır. Aşağıdakilerden hangisi okul öncesi dönemde kazandırılması gereken alışkanlıklar arasında yer almaz?
Okulöncesi dönemin, ileriki yıllarda yaşanacak olan dinî hayata bir hazırlık dönemi olduğu unutulmamalıdır. Gözlem yapmak, yaşanılan dünyayı gerektiği kadar doğru, açık bir şekilde tanımak, iyi görebilmek, dokunmak, duymak, dinlemek, olaylar arasında bağ kurmak okul öncesi dönemde kazandırılması gereken alışkanlıklar olmalıdır.
Atabetü’l Hakayık kimin eseridir?
Atabetü’l Hakayık, Edip Ahmed Yükneki’nin eseridir.
Aşağıdakilerden hangisi toplumsal düzenlemede dinin referans alınmaması anlamına gelir?
Laiklik, -kelime ve terim anlamı ile tarihi süreci bir tarafa bırakılırsa- toplumsal düzenlemede dinin referans alınmaması anlamına gelmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi medreselerin kurulmasına zemin hazırlayan sebepler arasında değildir?
Medreselerin kurulmasına zemin hazırlayan sebepler birkaç maddede toplanabilir: Mescit ya da camilerde ders yapmanın doğurduğu sakıncalar ki, bunların başında ibadet eden insanların rahatsız olmaları sayılabilir. Eğitim faaliyetlerinin giderek yoğunlaşması sonucu öğrenci sayısının artması. Camilerin dersler için yetersiz kalması yanında öğrencilerin barınma, beslenme ve temizlik ihtiyaçlarının düzenli olarak karşılanması ihtiyacının doğması. İtikadî görüşlerin savunulması, yanlış düşünce akımlarının ilim yolu ile engellenmeye çalışılması. Yönetim ve adalet işlerinde görev alacak eğitimli personele duyulan ihtiyacın artması. Öte yandan, geniş bir coğrafyaya yayılan ve ileri düzeyde bilimsel çalışmaların yapıldığı ortamda, örgün eğitim kurumlarının ortaya çıkmasını doğal bir sonuç olarak görmek gerekir.
İslam öncesi Arap Yarımadası’nda çocuklara okuma-yazma öğretimi için bulunan kurumlara ne ad verilirdi ?
Bu dönemde Arap toplumunda çocuklara okuma-yazma öğretilen ve “Küttâb” adı verilen kurumların varlığından söz edilebilir. Ancak bu kurumlar sayı ve nitelik olarak gelişmiş değildir. Daha ileri düzeyde eğitimin yapıldığı kurumlar ise yoktur.