Peygamberimizin“Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı hayra, hayır ise cennete götürür. Bir kimse sürekli olarak doğru olmaya çalışır ve doğruluğu araştırırsa, Allah katında sıddık olarak yazılır.” (Müslim, Birr ve’s-Sıla, 29) hadisi aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?
Peygamberimizin“Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı hayra, hayır ise cennete götürür. Bir kimse sürekli olarak doğru olmaya çalışır ve doğruluğu araştırırsa, Allah katında sıddık olarak yazılır.” (Müslim, Birr ve’s-Sıla, 29) hadisi sadakat ile açıklanabilir.
Kutadgu Bilig isimli kitabın yazarı kimdir?
Türklerin İslâmiyeti kabul ettikten sonra, ilk yazılı eser olma özelliğini taşıyan Yusuf Has Hacib’ in, Kutadgu Bilig isimli kitabı, önemli bir örnektir.
“İnsan toplum içindir” sözü hangi filozofa aittir?
Filozof E. Durkheim’e göre insan toplum içindir. Eğitimin amacı, insanı sosyalleştirmektir.
I. Mescit ya da camilerde ders yapmanın doğurduğu sakıncalar ki, bunların başında ibadet eden insanların rahatsız olmaları
II. İtikadî görüşlerin savunulması, yanlış düşünce akımlarının ilim yolu ile engellenmeye çalışılması
III. Yönetim ve adalet işlerinde görev alacak eğitimli personele duyulan ihtiyacın artması
Yukarıdakilerden hangileri medreselerin kurulmasına zemin hazırlayan sebeplerdendir?
"Medreselerin kurulmasına zemin hazırlayan sebepler birkaç maddede toplanabilir • Mescit ya da camilerde ders yapmanın doğurduğu sakıncalar ki, bunların başında ibadet eden insanların rahatsız olmaları • Eğitim faaliyetlerinin giderek yoğunlaşması sonucu öğrenci sayısının artması. • İtikadî görüşlerin savunulması, yanlış düşünce akımlarının ilim yolu ile engellenmeye çalışılması • Yönetim ve adalet işlerinde görev alacak eğitimli personele duyulan ihtiyacın artması.
Güçlü muhakemeleri var olan, soyut ve kavramsal düşünebilen ve sebep sonuç ilişkilerini kolayca anlayabilen kişiler hani zekaya sahiptir.
Yani zeka^ düzeyleri, duygu durumları ve yetenek alanları gibi doğuştan getirilen farklılıkları görmek mümkündür. Aynı yaş düzeyinde olup ve aynı koşullarda yetiştiği halde bu özellikleri itibariyle birbirinden farklılaşan bireyler de bulunmaktadır. O¨rneğin; zihinsel özellikleri bakımından ele alacak olursak, bazı insanlar sözel-dilsel zeka^ya sahiptirler; dinleme becerileri yüksektir, kelime oyunlarını severler, sözel olarak iyi iletişim kurarlar ve hafızaları güçlüdür. Bazıları ise, mantıksal-matematiksel zeka^ sahibidirler; güçlü muhakemeleri vardır, soyut ve kavramsal düşünebilir ve sebep sonuç ilişkilerini kolayca anlarlar. Aynı şekilde, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, bedensel-kinestetik gibi diğer zeka^ alanlarında farklılaşan bireylerin olduğunu da bilmek gerekir.
Yetişkinlik dönemi, gelişim özellikleri bakımından kaç safhada ele alınabilir?
Yetişkinlik dönemi, gelişim özellikleri bakımından ilk yetişkinlik, orta yetişkinlik ve son yetişkinlik (yaşlılık) olmak üzere üç safhada incelenir. Bunların her birinin kendine has birtakım hususiyetleri vardır.
I. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamalı
II. Hidâyetin, Allah’ın elinde olduğunu bilmeli
III. Yaptıklarının karşılığını, sadece Allah Teâlâ’dan beklemelidirler
IV. Karamsar olmadan, iyi niyet, hoşgörü ve sabırla görevlerine odaklanmalı
Yukarıdakilerden hangileri din eğitimcileri ve din hizmeti sunan kişiler için belirlenmiş ilkelerdendir?
‘Böyle bir dünyada, aynı nesneye pek çok kişi talip olacağından, ortaya yığılma, yarış, hasımlaşma, haset, kin ve kavga çıkmaktadır. Daha da ileri gidilip iş kan davasına kadar varmaktadır. İnsanlar bu kargaşa ve vehametin bitmesi için bir üst hakem arayışı içerisine girmiştir. Bu hakemin mecazî adı devlettir’ görüşünü aşağıdakilerden alanlardan hangisi savunmaktadır?
Hukuk ise şunu savunur: Böyle bir dünyada, aynı nesneye pek çok kişi talip olacağından, ortaya yığılma, yarış, hasımlaşma, haset, kin ve kavga çıkmaktadır. Daha da ileri gidilip iş kan davasına kadar varmaktadır. İnsanlar bu kargaşa ve vehametin bitmesi için bir üst hakem arayışı içerisine girmiştir. Bu hakemin mecazî adı devlettir. Öyle görünüyor ki devlet, “adâlet” demektir.
Aşağıdakilerden hangisi soru cevap yöntemi kullanılırken dikkat edilmesi gereken hususlardan değildir?
Sorular, mümkün oldukça açık uçlu olmalı, “evet” ya da “hayır” denilerek cevaplanacak türde olmamalıdır.
Öğrencilere sorulan soruların cevaplarını bulmakta zorlandıkları hissedildiğinde ipuçları verilerek cevabı bulmalarına yardımcı olunmalıdır.
Öğretmenin soracağı sorular basit, kolay takip edilir ve anlaşılır olmalı, herhangi bir belirsizlik taşımamalı ve öğrencinin gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
Soru sorduktan sonra düşünmesi için öğrenciye yeterli zaman tanınmalıdır.
Sorular, genellikle tüm sınıfa sorulmalıdır.
Yakın çevresinden uzağa doğru
Basitten karmaşığa doğru
Zordan kolaya doğru
Gözlem konuları yukarıdakilerden hangisini izleyen seyir izlemektedir?
Gözlem konuları, şüphesiz çocuğun yakın çevresinden uzağa doğru, basitten karmaşığa, kolaydan zora doğru bir seyir takip etmelidir.
“Din, ne mahza tefekkür, ne sırf histir, ne de ancak amel.” sözü hangi ünlü mütfekkire aittir?
Din eğitimi açısından bütünlük, insanı sadece bir kaç yönü ile değil, bütün fıtrî kabiliyetlerini geliştirmeyi ifade eden bir kavramdır. Büyük mütefekkir Muhammed İkbal’in ifadesiyle, “din, ne mahza tefekkür, ne sırf histir, ne de ancak amel.” Din eğitimi ve öğretimi de ne sadece zihinsel bir çaba, ne sırf duygusal bir ifade ve ne de bedensel bir hareket ile gerçekleşebilecek bir faaliyet olacaktır.
Medeniyetin belirli bir toplumda aldığı şekle ne ad verilir?
Medeniyetin belirli bir toplumda aldığı şekle ise kültür denir.
Aşağıdakilerden hangisi dinle ilgili doğrudur?
Din eğitiminde dinin aslı ile hayata yansıma şekli olan kültür ve medeniyeti de birbirinden ayırmak gerekir. Fakat aralarındaki irtibat da sürekli canlı tutulmalıdır. Özden uzaklaşmamak kaydıyla dinin, farklı coğrafya, kültür ve medeniyetler içerisinde farklı yansımaları olabilir. Bu çerçevede pek çok mezhebin, tarikatın ve cemaatin ortaya çıkmasında bir mahzur yoktur. İnsanoğlunun farklı düşünce ve anlayışlarla yaratıldığı gerçeğinden hareketle bu sosyal gerçeklik objektif olarak kabullenilmelidir.
Aşağıdakilerden hangisi öğretim stratejilerinden sunuş yoluyla öğretime örnektir?
Sunuş yoluyla öğretim stratejisi, açıklayıcı, yorumlayıcı bir yaklaşımla kavram ve genellemelerin öğretildiği, konunun öğretmen tarafından öğrenmeye en uygun şekilde organize edilerek sunulduğu, öğretmen-öğrenci arasında yoğun bir etkileşimin yaşandığı bir öğretim stratejisidir. Sunuş yoluyla öğretme yaklaşımında, öğretmen öğrencilerin derse aktif bir şekilde katılımını sağlamaya çalışır.
Olayların görünmez varlıklar tarafından meydana getirildiği inancı aşağıdakilerden aşağıdakilerden hangisidir?
Politeizm: Olayların görünmez varlıklar tarafından meydana getirildiği inancı
Bir dinin ya da fikrin, maddî ve manevi boyutlarda, hayata yansıtılmasına ne ad verilir?
Bir dinin ya da fikrin, maddî ve manevi boyutlarda, hayata yansıtılmasına medeniyet denir. Bunun oluşmasında başka toplum ve kültürlerin de katkısı vardır. Medeniyetin belirli bir toplumda aldığı şekle ise kültür denir.
Medreseden mezun olan talebeler isimlerini hangi deftere yazdırırlardı?
Medreseden mezun olan talebeler “Matlab” adı verilen deftere isimlerini kaydettirir ve atanma için sıra beklerlerdi. Müla^zemet adı verilen bu usu^le göre, bekledikleri süre boyunca görevleri ile ilgili staj yaparlardı. Daha sonra sırası gelenler önce aşağı dereceli medreselere atanır, zamanla terfi^leri yapılırdı. Doğru cevap B seçeneğidir.
Çocukların sorularına verilecek cevaplarda şu hususlara dikkat edilmelidir:
Çocuk neyi sormuşsa ona cevap verilmeli, soru cevaplandırılmadan önce soruyu sordurtan sebepler öğrenilmeye çalışılmalıdır.
Anne babanın cevaplamakta zorlandığı sorularla karşılaştığı durumlarda, soruyu cevaplamadan geçiştirmek, çocuğu susturmak, konuyu değiştirmek, nasıl ifade etmesi gerektiğini bilmediği halde cevaplamaya çalışmak gibi tavır takınmaları doğru değildir
Çocuğun sorduğu her soruyu, din öğretimi için bir fırsat bilerek, doğrudan Allah ile ilişkili olarak cevaplamak da doğru değildir.
Yukarıda belirtilen hususlara göre aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
4-6 yaş dönemi, korkuların kaygıların ve endişelerin yoğun olduğu bir dönemdir. Çocuğun Allah kavramını bu korkularla ilişkilendirmemesine dikkat edilmelidir. Henüz, ne herhangi bir suçun faili, ne de herhangi bir cezanın muhatabı olacak kadar yetkin ve sorumlu olmayan çocuğa, Allah’ı bir korku objesi olarak tanıtmanın hiç bir anlamı ve gereği yoktur.