I. Ahlâkî yargı ve ahlaki davranışı öğütlemesiII. Vazifeye bağlılığı öğütlemesi III. Doğruluk, adalet ve şefkati öğütlemesiIV. Yardımlaşmayı öğütlemesiV. İyi olanı yapmayı öğütlemesi Yukarıdakilerden hangisi/hangileri dinin sosyal ilişkiler üzerinde etkisi olduğunu gösterir?
Dindar insan açısından vazifeye bağlılık, doğruluk, adalet, şefkat ve hürmet, yardımlaşma gibi ahlâkî değerler sadece toplumsal uyum ve kabul açısından değil, ilahî otoriteye uygunluk ve ahiret mutluluğu için de önem taşımaktadır. Toplumca “iyi” olanı yapmada, dindar insan aynı zamanda sevap elde etme inanç ve düşüncesi ile de güdülenmektedir. Bu durum, dindar kimselerin toplumsal ahlak kurallarını yerine getirmede daha hassas bir yönelim ve çaba içerisinde olma sonucunu doğurmaktadır. Kul hakkını çiğnediği zaman Ahirette cezasını çekeceğine inanan insan, başkalarının hakkına daha fazla özen göstermekte, sosyal kurallara daha iyi uyum sağlamakta ve haksızlık yapmaktan çekinmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi, Glock ve Stark’ın ortaklaşa ve Stark’ın kendisinin yalnız olarak yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya koydukları dindarlığın boyutları arasında değildir?
Glock ve Stark’ın ortaklaşa ve Stark’ın kendisinin yaptığı araştırmalarda ortaya koydukları dindarlığın, beş boyutu vardır. Bunlar: ideolojik(inanç) boyutu, törensel (İbadet ve uygulama) boyut, tecrübe(duygusal) boyutu, zihinsel(bilgi) boyutu, etki boyutudur. Doğru cevap D'dir.
Gerçeklik, güzellik, mükemmellik ve adalet gibi üst manevi hedeflerin Tanrı kavramında bütünleştiğinin ifade eden din psikoloğu kimdir?
İnsanın tam olarak kendini gerçekleştirmesi, olgun bir kişilik haline gelmesi, doğal ihtiyaçlarını aşarak, daha yüksek içsel değerlere kendisini adamasına bağlıdır. Kişinin doğuştan getirdiği yetenekleri, manevi potansiyelini de kapsar ve bu durum, her bireyin benliğinin derinliklerini açma olarak gerçekleşir. Varlık değerleri adını verdiği bu üst manevi hedefler gerçek, güzellik, mükemmellik ve adaleti içerir. Tanrı, bu varlık değerlerini kendinde toplayan bir bütündür.
I. Dini yetenek ve eğilimlerII. Dini yargılarIII. Dini tasavvurlarIV. Dini duygu ve heyecanlarYukarıdakilerden hangileri öznel bir gerçeklik olarak dini meydana getiren unsurlardandır?
Öznel bir gerçeklik olarak dini meydana getiren unsurlar şu şekildedir: dini yetenek ve eğilimler, dini güdüler, dini inançlar, dini sözler, ifade ve kavramlar, dini yargılar, dini tasavvurlar, dini tutumlar, dini duygu ve heyecanlar, dini uygulama, eylem ve etkinliklerdir.
Yaptıkları çalışmalar sonucunda yaş ilerledikçe genel dindarlık, sosyal dindarlık, Tanrı’ya adanmışlık ve tövbe etme eğilimlerinde artış gözlemleyen araştırmacılar aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir?
İlgili literatürün genelinde, yaş büyüdükçe dindarlığın da arttığı yönünde bulgularla karşılaşmak mümkündür. Kendler ve arkadaşları tarafından yapılan, dindarlığın çok boyutlu olarak ele alındığı bir araştırma bulgularına göre yaş ilerledikçe genel dindarlık, sosyal dindarlık, Tanrı’ya adanmışlık ve tövbe etme eğilimlerinde artış kaydedilmiştir.
Sosyal demografik değişkenlerle dindarlık ilişkisini inceleyen araştırmalardan yola çakarak aşağıdakilerden hangisinin söylenmesi uygun olur?
Sosyal demografik değişkenler arasında medeni durum ile dindarlık arasında karşılıklı bir etkileşim vardır
Statü, saygınlık, özgüven kaybı; başkalarıyla ilişki ve iletişim güçlüğü; iş ve meslek sorunları gibi yine insanın tek başına kolaylıkla aşamayacağı sosyal mahrumiyetler en çok toplumun hangi kesimini dini davranışlara yöneltir?
Sebep oldukları engellenme ve çaresizlik duyguları nedeniyle insanları ilahî yardım talebine yönelten başlıca iki kaynaktan bahsedilebilir. Bunlardan biri, deprem, sel, kuraklık, hastalık gibi insanın üstesinden gelemediği için engellendiği tabiat ve dünya olaylarıdır. Diğeri ise, statü, saygınlık, özgüven kaybı; başkalarıyla ilişki ve iletişim güçlüğü; iş ve meslek sorunları gibi yine insanın tek başına kolaylıkla aşamayacağı sosyal mahrumiyetlerdir. Çeşitli dönemlerde bilim adamları tarafından gerçekleştirilen araştırmalar, çaresizlik ve mahrumiyetlerin özellikle yoksul olanları dinî davranışa yönelterek dindar bir kişiliğin oluşumuna katkı sağladığını ortaya koymuştur. Doğru yanıt B'dir.
Dinin evrensel bir olgu olarak dünyanın her yerindeki toplumlarda var olduğu gerçeği, onun bir ölçüye kadar biyolojik bir alın yazısı olup olmadığı düşüncelerini de beraberinde getirmiştir. Bu çerçevede son birkaç yıldır, insanda bir tür Tanrı Geninin mevcut olduğuna yönelik görüşler ortayaatılmıştır. 2004 yılında konuyla ilgilenen ve Tanrı Geni (The God Gene) adlı çalışmasıyla maneviyatın genini bulduğunu iddia eden bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir?
D. Hamer, Tanrı Geni (The God Gene) adlı çalışmasıyla maneviyatın genini bulduğunu iddia etmiştir. Hamer, maneviyatın böylesine etkili ve evrensel bir güç olmasını, genetik karakterine bağlamıştır. Ona göre insanların manevi değerlere, mutluluktan, sağlıktan ve güçten daha fazla önem göstermeleri, maneviyatın kısmen genlerle bağlantılı olduğuna işaret etmektedir. Doru cevap C'dir.
Hangi kuramda yaş ve dindarlık arasında ters orantılı bir değişmenin söz konusu olduğu iddia edilmektedir ?
İlgisizlik Kuramı ise, yaş ile dindarlık arasında ters orantılı bir değişmenin söz konusu olduğunu iddia eder. Buna göre yaş ilerledikçe dindarlık zayıflar. Doğru cevap A'dır.
"Tanrı geni" ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A, C, D ve E seçeneklerinde verilen bilgiler doğrudur. Hamer’ın ifadesine göreTanrı Geni, aslında öne sürdüğü teorisinin son derece basitleştirilmiş şeklidir. Çünkü maneviyat, muhtemelen tek bir genden ziyade pek çok gen ile ilişkilidir. Bu durumda insanın dinî inancını Tanrı Geni diye adlandırılan tek bir genle açıklamak da doğru değildir.
Din Psikolojisi ile aynı sınır üzerinde yer alan ve dini^ olguları tecrübi^ yöntemlerle inceleyen bir dizi bilim dalı olan Din Bilimleri denilen bu alanların başlıcaları şunlardır: Din Sosyolojisi, Din Fenomenolojisi, Din Antropolojisi, Din Felsefesi, Dinler Tarihi.
Dinler hayatı üst seviyede düzenleyen ve kontrol eden, insanın çözemediğini çözebilen yüce ve güçlü varlıklardan bahseder. Dinin psikolojik kaynakları arasında hangisi dinlerin bu özelliğine karşılık gelir?
Engellenme ve çaresizlik duygusu
Dinin hem önyargıların gelişmesine zemin hazırladığını hem de önyargıların toplum içinde doğurabileceği olumsuz etkileri azaltabileceğini ileri süren düşünür aşağıdakilerden hangidir?
Çalışmalarında din -önyargı ilişkisine önemli bir yer ayıran Allport, önyargılar konusunda dinin rolünün çift taraflı olduğunu, yani dinin hem önyargıların gelişmesine zemin hazırladığını hem de önyargıların toplum içinde doğurabileceği olumsuz etkileri azaltabileceğini ileri sürmüştür.
Benlik saygısı ile dindarlık arasındaki ilişki üzerine yapılan çalışmalarda, özellikle iç güdümlü dinî yönelim ile benlik saygısı arasıda güçlü olumlu bir ilişkinin olduğu, yani iç güdümlü dinî yönelim arttıkça, bireylerin benlik saygısı düzeyinin de yükseldiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla dini inancın benlik saygısını azalttığı değil tam tersine yükselttiği söylenebilir. Bu nedenle doğru yanıt A seçeneğidir.
Bazı araştırmacılar tarafından, kadınların erkeklere göre daha dindar olmalarını açıklayan birtakım görüşler bulunmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu görüşlerden biri değildir?
Bazı araştırmacılar tarafından, kadınların erkeklere göre daha dindar olmalarını açıklayan bazı görüşler dile getirilmiştir. Bunlar yedi madde altında toplanmıştır. İlki günahkârlık duygusuyla ilişkilidir. Diğeri kadınlara has bazı kişilik özellikleri onları dindar olmaya yöneltmektedir. Bir diğeri ataerkil toplumsal cinsiyet anlayışı, kızların ve erkeklerin yetiştirilme biçimlerini farklılaştırmaktadır. Kadınlar, etkilenmeye ve ikna edilebilirliğe daha açık bir tabiattadır. Mahrumiyet-telafi görüşüne göre kadınların engellenmişlik duygusu, onları telâfi mekanizması işlevi gören dine yönlendirebilmektedir. Ancak kadınların iş hayatında yer alıp almamaları onların dindarlık düzeyini farklılaştırmaktadır.
“Tabiat üstü (aşkın; müteâl) ilahi ve kutsal bir varlık (Tanrı, Allah, ilah..) ile ilişkili olan inançların, tasavvurların, tecrübelerin, duyguların, işaretlerin, dilin ve davranışların bütünü 'din' olarak tanımlanır. Doğru cevap A'dır.
Beynin yan tarafları ile dini inanç arasında anlamlı bir ilişki olduğunu akla getiren, özellikle beynin sağ bölgesi ile mistik konular arasında bir bağ olabileceğini savunan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
Dinî ve mistik tecrübeler yaşandığı durumlarda özellikle beynin belirli bölgelerindekiaktivite artmaktadır. Nöroteoloji’nin çalışma alanı, dinî ve mistik yaşantıların biyolojik temelleridir. Nöroteoloji araştırmaları, şakak, yani beynin yan tarafları ile dinî inanç arasında anlamlı bir ilişki olduğu fikrini uyandırmıştır. Özellikle beynin sağ bölgesi ile mistik deneyimler arasında bir bağlantı olabileceği üzerinde durulmaktadır. Doğru yanıt C'dir.