Dinî olguları, kültür içerisinde yer alan kendine özgü bir gerçeklik olarak kabul eden açıklama dinin hangi tanımıdır?
Bu bakış açısı dinî olguları, kültür içerisinde yer alan kendine özgü bir gerçeklik olarak kabul eder. Dinin, asli ve değişmez bazı unsurları vardır ve bunların başka bir sosyal ve kültürel alana indirgenmesi mümkün değildir. Dinin özsel tanımını anlatmaktadır.
"E" şıkkının aksine, kadınlar erkeklere göre kendilerini gerçekleştirme, meslek edinme, ekonomik bağımsızlık ve cinsel hayat başta olmak üzere çeşitli konularda daha fazla hayal kırıklıkları yaşamakta, dolayısıyla kendilerini daha fazla engellenmiş hissetmektedirler. Bu engellenmişlik, onları telâfi mekanizması işlevi gören dine yönlendirebilmektedir. Bu nedenle doğru cevap "E" şıkkıdır.
Aşağıdakilerden hangisi Kur’an-ı Kerim’de üç yüz’e yakın yerde geçen “nefs” kavramı ile ilgili değildir?
Kur’an-ı Kerim’de 300’e yakın yerde geçen nefs kavramı, insanın kişilik yapısı, iç dünyası ve davranış eğilimlerini ifade etmektedir. Nefsin kelime anlamı bir şeyin kendisi ve özü, benlik, kendilik demektir. Kur’an’da nefs genel olarak, ruhsal ve bedensel, bilinçli ve bilinç dışı tüm fonksiyonların bütününden oluşan insanın psikolojik yapısı anlamında kullanılmaktadır. Kur’an’ın anlatımında nefsin, çeşitli duygu ve heyecanların, inançların, akli etkinliklerin kısaca bütün psikolojik işlevlerin yeri ve kaynağı ise kalpdir.
Allport'a göre "iç güdümlü dini yönelim" için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
İç güdümlü dini yönelim olarak nitelenen dindarlık anlayışı tamamen Allah rızası göz önünde bulundurularak sahip olunan br yönelimdir. Dolayısıyla doğru cevap C'dir.
Erkek çocukların anneyi, kız çocukların ise babayı tercih etmesiyle ilişkili olan ve baba-tanrı arasında ilişki kurarak kız çocuklarının daha dindar olduğunu açıklan görüş hangisidir?
Psikoanalitik Kuram çerçevesinde erkek çocukların anneyi, kız çocukların ise babayı tercih etmesiyle ilişkilidir. Eğer Tanrı, baba figürü olarak yansıtılırsa, gelişme döneminde babayı daha fazla tercih eden kız çocukların, gerçek babadan sembolik babaya, yani Tanrı’ya geçiş yapmaları daha kolay olmaktadır. Diğer bir ifadeyle söz konusu süreç, onları Tanrı’ya inanmada daha avantajlı bir hale getirmektedir.
Dindarlığın fizyolojik etkileri göz önünde bulundurulduğunda aşağıdakilerin hangisinin yanlış olduğunu söylemek mümkündür?
Hıristiyan din adamları üzerinde yapılan bir çalışma, din adamlarının kontrol grubuna göre daha uzun süre yaşadıklarını ortaya koymuştur.
Öznel bir gerçeklikolarak dini meydana getiren unsurlar da şunlardır.1. Dinî yetenek ve eğilimler2. Dinî güdüler3. Dinî inançlar4. Dinî sözler, ifadeler, kavramlar5. Dinî yargılar6. Dinî tasavvurlar7. Dinî tutumlar8. Dinî duygu ve heyecanlar9. Dinî uygulama, eylem ve etkinlikler. Cevap A'dır.
Beyin-inanç ilişkisiyle ilgili olarak beyin uzmanı E. D’Aquili tarafından ortaya atılan teori aşağıdakilerden hangisidir?
Beyin-inanç ilişkisiyle ilgili ortaya atılan teorilerden biri de, beyin uzmanı E. D’Aquili tarafından geliştirilmiştir. O, beynin farklı bölümlerinin din ile ilgili farklı işlevler üstlendiğini iddia etmiştir. Ona göre beynin bir noktası, din açısından büyük önem taşıyan vahdet/birlik fikrini anlamaya odaklanmıştır. Diğer bir noktası ise, Tanrı’nın dünyada olup bitenleri nasıl düzenlediğini anlamakla ilgilenmektedir. Dinî tecrübelerden bir kısmı, insanın belleğinden ölünceye kadar silinmeyecek ölçüde etkili olabilir. Doğru yanıt D'dir.
Dindarlığın yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, sosyo-ekonomik durum, kırsal-kentsel çevre durumu ve medeni durum gibi değişkenle ilişkisine bakıldığında aşağıdaki ifadelerden hangisi kesin olarak söylenebilir?
Bu değişkenler dindarlık hakkında bizlere bilgi vermesi açısından son derece önemlidir. Fakat bu değişkenlerle yapılan araştırmalar incelendiğinde kesin olarak bir sonuca ulaşmak mümkün olmamaktadır. Her araştırma farklı bir sonuç verebilmektedir. Kadınların daha dindar olduğu veya erkeklerin daha dindar olduğuyla ilgili farklı araştırmaların yanında, cinsiyetin dindarlık açısından bir farklılık yaratmadığı sonucuna da ulaşılabilir. Bu nedenle kesin olarak bilinmesi gereken bu değişkenlerin dindarlık açısından önemli olduğu fakat kesin bir şekilde şu değişkene göre dindarlık böyledir gibi bir yargıya varılamayacağıdır.
Dinin kökenini, bireye aşkın bir kaynağa, en eski insan atalarının psikolojik kalıtımlarında var olan arketiplere dayandıran araştırmacı aşağıdakilerden hangisidir?
C.G.Jung’a göre din hem bireysel hem de tarihi açıdan oldukça önemli bir olgudur. Onun din ile ilgili görüşlerini tüm eserlerinde görmek mümkündür. Fakat özellikle Modern Man Search of a Soul/ Modern İnsan ruhunu Arıyor(1933), Psychology and Religion/ Psikoloji ve Din (1938), Answer to Job/ Eyüp’e Cevap(1954) gibi kitapları bu konuda önde gelmektedir. Jung tüm bu çalışmalarında insanın dindar bir tabiata sahip olduğunu, dinin insana özgü ve içten doğma bir olgu olduğunu ortaya koymuştur. Jung dinin kökenini, bireye aşkın bir kaynağa, en eski insan atalarının psikolojik kalıtımlarında var olan arketiplere dayandırır.
Aşağıdakilerden hangisi ilçelerde yaşayan insanların büyük kentlerde yaşayan insanlara oranla daha dindar olmalarının sebeplerinin dışında kalır?
İlçelerin din hizmetleri açısından köy ve kasabalara göre daha fazla imkânlara sahip bulunduğuna işaret etmektedir. İsteğe bağlı din eğitimi imkânlarının daha geniş ve daha kolay ulaşılabilir olması; müstakil müftülüğün ve çok sayıda din görevlilerinin hizmet vermesi; ayrıca orta öğretim kurumlarında görev yapan meslek dersleri öğretmenleri ile din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden yararlanma fırsatının bulunması, bu bağlamda ilçelerin sahip olduğu ayrıcalıklar olarak sıralanabilir.
Depresyon ile dinî inanç arasında birçok araştırması olan ve dinî ibadetlere daha fazla katılan kişilerde depresyon göstergelerinin daha düşük olduğunu ve bu kişilerin daha az depresif belirti geçirdiklerini tespit eden araştırmacı hangisidir?
Koenig, dinî ibadetlere daha fazla katılan kişilerde depresyon göstergelerinin daha düşük olduğunu ve bu kişilerin daha az depresif belirti geçirdiklerini tespit etmiştir. Koenig Larson ile birlikte gerçekleştirdiği ve dindarlık ile sağlık arasındaki ilişkinin farklı boyutlarını irdeledikleri diğer bir araştırmada bu alanda yapılan 850 araştırmayı incelemiş ve çalışmaların % 80’inde dindarlıkla hayattan tatmin olma arasında olumlu bir ilişkinin bulunduğunu tespit etmiştir.
Allport'a göre din ve önyargı arasında çift taraflı bir ilişki vardır. Buna göre aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
İç güdümlü dini yönelime sahip bir insan toplumda en az ön yargılı kesimi oluşturur.
Aşağıdaki dini başa çıkma yöntemlerinden hangisi işi tamamen Allahın seçimine bırakarak pasif bir şekilde sonuçları beklemeyi içerir?
Takdire uymada birey işi tamamen Allah’ın takdirine bırakarak pasif bir şekilde sonuçları beklemektedir.