Din Psikolojisi, bireylerin kutsal kabul ettikleri varlık(ya da varlıklar)la ilişki çerçevesinde ortaya koydukları her türlü söz, tecrübe ve davranışı tecrübî(empric) yöntemle araştıran bir disiplindir. Bireylerin ruhsal yaşantıları ve davranışları içerisinde ortaya çıkan “dinî olgular” Din Psikolojisinin temel ilgi alanıdır. Özellikle kişilerin yaşadıkları dindarlığı anlamaya odaklanmış olması bakımından Din Psikolojisinin kendine has bir konusu ve alanı vardır.
Din Psikolojisi, dindar ya da olumlu veya olumsuz bir şekilde din ile bir bağı bulunan insanı psikolojik bakımdan bir anlama çabasıdır. Dolayısıyla bu bilim, bireyin ruhsal yaşayış ve davranışları içerisinde dinî nitelikli olguları ele alıp araştırır. Din Psikolojisi dinin veya dine karşı olan anlatı ve söylemlerin karşısında bireyin ortaya koyduğu olumlu veya olumsuz öznel(sübjektif) tutumları araştırır. Bir yandan dinî inanç ve davranışın birey üzerindeki psikolojik etkileri ( ruh sağlığına, kişiliğine, sosyal ilişkilerine) diğer yandan ise, kişinin çeşitli duygu ve arzularının, karakter ve kişilik yapısının, tutum ve davranışlarının dinî inanç ve yaşayış üzerindeki etkileri karşılıklı olarak araştırılır. Dindarlığın çok çeşitli şekilleri ortaya çıkışı, gelişimi, yapılanması, değişim ve dönüşümleri açısından din psikolojisinin başlıca araştırma konusudur.
Din Psikolojisi, bireylerin ruhsal yaşayış ve davranışlarında ortaya çıkan dinî olguyu anlamak, tasvir etmek ve en genel kavramsal çerçevelerle ifade etmek amacıyla araştırmalarını sürdürür. Dolayısıyla din psikologlarının görevi din üzerinde, dinî metinlere dayalı bir araştırma yapmak değil, insan tecrübe ve davranışında ortaya çıkan dinî tezahürleri anlamaya çalışmaktır. Dinin insanî ve kültürel gerçeklik boyutunu açığa çıkarmaktır. Toplumsal ve kültürel bir ortamda yaşayan ve bir etkileşim içerisinde dinî değerleri kendisine mal eden dindar ( ya da din ile bir şekilde ilgili) kimselerin iç dünyasının görüntülerini anlaşılır hale getirmektir.
Böylece Din Psikolojisi dini yalnızca insan hayatındaki etki ve boyutları açısından ele alır, onun bir fotoğrafını çekmeye çalışır. Sonra da bu fotoğrafın gerçek anlamını ortaya koymak için yorum ve teoriler üretmeye yönelir.
Din Psikolojisi alan ve sınır bakımından İnsan ve Toplum Bilimleri ile İlahiyat İlimleri ortak noktasında bulunan ve Din Bilimleri adı verilen bir grup bilim dalı arasında yer almaktadır. Bu bakımdan bütün bu bilimler grubu ile ilişkisi ve yardımlaşması söz konusudur.
a. İnsan ve Toplum Bilimleri: Din Psikolojisi her şeyden önce psikolojik bakış açısı ile araştırma yapan bir bilim dalıdır. Bu yüzden, Din Psikolojisinin genel psikoloji ile ortak olan pek çok yanı vardır. Her ikisi de aynı bilimsel ilkeler, yöntem ve tekniklerle çalışmalarını sürdürür. Din Psikolojisi genel psikolojide geçerli ve yürürlükte olan tüm kavram, yaklaşım ve yöntemlerle iş görmektedir. Bu bakımdan psikoloji ve onun tüm alt dallarının (sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, kişilik psikolojisi, çevre psikolojisi vb.) çalışmaları ile yakından ilişkilidir
b. İlahiyat İlimleri: Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Tasavvuf, Mezhepler Tarihi gibi bilim dalları dinî metinleri anlama ve açıklamaya çalışırlar. Dinî olguları, kişinin yaşadığı dinî hayatın dışa yansıyan görünüm ve şekillerini anlamlandırmak, bunlara kaynak oluşturan dinî inanç ve öğretiler hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirir. İnsanların rağbet ettiği dinî bir ritüel ve tapınma tarzının o dinin ibadet sisteminde nasıl bir yer tuttuğu bilinmeden, yalnızca dış gözleme dayalı bir tasvir ile isabetli bir yorum ve açıklama yapılamaz. Bir dinin kendine ait kutsalları, inanç ve öğretileri, mezhep ve cemaat farkları, o dinin bağlılarının davranışlarını anlamada temel referans noktalarıdır. Bu bakımdan yerine göre bütün bu ilim dallarının verdiği bilgilere başvurma zarureti vardır. Bunların yanında dinî sanat ve edebiyat, İslam Tarihi, İslam Düşünce ve Uygarlık Tarihi gibi alanlarda yapılan çalışmalar da güncel olduğu kadar tarihi bir boyutu olan dinî olguları anlama ve yorumlamada önemli bir yer tutar.
c. Din Bilimleri: Din Bilimleri, İlâhiyat İlimleri ile İnsan Bilimlerinin kesiştikleri bir ortak noktada yer alan bir dizi bilim dalıdır. Din Psikolojisi ile aynı sınır üzerinde yer alan ve dinî olguları tecrübî yöntemlerle inceleyen bir dizi bilim dalı olan Din Bilimleri denilen bu alanların başlıcaları şunlardır: Din Sosyolojisi, Din fenomenolojisi, Din Antropolojisi, Din Felsefesi, Dinler Tarihi
Din psikolojisi her şeyden önce dinî tecrübeler, dinî inanç ve tasavvurlar, dinî tutumların sistemli araştırmasıdır. Bunları gözlemler, analiz eder, bütün psikoloji çalışmalarında kendisine başvurulan tekniklerden yararlanır. Bu araştırma yöntem ve tekniklerinin başlıcaları şunlardır:
1.Sistemli gözlemler
2.Kişisel dokümanların sistemli incelenmesi
3.Anketler
4.Mülakatlar
5.Tutum ölçekleri
6.Davranışların analizi
7.Semantik analiz ölçekleri
8.Klinik metotta kullanılan derinlik analizi
9.İstatistiksel analizler
1.Deneyler
11.Yorumlama ve değelendirme
Bağımsız bir disiplin olarak kurulduğu günden beri din psikologlarının üzerinde araştırma yaptıkları konular ve alanlar her geçen gün artmaktadır. Şimdiye kadar üzerinde çalışılan belli başlı konular şunlar olmuştur: dindarlığın kaynakları, dini ve manevi tecrübe, dini gelişim, dindarlığın tanımı ve ölçülmesi; iman, şüphe ve inançsızlık; dua, ibadet ve dini ritüel, din ve ahlaklılık, Tanrı tasavvurları, din değiştirme, dini tutumlar, birey ve dini gruplar arasındaki ilişkiler, din ve ruh sağlığı, din ve akış bozuklukları, ölüm ilgileri ve din, mistisizm, kişilik ve din, din ve manevi yaşam, erdem psikolojisi, mutluluk ve hayat tatmini.
İnsan ve Toplum Bilimleri son iki yüzyılda büyük bir gelişme kaydetmiştir. Fakat bu bilimlerin ele aldığı konular ve bu konular etrafındaki sorular ve araştırmalar insanlık tarihi kadar eskidir. Özellikle insanın ruhsal ve manevi yönü, huy ve karakteri, kutsal varlık/varlıklarla ilişkileri her dönemde büyük merak ve ilgi konusu olmuştur.
Türkiye’de Din Psikolojisi
Din Psikolojisi ilk kuruluşundan itibaren İlahiyat Fakültelerinin ders programlarında yer almaya başlamıştır. Bu ders ilk defa 1949 yılında açılan Ankara İlahiyat Fakültesinde okutulmuştur. Onu takiben, orta derecede ve yüksek din öğretimi veren diğer tüm programlarda da yerini almıştır. Kapatılmış bulunan İlahiyat Meslek Yüksek Okulları programında ise Din Hizmetleri Psikolojisi adı altında ve daha çok mesleki hizmet uygulamalarına yönelik konular çerçevesinde yer almıştır. Din Psikolojisi ülkemizde, üzerinde genellikle ilahiyatçı araştırmacıların çalıştığı bir alan olarak varlığını sürdürmektedir. Az sayıda da olsa ilahiyatçı olmayan bazı araştırmacıların bu alanda araştırmalar yaptığı bilinmekle birlikte, İlahiyat Fakülteleri dışında bu dersin programlarda yer almadığını kaydetmek gerekmektedir. İlahiyat Fakültelerinde Felsefe ve Din Bilimlerine bağlı bir anabilim dalı olarak lisans ve lisanüstü düzeyde Din Psikolojisi dersleri yürütülmektedir.Gerek dini kaynaklardan, gerekse eski felesefe ve kültürlerden yararlanarak İslam bilginleri, insanın ruhsal yapısı ve davranışları konusunda birçok kavram ve görüş geliştirmişlerdir. Hicri üçüncü asırdan itibaren İlmü’n- Nefs, İlmü’n-Nefs ve’r-Ruh, Kitabu’r-Ruh, İlmu Ahval-i Ruh gibi başlıklar taşıyan kitaplar, risaleler ya da kitap bölümleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Çeşitli bilim dalları bünyesinde ele alınan bu konularda öne çıkan bazı isimler ve önemli görüşleri şunlardır:
a. Hâris el-Muhâsibi (öl. 243/857): İslam dünyasında psikolojik bakış açısıyla insanın iç hayatını inceleyen ilk bilgindir. Eserlerinde derin psikolojik tahliller ve ruhsal haller ve süreçlerle ilgili kavramlaştırmalar dikkat çekicidir.
b. Kindî (öl. 252/866): Risâle fî mâhiyyeti’n-nevm ve’r-ru’ya/Rüyanın ve uykunun mahiyeti adlı eseri, İslam dünyasında rüya psikolojisi hakkında yazılan ilk telif eserdir. Kindî’nin psikoloji kültürüne bir diğer önemli katkısı, el-Hîle li- defi’l-ahzân/Üzüntüden Kurtulma Yolları adlı ruh sağlığı konusundaki öncü çalışmasıyla olmuştur.
c. Farabî (öl. 339/950): Rüya ve vahy psikolojisi konusunda sistemli bir teori ilk olarak Farabî tarafından ortaya konulmuştur. Ona göre sâdık rüya, ilham ve vahyin kaynağı Faal Akıl, insandaki alıcı organ ise hayal gücüdür.
d. İbn-i Sinâ (öl. 428/1037): İbn-i Sina ruhsal hallerin, çeşitli duygu ve heyecanların davranışlar ve bedensel fonksiyonlar üzerine ,dolayısıyla sağlık ve hastalık üzerine olan etkisini iknâ edici tarzda ortaya koymuştur. Telkin, hipnoz, nazar, büyü, mucize gibi olayları “ruhsal etki” kavramıyla açıklamıştır.
e. Ebû Bekir Râzî (öl. 313/925) et-Tıbbu’r-Rûhânî isimli eseri gerek kavramsal gerekse içerik açısından ilk ve özgün bir ruh sağlığı kitabıdır.
f. Gazzâli (öl.505/1111): Büyük İslam bilgini Gazzâli sistemli iç gözlem ve davranış tahliline dayalı yaklaşımlarıyla pek çok yeni görüşler dile getirmiştir. Onun büyük eseri İhyâu Ulûmi’d-Din, psikolojik kavramlaştırmalar, tahliller ve tasnifler yönünden oldukça zengindir. Bu kitabın özellikle üçüncü cildinin başında yer alan “Acâibü’l-Kalb” bölümünde, sistemli davranış tahlillerine dayalı dinî ve ahlâkî çıkarımlar yer almaktadır. el- Munkizu mine’d-Dalâl/Dalaletten Kurtuluş Gazzâli’nin otobiyografisi olup, bu kitabında fikri gelişimi, yaşadığı bazı bunalımlar, manevî/tasavvufî tecrübeleri hakkındaki şahsî gözlem ve değerlendirmeleri yer alır.
g. Fahrüddin Râzî (öl. 606/1209): Büyük müfessir ve kelam âlimi
Fahrüddin Râzî (öl. 606/1209) nin Kitâbü’n-Nefs ve’r-Ruh ve şerhu kuvâhuma isimli eseri ahlâk psikolojisi alanında yazılmış, hem felsefi hem de dinî görüşleri bir araya getiren en güzel kitaplardan birisidir. Râzi’ye göre, en temel psikolojik güdüler güç ve bilgi isteğidir. İnsandaki sonsuzluk arzusuna da değinen yazar, Allah arzusunu da buna bağlar. Ona göre, insanî gelişmenin dinamiğinde sürekli değişen ruh halleri ve denge durumları vardır ki, bu da insanı diğer varlıklardan ayıran özelliklerin başında gelir.
h. İbn-i Haldun (öl. 808/1406): ünlü eseri Mukaddime’ de insanın toplumsal eğilim ve yeteneklerine özel bir önem atfetmektedir. “Asabiyet” adını verdiği dayanışma ve sosyal bütünleşme güdüsünü, bütün tarihî ve toplumsal olayların temelindeki psikolojik faktör olarak görür. Bunun yanında, Allah’ın halifesi olarak yaratılmış olan insanda liderlik, üstünlük, makam ve mevki elde etme, yönetme güdüsü çok güçlüdür.
Modern Batı Dünyasında Din Psikolojisi
Modern bir bilim olarak Din Psikolojisi, psikoloji biliminin bağımsız bir disiplin olmaya başladığı yılların hemen sonrasında gelişmiştir. Gerek A.B.D. ve gerekse Avrupa kıtasında 19. yüzyılın sonlarından itibaren bilimsel psikolojinin ilk kurucuları aynı zamanda dinî olaylara da ilgi duymuşlar ve bu konudaki çalışmaları da başlatmışlardır. Başlıca isimler şu şekildedir:
a. W. James (1842-1910): Bu bilim dalının modern zamanlardaki asıl kurucusu ve atası olarak kabul edilir. The Varieties of Religious Experience(1902)/ Dini Tecrübenin Çeşitliliği isimli eseri din psikolojisinin klasiği olarak kabul edilir. James bu kitabında dua, din değiştirme, din ve ruh sağlığı, dindarlık tipleri, mistisizm gibi konuları ele alarak, din psikolojisi araştırmalarına yön vermiştir.
b. G. Allport (1897-1967): W.James ile aynı çizgiyi benimseyen bir diğer önemli isimdir. The Individaul and His Religion(1950)/ Birey ve Dini isimli eserinde din ile kişilik arasındaki ilişikiye dikkat çeker.
c. S. Freud (1856-1939): uzun kariyeri boyunca din ile yakından ilgilenmiştir. Totem ve Tabu, Bir Yanılsamanın Geleceği, Musa ve Tektanrıcılık, Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları gibi kitaplarında din ile ilgili görüş ve değerlendirmelerini ortaya koymuştur. Dindarlığın psiko dinamik bir gelişmeye bağlı olduğunu ileri sürmüştür.
d. C. G.Jung (1875-1961): Jung tüm bu çalışmalarında insanın dindar bir tabiata sahip olduğunu, dinin insana özgü ve içten doğma bir olgu olduğunu ortaya koymuştur. Jung dinin kökenini, bireye aşkın bir kaynağa, en eski insan atalarının psikolojik kalıtımlarında var olan arketiplere dayandırır. Arketipler tüm insanlığa has ortak davranış özellikleridir. Kişinin bireysel hayatında sonradan elde edilen değil, ruhsal yapısında kalıtsal olarak varolan bilinçdışı ruhsal içeriklerdir. ifade ederler.
e. A. Maslow (1908-1970): dinî tecrübede kişisel boyutun önemini savunan geleneğe önemli katkılarda bulunmuştur. Religions, Values and Peak-Experience/ Dinler, Değerler ve Doruk Deneyimler isimli kitabı ile bireysel tecrübelerin önemini dile getirmiştir.
f. E. Fromm (1900-1980): dinî olguları sosyal psikolojik bir yaklaşımla ele alır. Psikanaliz ve Din adlı eserinde bu konudaki düşüncelerini bir bütün olarak tanımak mümkündür. Dini, yerine getirdiği işlevler ve etkiler açısından değerlendirir.
g. V.Frankl (1905-1997): daha yakın zamanlarda din ile ilgilenen önemli bir isimdir. Psikoloji-din ilişkisini The Unconsious God/Bilinçdışı Tanrı isimli kitabında ele almıştır. Ona göre dindarlığın bilinçdışı bir kökeni vardır. Fakat o Tanrı’yı ve dini arketiplerle sınırlıyan Jung ve içgüdülere indirgeyen Freud” den farklı bir görüş ortaya koyar. Buradaki bilinçdışı kavramı, insan aklının ve varlığının ötesinde, mahiyetine nüfuz edilemeyen anlamındadır. O insani boyut ile Tanrısal boyutun farklı olduğundan, ulaşılmasının zor olmasından ve onunla kurulan ilişikinin niteliğinden yola çıkarak Gizli Tanrı (Hidden God) kavramını kullanır.
Din Psikolojisi ilk kuruluşundan itibaren İlahiyat Fakültelerinin ders programlarında yer almaya başlamıştır. Bu ders ilk defa 1949 yılında açılan Ankara İlahiyat Fakültesinde okutulmuştur. Onu takiben, orta derecede ve yüksek din öğretimi veren diğer tüm programlarda da yerini almıştır. Kapatılmış bulunan İlahiyat Meslek Yüksek Okulları programında ise Din Hizmetleri Psikolojisi adı altında ve daha çok mesleki hizmet uygulamalarına yönelik konular çerçevesinde yer almıştır. Din Psikolojisi ülkemizde, üzerinde genellikle ilahiyatçı araştırmacıların çalıştığı bir alan olarak varlığını sürdürmektedir. Az sayıda da olsa ilahiyatçı olmayan bazı araştırmacıların bu alanda araştırmalar yaptığı bilinmekle birlikte, İlahiyat Fakülteleri dışında bu dersin programlarda yer almadığını kaydetmek gerekmektedir. İlahiyat Fakültelerinde Felsefe ve Din Bilimlerine bağlı bir anabilim dalı olarak lisans ve lisanüstü düzeyde Din Psikolojisi dersleri yürütülmektedir.