Kültürel bir gerçeklik olarak din, birçok unsurdanoluşan bir bütünlük oluşturur. Bu bütünün başlıca unsurları şunlardır:1. Dinî Topluluk ve Gelenek: İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik; Sünnilik,Hanefilik, Şafiilik, Caferilik, Alevilik; Nakşîlik, Kadirilik, Bektâşilik;Katoliklik, Protestanlık, Ortodoksluk; Evangelistlik, Mormonlar,Moonculuk, vb.2. Dinî Kurumlar: Şeyhu’l-İslamlık, Diyanet İşleri Başkanlığı, Müftülük;Papalık, Patriklik, Hahamlık vb.
Doğru cevap C seçeneğidir.
İnanç Gelişimi Kuramı kim tarafından geliştirilmiştir?
Fowler’ın inanç gelişimi kuramı, bir yanıyla genel gelişim kuramlarına, diğer yanıyla da teolojiye dayanmaktadır. İnanç gelişimi kuramının temel teorik köklerinin Erikson ve Levinson’un piko-sosyal teorilerinin yanı sıra Piaget ve Kohlberg’in yapısal-bilişsel gelenekleri içerisinde bulunduğu bir gerçektir. Kuramın temel teolojik kökleri ise, Niebuhr ve Tillich’in görüşlerine dayanmaktadır.
Lofland ve Skonovd din değiştirme ve dindarlaşma üzerine yapılan araştırmaları değerlendirerek kaç tip belirlemişlerdir?
Din değiştirme sürecinde olduğu gibi din değiştirenlerin yapılarına ve dindeğiştirmelerinde etkili olan güdülere göre din değiştirme tiplerinden sözetmek mümkündür. Lofland ve Skonovd din değiştirme ve dindarlaşmaüzerine yapılan araştırmaları değerlendirerek altı tip belirlemişlerdir. Bunlar;Entellektüel, mistik, deneysel, duygusal, yeniden uyanış ve cebrî (zorlama)tiplerdir.
Türkiye’deki ruh sağlığı daha iyi olan üniversite öğrencilerinin özelliklerinden biri değildir?
Türkiye’de, üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre (Yapıcı 2007), Allah ile içsel temas kuran, O’na sığınan, O’na güvenen ve O’nu sık sık hatırlayan gençlerin ruh sağlıklarının diğerlerine göre daha iyi düzeyde olduğu bulunmuştur.
Dua ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur ?
Dualar bireysel olarak da toplu olarak da (cemaat halinde) yapılır. Bireysel dualarda daha çok bireyin duygu ve düşünceleri ön plana çıkar. Toplu dualarda dua formu ve içeriği dinlere ve toplumlara göre değişiklikler gösterir. Bu dualarda daha çok cemaat bilinci ön plana çıkar. Dua her zaman sözlü olarak yapılmaz. Sözsüz dualar da vardır. Bazı anlar vardır ki insan konuşmadan zihniyle ve kalbiyle Allah’a yönelir. Allah’a duyduğu sevgi, saygı, bağlılık, minnettarlık, hayranlık, şükran duygularını söz kalıplarına dökmeden kalbiyle sunar. Aşkın Varlığın yüceliği ve eşsizliği içte duyulur ve yaşanır. İlahi gerçeklik içselleştirilir. Kişi Allah’ı düşünerek, O’nu tasavvur ederek O’nun desteğine ve yardımına duyduğu ihtiyacı lisan-ı hâl ile de O’na arz eder. Aslında sessiz duada da bir dinamizm vardır ve sessiz dua da bir fiildir.
İbadetin ruh sağlığı üzerindeki etkileri düşünüldüğünde aşağıdakilerden hangisi yanlıştır ?
Yorgun bedenin bu molalara ne kadar ihtiyacı varsa, kalbin ve ruhun da namazlarla rahatlamaya,sükûnete ermeye o kadar muhtaç olduğu söylenebilir. İnsan zaman zaman olumsuzluklarla, kötülüklerle, haksızlıklarla karşılaşır, sıkıntılar çeker, işleri her zaman yolunda gitmez, kaygı duyar, endişe duyar, ümitsizliğe kapıldığı anlar olur. Ümitsizlik ise insanda karamsar duyguların oluşmasına, onun hayata küsmesine ve eğer devam ederse depresyona kadar, hatta başka etkenlerle beraber, intihara kadar kişiyi götürebilir. İbadet eden insan, hayatı bütünüyle bir sınav olarak değerlendirir. Allah’ın değişik şartlarda ve ortamlarda iyi ile de kötü ile de kendisini deneyebileceğini göz önünde bulundurur. Sabır ve iyimserlikle Allah’a bağlılığını sürdürmeye çalışır. Ölüm ötesine yönelik dinî vaadleri hatırlayarak, bu dünyadaki zorluk ve acıların anlamsız olmadığını bilir. İşte bu inanç ve düşünce, ona önemli bir manevi destek sağlar, canlılık verir ve onu hayata bağlar, güçlüklere karşı dayanma gücü verir. İnsan bu sayede isyan etmek yerine her şerde bir hayır olduğunu düşünür, manevi destek bulur. Ümitsizliğe kapılmadan Allah’a güvenip O’na yönelmek, sıkıntıları giderir, gönlü ferahlatır. Yapılan birçok araştırma, dinî inanç, ibadet ve ritüellerin stres ve gerilimlerle başa çıkmada insanlara dayanma ve tahammül gücü verdiğini göstermektedir İbadet yoluyla insan Allah’la iletişim kurmaktadır. Bu da insana Allah’a yakınlık hissi, güven duygusu vermekte, onu yalnızlık duygusunun yol açtığı kaygı ve endişeden korumaktadır.
I. Entelektüel tipII. Mistik tipIII. Duygusal tipIV. Yeniden uyanış tipiV. Cebrî tipYukarıdakilerden hangisi/hangileri, din değiştirme tipleri arasında yer alır?
Din değiştirme ve dindarlaşma üzerine yapılan araştırmalar değerlendirilerek altı tip belirlenmiştir. Bunlar; Entellektüel tip, mistik tip, deneysel tip, duygusal tip, yeniden uyanış tipi ve cebrî (zorlama) tipidir. Öncüllerin hepsi din değiştirme tipleri arasında yer almaktadır.
İlk İslam filozofu olarak kabul edilen kişi aşağıdakilerden hangisidir?
İlk İslam filozofu olarak kabul edilen Kindî’nin (öl. 252/866) Risâle fî mâhiyyeti’n-nevm ve’r-ru’ya/ Rüyanın ve uykunun mahiyeti adlı eseri, İslam dünyasında rüya psikolojisi hakkında yazılan ilk telif eserdir. Kindî’nin psikoloji kültürüne bir diğer önemli katkısı, el-Hîle li-defi’l-ahzân/Üzüntüden Kurtulma Yolları adlı ruh sağlığı konusundaki öncü çalışmasıyla olmuştur.
Toplumun kabul ve kurallarının insandaki temsilcisidir.
Başlangıçta anne/babanın doğru yanlış gibi temel kabullerinin içselleştirilmesiyle oluşur.
Bireyin sergilediği davranışlarında toplumun değerlerine uyup uymadığını denetler.
Yukarıda belirtilen ifadelerle tanımlanan kavram aşağıdaki seçeneklerden hangisinde belirtilmektedir?
Soruda belirtilen ifadeler vicdan kavramını tanımlamaktadır.
“Nesne ve olayları temsil eden imajların, sembollerin, kavramların belli bir amaca yönelik olarak işletilmesi, idare edilmesi veya kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan, açık ve sembolik veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik olarak tanımlanmaktadır” tanımı aşağıdakilerden hangi kavrama aittir?
Düşünme, nesne ve olayları temsil eden imajların, sembollerin, kavramların belli bir amaca yönelik olarak işletilmesi, idare edilmesi veya kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan, açık ve sembolik veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik olarak tanımlanmaktadır.
Eğer kişi Allah’a kuvvetle inanmış ve O’nun buyruklarını hiç kuşku duymadan kabul etmişse, onları büyük oranda yerine getirme çabası içerisinde olur. Çünkü inançlar davranışlara yansır, davranış halinde ortaya çıkarlar. Davranış halinde ortaya çıkmayan inanç gittikçe zayıflar ve zamanla yok olacak düzeye gelir.
yukarıdaki açıklama ibadet ile hangi kavramın ilişkisini açıklamaktadır?
Eğer kişi Allah’a kuvvetle inanmış ve O’nun buyruklarını hiç kuşkuduymadan kabul etmişse, onları büyük oranda yerine getirme çabasıiçerisinde olur. Çünkü inançlar davranışlara yansır, davranış halinde ortayaçıkarlar. Davranış halinde ortaya çıkmayan inanç gittikçe zayıflar ve zamanlayok olacak düzeye gelir. Bu nedenle ibadetler hem dinî inancın gücünü gösterirler, hem de buinancın güçlü kalmasını sağlarlar. Bunu eski bilim adamları “fener” örneğiyleaçıklarlardı. Şöyle ki, fenerin içinde yanan lamba inancı, lambayı çevreleyencamlar ise ibadetleri temsil eder. Nasıl ki camlar, dıştan gelen etkilere,rüzgâra karşı lambayı sönmekten koruyorsa, aynı şekilde ibadetler de,olumsuz etkilere, istek ve arzulara karşı inancı korurlar, onun zayıflamasınıönlerler. Yani burada karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnancınkuvvetliliği insanı ibadette bulunmaya iter, yaptığı ibadetler de inancınıkorurlar. doğru cevap E'dir.
Fowler’a göre birey hangi aşamaya ulaştıktan sonra adalet ve sevgiyi etkinleştirip, baskı ve işkenceyi alt etmek için, hayatın anlamı ve Tanrı’nın gücü ile birleşme sürecini yaşar?
Fowler’a göre evrensel inanç aşamasına ulaşan birey, adalet ve sevgiyi etkinleştirip, baskı ve işkenceyi alt etmek için, hayatın anlamı ve Tanrı’nın gücü ile birleşme sürecini yaşar.
Aşağıdakilerden hangisi yaşlılık döneminin din ile ilişkisini gösteren bir ifadeyi içermektedir?
Her dönemin din ile olan ilişkisi önem arz etmektedir. Bunun yanında her dönemin din ile olan ilişkisinde farklılıklar ve benzerliklere de rastlanmaktadır. Örneğin, ergenliğin son döneminde genel olarak dinî arayışlar, bocalamalar, şüphe ve kararsızlıklar yatışmakta ve bir sonuca ulaşılmaktadır. Genç yetişkinlik döneminde ise genel olarak dinî inançların içselleştirilmesinde bir artış gözlemlenmektedir. Orta yaşa yaklaştıkça, önceki dönemdeki ilgi alanları zayıflayarak yerini dine bırakabilmektedir. Yetişkinlik dönemi dindarlığı üzerine yapılan çalışmalar, insanların dinî motivasyonlarını dinî hayatlarının her boyutunda eşit derecede ifade etmediklerini ortaya koymaktadır. Orta yaş döneminde özellikle Allah’a ve ölümden sonraki hayata gittikçe artan bir dinî inanç söz konusudur. Yine bu dönemde mistik eğilimlerin güçlendiği, tasavvufi hayata yönelmelerin ve dolayısıyla manevi olgunluğa ulaşma imkânlarının daha fazla olduğu kabul edilmektedir. Son olarak yaşlılık döneminde din, en önemli psiko-sosyal uyum faktörlerinden birisidir. Bu konuda yapılan araştırmaların geneline bakıldığında, yaşlılık döneminde din ve maneviyatın fiziksel, ruhsal, sağlık ve diğer problemlerle başa çıkma ihtimalini yükselttiği görülmektedir.
I. Küçük yaştan beri yakın çevrenin inançsız olmasıII. Yaşanan hayal kırıklıklarıIII. Dünyada mevcut kötülüklerIV. Cinsellik arzusuV. Maddi imkânsızlıklarYukarıdakilerden hangisi/hangileri dini inkâra sebep olan etkenler arasında yer alır?
Dini inkâr, küçük yaştan itibaren yakın çevrenin inançsız olmasından kaynaklanabileceği gibi, yaşanan hayal kırıklıkları, dünyada mevcut kötülükler, kendinin yeterli ve güçlü olduğunu düşünme, bağımsızlık arzusu, inancın ve dinin bir yararının olmadığını düşünme ve inanmak için yeterli delil bulamama gibi sebeplerden kaynaklanabilmektedir.
Her ibadet için belirlenen, değişmez söz ve davranışlardan oluşan ve sembolik anlamlar taşıyan bir şekil vardır. Bu şekil ve sözler ilahi otorite (Allah) tarafından belirlenmiş, değiştirilemeyen bir özelliğe sahiptir. Fakat dua için böyle bir durum söz konusu değildir. İnanan insan, istediği yer ve zamanda, istediği şekil altında ve dilediği sözlerle Rabbine yakarabilir.
Çocukların din konusunda çok küçük içsel çatışmalar yaşaması veya hiç dinsel çatışma yaşamamaları nasıl açıklanır?
Çocukluk döneminin en karakteristik özelliklerinden biri olan düşünmeden kabul, din konusunda da geçerlidir. Bunun için çocuklar din konusunda çok küçük içsel çatışmalar yaşar veya hiç yaşamazlar. Dinî hayat onların yaşamında normal bir şekilde, derece derece yayılmaya başlar. Bunun için inançları, yaşayan bir iman haline gelen bir şahıs örneği, bu gelişme sürecinde hassas ve güçlü bir uyarıcıdır.
Din değiştirme sürecinin yedi basamağı bulunmaktadır. Bunlar;Gerginlik hissetme
Dinî bir problemi çözme bakış açısına sahip olma
Arayış içinde olma
Kritik eşik
Etkin bağ oluşturma
Yeni dinî grup dışındaki kişilerle iletişimi azaltma
Yeni dinî grup üyeleri ile yoğun iletişime geçme
Aşağıda yer alan çocukluk ve ergenlik dönemi dini gelişimiyle ilgili teorilerden hangisi “Çocukların her biri bir öncekinden daha karmaşık ve nitelik olarak birbirinden farklı olmak üzere birbirini izleyen bilişsel evrelerden geçerek gelişirler.” temel görüşü etrafında şekillenir?
Piaget teorisinin (Bilişsel Gelişim Teorisi) temel görüşü, çocukların her biri bir öncekinden daha karmaşık ve nitelik olarak birbirinden farklı olmak üzere birbirini izleyen bilişsel evrelerden geçerek gelişmeleri ile ilgilidir.
Logoterapi’nin amacı insanların anlam arzusunu tatmin ederek anlamsılıktan kurtarmaktır.