Aşağıdakilerden hangisi dini şüphe hakkında doğru bir bilgidir?
Şüphe, insanca bir tutumdur. Her insan, çeşitli durum ve zamanlarda belirsizlik ve kararsızlık içinde kalabilir. Pek çok şeyi, şüphe konusu edebilir, seçimlerinde tereddütler yaşayabilir. Buna inanç da dâhildir. Şüphe, günlük dilde, hakkında olumlu veya olumsuz kesin bir hüküm bulunmayan herhangi bir konudaki kararsızlık durumunu anlatmak için kullanılır. Din Psikolojisinde ise, “apaçıklık ve kesinlik arzusunun önceki inançla ya da sebepleri karşılıklı olan iki inancın birbiriyle çatışması sonucunda ortaya çıkan kararsız, sabit olmayan ruh hali olarak” tanımlanmaktadır. Kararsızlık durumu, zihinsel gerginlik ve huzursuzluk yaratır. Bu nedenle zihin şüpheden kurtulma eğilimi gösterir. Buna göre, iki muhtemel gelişme çizgisi söz konusudur: Birey, şartlara ve duruma göre, ya şüpheden şuurlu imana ya da kararlı inançsızlığa geçiş yapacaktır. Din diliyle ifadelendirilirse, ya tasdik edecek ya da inkâr edecektir. Bu iki gelişme çizgisi psikolojik olarak aynı sonucu doğuracaktır. Yani, ne imanı tercih edenin ve ne de kararlı inançsızlığı seçenin zihninde şüpheye yer kalmayacaktır.
I. Üniversiteyle birlikte girilen yeni bir sosyal çevre II. Yeni bir arkadaş grubu III. Ailesinin yaşadığı şehirden uzakta bulunmanın getirdiği serbestlik ortamıIV. Ataerkil toplumsal cinsiyet anlayışıV. Modern hayatın dışında kalmaYukarıdakilerden hangisi/hangileri ergenlik ve ilk yetişkinlik döneminde kişinin dine olan ilgisinin zayıflama sebepleri arasında yer alır?
Ergenlik dönemi, özellikle 17-22 yaş arası gencin ailesinden uzaklaştığı bir devredir. Genellikle üniversiteyle birlikte girilen yeni bir sosyal çevre, yeni bir arkadaş grubu ve okulun başka bir şehirde olması durumunda ailesinin yaşadığı şehirden uzakta bulunmanın getirdiği serbestlik ortamı, bu uzaklaşmayı hızlandıran etkenler olabilmektedir. İlk 3 madde bu konuyla ilgiliyken IV. ve V. madde kadınların daha dindar olma sebepler arasında sayılmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi kadınların erkeklere göre daha dindar olma nedenlerinden birisi değildir?
Mahrumiyet-telafi görüşüne göre kadınlar erkeklere göre kendilerini gerçekleştirme, meslek edinme, ekonomik bağımsızlık ve cinsel hayat başta olmak üzere çeşitli konularda daha fazla hayal kırıklıkları yaşamakta, dolayısıyla kendilerini daha fazla engellenmiş hissetmektedirler. Bu engellenmişlik, onları telafi mekanizması işlevi gören dine yönlendirebilmektedir. Doğru cevap B seçeneğidir.
Belli bir ihtiyacı olmadan edilen duaların güdüsü aşağıdakilerden hangisidir?
Bazı insanlar belirgin bir ihtiyacı olmadan, Allah’ın Yüceliğine duyduğu hayranlığı belirtmek, sevgisini, saygısını, güvenini arz etmek ve Allah’ın razı olduğu bir kul olabilmek için dua ederler.
I. Bireylerin ruhsal yaşayış ve davranışlarında ortaya çıkan dini olguyu anlamakII. İnsan tecrübe ve davranışlarında ortaya çıkan dini tezahürleri anlamak III. Dinin gerçek kaynağı ve özü hakkında hüküm yürütmekIV. Dinin insan hayatındaki etki ve boyutlarını anlamaya çalışmak Yukarıdakilerden hangileri din psikolojisinin amaçlarındandır?
Din Psikolojisi, bireylerin ruhsal yaşayış ve davranışlarında ortaya çıkan dinî olguyu anlamak, tasvir etmek ve en genel kavramsal çerçevelerle ifade etmek amacıyla araştırmalarını sürdürür. Dolayısıyla din psikologlarının görevi din üzerinde, dinî metinlere dayalı bir araştırma yapmak değil, insan tecrübe ve davranışında ortaya çıkan dinî tezahürleri anlamaya çalışmaktır. Dinin insanî ve kültürel gerçeklik boyutunu açığa çıkarmaktır Din Psikolojisi dini yalnızca insan hayatındaki etki ve boyutları açısından ele alır, onun bir fotoğrafını çekmeye çalışır. Sonra da bu fotoğrafın gerçek anlamını ortaya koymak için yorum ve teoriler üretmeye yönelir. Dinin gerçek kaynağı ve özü, dinî kavram ve değerlerin nihai hakikati gibi konularda hüküm yürütmek din psikologlarının işi değildir.
İbadet bireye farkındalık bilinci kazandırır. Onu inanç değerleri çerçevesinde sorumluluklarını düşünmeğe iter ve yaptıklarının da yapamadıklarının da farkına varmasında etkili olur. Doğru cevap C seçeneğidir.
Şüphe, insanca bir tutumdur. Her insan, çeşitli durum ve zamanlarda belirsizlik ve kararsızlık içinde kalabilir. Pek çok şeyi, şüphe konusu edebilir, seçimlerinde tereddütler yaşayabilir. Buna inanç da dâhildir. Şüphe, günlük dilde, hakkında olumlu veya olumsuz kesin bir hüküm bulunmayan herhangi bir konudaki kararsızlık durumunu anlatmak için kullanılır. Din Psikolojisinde ise, “apaçıklık ve kesinlik arzusunun önceki inançla ya da sebepleri karşılıklı olan iki inancın birbiriyle çatışması sonucunda ortaya çıkan kararsız, sabit olmayan ruh hali olarak” tanımlanmaktadır. Kararsızlık durumu, zihinsel gerginlik ve huzursuzluk yaratır. Bu nedenle zihin şüpheden kurtulma eğilimi gösterir. Buna göre, iki muhtemel gelişme çizgisi söz konusudur: Birey, şartlara ve duruma göre, ya şüpheden şuurlu imana ya da kararlı inançsızlığa geçiş yapacaktır. Din diliyle ifadelendirilirse, ya tasdik edecek ya da inkâr edecektir. Bu iki gelişme çizgisi psikolojik olarak aynı sonucu doğuracaktır. Yani, ne imanı tercih edenin ve ne de kararlı inançsızlığı seçenin zihninde şüpheye yer kalmayacaktır.
Aşağıdakilerden hangisi inanç aşamalarının boyutlarından biri değildir?
İnanç aşamalarının boyutlarını ise, mantık yürütme biçimi, bakış açısı edinme, ahlaki yargılama biçimi, sosyal farkındalık biçimi, otorite merkezi, dünyayı tutarlı görme biçimi ve sembole yüklenen işlevsellik oluşturmaktadır (Fowler, 2001). Doğru cevap D'dir.
I. Küçük yaştan beri yakın çevrenin inançsız olmasıII. Yaşanan hayal kırıklıklarıIII. Dünyada mevcut kötülüklerIV. Cinsellik arzusuV. Maddi imkânsızlıklarYukarıdakilerden hangisi/hangileri dini inkâra sebep olan etkenler arasında yer alır?
Dini inkâr, küçük yaştan itibaren yakın çevrenin inançsız olmasından kaynaklanabileceği gibi, yaşanan hayal kırıklıkları, dünyada mevcut kötülükler, kendinin yeterli ve güçlü olduğunu düşünme, bağımsızlık arzusu, inancın ve dinin bir yararının olmadığını düşünme ve inanmak için yeterli delil bulamama gibi sebeplerden kaynaklanabilmektedir.
Harms teorisinde çocuklar dini kavramları somutlaştırma eğilimi gösterdiği tanrı ve melekler olarak gerçek insanlar olarak düşünüldüğü evre ne zamandır ?
Gerçekçi evre: (7-12 yaş): Bu evrede çocuklar, dini^ kavramları somutlaştırma eğilimindedirler. Tanrı ve melekler, gerçek insanlar olarak düşünülmektedir. Onlar insanüstüdürler ancak eski Yunan Tanrılarında olduğu gibi dünyada meydana gelen olaylardan etkilenmektedirler. Tasvirlerinde daha gerçekçi olan ve kurumsal dine uyum sağlamada daha yetenekli hale gelen bu evre çocukları için dini^ semboller bir ma^na^ kazanmaya başlamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi dış güdümlü dindarlığın özelliklerindendir?
Dış güdümlü dindarlık dini kullanan ve kendisi için yaşayan kimselerdir. Doğru cevap hariç diğerleri iç güdümlü dindarların özellikleri saymaktadır.
Din değiştirme sürecinde aşağıdakilerden hangisi insanın dünyadaki varlığını, hayatın anlamını ve çeşitli toplumsal olayları sorgulayarak başlayan bu süreçte problemine çözüm yolları ortaya koyduğu aşamadır?
Dini^ bir problemi çözme bakış açısına sahip olma: İnsanın dünyadaki varlığını, hayatın anlamını ve çeşitli toplumsal olayları sorgulayarak başlayan bu süreçte birey problemine çözüm yolları ortaya koyar.
Logoterapi’nin amacı, bir taraftan insanın en temel ihtiyacı olan anlam arzusunu tatmin etmek suretiyle anlamlı bir hayatın teşekkülüne yardımcı olmak, diğer taraftan ise, modern insanı içine düştüğü çağın hastalığı anlamsızlıktan kurtarmaktır.
Aşağıdakilerden hangisi dindarlığın özelliklerinden değildir?
Duanın etkileri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır ?
Duanın Etkileri ;
Dua bireyde sükûnet ve huzur oluşturur, sinirlerini yatıştırır.
Sıkıntılı ve gergin durumda ise onda hafiflik ve rahatlık meydana getirir. Duanın en önemli yararı, kişinin yalnız olmadığını hissetmesidir.
Dua ve ibadetle Allah’a sığınan ve bu dünyada yalnız olmadığını bilen insan, çağımızda en çok rastlanan bir hastalık olan depresyonun oluşturduğu gerginlik, karamsarlık, endişe hali, dalgınlık, unutkanlık ve yoğunlaşma güçlüğünden büyük oranda korunur.
Dua aynı zamanda insana çalışma ve başarma gücü verir. Zorluklarla, güçlüklerle baş etme, mücadele etme, yılmama, dayanma, sabretme gücü kazandırır.
Dua insanın ümitvar olmasını sağlar, ondaki karamsar ve kötümser duyguları giderir, onu iyimser kılar. Ümitsizlik insanın ruhunu karartan, onun gücünü ve aktivitesini azaltan, onu yıkan bir duygudur.
Dua eden insan Allah’a güvenen, O’nun kendisine yardım edeceğine kuvvetle inanan, ümitle O’na bağlanan insandır. Hayra ve iyiliğe ait isteklerinin, beklentilerinin gerçekleşeceği ümidiyle hayata iyimser bakan, karamsar düşüncelerden ve duygulardan uzaklaşan insandır.
Dua ahlâk ve karaktere de etki eder. Duada bir içe dönüş, kendine dönüş vardır. Hatalarını, eksiklerini görerek iyiye yöneliş arzusu vardır.
Gerek yaygın ve gerekse örgün eğitim kurumlarında verilen dinî eğitimin, dindarlık adına temelde iki önemli işlevinden bahsedilebilir: Her şeyden önce bu kurumlarda verilen din eğitimi, aile çevresi ve diğer dinî kurumlardan aktarılan önceki dinî birikimin doğruluğunu ve yeterliliğini test etme imkânı verir. Diğer taraftan ise, daha yeni, güncel dinî bilgi ve deneyimlerin kazanılması noktasında önemli imkân ve fırsatlar sağlar.
Aşağıdakilerden hangisi din değiştirmeden önce bireylerin yaşadığı önemli problemlerden birisi olan kişilik ve karaktere bağlı problemler arasında yer alır?
Kendini küçük görme ruhsal, çocuk yetiştirmedeki sıkıntılar iletişim, eğitim sorunları ekonomik, kronik hastalıklar fiziksel problemlerle ilgili sorunlardır. Alkol ve uyuşturucu kullanımı ise kişilik ve karaktere bağlı problemlerdendir.