Aşağıdakilerden hangisi dinin fonksiyonel(işlevsel) tanımlarından biridir?
Dinin dar tanımları denilebilecek substantif (özsel) tanımlar, dinin ne olduğunu, dinin geniş tanımları denilebilecek fonksiyonel (işlevsel) tanımlar ise, dinin ne yaptığını tespit ve tasvir etmeye çalışırlar. Substantif (substantiyel, özsel) tanımlarda din, içerik olarak sahip olduğu kutsal, aşkın, ilahî, sır, tanrı, hakikat, tabiat-üstü veya fizik ötesi anlam ve değer muhtevalarına bağlı olarak tanımlanır. B, C, D, E buna yönelik tanımlardır. Ancak Fonksiyonel (işlevsel) tanımlarda din, birey ve toplum hayatında hangi işlevi yerine getirdiğine bağlı olarak tanımlanmaktadır. Din kavramını işlevsel olarak ele alan ve tanımlayan Durkheim’a göre (1923: 94) “Bir din, kutsal şeyler, yani ayrı tutulan ve yasak kabul edilen şeylerle ilgili inanç ve pratiklerden ibaret birleşik bir sistemdir. Durkheim’ın tanımı işlevsellik içermektedir; çünkü daha çok dinin sosyolojik düzlemde işlevsel yönüne vurguda bulunmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi dinin toplumsal işlevlerinden değildir?
Dinin önemli bir toplumsal işlevi bütünleştirmedir. Bilindiği gibi bütünleşme teması, sosyolojinin merkezi^ temalarındandır. Din, toplum içindeki dağınıklığa, düzensizliğe, bunalıma, acziyete ve ümitsizliğe karşı bütünleşmeyi, umudu, motivasyonu koyar; hem birey ile toplum ilişkisini, hem bireyle kurum ilişkisini ve hem de kurumsal ilişkileri bir bütünlük içinde düzenler. Hiç şüphesiz dinin bütünleştirmenin tersine parçalama ve çatıştırma işlevi de bulunmaktadır. Gerçekten de dinin tarihsel ve çağdaş olarak toplum içinde muhalefet, çatıştırma ve savaş işlevine sahip olduğu bilinmektedir. Dinin toplumsal işlevlerinden biri de sosyalizasyondur. Din, sosyo-ekonomik, dinsel vb. sisteme uygun belli karakter tiplerini öne çıkararak, destekleyerek toplumsal aktörlerin, sosyal yapıya uygun rollerini öğrenip içsellestirmelerini, sosyal hayata ayak uydurmalarını, yani sosyalleşmelerini sağlar. Dinin etkili sosyal işlevlerinden biri de kimlik, bir varlık bilinci, aidiyet bilinci, birlikte var ve taraf olma bilinci kazandırmadır. Din, insanın kim olduğunu ifade eden şeyi tanımlayan sosyal bir rol veya durumda o insanın benine uygun düşen bir anlamlar seti olan kimliğin bir kontrol sistemi olarak işlev görmesinde rol oynar.
I. İnsan toplumları
II. Sosyal olaylar
III. Sosyal kurumlar
IV. Sosyal yapılar
V.Sosyal ilişkiler
Bir sosyal bilim olan sosyolojinin konusu yukarıdakilerden hangileridir?
Sosyolojinin konusu insan toplumlarıdır. Toplumu ve orada meydana gelen sosyal olayları inceler. Toplum içinde ortaya çıkan sosyal ilişkileri, sosyal olayları, sosyal kurumları, sosyal yapıları ve bu yapıdaki değişmeleri kendine konu edinir.
I. Bilgi
II. Tecrübe
III. Ahlak
IV. Organizasyon
Verilenlerden hangisi dinin sosyolojik manasının boyutlarıyla ilgilidir?
Dinin sosyolojik manası şunları içerir: Din, inanç, bilgi, tecrübe, ibadet, etki, organizasyon, ahlak gibi boyutlarıyla toplumsal bir gerçekliktir; din ile toplum birbirini karşılıklı olarak etkiler. Kutsala, tanrılara, aşkın varlıklara, Tanrı’ya veya Allah’a inanç ve bağlılık olarak din, toplumda, toplumsal ilişkiler temelinde, toplumsal olarak yaşanır; grup ve topluluk halinde varlık sahnesine çıkar.
Larry Shiner’ın Sekülerleşmenin Altı Biçiminden hangisi dine dayalı bir anlayıştan kurtulup bağımsız bir gerçeklik oluşturması ve dinin etkilerini özel hayat alanına sınırlaması şeklinde kendini göstermesiyle ilgilidir?
Larry Shiner’ın sekülarizasyonun üçüncü biçimi toplumun dinle olan bağlantısının kesilmesidir. Artık dine dayalı bir anlayıştan kurtulup bağımsız bir gerçeklik oluşturması ve dinin etkilerini özel hayat alanına sınırlaması şeklinde kendini göstereceğiyle ilişkilidir.
“Din sosyolojisinin gerçek konusu, dini tecrübenin inanç, ibadet ve cemaat boyutlarıdır; din sosyolojisi, bunların her birini tipolojik ve karşılaştırmalı olarak inceler.” sözü hangi düşünüre aittir?
İlk sistematik din sosyolojisi eserinin yazarı Joachim Wach'a göre din sosyolojisinin gerçek konusu, dini tecrübenin inanç, ibadet ve cemaat boyutlarıdır; din sosyolojisi, bunların her birini tipolojik ve karşılaştırmalı olarak inceler.
Aşağıdakilerden hangisi Büyük Boy Toplumsal Değişim Kuramlarındandır?
Büyük boy kuramlardan Yükseliş ve Çöküş Kuramları (Organizmacı Kuramlar), çoğu kez insan organizmasına benzettikleri toplumun, devletin, kültürün ya da genel olarak medeniyetlerin büyüme, gerileme ve çökme gibi aşamalardan geçtiklerini, yani canlılar gibi doğdukları, büyüdükleri, yaşlandıkları ve öldüklerini savundukları için organizmacı modeller; tarihin hareketinin çevrimsel (döngüsel) bir hareket olduğunu, toplumların yükseliş ve çöküşlerinin sürekli dairevî bir hareket izlediğini, öncelikle zorunlu olarak yükseldiğini ve sonra da yine zorunlu olarak çöküş sürecine girdiğini ileri sürdükleri için de çevrimsel/döngüsel yaklaşımlar adını almaktadırlar.
I. BilgiII. TecrübeIII. AhlakIV. OrganizasyonVerilenlerden hangisi dinin sosyolojik manasının boyutlarıyla ilgilidir?
Dinin sosyolojik manası şunları içerir: Din, inanç, bilgi, tecrübe, ibadet, etki, organizasyon, ahlak gibi boyutlarıyla toplumsal bir gerçekliktir; din ile toplum birbirini karşılıklı olarak etkiler. Kutsala, tanrılara, aşkın varlıklara, Tanrı’ya veya Allah’a inanç ve bağlılık olarak din, toplumda, toplumsal ilişkiler temelinde, toplumsal olarak yaşanır; grup ve topluluk halinde varlık sahnesine çıkar.
Hangi sosyal bilimci, toplumsal değişim fenomenine evrimci bir bakış açısıyla yaklaşmamıştır?
Evrimci Kuramlar, insanlık tarihini, genellikle kendi içinden meydana gelen birikimler sonunda ortaya koyduğu gelişmenin bir sonucu olarak görürler. Bu kuramlar, genellikle doğrusal bir yönde daima daha fazla karmaşıklık ve uyum yeteneği doğrultusunda gelişen, düzgün ve birikimsel bir değişim ana fikrinde ifadesini bulur. Bu yaklaşımlar, toplumsal değişimi, düz çizgisel bir ilerleme ile izah ederler. Şu hâlde bu modellere göre evrim, kendi kendine değişen, geriye dönüşü olmayan, doğrusal, sürekli yenilik ve farklılık oluşturan bir yön çizmektedir. Auguste Comte (1798-1857), Herbert Spencer (1820-1903), Emile Durkheim, Gordon Childe (1892-1957), Morgan (1818-1881), Neil Smelser (1930- ), Moore, Levy, J. Steward (1902-1972), M. D. Sahlins, L. White (1900-1975), E. R. Service gibi sosyal bilimciler, toplumsal değişim fenomenine evrimci bir bakış açısıyla yaklaşmışlardır. Bu sosyal bilimcilerden bir kısmı, klasik tek çizgili evrim anlayışına sahipken, bir kısmı ise çok çizgili evrim anlayışına sahiptirler.
Aşağıdakilerin hangisi toplumsal değişikliğin ön şartıdır?
İnsanların karşılıklı ilişki ve etkileşimleri, tarihsel süreç içerisinde farklı bir hal almakta, toplumsal yapıda ortaya çıkan başkalaşma veya farklılaşmalar da toplumsal değişimi doğurmaktadır. Ancak toplumsal yapıda ortaya çıkan değişikliklerin toplumsal değişim olarak nitelendirilmesinin ön şartı, köklü ve kalıcı değişiklikler olmasıdır. Bu durumda denilebilir ki toplumsal değişimler, toplumun tarihî akışını, kaderini değiştiren değişikliklerdir. Yani geçici ve yüzeysel değişiklikler, toplumsal değişim kapsamında değillerdir.
İbn Haldun ile ilgili verilen ifadelerden hangisi doğrudur?
Mukaddime’nin başında, geleneksel hikayeci tarih anlayışından ayrıldığını ve “ilm–i umran” adını verdiği yeni bir bilimin temellerini attığını belirten İbn Haldun, bu yeni bilimin konusunun insan medeniyeti ve insan toplumu) olduğunu söylemektedir. Böylece, kendisinin bulduğu bu yeni bilim dalının konusunu insan toplumunun incelenmesi olarak açıklayan İbn Haldun, A. Comte’tan yaklaşık beş asır önce sosyolojinin kurucusu olmaya hak kazanmaktadır. Altı bölümden oluşan Mukaddime’nin ilk bölümünde, daha çok coğrafi şartlarla sosyal hayat arasındaki ilişkiler incelenmektedir. İkinci bölümde, toplum türleri ile asabiyet ve devlet teorileri; üçüncü bölümde ise, din ve devlet ilişkileri ile tavırlar teorisi, hilafet kurumu ve organizmacı toplum teorisi üzerinde durulmaktadır. Dördüncü bölüm, yerleşik hayat ile köy–kent ilişkilerine eğilmekte; beşinci bölüm ekonomi ve nihayet altıncı bölüm bilgi teorisi, ilimler sınıflaması, şiir ve edebiyat gibi konular üzerinde durmaktadır. Görüldüğü gibi, İbn Haldun’un Mukaddime’sinin her bir bölümü bir veya birkaç sosyoloji dalına ayrılmış olup; eserin tamamında din sosyolojisinin çeşitli konularının serpiştirilmiş bir halde yer aldığını belirtmek gerekir. Görüşlerini daima gözleme dayandırması, İslam dünyasında ortaya çıkan olaylarla sosyal faktörler arasında ilişkiler kurması ve tabii ki din–toplum ilişkileri ve dinin toplumsal işlevleri üzerinde durması İbn Haldun’a din sosyolojisinin tarihçesi içerisinde, haklı olarak, oldukça ayrıcalıklı bir yer kazandırmaktadır. Nitekim İbn Haldun, İslam dünyasının düşünce açısından büyük durgunluk geçirdiği bir dönemde yaşamış olması nedeniyle kendi devrinde çok etkili olamasa da, sonraki yüzyıllarda büyük etkiler meydana getirmiştir.
I. Substantif tanımlar
II. Nesnel tanımlar
III. Fonksiyonel tanımlar
IV. İçsel tanımlar
Verilenlerden hangileri din sosyolojisi literatüründe dinle ilgili tanımlara ait kategorilerdendir?
Din sosyolojisi literatüründe din tanımlarının genel olarak iki kategoride toplandığı, din tanımlama işinde din sosyologları tarafından iki ana strateji izlendiği söylenebilir. Bunlardan biri, substantif tanımlar, diğeri ise fonk- siyonel tanımlardır. Dinin dar tanımları denilebilecek substantif (özsel) tanımlar, dinin ne olduğunu, dinin geniş tanımları denilebilecek fonksiyonel (işlevsel) tanımlar ise, dinin ne yaptığını tespit ve tasvir etmeye çalışırlar.
Aşağıdakilerden hangisi “Büyük Boy Kuramlar” sınıflamasında yer almaz?
Çeşitli toplumsal değişim kuramları ve farklı toplumsal değişim kuramları tipolojileri mevcuttur. Bunlardan biri toplumsal değişim kuramlarının üçlü bir tipleştirimidir. Bu sınıflamaya göre toplumsal değişim büyük boy kuramlar (yükseliş ve çöküş, evrimci, modernleşmeci ve diyalektik), orta boy kuramlar (yapısal-işlevselci ve çatışmacı) ve küçük boy kuramlar (grupsal ve bireyci) olmak üzere üç ana grupta toplanabilir.
I. Sözlü gelenekler II. Yazılı belgelerIII. Şekillenmiş anıtlarDin sosyoloji araştırmalarında dolaylı gözlem yapacak bir araştırmacı yukarıdakilerden hangisi yada hangilerinden yararlanabilir?
Sosyoloji / din sosyoloji araştırmalarında dolaylı gözlem yapacak araştırmacı için üç çeşit materyal vardır: 1. Sözlü gelenekler: Masallar, efsaneler, vecizeler, atasözleri, türküler, menkıbeler, şiirler, destanlar, dini hikâyeler vb sözlü gelenek kaynaklarıdır. 2. Yazılıbelgeler: Arşiv belgeleri, şeriyye sicilleri, fetvalar, vakfiyeler, fermanlar, kanunnameler, hatırat kitapları, seyahatnameler gibi her türlü eski eserler yazılı kaynaklar arasında yer alır.3. Şekillenmiş anıtlar: Taşınır ve taşınmaz her türlü sanat eserleri bu grupta yer alan bilgi kaynaklarıdır. Dini mimari yapılardan, halı, kilim, hat ve minyatürlere kadar her çeşit eser ve kullanılan eşyalar, toplumların dini hayatlarının sosyolojik incelenmesinde önemli yer tutarlar.
Aşağıdakilerden hangisi “toplumsal değişimin temel etkeni olarak din” bağlamında, İslam dini ile ilgili söylenemez?
Mekke’de ataların geleneksel dinine ve dünya görüşüne karşı yeni bir inanç ve hayat tarzıyla ortaya çıkan İslâm dini, animist ve putperest inanç ve uygulamaların yer aldığı geleneksel Mekke toplumunda şiddetli tepkilerle karşılaşmış olsa da taraftarlarını bulmuş, reformist bir tavırla ulaştığı yerlerde dini, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik, edebî, ahlakî gibi yönlerin yapısal değişiminde temel etken olarak rol oynamıştır. Geleneksel animist ve putperest inanç ve uygulamalara karşı savunduğu tek tanrılı inanç sistemini de ulaştığı yerlerde yaymayı başarmıştır.
I.2017 de moda sektöründe kırmızı rengin tercih edilmesi II. Cumhuriyet’in ilanı III.Akademik kadroların daimi statüden geçici statüye dönüştürülmesi. Yukardakilerden hangisi yada hangileri toplumsal değişimlerdendir?
Çözüm Toplumsal değişimler, toplumun tarihî akışını, kaderini değiştiren değişikliklerdir. Yani geçici ve yüzeysel değişiklikler, toplumsal değişim kapsamında değillerdir. Öyleyse toplumsal değişim denilince, moda veya çalışma hayatındaki geçici-dönemsel değişiklikleri anlamamak gerek.
I. Savaş
II. Demografya, göç ve şehirleşme
III. Konfüçyanizmin
Yukarıdakilerin hangisi / hangileri dini olumlu yönde etkileyen bir etken olarak toplumsal değişimlerden biridir?
Konfüçyanizmin ortaya çıkıp yerleşmesi, Çin’de hızlı bir sosyal değişim, düzensizlik ve çatışma döneminde olmuştur. Dinin toplumsal değişimden olumlu etkilenmesine bir örnek de, demografya, göç ve şehirleşme ile kendini gösteren değişimin, Türkiye’de ve Ortadoğu’da dindarlaşma, cemaatleşme, dini örgütlenme, dini gruplaşma, yönünde etkili oluşudur.
I. 2017 de moda sektöründe kırmızı rengin tercih edilmesi
II. Cumhuriyet’in ilanı
III. Akademik kadroların daimi statüden geçici statüye dönüştürülmesi.
Yukardakilerden hangisi / hangileri toplumsal değişim olarak adlandırılabilir?
Toplumsal değişimler, toplumun tarihî akışını, kaderini değiştiren değişikliklerdir. Yani geçici ve yüzeysel değişiklikler, toplumsal değişim kapsamında değillerdir. Öyleyse toplumsal değişim denilince, moda veya çalışma hayatındaki geçici-dönemsel değişiklikleri anlamamak gerekir.
I. Kalvinist II. PietistIII. BaptistIV. MetodistMax Weber’e göre modern anlamıyla kapitalizmin oluşmasında, Batı’da, hangi protestan çevre/lerin etkisi büyük olmuştur?
Tarihte ve günümüzde dinin toplumsal değişimde takviye edici bir etken olarak rol oynadığı kolayca gözlemlenebilir. Gerek Hıristiyanlıkta, gerek İslamiyet’te ve gerekse diğer pek çok dinde veya dini oluşumda bu gerçekliği görmek mümkündür. Dinler, kendilerine karşı olmadıklarını gördükleri durumlarda değişimi desteklemekte, dindarlar, değişimi ve değişim aktörlerini takviye etmektedirler. Batı toplumlarındaki köklü değişimler bağlamında modern kapitalizmin ortaya çıkıp gelişmesinde Protestanlığın rolü hatırlanabilir. Max Weber’e göre modern anlamıyla kapitalizmin oluşmasında, Batı’da, Kalvinist, Pietist, Baptist ve Metodist Protestan çevrelerin yaşayışında beliren püritanizm biçimindeki bir zahitlik anlayışının etkisi büyük olmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi toplumsal değişimde rol oynayan etkenlerden biri değildir?
Toplumsal değişimde rol oynayan etkenlerin belli başlılarını şöyle sayabiliriz: Coğrafya, mekân, zaman, demografya (nüfus yapısı), iktidar ilişkileri ve muhalefet, rekabet, çatışma, işbirliği, bütünleşme ve barış, aile, ekonomi, eğitim, siyaset, hukuk, göç ve şehirleşme, kültür, din, ideoloji, icat, keşif, sanayi ve teknoloji, karizmatik şahsiyetler ve sosyal hareketler.