Din Sosyolojisi
Deneme Ara Sınavı 16
1.

Aşağıdakilerden hangisi Feuerbach’ın görüşlerinden biridir?

 

Doğru Cevap: "C" İnsanların ruhun ölmezliğine inanmaları ve ilahi adaletin tecellisine inançları, onların, adalete susamışlıklarının soyut bir plana aktarılmasıdır.  
Soru Açıklaması

Feuerbach’a göre din, kültürel gelişme sürecinde insanların ürettiği düşünce ve değerlerden oluşmakta, fakat bunlar yanlış bir şekilde ilahi güçlere ya da tanrılara mal edilmektedir. İnsanların ruhun ölmezliğine inanmaları ve ilahi adaletin tecellisine inançları, yine insanların adalete susamışlıklarının soyut bir plana aktarılması, dünya ötesi bir insani isteğin şekil değiştirmesinden ibarettir. Yine Feuerbach’a göre, insan, dini düşüncelerinin kendi iç hayatının bir izdüşümü olduğunu anladığı anda, artık kendi doğasının dışında bir ölçü, değer aramayacak, kendi kişiliğini idrak etmeye çalışacaktır. 

2.

I. Bir zaman dilimine endeksli olmasıII. Kolektif olmasıIII. Moda olmasıIV. Yüzeysel olmasıYukarıdakilerden hangileri toplumda meydana gelen bir değişimi, toplumsal değişim olarak görebilmek için gereklidir?

Doğru Cevap: "E" I-II
Soru Açıklaması

Toplumsal değişimler, toplumun tarihî akışını, kaderini değiştiren değişikliklerdir. Yani geçici ve yüzeysel değişiklikler, toplumsal değişim kapsamında değillerdir. Toplumda meydana gelen bir değişimi, toplumsal değişim olarak görebilmek için değişimin, bir referans noktasıyla belirlenebilir olması, yani bir zaman dilimine endeksli olması; kesintisiz olması, yani bir sürekliliğinin bulunması ve kolektif olması, yani aile, cemaat, eğitim, ekonomi gibi kalıcı birliktelikleri ifade eden grup veya kurumlar temelinde ortaya çıkması gerekmektedir. 

3.

Toplumsal alanda her varlığın zıtları bünyesinde barındırdığını, bu zıtların çatışmasıyla yeni bir durumun biçimlendiğini ve bu sürecin aynı tarzda devam ettiğini ileri süren toplumsal değişim kuramı aşağıdakilerden hangisidir?

 

Doğru Cevap: "A" Diyalektik kuram  
Soru Açıklaması

Karl Marks’ın değişim kuramı, diyalektik ilişkiye dayalı tarihi maddecilik üzerine temellenir. Diyalektik yaklaşım, toplumsal alanda her varlığın zıtları bünyesinde barındırdığını, bu zıtların çatışmasıyla yeni bir durumun biçimlendiğini ve bu sürecin aynı tarzda devam ettiğini ileri sürmektedir. Marks’a göre bütün tarih, diyalektik ilişkiye dayalı üç döneme ayrılabilir. Bunlar; insanın özgür olduğu tez dönemi, teknolojinin etkili olduğu ve insanın yabancılaştığı antitez dönemi ve sınıfsız toplumun ortaya çıkacağı sentez dönemidir. Marks’ın düşüncesinde “Şimdiye kadar ki bütün cemiyet tarihi, bir sınıf mücadeleleri tarihinden ibarettir.” Marks’a göre çatışma olmadan ilerleme olmaz. 

4.
Meşrutiyet döneminin en önemli din sosyoloğu ve ideoloğu sayılan, Cumhuriyet dönemi laik uygulamaların temelini hazırlayan ve E. Durkheim sosyolojisinin, ülkemizdeki temsilcisi olan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru Cevap: "C" Ziya Gökalp
Soru Açıklaması
.
5.

Dine sosyolojik bakışın temel odak noktası nedir?

 

Doğru Cevap: "B" Bir dine mensup bireyleri toplumsal evren içerisinde ele alması  
Soru Açıklaması

Dine sosyolojik bakış, o dine mensup bireyleri, toplumsal evreninden soyutlayarak değil, tersine toplumsal evren içinde etkileşim halindeki durumuyla ele almayı gerektirir; çünkü din, sosyal ilişki temelinde gerçeklik kazanır, toplumda, insan birlikteliğiyle yaşanır. Din, gerçek anlamına ancak kendisine bağlı birlik veya topluluk ya da grupta bulabilir. Dini^ bir dünyada yaşamak, dini bir birliğe mensubiyete ihtiyaç gösterir. Bu gerçekliğe bakarak din sosyolojisi, dinin sosyal yönlerini; dini davranış ve olayları geniş çaplı toplumsal olay ve eylemlerin parçaları olarak görür ve de dinsel olay ve olguların, karşılıklı bağımlılık ağıyla birbirine bağlanan toplumsal öznelerin tesadüfi^ olmayan birlikteliğiyle gerçekleştiği esasından hareket eder. Bu bağlamda dine sosyolojik yaklaşım, sosyal ilişki, süreç, oluşum, grup ve kurumlarda dinin etkisi; dinsel grup ve kurumların oluşum, süreklilik ve yok oluşları; gruptaki bireylerin dinsel davranışları; dini grup içindeki birlik ve çatışma durumları; dinsel gruplar arasındaki çatışmalar veya uzlaşmaya dayalı ilişkiler üzerine odaklanır. 

6.

1967 yılında yayımladığı “The Sacred Canopy” isimli kitabında geleneksel sekülerleşme kuramını ve varsayımlarını savunurken 1999 yılında yayımlanan “The Desecularization of the World: A Global Overview” başlıklı makalesinde tam tersi görüşü savunan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?

 

Doğru Cevap: "D" Peter L. Berger  
Soru Açıklaması

Şıklarda belirtilen düşünürlerin her biri sekülerleşme sürecine eleştiri getirmektedir. Peter L. Berger ise 1967 yılında yayımladığı The Sacred Canopy isimli kitabında geleneksel sekülerleşme kuramını ve varsayımlarını savunmuştur.  1999 yılında ise yayımlanan The Desecularization of the World: A Global Overview başlıklı makalesinde, sekülerleşmiş bir dünyada yaşadığımız varsayımı yanlıştır çünkü dünya bazı istisnalar dışında en az eskisi kadar, hatta bazı yerlerde eskisinden daha fazla dindardır demiştir. Berger’e göre sekülerleşme ve sekülerleşme süreçlerinin etkilerini içeren literatürün tümü esas itibariyle yanlışlıklar içermektedir. Modernleşme zorunlu olarak dinin gerilemesine neden olmamıştır. Hatta hayli modern toplumlarda bile din varlığını sürdürmüştür. 

7.
“Arau Ehli'l–Medineti’l–Fadıla” isimli eserinde ayrıntılı bir toplum sınıflaması yapan ve ‘erdemli toplum’ görüşüyle ideal bir toplum teorisi geliştiren Ortaçağ Müslüman düşünürü aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru Cevap: "A" Farabi
Soru Açıklaması
.
8.

I. Erol Güngör

II. Sabri F. Ülgener

III. Ahmet Cevdet

IV. Ziya Gökalp

Hangisi/hangileri din sosyolojisine 20. Yüzyılda katkı koyan önemli isimlerdir?

Doğru Cevap: "E" I-II-IV
Soru Açıklaması

Ahmet Cevdet Tanzimat Dönemi Osmanlısının önemli isimlerinden biridir. 19. Yüzyılda yaşamış bu dönemin önde gelen düşünürlerinden biridir. Diğer isimler ise 20.yüzyılda Modern Türk sosyolojisine katkı koyan önemli isimlerdir. 

9.

 “Toplum, birbirlerine bağımlı olan ve her biri, meydana getirdiği bütünün daha iyi uyumunu sağlamak için belli işlevlere sahip olan öğelerden meydana gelir. Mezkur öğeler, işlevsel bir bütünleşme içinde toplumu meydana getirir.” Bu yaklaşım toplumsal değişim kuramlarından hangisine aittir?

 

Doğru Cevap: "B" Yapısal-işlevselci yaklaşım  
Soru Açıklaması

Orta boy kuramlar kapsamında değerlendirilebilecek olan Yapısal-işlevsel Yaklaşım, bir ölçüde büyük boy kuramların genişzamanlıtoplumsal değişim perspektiflerine bir tepki olarak kendini gösteren orta boy kuramların öncülü-ğünü yapmaktadır. Bu yaklaşıma göre toplum, birbirlerine bağımlıolan ve her biri, meydana getirdiği bütünün daha iyi uyumunu sağlamak için belli işlevlere sahip olan öğelerden meydana gelir. Mezkur öğeler, işlevsel bir bütünleşme içinde toplumu meydana getirir. 

10.

“Dünya bir zamanlar düşünce, pratik ve kurumsal form alanlarında kutsal ile doluydu. Reformasyon ve Rönesans’tan sonra modernleşme güçleri bütün dünyayı sardı ve modernleşme ile eş zamanlı tarihsel süreç olan sekülarizasyon kutsalın baskınlığını gevşetti. Özel alan hariç, kutsal, zamanla bütünüyle yok olacaktır.” Sözü kime aittir?

 

Doğru Cevap: "A" Wright Mills  
Soru Açıklaması

On dokuzuncu yüzyılda A. Comte, H. Spencer, E. Durkheim, M. Weber, K. Marks ve S. Freud gibi düşünürler sanayi toplumunun gelişimine paralel olarak dinin önem kaybedeceği görüşünü savunuyordu. “Dinin ölümü veya yok oluşu” şeklinde ifade edilebilecek bu yaklaşım 19. yüzyıl sosyal bilim anlayışına egemen olan anlayışı yansıtıyordu. Toplumbilimsel Düşün başlığıyla Türkçeye de çevrilen Sociological Imagination adlı eserinde C. Wright Mills (1959: 32-33) bu yaklaşımı şu şekilde açıklar: “Dünya bir zamanlar düşünce, pratik ve kurumsal form alanlarında kutsal ile doluydu. Reformasyon ve Rönesans’tan sonra modernleşme güçleri bütün dünyayı sardı ve modernleşme ile eş zamanlı tarihsel süreç olan sekülarizasyon kutsalın baskınlığını gevşetti. Özel alan hariç, kutsal, zamanla bütünüyle yok olacaktır.”

11.

Aşağıdakilerden hangisi Auguste Comte’nin sosyal statik tanımını ifade etmektedir?

 

Doğru Cevap: "C" Bir toplumu kuran ve yaşatan temel öğelerin ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini düzen halindeki, durgunluk içindeki yasalarını tespit eder.  
Soru Açıklaması

Sosyolojinin isim babası Auguste Comte, pozitivist felsefenin de en önde gelen temsilcilerindendir. O, pozitif yöntemin bilimler için zorunlu olduğunu, gözleme, deneye ve yasaların tespitine dayanan bu yöntemin, teolojik ve metafizik alanlara da yayılması gerektiğini söyler. Comte’nin genel sosyoloji gibi din sosyolojisinin de kurucusu olduğu kabul edilir. Ancak onda bugün anlaşılan anlamda bir din sosyolojisinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Çünkü onun sosyolojisi normatif özelliklerle tam bir sosyal felsefe karakterine sahiptir. Hatta onun eserinde sosyoloji ile din kelimeleri bir ve aynı şeyi ifade eder görünmektedir. Comte’nin sosyolojisi sosyal statik ve sosyal dinamik olmak üzere iki bölümden oluşur. Sosyal statik, bir toplumu kuran ve yaşatan temel öğelerin ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini düzen halindeki, durgunluk içindeki yasalarını tespit eder. Sosyal dinamik ise bu temel öğelerin tarih boyunca gelişmesini, dinamiğini, ilerlemesini inceler. Ona göre sosyal statik, toplumsal düzenin, sosyal dinamik de ilerlemenin bilimi idi. Ancak her iki bölümün de temel öğesi dindi. 

12.

 “Din, bir varlık bilinci, aidiyet bilinci, birlikte var ve taraf olma bilinci kazandırmadır.” cümlesi dinin toplumsal işlevlerinden hangisini kapsamaktadır?

Doğru Cevap: "B" Kimlik
Soru Açıklaması

Dinin etkili sosyal işlevlerinden biri de kimlik, bir varlık bilinci, aidiyet bilinci, birlikte var ve taraf olma bilinci kazandırmadır. Din, insanın kim olduğunu ifade eden şeyi tanımlayan sosyal bir rol veya durumda o insanın benine uygun düşen bir anlamlar seti olan kimliğin bir kontrol sistemi olarak işlev görmesinde rol oynar. 

13.

Sosyolog için toplum sonu olmayan bir mücadele ve araştırma alanıdır. Aşağıdakilerden hangisi sosyolojinin bu özelliğini vurgulamaktadır?

 

Doğru Cevap: "C" Değişebilirlik  
Soru Açıklaması

Sosyolojik bakışın ayırt edici bir özelliği de, sosyal problemlere yönelik çözümlere değişebilirlik ilkesiyle yaklaşmaktır. İbn Haldun’un da vurguladığı gibi değişim kaçınılmazdır ve insanın yaşadığı her yerde her zaman var olan bir sosyal fenomendir. Değişme olgusu, sosyolog için sonu olmayan bir mücadele ve araştırma alanıdır. Sosyolog, toplumun her zaman aynı kalmadığı gerçeğini hiç bir zaman göz ardı etmez. 

14.

Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet ilanı sonrasındaki laikleşme sürecinde yapılan değişikliklerden biri değildir?

Doğru Cevap: "D" Gülhane Hatt-ı Hümayunu
Soru Açıklaması

Laikliğin temellerinin atılması, yapısal ve yasal dönüşümlerin gerçeklemesi sürecinde, dini siyasi meşruiyet aracı olmaktan çıkaran halifelik kurumunun kaldırılması, 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1925 tarihli tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun, 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ve 1934 tarihli bazı kisvelerin giyilmesini yasaklayan kanunların çıkarılması laik yapıya geçişin önemli basamakları arasında yer alır. Ancak Gülhane Hatt-ı Hümayunu Osmanlı Dönemi laikleşme sürecinde yer alır. 

15.

Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında laikliğe geçişi sağlayan gelişmelerden biri değildir?

 

Doğru Cevap: "E" Kanunname-i Ali Osman  
Soru Açıklaması

Genel hatlarıyla Tanzimat’ın ilanıyla başlayıp Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilanıyla devam eden ve hukuki yapının değişmesiyle başlayan süreç, Cumhuriyet dönemindeki değişim projesinin temelleri olarak görülebilir. Ayrıca I. Meşrutiyet’in ilanı ve 1876 Kanun-i Esasi’nin kabulü, II. Meşrutiyet’in ilanı siyasal yapıda klasik anlayıştan uzaklaştığını gösteriyordu ki bu da uzun dönemde aslında laiklikle sonuçlanan bir sürece hazırlık olarak yorumlanabilir. Buna göre doğru cevap E’dir.

16.

Din sosyolojisi açısından İlkçağ Yunan düşüncesinde en orijinal görüşler sahip düşünür aşağıdakilerden hangisidir?

 

Doğru Cevap: "B" Eflatun  
Soru Açıklaması

Din sosyolojisi açısından en orijinal görüşlere Eflatun’da rastlanır. Onun birçok bilim ve felsefe konularında olduğu gibi, bu alanda da bir öncü olduğu söylenebilir. Eflatun, sofistlerin “Her şeyin ölçüsü insandır.” ilkesinin aksine “Her şeyin ölçüsü Tanrı’dır.” diyerek işe başlamakta ve bu görüşü üzerine bütün bir felsefe, ahlak, ve siyaset sistemini kurduktan sonra, bu sistemin temeline de dini yerleştirmektedir. Çünkü, kurmak istediği yeni toplum düzeninin dinsiz yaşayamayacağına inanmaktadır. Eflatun’un din sosyolojisi açısından dikkati çeken iki önemli eseri vardır; “Devlet” ve “Kanunlar”. Özellikle “Kanunlar” adlı eseri alanımız itibarıyla daha da önemlidir.

17.

Bir dünya tarihi olan Kitabü’l–İber’ine giriş olarak yazdığı, daha sonra genişlettiği ‘Mukaddime’si sosyolojinin ve din (İslam) sosyolojisinin ilk klasiği olma ayrıcalığını taşıyan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?

 

Doğru Cevap: "B" İbn Haldun  
Soru Açıklaması

Bir dünya tarihi olan Kitabü’l–İber’ine giriş olarak yazdığı, daha sonra genişlettiği ‘Mukaddime’si ile sosyolojinin ve din (İslam) sosyolojisinin ilk klasiği olan eserin sahibi İbn Haldun’dur.

18.

Aşağıdakilerden hangisi “Fonksiyonel (işlevsel)” din tanımı yapan düşünürler arasındadır?

Doğru Cevap: "B" T. Luckmann
Soru Açıklaması

R. Otto, J. Wach, Melford Spiro ve Peter L. Berger dine substantif bir tanım getirmişlerdir.

19.

I. Çoklu veya karmaşık nedensellik ilkesiII. Çözümlere değişmezlik ilkesiyle yaklaşmakIII. Bilinenleri sorgulamadan kabul etmekIV. Duyarlı ve empatik yaklaşıma sahip olmakYukarıdakilerden hangileri sosyolojik bakışın esaslarındandır?

Doğru Cevap: "E" I-IV
Soru Açıklaması

Sosyolojik bakışta çoklu veya karmaşık nedensellik ilkesi en önemli esaslardandır. Görünüşte sosyal olayların tek bir sebebi olduğu zannedilebilir. Oysa toplumsal fenomenler, birdenbire varlık sahnesine çıkmaz ve tek bir çizgi izlemezler. Sosyolojik bakışın ayırt edici bir özelliği de, sosyal problemlere yönelik çözümlere değişebilirlik ilkesiyle yaklaşmaktır. İbn Haldun’un da vurguladığı gibi değişim kaçınılmazdır ve insanın yaşadığı her yerde her zaman var olan bir sosyal fenomendir. Sosyolojik bakış, duyarlı ve empatik yaklaşıma bağlı olarak kişiye topluma karşı sorumlu davranma, dikkatli söz söyleme ve sosyal gerçeklikle ilgili doğruları söyleme yaklaşımı sergiletir. Sosyolojik bakışla insan, kendi inanç, düşünce ve ideolojisine aykırı bile olsa toplumu, toplumsal olay ve olguları, toplumsal gerçekliği bilimsel okumaya tabi tutar. 

20.

I. Erol Güngör

II. Sabri F. Ülgener

III. Ahmet Cevdet

IV. Ziya Gökalp

Hangisi/hangileri din sosyolojisine 20. Yüzyılda katkı koyan önemli isimlerdir?

 

Doğru Cevap: "E" I-II-IV  
Soru Açıklaması

Ahmet Cevdet Tanzimat Dönemi Osmanlısının önemli isimlerinden biridir. 19. Yüzyılda yaşamış bu dönemin önde gelen düşünürlerinden biridir. Diğer isimler ise 20.yüzyılda Modern Türk sosyolojisine katkı koyan önemli isimlerdir. 

TEST BİTTİ.
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.