Aşağıdakilerden hangisi dinin toplumsal işlevlerinden değildir?
Dinin önemli bir toplumsal işlevi bütünleştirmedir. Bilindiği gibi bütünleşme teması, sosyolojinin merkezi^ temalarındandır. Din, toplum içindeki dağınıklığa, düzensizliğe, bunalıma, acziyete ve ümitsizliğe karşı bütünleşmeyi, umudu, motivasyonu koyar; hem birey ile toplum ilişkisini, hem bireyle kurum ilişkisini ve hem de kurumsal ilişkileri bir bütünlük içinde düzenler. Hiç şüphesiz dinin bütünleştirmenin tersine parçalama ve çatıştırma işlevi de bulunmaktadır. Gerçekten de dinin tarihsel ve çağdaş olarak toplum içinde muhalefet, çatıştırma ve savaş işlevine sahip olduğu bilinmektedir. Dinin toplumsal işlevlerinden biri de sosyalizasyondur. Din, sosyo-ekonomik, dinsel vb. sisteme uygun belli karakter tiplerini öne çıkararak, destekleyerek toplumsal aktörlerin, sosyal yapıya uygun rollerini öğrenip içsellestirmelerini, sosyal hayata ayak uydurmalarını, yani sosyalleşmelerini sağlar. Dinin etkili sosyal işlevlerinden biri de kimlik, bir varlık bilinci, aidiyet bilinci, birlikte var ve taraf olma bilinci kazandırmadır. Din, insanın kim olduğunu ifade eden şeyi tanımlayan sosyal bir rol veya durumda o insanın benine uygun düşen bir anlamlar seti olan kimliğin bir kontrol sistemi olarak işlev görmesinde rol oynar.
Din ve devlet işlerinin ayrılması olarak tanımlanan kavram aşağıdakilerden hangisidir?
En genel anlamıyla din ve devlet işlerinin ayrılması olarak tanımlanan laiklik, felsefi çağrışımları yanında hukuki bir ilke olarak yasama faaliyetlerinde kutsal metinlerin kaynak olarak alınmamasını ifade eder.
Batı dillerinde din (religion) sözcüğü, köken itibariyle Latince aşağıdaki hangi sözcükten gelmektedir?
Batı dillerinde din (religion) sözcüğü, köken itibariyle Latince ‘religio’dan gelmektedir.
“Konstantin dönemi Hıristiyanlığı, yakınçağ Katolikliği ile ve yakınçağ Katolikliği de İkinci Vatikan Konsili’nin Katolik kilisesiyle aynı görülemez.” cümlesiyle aşağıdaki çıkarsamalardan hangisi yapılabilir?
Toplumsal kurumlar ve fenomenler olarak dinler de değişim geçirir. Toplumun değişiminden ve toplumsal değişimden bahsedilebiliyorsa, bir toplumsal olgu ve kurum olarak dinin değişiminden de bahsedilebilir. Bu bağlamda Konstantin dönemi Hıristiyanlığı, yakınçağ Katolikliği ile ve yakınçağ Katolikliği de İkinci Vatikan Konsili’nin Katolik kilisesiyle aynı görülemez.
Cumhuriyet döneminde ilk din sosyolojisi öğretimi aşağıdakilerden hangisi tarafından başlatılır?
Cumhuriyet döneminde din sosyolojisi öğretimi, kurumsal olarak 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin açılmasıyla yeniden programa alınır. Böylece Cumhuriyet döneminde ilk din sosyolojisi öğretimi Mehmet Karasan (1907–1974) tarafından başlatılır.
Türkiye din - devlet ilişkisi bakımından aşağıdakilerden hangi modeli kabul etmektedir?
Din ve devletin kesin olarak ayrıldığı bu modeli benimseyen ülkeler, anayasalarında açıkça laiklik ilkesini belirtir, herhangi bir din veya mezhebi benimsemez, belli bir din ya da mezhebi koruma altına almaz. Fransa, Türkiye ve Portekiz, bazı yorum ve uygulama farkları olmakla beraber bu gruba girer.
Aşağıdakilerden hangisi toplumsal değişimlerden biri değildir?
Toplumsal değişimde rol oynayan etkenlerin belli başlılarını şöyle sayabiliriz: Coğrafya, mekan, zaman, demografya (nüfus yapısı), iktidar ilişkileri ve muhalefet, rekabet, çatışma, işbirliği, bütünleşme ve barış, aile, ekonomi, eğitim, siyaset, hukuk, göç ve şehirleşme, kültür, din, ideoloji, icat, keşif, sanayi ve teknoloji, karizmatik şahsiyetler ve sosyal hareketler.
“İslâm dini, animist ve putperest inanç ve uygulamaların yer aldığı geleneksel Mekke toplumunda şiddetli tepkilerle karşılaşmış, Peygamber’in önderliğinde on yıllık bir mücadele, sadece Hicaz yöresinin değil, hemen hemen bütün Arabistan’ın yeni dini, sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal oluşumun nüfuz dairesine girmesi ile sonuçlanmıştır.” Bu olay dinin hangi özelliğini yansıtmaktadır?
Toplumsal değişimin temel etkeni olarak dine İslamiyet bağlamında bakılacak olursa, görülür ki İslâm, büyük karizmatik önder olarak Hz. Muhammed’in 23 yıllık peygamberlik döneminde giriştiği hareketle Medine’de Ashabı ile birlikte inşa ettiği sosyal sistem ve yapıda değişimin temel etkenidir. Ataların geleneksel dinine ve dünya görüşüne karşı yeni bir ruh, inanç ve hayat tarzı ortaya çıkartmıştır. Arabistan’da toplumun dini, sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, ahlakî, hukuki bütün alanlarında etkili olmuştur.
I. RasyanolizmII. Mesleki ayrışmaIII. BireysellikYukardaki maddelerden hangisi ya da hangileri inanç kaybına neden olmuştur?
Sanayileşmiş toplumlarda iş yaşamındaki profesyonelleşme, mesleki farklılaşma kilise ve din adamlarının uzun süredir yapmakta olduğu işleri ve yetkileri ellerinden almıştır. Steve Bruce reformasyon’la başladığını ve modernitenin geleneksel dini hayatı zayıflattığını savunmaktadır. Ona göre bireysellik veya bireycilik dini inanç ve hayatın cemaat/grup temelini zedelemiş, rasyonalite ise dinin kutsal amaç ve öğretilerine inanmayı ortadan kaldırmıştır.
I. Sosyal psikolojik ve psikolojik kuramlardır II. Geniş zamanlı kuramlardır. III. Pozitivist epistemolojik temeller üzerine kuruludur. IV. Grupsal düzlemdeki sosyal değişimci kuramlardır
Aşağdakilerden hangisi küçük boy kuramların özellikleri arasında yer alır?
II büyük boy ve III orta boy kuramlardır. I ve IV küçük boy kuramlardır. Küçük boy kuramlar, toplumsal değişimi grupsal süreçlere ve psikolojik unsurlara bağlayan sosyal psikolojik ve psikolojik kuramlardır. Bunlar, değişimin kaynağını kişi ve gruplarda ararlar.
Hangi ülkede anayasada laiklik ilkesi açıkça belirtilmeyen (laik) model uygulanmaktadır?
Anayasada laiklik ilkesi açıkça belirtilmeyen (laik) model: Bu modeli benimseyen ülke anayasalarında, laiklik ilkesinin, devletin temelini oluşturduğu belirtilmemiştir. Bununla beraber din ve devlet işlerinde karşılıklı karışmazlık siyaseti benimsenmekte ve uygulanmaktadır. Almanya, Avusturya, ABD ve Hollanda’nın da içinde yer aldığı bu modeldeki ülkelerde, her ülkenin siyasi ve tarihi birikimlerine bağlı farklılıklar görülmektedir.
Türkiye’nin bir ‘yönetim’ sorunuyla değil, bir ‘yapı’ sorunuyla karşı karşıya olduğunu belirten düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Türk sosyoloji tarihinin ikinci önemli ismi, Prens Sabahattin’dir. Fransa’da deneysel sosyoloji anlayışına sahip sosyal bilim (science sociale) ekolünün görüşlerini benimsemiş olan Prens, Le Play, Henri de Tourville ve Edmund Demolis başta olmak üzere bu akımın geliştirdiği görüşler doğrultusunda Türkiye’nin sosyal yapı değişikliğiyle yeniden eski günlerine dönebileceğini savunur. Bunun için “Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?” adını taşıyan küçük bir eser yazmıştır. Prens Sabahattin’in dinle fazla ilgilenmediği görülmektedir, Türkiye’nin bir ‘yönetim’ sorunuyla değil, bir ‘yapı’ sorunuyla karşı karşıya olduğunu belirten Prens Sabahattin, dinin ilerlemeye engel zannedilmesinin de aynı temel yanılgıdan kaynaklandığını belirtmektedir: “İslam dinini ilerlemeye engel sananlar bu kanılarında bütünüyle aldanmış oluyorlar. İlerlemeye engel olan dinimiz değil, sosyal yapımızdır”.
Aşağıdakilerden hangisi Feuerbach’ın görüşlerinden biridir?
Feuerbach’a göre din, kültürel gelişme sürecinde insanların ürettiği düşünce ve değerlerden oluşmakta, fakat bunlar yanlış bir şekilde ilahi güçlere ya da tanrılara mal edilmektedir. İnsanların ruhun ölmezliğine inanmaları ve ilahi adaletin tecellisine inançları, yine insanların adalete susamışlıklarının soyut bir plana aktarılması, dünya ötesi bir insani isteğin şekil değiştirmesinden ibarettir. Yine Feuerbach’a göre, insan, dini düşüncelerinin kendi iç hayatının bir izdüşümü olduğunu anladığı anda, artık kendi doğasının dışında bir ölçü, değer aramayacak, kendi kişiliğini idrak etmeye çalışacaktır.
Sosyolog için toplum sonu olmayan bir mücadele ve araştırma alanıdır. Aşağıdakilerden hangisi sosyolojinin bu özelliğini vurgulamaktadır?
Sosyolojik bakışın ayırt edici bir özelliği de, sosyal problemlere yönelik çözümlere değişebilirlik ilkesiyle yaklaşmaktır. İbn Haldun’un da vurguladığı gibi değişim kaçınılmazdır ve insanın yaşadığı her yerde her zaman var olan bir sosyal fenomendir. Değişme olgusu, sosyolog için sonu olmayan bir mücadele ve araştırma alanıdır. Sosyolog, toplumun her zaman aynı kalmadığı gerçeğini hiç bir zaman göz ardı etmez.
Devletin resmi bir dini veya mezhebinin olduğu ancak yasama faaliyetlerinde dini kurum ve otoritelerin etkisinin bulunmadığı din devlet modeli hangisidir?
Devletin resmi bir dini veya mezhebinin olduğu ancak yasama faaliyetlerinde dini kurum ve otoritelerin etkisinin bulunmadığı bu modelde, resmi olarak kabul edilen din veya mezhebin diğerlerine göre ayrıcalıkları söz konusudur. İngiltere, Danimarka, Finlandiya, Norveç ve Yunanistan’ın benimsediği bu yapıda resmi din veya kilise olmamasına karşın din özgürlükleri güvence altına alınmıştır ve söz konusu resmi din veya kilise, siyasi ve hukuki kararların alınmasında bir rol üstlenmez.
Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat döneminde yaşamış olan ve sosyolojinin ve din sosyolojisinin öncüleri arasında yer alan düşünürlerden değildir?
Mustafa Suphi, Meşrutiyet dönemi düşünürlerindendir.
Aşağıdakilerden hangisi “Din, halkın afyonudur” sözü ile ifade edilmek istenen dinin toplumsal değişim üzerindeki rolünü göstermektedir?
Marksist sosyologlar da, farklı öncüllerden hareket etmelerine rağmen dinin değişime karşı koyan bir etken olduğunu ileri sürmüşlerdir. Onlara göre egemen sınıfların egemenlik aracı olan din, toplumsal değişime karşı güçlü bir fren teşkil etmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat döneminde yaşamış olan ve sosyolojinin ve din sosyolojisinin öncüleri arasında yer alan düşünürlerden değildir?
Mustafa Suphi, Meşrutiyet dönemi düşünürlerindendir.
Şeyhülislamlığın kaldırılması veya sınırlarının daraltılmasını savunan düşünür kimdir?
Gökalp, hayatının bu döneminde sosyolog ve siyasetçi kimliğiyle bir ıslahatçı (reformist) olarak görülmektedir. Din-siyaset ilişkileri bağlamındaki görüşleriyle Cumhuriyet dönemi devrimlerinin bir kısmının gerçekleşmesine öncülük etmiş, katkı sağlamıştır. Kısaca bakılacak olursa, ona göre; geleceğin laik devletinde, dini konularda en yüksek yetkisinin yanı sıra, devlet yasalarının da dine uygunluğunu denetleme görevini de yürüten Şeyhülislamlık kurumuna yer verilmemelidir. Şeyhülislamlığın yetkisinin sadece dini inanç ve törenlerle ilgili konularda sınırlandırılmasını önermektedir. Daha sonra Şeyhülislamlık kaldırılarak, onun yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
Küçük Boy Kuramlar sınıflamasına örnek olarak verilebilecek “Sosyometri” bilim dalı aşağıda verilen düşünürlerden hangisine aittir?
Küçük Boy Kuramlar sınıflamasında grupsal yaklaşım örneği olarak J. L. Moreno’nun (1892-1974) sosyometrisi verilebilir. Sosyometri, grup içindeki insan ilişkilerini canlı iken, ölçüye vurmaya çalışan, yani insan ilişkilerini belli gruplar içinde meydana gelişleri esnasında inceleyen bir bilim dalıdır.