David Harvey’in “zaman ve mekân sıkışması” olarak nitelendirdiği olgu nedir?
David Harvey, küreselleşmeyi “zaman mekân sıkışması” olarak tanımlamaktadır. Ona göre, mekân ve zamanın nesnel niteliklerinde kapsamlı değişimler olmakta ve insanların dünyayı görüş tarzı çok köklü bir biçimde değişmek zorunda kalmaktadır.
Bireyin toplumu meydana getiren maddi-manevi öğeleri ve bunları nasıl kullanacağını öğrenme sürecine ne ad verilir?
Bireyin toplumu meydana getiren maddi-manevi öğeleri ve bunları nasıl kullanacağını öğrenme sürecine Kültürleşme denir.
İnanç veya dini pratikler düzeyinde yüksek bir farklılaşma söz konusu olmaksızın, dini daha iyi yaşamak gayesiyle bir liderin etrafında bir araya gelen küçük oluşumlara ne ad verilir?
İnanç veya dini pratikler düzeyinde yüksek bir farklılaşma söz konusu olmaksızın, dini daha iyi yaşamak gayesiyle bir liderin etrafında bir araya gelen küçük oluşumlara tarikat adı verilir.
Aşağıdakilerden hangisi Din Sosyolojisinin İlahiyat Terminolojisinden farklı olarak tercih ettiği bir kavramdır?
İlahiyat terminolojisinde ‘’din’’, ‘’mezhep’’, ‘’tarikat’’ gibi kavramlar söz konusu iken, sosyoloji ‘’dini grup’’, ‘’dini hareket’’ kavramlarını tercih etmektedir.
Dine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenemez?
Dinin kültür belirleyici gücünü artıran özelliklerinden biri objektifleşmek suretiyle daha kolay ve hızlı biçimde örgütlenmesidir. Dini tecrübe esas olarak sübjektiftir. Bir başka ifade ile bireyin içindedir ve ona aittir. Ancak dini tecrübe aynı zamanda objektifleşir, bireyin dışında, kültür dünyası içinde, insan ilişkilerini belirleyecek biçimde dışa vurur. Tamamen sübjektif bir tecrübe olarak kalmış bir dinden söz etmek mümkün değildir. Aksine din bağı, kan bağından bile güçlü bir şekilde inananları bir araya getirir ve onların örgütlenmesine yardımcı olur.
Kitap ve sünnete uygun davranışlar dışında kalan uygulamalara ne ad verilir?
İslam’da mezhep imamlarının ortaya koymuş olduğu iman ve ibadet esasları büyük ölçüde Kitap ve Sünnete uygun dini anlayış olarak kabul edilir. Bunların dışında kalan uygulamalar ise bid’at olarak nitelendirilir.
I. Haç biçiminde kolye II. Evde Mushaf bulundurmak III. Buz dolabında zemzem suyu bulundurmak
Yukardakilerden hangisi yada hangileri gündelik hayata yansıyan dini nesnelerdendir?
Mushafın evi kötülüklerden koruyacağına inanılır. bir Hıristiyan’ın evinde, özellikle Katolik veya Ortodoks ise haç, onlara mahsus tespihler, İsa ve Meryem tasvirleri, heykelcikleri görmek olağandır. Ölüm döşeğinde bulunan hastalara içirilmek üzere buzdolaplarında küçük bir şişe içerisinde zemzem suyu bulundurulur.
I. el–Munkız mine’d–Dalal (Dalaletten Kurtuluş)
II. İhyau Ulumi’d–Din (Din İlimlerinin Diriltilmesi)
III. el–İktisat fi’l–İtikat (İnançta Orta Yol)
Yukarıdaki eserlerin sahibi olan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
El–Munkız mine’d–Dalal (Dalaletten Kurtuluş), Tehafütü’l–Felasife (Filozofların Tutarsızlığı), İhyau Ulumi’d–Din (Din İlimlerinin Diriltilmesi), Faysalu’t Tefrika beyne’l–İslam ve’z–Zenadika (İslami ve Gayriislami Gruplar Arasındaki Ayrım ve Farklar), Kimyaü’s–Saade (Mutluluk İksiri), el–İktisat fi’l–İtikat (İnançta Orta Yol) adlı eserler Gazali’ye aittir.
Aşağıdakilerden hangisi batı’dan başlayarak dünyaya yayılan dini hareketlerden biri değildir?
Batı’dan dünyaya yayılan yeni dini hareketleri şu başlıklar altında da sınıflandırabiliriz:
a. Hıristiyanlığın yeni yorumuna dayanan hareketler (Tanrı’nın Çocukları, Mormonlar gibi).
b. Uzakdoğu kökenli olup Batı’da yaygınlaşan hareketler (Zen Budizmi, Hare Krişna gibi).
c. Kişisel gelişimci olup Hıristiyanlığa veya diğer dinlere ilgisiz olan hareketler (Sayentoloji gibi).
“Siyasal amaçlarına ulaşmak için çeşitli şiddet türlerine başvuranlar, eylemlerini meşru görmekte ve genelde kendilerini ‘özgürlük savaşçıları’ olarak tanımlamaktadır” şeklindeki ifade hangi yaklaşımı ifade etmektedir?
Şiddet yanlısı muhaliflerin yaklaşımına göre siyasal amaçlarına ulaşmak için çeşitli şiddet türlerine başvuranlar, eylemlerini meşru görmekte ve genelde kendilerini ‘özgürlük savaşçıları’ olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım şiddeti meşrulaştırma amacı taşımakta, şiddet ve terörü suç kategorisinden çıkarmayı hedeflemektedir.
I. Aydınlanma
II. Modernlik
III. Ulus-Devlet
IV. Postmodernlik
Küreselleşmenin ortaya çıkmasında yukarıdaki süreçlerden hangisi ya da hangileri etkili olmuştur?
“Aydınlanma”, “modernlik”, “ulus-devlet” ve “postmodernlik” gibi kavramlarla yakın ilişkiler içerisinde anlam kazanan küreselleşme, aslında çok boyutlu bir süreç olarak dikkat çeker. Bu bağlamda küreselleşme kavramının daha net anlaşılabilmesi açısından tarihi gelişim çizgisi önemlidir. Bir bakıma küreselleşmenin, yukarıda sayılan süreçlerin bir sonucu olduğunu söylemek mümkündür. Öte yandan küreselleşmenin mantıki olarak bu kavramlarla hâlâ devam ede gelen paralel ilişkileri de söz konusudur.
Aşağıdakilerden hangisi toplumlarda bazen milli bayramların dini bir havaya bürünebilmesine örnek bir durumdur?
Çeşitli toplumlarda bazen milli bayramların dini bir hava büründüğü görülmektedir. Şükran günün kutsal sayılması bu duruma bir örnektir. Şükran günü Kuzey Amerika’da kasım ayında önceki yılın hasadı ve bereketin kutlandığı bir bayram olmasına rağmen günümüzde dini bayramlar gibi kutsal kabul edilmektedir. Sünni dünyada Muharrem ayında oruç tutulması ve aşure ikramlarının yapılması, Hristiyan dünyasında İsa’nı doğumu olarak kabul edilen Noel’in ve çarmıha gerildikten sonra dirilişi kabul edilen Paskalya bayramının kutlanması dinin toplumsal hayatımızdaki yerine örnektir.
I. Modernizm II. Postmodernizm III. KüreselleşmeFarklı kültürlerin kamusal alanda nasıl temsil edileceği sorusu hangi yaklaşımlarda tartışma konusu olmuştur?
Modern zamanlardaki kamusal alan düzenlemeleri ya da tasarımları, dinin kamusal alandan uzaklaştırılması temel tezi üzerine kurulmuşlardır. Ancak küreselleşme, postmodernlik ve çokkültürlülük gibi çokça tartışılan kavramlar bağlamında kamusal alanın niteliği tartışma konusu yapılmakta; tüm bu farklı kültürlerin kamusal alanda nasıl temsil edileceği sorusu üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla farklı dinlerin nasıl bir arada yaşayacağı net çözümlere kavuşmasa da, farklı dinlerin kamusal alanda kendisini ifade edebilecekleri düşüncesi bir başka yaklaşım olarak gündeme getirilmektedir.
I. Farklı tarzda insanların ortak mekanıdır. II. Doğayı da ortak mekan olarak içine alır. III. Herşey herkes tarafından görülebilir. IV. İnsanlar arası etkileşim vardır.Yukarıdaki maddelerin hangileri kamusal alanla ilgili doğru bilgi içerir?
Bu boyutlara baktığımız zaman, kamusal alanın öncelikle farklı düşünce, inanç, felsefi görüş, düşünce ve tarza sahip insanların ortak mekanı olduğu anlaşılmaktadır. İnsanlar arasında iletişim ve bundan daha önemlisi etkileşim kamusal alanda sağlanabilmektedir. kamu alanında görünen her şeyin herkes tarafından görülebilir ve duyulabilir. Ancak kamusal alan insanların üzerinde hareket ettikleri sınırlı bir mekanı ve organik yaşamın genel durumunu oluşturan yeryüzü ya da doğayla aynı değildir. Daha çok insan eseri bir dünyada birlikte yaşayanlar arasında olup biten meselelerle olduğu kadar insan elinden çıkma şeylerle, insan faaliyetleriyle ilgilidir.
Kamusal alanın özel alandan ayrı bir yaşam alanı olarak ortaya çıkmasında aşağıdakilerden hangisi etkili olmuştur?
Kamusal alanın özel alandan ayrı bir yaşam alanı olarak ortaya konmasında sanayileşme ve buna bağlı olarak kapitalist toplum yapısını zikretmeliyiz. 17. ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan sanayi toplumunda ekonomik üretim faaliyetlerinin yanı sıra, geleneksel aile fonksiyonları da aileden koparıldı. Bu bağlamda geleneksel toplum yapısında siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamın merkezi olan ailenin bu işlevleri, modern toplumda farklılaşmıştır.
Aşağıdakilerden hangisinde küreselleşmeye giden yol doğru olarak verilmiştir?
Ortaçağ Avrupa’sından çizgi olarak bir kırılmayı ifade eden Aydınlanma, esas itibarıyla Tanrı merkezli bir evren ve insan anlayışından, insan merkezli bir evren anlayışına geçişi anlatmaktadır. Modern dünya, böyle bir anlayış temelinde ortaya çıkmıştır. Modernitenin dayandığı öncüller vardır. Bunlar; bireyselleşme, sekülerleşme, ilerleme, kentleşme, modern ulus-devlet gibi unsurlardır. İmparatorlukların dağılmasının ardından, modern dünyanın siyasi yapılanması, ulus-devlet modeli temelinde ortaya çıkmıştır. Ulus-devlet yapıları toprağa bağlı ve milliyetçi duygulara yaslanmıştır. Aslında ulus-devletin bu karakteri, modernitenin özünü oluşturan yapının bir yansımasıdır. Modern dünyaya eşlik eden bir diğer süreç de sanayileşme, akabinde kapitalizmdir. Kapitalizm her yönüyle ulus-devletlerin sınırları dışında yeni arayışları gündeme getirmiştir. Böylece ulusaşırı şirketler dünya ölçeğinde boy göstermiş ve küreselleşme, postmodernizm başlamıştır.
I. Geleneksel Kültür
II. Sanatsal Kültür
III. Popüler Kültür
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri dinin gündelik hayattaki tezahürlerinden biridir?
Din gündelik hayattaki en önemli öğelerden bir tanesidir. Din, bir kere toplumun bünyesine dâhil olup kökleştiğinde geleneksel kültürün bir parçası olur. Ama aynı zamanda din popüler kültürün de önemli bir parçası haline gelebilir. Çünkü popüler kültür meta haline getirebildiği her şeyi kullanma eğilimindedir. Din de kolaylıkla bir tüketim nesnesi, ticari bir amaçla kullanılabilecek bir meta haline getirilebilir.
Psikolojik problemler hangi duyguya sebep olabilmektedir?
Mahrumiyet duygusu yaratan faktörlerin başında psikolojik problemleri sayılmaktadır.
Sekülarizasyonun tek boyutlu olmadığını, farklı alanları kapsadığını söyleyerek bir sekülerleşme tipolojisi çizen ve altı tip sekülerleşme biçimi veya sekülerleşme alanı belirleyen düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Altı tip sekülerleşme biçimi veya sekülerleşme alanı olduğunu iddia eden L. E. Shiner’a göre birinci sekülarizasyon modernitenin etkisiyle dini sembol, doktrin ve kurumların önemini ve prestijini kaybetmesidir. Sekülarizasyonun ikinci tipi “bu dünya ile uyum içinde olmaktır ve bu dünyaya uyum sağlamaktır. Sekülarizasyonun üçüncü biçimi toplumun dinle olan bağlantısının kesilmesi, artık dine dayalı bir anlayıştan kurtulup bağımsız bir gerçeklik oluşturması ve dinin etkilerini özel hayat alanına sınırlaması şeklinde kendini gösterecektir. Sekülarizasyonun dördüncü biçimi dini bilgi, inanç ve kurumların işlevlerinin bu dünya temelli bir görüntüye bürüneceği öngörüsünü içermektedir. Sekülarizasyonun beşinci biçimi bu dünyanın kutsal karakterini aşamalı biçimde kaybedeceği, bunun yerine rasyonel olarak açıklanan bir alanın objesi olacağı düşüncesine dayanmaktadır. Sekülarizasyonun altıncı ve son biçiminde ise Toplumdaki bütün kararlar, dini gerekçelere göre değil rasyonel temellere bağlı ve yararları göz önüne alınarak alındığında sekülarizasyon artık tamamlanmış olacaktır.
Aşağıdakilerden hangisi İslam didinin teröre olan yaklaşımlarından biri değildir?
İslam’ın iki önemli kaynağı Kur’an ve Sünnet aşırılığı, şiddet ve terörü hoş görmemiş ve kaçınılması gereken fiiller olarak bildirmiştir.