“Din, baskıya tabi yaratıkların iç çekmesi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz olayların ruhudur, halkın afyonudur” sözü hangi sosyologa aittir?
Marks, Feuerbach’ın düşüncelerinin çok büyük etkisi altında kalmıştır. Ona göre din, ünlü deyişiyle söylersek, halkın afyonudur. Şerif Mardin, bu ifadenin Feuerbach’ın düşüncelerinin etkisi altında yazıldığını söyler. Cümlenin tamamı ise şöyledir: “Din, baskıya tabi yaratıkların iç çekmesi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz olayların ruhudur, halkın afyonudur”. Ona göre, din bu dünya şartlarına müdahale etmeyi bir yana bırakmayı öğretmekte, mutluluk ve ödülleri ölümden sonraki hayata ertelemektedir. Böylelikle de dikkatlerin bu dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizlikler üzerinde yoğunlaşması önlenmekte, insanlar öteki dünya vaadiyle avutulmaktadır. Doğru cevap B’dir.
Avrupa Birliği temel olarak hangi küreselleşme düzleminin içinde yer almaktadır?
Birlik içerisinde yer alan ülkelerin genel politikalarını da belirlemekte, Birlik içinde öne çıkarılan ilkeler temel standartlar haline gelmektedir. Bu ülkeler, devletlerarası ilişkiler ve tüm politikalarında standart hâline gelen ilkeleri uygulamaya çalışmaktadırlar. Dolayısıyla Avrupa Birliğide böyle bir yapılaşmadır.
Hıristiyanlık düşüncesi açısından bir dini düşünce etrafında örgütlenmiş¸ kurumsal yapıya ne ad verilir?
Kilise bir dini düşünce etrafında örgütlenmiş kurumsal yapı olarak tanımlanmaktadır. Hıristiyan terminolojisinde Türkçeye tarikat olarak çevrilen “cult” ve “sect” kavramları da söz konusudur.
Fanon, Sartre ve Camus gibi aydınların görüşlerinde aşağıdaki yaklaşımlardan hangisinin izlerine rastlamak mümkündür?
Radikal terörüzm teorisinde, gerekli görüldüğü durum ve şartlarda devlet ve siyasi otoriteye karşı şiddet kullanmak bir savunma aracı olarak meşru bir yöntem olarak görülmektedir. Fanon, Sartre ve Camus gibi aydınların görüşlerinde bu yaklaşımın izlerine rastlamak mümkündür.
Latince korkutmak, endişelendirmek, gözdağı vermek anlamında kullanılan kelime aşağıdakilerden hangisidir?
Terör, Latince, korkutmak, gözdağı vermek, sindirmek, ürkütmek, endişelendirmek gibi anlamlara gelen “terrere” kelimesinden türetilmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi terör kavramının tanımı ve açıklaması ile ilgili dört ana söylemin dışındadır?
Devletçi yaklaşım, medyatik yaklaşım, akademik yaklaşım ve şiddet yanlısı muhaliflerin yaklaşımı terör kavramının tanımı ve açıklaması ile ilgili dört ana söylemdir.
Din sosyolojisi ile ilgili olarak verilen ifadelerden hangisi doğrudur?
Auguste Comte, Emile Durkheim, Herbert Spencer, Karl Marks, Max Weber gibi sosyolojinin önde gelen isimleri, dini sosyal hayatın vazgeçilmez bir veçhesi ve geçmişle günümüzü anlamada zorunlu bir pencere olarak telakki etmişlerdir. Sonuçta din, sosyolojinin ana konuları arasındaki yerini almış ve sosyologların temel ilgi alanlarından olmuş, buradan da din sosyolojisi doğmuştur. Esasen sosyolojinin bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasında başta gelen sosyologlar, din sosyolojisinin de erken dönem seçkin temsilcileridir. Yirminci yüzyılın başında bir bilimsel disiplin olarak ortaya çıkan din sosyolojisi, toplumsal bir olgu olarak dini disiplinli/sistematik bir tarzda anlamayla ilgili bir bilim dalıdır. İlk sistematik din sosyolojisi eserinin yazarı Joachim Wach'a göre din sosyolojisinin gerçek konusu, dini tecrübenin inanç, ibadet ve cemaat boyutlarıdır; din sosyolojisi, bunların her birini tipolojik ve karşılaştırmalı olarak inceler.
Toplumda farklı dinlerin ortaya çıkmasında Devletin üstlendiği rol nedir?
Tüm dinler ve onların farklı yorumları, bu “resmî”lik dışındaki sivil alanda kendilerini ifade etmelidirler. Devletin görevi burada, bu yorumlardan birine taraf olmak değil, bunların her birisinin sağlıklı bir şekilde kendilerini ifade etmelerine zemin hazırlamaktır.
Hangisi laikliğin yaygın ve belirgin özelliklerinden biri değildir?
Siyasi anlamda laiklik, devletin dinler karşısında mutlak tarafsızlığı anlamında kullanılmaktadır. Bu manada laiklik “devletin siyasî varlığı üzerinde dinsel inançların söz konusu olmaması; onun bütün din ve mezhepler karşısında tarafsız tavır alması, vicdan ve inanç özgürlüğüne saygı göstermesi şeklinde anlaşılacaktır.Bu özellikleri ile laiklik insanların din ve vicdan özgürlüğünü korumaktadır. Doğru cevap E’dir.
Batı dışında geriye kalanların da er ya da geç Batıya benzeyecekleri düşüncesi modernitenin hangi karakterini göstermektedir?
Modernite, Batı merkezci yönelimi ve niteliğinden dolayı, dünyanın Batı dışında kalan insanların da Batı’nın geçtiği aşamalardan geçeceğini savunmaktadır. Bunun anlamı; Batı dışında geriye kalanların da er ya da geç Batıya benzeyecekleri düşüncesidir. Bu, açıkça modernitenin baskıcı (totaliter) karakterini göstermektedir.
I) Kamusal alan insanlar arası iletişim ve karşılıklı etkileşimin gerçekleştiği alandır.
II) İnsan faaliyetlerinin oluşturduğu metafor alanıdır.
III) Taraflar arasında farklı tarz ve biçimlerde gerçeklesen bilgi alışverişlerinin yapıldığı mekandır.
IV) Her türlü ilişki ve tartışmaların yapıldığı mekandır.
V) Yalnızca devlet dışı oluşumların politikalarının gerçekleştirildiği alandır.
Yukarıdaki özelliklerden hangisi ya da hangileri Rappa’ya göre kamusal alan kavramının boyutlarındandır?
Rappa’ya göre kamusal alan kavramının beş farklı boyutu vardır. Bunlar;(1) Kamusal alan insanlar arası iletişim ve karşılıklı etkileşimin gerçekleştiği alandır. (2) İnsan faaliyetlerinin oluşturduğu metafor alanıdır. (3) Taraflar arasında farklı tarz ve biçimlerde gerçeklesen bilgi alışverişlerinin yapıldığı mekandır. (4) Her türlü ilişki ve tartışmaların yapıldığı mekandır. (5)Gerek devlet gerekse devlet dışı oluşumların politikalarının gerçekleştirildiği alandır.
“Kamusal alan, ahlâkî ve siyasal büyüklüğün, kahramanlığın ve seçkinli- ğin açığa çıktığı, gösterildiği ve diğerleriyle paylaşıldığı bir görünümler ala- nıdır. İnsanların tanınmak, üstün olmak ve itibar görmek için birbirleriyle rekabet ettiği, insânî diye nitelenen her şeyin geçici olmaması için güvence aranan yerdir. Bu ise, Yunanlılarda kent devletinin Romalılarda kamu işleri- nin gördüğü işlev gibi, öncelikle bireysel hayatın geçiciliği ve boşunalığına karşı bir güvence ve kalıcılığa vurgu yapan bir alandır.”
Yukarıda verilen kamusal alan yaklaşımı kime aittir?
Kamusal alanla ilgili agonistic görüşü benimseyen Arendt’e göre kamusal alan homojenleştirilmiş, birbirleriyle ayrıştırılmış bireyler toplamını ifade etmediği gibi, kurumsallaşmış, önceden kalıplaştırılmış mekanlara da işaret etmez. Arendt, kamusal alanda her şeyden önce özgürlükler temel zemine yerleştirir. Bu, bireyler arasındaki rekabetin, yarışın kendisini göstermesinin, sunumlamasının temel bir zemini olarak görünmektedir. Dolayısıyla farklılıklar bu doğal süreç içerisinde ortaya çıkarlar. Kişiler kendilerini bu ortamda rahatlıkla ifade edebilirler. Bu, aynı zamanda ortak ve aleni diyalogların gerçekleştiği mekandır. Bu nedenle yukarıdaki tanım Hannah Arendt’e aittir.
Aşağıdakilerden hangisi dinin etki alanları arasındadır?
Seçeneklerin hepsi dinin etki alanları dahilindedir.
Aşağıdakilerden hangisi toplumumuzda Kandil gecelerinde yapılan uygulamalara örnektir?
Bu soruda tüm şıklar kandil gecesi uygulamalarına örnek olduğundan doğru seçenek son şıktır.
Toplum içine (kamuyçıkabilen manasında kullanılan sözcük aşağıdakilerden hangisidir?
1738’deki kayıtlara göre Fransız dilinde kozmolit, her yere girip çıkabilen, aşina olduğu şeylerle hiçbir alakası ya da benzerliği olmayan durumlarda da rahat edebilen kimseyi tanımlamaktaydı. Bu bağlamda, bu yeni kozmopolit toplum içine (kamuyçıkabilen manasında mükemmel bir kamusal insan olarak tanımlanır.
Hangisi elektronik karşılıklı bağımlılıktan (internet gibi) yola çıkarak dünyayı “küresel bir köy” olarak tanımlamaktadır?
Mcluhan’a göre elektronik karşılıklı bağımlılık (internet gibi), dünyayı“küresel bir köy” olarak yeniden oluşturmaktadır. “Küresel köy” ifadesi, hem dünyayı yeni imajlarla inşa etmekte, hem de tümüne erişilebilir oranlarda küçültmektedir.
Gündelik hayatın temel belirleyicisi olan hangi kültür biçimi, kültür endüstrisinin gelişmesi ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile birlikte gündelik hayattaki tutumlarımız ve davranışlarımız üzerinde önemli ölçüde etkili olmaya başlamıştır?
Gündelik hayatın geleneksel kültür ve popüler kültür olmak üzere iki temel belirleyicisi bulunmaktadır Popüler kültür daha çok boş zaman faaliyetlerine veya tüketim eylemlerine yönelik olarak belirli üreticiler tarafından bir meta olarak ortaya konulan, dolayısıyla elde edilmesi için belirli bir ücret ödenen ve hızla değişiklik gösteren kültürdür ve kültür endüstrisinin gelişmesi ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile birlikte gündelik hayattaki tutumlarımız ve davranışlarımız üzerinde önemli ölçüde etkili olmaya başlamıştır.
Aşağıdakilerden hangisi küreselleşmenin ekolojik boyutuyla ilgilidir?
Kimyasal silahlar insanlık için bir tehdit haline gelmiştir. Bu silahlar dünyada az sayıda ülkelerde bulunmakla birlikte, dünyayı yok edecek derecedeki gücü, onu ister istemez tüm dünyanın ortak gündemi haline getirmiştir. Dolayısıyla bu da küresel bir sorun olarak konuşulmaya devam etmektedir.
Terörizmin mantığını anlamaya yoğunlaşan ve terörün işlevsel, sembolik ve taktiksel yönlerini ön plana çıkaran terörizm teorisi hangisidir?
Terörizmin mantığını anlamaya yoğunlaşan ve siyasi organizasyon olan devlet ve otoriteyi hedefleyen şiddet eylemlerine odaklanan ortodoks terörizm teorisi, terörün işlevsel, sembolik ve taktiksel yönlerini ön plana çıkarır.
Yehova Şahitleri’nin 160’a yakın dilde yayın yaptıkları derginin adı nedir?
Yehova Şahitleri’nin 160’a yakın dilde yayın yaptıkları derginin adı Gözcü Kulesi’dir.