I. Ulaşım ve iletişimin gelişmesi
II. Sanal âlem
III. Uluslararası sermaye dolaşımı
David Harvey, küreselleşmeyi “zaman mekan sıkışması” olarak tanımlamaktadır. Bu tanıma göre yukarıdaki maddelerin hangisi tanımın içeriğini karşılamaktadır?
David Harvey, küreselleşmeyi “zaman mekan sıkışması” olarak tanımlamaktadır. Ona göre, mekan ve zamanın nesnel niteliklerinde kapsamlı değişimler olmakta ve insanların dünyayı görüş tarzı çok köklü bir biçimde değişmek zorunda kalmaktadır. Bir kere zaman “hız”lanmıştır. Zamanın hızlanması demek ulaşım ve iletişim gibi birçok faaliyetin daha kısa zamanda yapılabilmesi demektir. Sanal âlemde internet üzerinden tüm dünyaya ulaşmak ve ileti göndermek mümkündür. Sınırlar söz konusu olduğunda mekanın önemini kaybetmesi, sınır ötesi sermaye akışının hızlandığı finans sektöründe daha belirgin olarak gözlenmektedir. Şirketlerin ana yönetimleri belirli merkezlerde olmasına karşın, uluslararası sermaye dolaşımı, küreselleşmenin mekan kavramını nasıl değiştirdiğini gösteren bir başka örnek olarak zikredilebilir.
I. Siyaset II. yemek yeme alışkanlığı III. Toplumun düşünme biçimiYukardakilerden hangisi yada hangileri dinin etki alanlarındandır?
Din bireyin düşüncesinden toplumun ortak düşünme biçimine, yemek yeme biçiminden sanatsal faaliyetlere, görgü kurallarından siyasete kadar toplumsal hayatın ve kültürün hemen hemen bütün alanlarına sinmiştir.
Köken itibariyle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Amerikan Protestanlığına ilişkin bir kavram olan ve Presbiteryen, Baptist ve Evanjelist grupların püriten yorumunu ifade eden, İncil’in muhtevasının lafzen hakikat ve doğruluğuna inancı vurgulayan yaklaşıma ne ad verilir?
Köken itibariyle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Amerikan Protestanlığına ilişkin bir kavram olan ve Presbiteryen, Baptist ve Evanjelist grupların püriten yorumunu ifade eden, İncil’in muhtevasının lafzen hakikat ve doğruluğuna inancı vurgulayan yaklaşıma fundamentalizm denir.
Aşağıdakilerden hangisi Dini kültürün etkisine açık hale getiren faktörlerden değildir?
Bireylerdeki dindarlık eğiliminin kolektif hale gelmesi, pratik toplumsal ihtiyaçlar ve diğer kültürlerle temas şeklinde üç alt başlık altında ele alabiliriz.
Aslî sosyalleşme döneminde bireyin dini tutum ve davranışları köklü bir biçimde inşa edilir. Cümlede adı geçen “Asli sosyalleşme” bireyin hangi dönemini ifade etmektedir?
Birey toplumsallaşma sürecinde bütün bu verili dünyayı içselleştirir ve sosyal kişiliğinin bir parçası haline getirir. Aslî sosyalleşme denilen çocukluk evresindeki bu süreç sonucunda bireyde kalan izler, daha sonraki hayatında kolay kolay değiştirilemez. Bireyin dini tutum ve davranışları da köklü bir biçimde bu dönemde inşa edilir.
I. GDO’lu ürünler
II. Tarım İlaçları
III. Kimyasal silahlar
Yukardakilerden hangisi yada hangileri ekolojik sorunlardandır?
GDO’lu ürünler, tarım ilaçları, melez tohumlar da küresel düzeyde birer felaket olarak yerlerini almışlardır. Bunların dışında tüm dünyada konuşulan kimyasal silahlar da insanlık için bir tehdit haline gelmiştir. Bu silahlar dünyada az sayıda ülkelerde bulunmakla birlikte, dünyayı yok edecek derecedeki gücü, onu ister istemez tüm dünyanın ortak gündemi haline getirmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi Ortodoks Terörizm Yaklaşımını anlatan bir ifadedir?
Ortodoks Terörizm Yaklaşımı siyasi organizasyonları hedefleyen şiddet eylemlerine odaklanır.
Çocukluk ve erken gençlik dönemlerinde psikolojik sorunlar yaşayan ve “ben” duygusu bir türlü sağlıklı biçimde oluşmayan bireylerde narsistik yaralar oluştuğu görülmektedir. Buna verilen ad aşağıdakilerden hangisidir?
Çocukluk ve erken gençlik dönemlerinde psikolojik sorunlar yaşayan ve “ben” duygusu bir türlü sağlıklı biçimde oluşmayan bireylerde narsistik yaralar oluştuğu görülmektedir. Buna Yaralanmış Ben denilmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi Hare Krişna hareketinin mensuplarının yükümlü olduğu sorumluluklardan biridir?
Krişna hareketi daha çok uyuşturucudan kurtulmak isteyen hippi kökenli gençlerin ilgisini çekmiştir. Hinduizm’in inanç esasları yanında mensuplarının yükümlü olduğu birkaç husus söz konusudur. Bunlardan birinci gayrimeşru ilişkide bulunmamak, kumar oynamamak, uyuşturucu kullanmamak, çay, kahve, çikolata ve alkolden uzak durmak, et yememektir. İkinci Sanskritçe bir isim almaktır. Üçüncüsü ise mantra adı verilen bir zikir yapmaktır.
Aşağıdakilerden hangisi yüzyılda kamusal-özel alan ayrımını muğlaklaştıran temel nedeni olabilir?
Küreselleşmenin getirdiği yaygınlaşan iletişim ağlarıyla beraber internet, televizyon, telefon gibi araçlarla özel hayat tartışmaları gündeme gelmiş, bireyin en mahremi olan ‘ev’ ve özel alan kamuya açık hale gelmiştir. Bu nedenle antik Yunan’dan bu yana kamunun fiziksel temsili olan agoralar ve özelin fiziksel temsili olan konutlar sorgulanmaya başlamış, kamusal ve özel alan arasındaki sınır muğlaklaşmıştır.
Şiddet ve terör olaylarında dini inanç ve sembollerin başlıca rolü aşağıdakilerden hangisidir?
Şiddet ve terör olaylarında dini inanç ve sembollerin başlıca rolü eylemleri meşrulaştırmaktır.
I. Siyasal amaçları olmasıII. Şiddet karşıtı olmasıIII. Korku ve panik uyandırmasıIV. Belirli bir yönteme dayanmamasıV. Planlanmış bir stratejisi olması
Yukarıda verilen açıklamalardan hangileri terörün tanımı içinde yer almaktadır?
Teröre ilişkin tanımlarda en sık vurgulanan yönler, terörün siyasal amaçlara ulaşmak amacıyla planlı şekilde kullanılan bir dil, söylem, araç, yöntem ve stratejiye işaret etmesi ve doğasında stres, korku, endişe, kaygı, panik, telaş ve dehşet duyguları uyandırma özelliklerini barındıran şiddet eylemi olduğudur.
Küreselleşme kavramını “modern dünya-sistemi” ile tanımlayan kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Sosyal bilimlerde tartışılan teorilerden ilki Immanuel Wallerstein’a aittir. Wallerstein, küreselleşme kavramını “modern dünya-sistemi” ile tanımlamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Yunan felsefesinde kamusal alana ilişkin var olan durumu yansıtmaz?
Yunan felsefesine göre insanın siyaseten örgütlenebilir olması merkezinde evin ve ailenin yer aldığı doğal birlikten yalnızca farklı olmakla kalmaz onlarla doğrudan karşıtlık ilişkisine girer. Dolayısıyla kamusal ve özel arasında bir karşıtlık ilişkisi söz konusudur.
Küreselleşmeyi daha çok “etki” ve “etkileşim” anahtar kavramları etrafında algılayan Bauman, bir karmaşıklığa vurgu yapmaktadır. Bauman’a göre, küreselleşme kavramından çıkan en derin anlam; dünya meselelerinin belirsiz, kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır. Bir merkezin, bir kontrol masasının, bir yönetim kurulunun, bir idari büronun yokluğudur. Bauman’ın geliştirdiği bu teorinin adı nedir?
Küreselleşmeyi daha çok “etki” ve “etkileşim” anahtar kavramları etrafında algılayan Bauman, bir karmaşıklığa vurgu yapmaktadır. Bauman’a göre, küreselleşme kavramından çıkan en derin anlam; dünya meselelerinin belirsiz, kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır. Bir merkezin, bir kontrol masasının, bir yönetim kurulunun, bir idari büronun yokluğudur. Küreselleşme bu yönüyle yenidünya düzensizliğidir.
“Glokalleşme” kavramını ortaya çıkaran kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Robertson’a göre, glokal kavramı, global ve lokal küçültme yoluyla elde edilmektedir. Yani Roland Robertson’ın bakış açısından küreselleşme kav-ramı, küresel ile yerel olanın etkileşimidir. (Robertson, 1999/b: 119-123) Bunun anlamı; küresel (evrensel) ile yerel olanın karşılıklı olarak bir gerilim ve iletişim içerisinde olmasıdır. İşte bu sebeple “global” ve “local” (yerel) kelimeleri bir anlamda kaynaştırılarak “glokalleşme” kavramı elde edilmiştir.
Hangisi küreselleşmeyi “zaman mekân sıkışması” olarak tanımlamaktadır?
David Harvey, küreselleşmeyi “zaman mekân sıkışması” olarak tanımlamaktadır. Ona göre, mekân ve zamanın nesnel niteliklerinde kapsamlı değişimler olmakta ve insanların dünyayı görüş tarzı çok köklü bir biçimde değişmek zorunda kalmaktadır. (Harvey, 1999: 270) Bir kere zaman “hız”lanmıştır. Zamanın hızlanması demek ulaşım ve iletişim gibi birçok faaliyetin daha kısa zamanda yapılabilmesi demektir. Bundan yüz yıl öncesine kadar, belki günlerce zaman harcanarak kat edilen mesafeler, bugün uçakla birkaç saat içerisinde alınabilmektedir. Mekânın sınırları da eski önemini yitirmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi küreselleşmenin din üzerindeki etkilerinden biri değildir?
Küreselleşme sürecinde dinin kurumsal yapılar dışında daha çok bireyselleştiği ve sivilleştiği görülmektedir. Küreselleşmeyle oluşan yeni dini hareketler, dünyanın birçok yerinde mevcut klasik, kurumsal dini yapı ve mezheplerin dışında, daha eklektik unsurları içinde barındıran ritüalistik ve âyinsel boyutları ağır basan yapılardır. Bu dini hareketler, farklı kültürlerin ve dinlerin dünya ölçeğinde daha rahat tanınmasıyla çeşitlenmekte ve daha da eklektik hale gelebilmektedir. Küresel dünyada çok kültürlü ve buna bağlı çok dinli yapıları konuşulur ve tartışılır hâle getirmiştir. Dolayısıyla insanların çok farklı din ve kültürle teması, en azından zihinlerde homojenliğin kırılmasına ve çeşitliliğin içselleştirilmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla din giderek homojen yapıdan hotorojen bir yapıya geçmektedir.
I. Nikâh
II. Sünnet
III. Milli Bayramlar
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri dinin bireysel etki alanlarındandır?
Sünnet, Müslüman toplumlarda birey açısından çok önemli bir dini uygulamadır ve Müslümanlığın sembolü olarak kabul edilir. Benzer şekilde bir insanın dünyaya gelişine meşruluk kazandıran nikah da dini bir muhtevaya sahiptir. Bu bağlamda Sünnet ve nikah dinin bireysel alana etkilerine örnektir. Milli Bayramlar ise dinin toplumsal etki alanlarındandır.
Daha çok boş zaman faaliyetlerine veya tüketim eylemlerine yönelik olarak belirli üreticiler tarafından bir meta olarak ortaya konulan, dolayısıyla elde edilmesi için belirli bir ücret ödenen ve hızla değişiklik gösteren kültür biçimine ne ad verilir?
Gündelik hayatın geleneksel kültür ve popüler kültür olmak üzere iki temel belirleyicisi bulunmaktadır. Geleneksel kültür, toplumun hemen tamamı tarafından paylaşılan, kökü çoğunlukla bilinemeyen bir tarihe kadar uzanan, hayatın her alanını büyük ölçüde kapsayan, nesilden nesile doğal süreçlerle aktarılan kültürdür. Popüler kültür ise, daha çok boş zaman faaliyetlerine veya tüketim eylemlerine yönelik olarak belirli üreticiler tarafından bir meta olarak ortaya konulan, dolayısıyla elde edilmesi için belirli bir ücret ödenen ve hızla değişiklik gösteren kültürdür.