Namazın günde 5 vakit oluşu Kur’an, Sünnet ve müslümanlarınittifakıyla sabittir. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in bazıuygulamaları sefer halinde öğle ile ikindinin ve akşam ile yatsınınhem takdim hem de tehir biçiminde (birinin diğerinin vaktinde) cemedilerek bir arada kılınabileceğini göstermektedir. Hz. Peygamber’inmukim iken de bazen cem yaptığına dair rivayetler ve sahabeyorumları bir bütün halinde değerlendirildiğinde bunun sebepsizolmadığı, alışkanlık haline getirilmemek kaydıyla dinen geçerli birmazerete dayandığı anlaşılmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi cem etmek için geçerli mazeretlerden biri olamaz?
Adet kanaması bir hükmî kirliliktir ve namaza manidir. Namaz kılmayacak kişinin namazlarını birleşik bir vakitte kılması yani cem etmesi söz konusu değildir. Doğru cevap A seçeneğidir.
Günümüzde pek çok mesele tek kişinin yetkinliği ve uzmanlığı ile halledilemeyecek ölçüde çok yönlü ve karmaşıktır. Bu yüzden bu meselelerin konunun uzmanlarının da katıldığı çeşitli toplantı ve kurullarda ortak akılla ve çok yönlü olarak ele alınması büyük önem taşımaktadır. Doğru cevap E seçeneğidir.
Gündüz namazlarını normal vakitlerinde kılanlar kaçla kaç arasındaki enlemlerde yaşarlar?
45–65° enlemleri arasında yaşayanların gündüz namazlarını normal vakitlerinde kılmaları gerekir. Doğru cevap B'dir.
Gıdadaki haram oluş özelliği hangi durumda geçici olarak kalkmaktadır?
Dinî emir ve yasaklar, kural olarak bütün şahıslar için, her zaman ve şartta geçerlidir. Bunları değiştirmeye kimsenin yetkisi yoktur. Bunun tek istisnası, zaruret halleridir. Biyolojik ihtiyaçları karşılamak için helal yiyecek ve içecek bulunamaması ve tedavi ihtiyacı başta gelen zaruret sebepleri olmaktadır.
Açlıktan bunalıp çaresiz kalanlar ihtiyaç miktarını aşmamak şartıyla haram olan gıdalardan yararlanabilirler (Bakara 2/173; Mâide 5/3). Helal sayarak değil de çaresizlik sebebiyle haram gıdalardan tüketen kimse, bu davranışından sorumlu olmaz. Zira insanın hayat hakkı ve bunun tehlikelerden korunması, İslam’ın temel gayelerindendir.
Şu halde insanın vücut bütünlüğünün tehdit altında bulunduğu durumlarda, gıdadaki haram oluş özelliği geçici olarak kalkmaktadır. Doğru cevap B'dir.
Ölmüş hayvan sınıfına dahil olduğu halde helal kabul edilen aşağıdakilerden hangisidir?
Dini^ usu^le uygun kesilmeden öldürülmüş ya da kendiliğinden ölmüş hayvanlar meyte grubuna girer. Ma^ide su^resinin üçüncü a^yetinde bu durumun değişik şekillerde ortaya çıkabileceği ifade edilmiştir. Bunlar, boğulmuş, sert bir cisimle vurularak öldürülmüş, yüksek bir yerden atılma veya düşme sonucu ölmüş, başka bir hayvanın darbesiyle ölmüş ve yırtıcı ya da pençeli hayvanların öldürüp parçaladığı hayvanın eti şeklinde belirtilmiştir. Aslında ölmüş hayvan sınıfına dahil olmakla birlikte balık ve çekirge ölüsü, Hz. Peygamber’in (s.a.) beyanıyla helal olan gıdalardan sayılmıştır. Doğru cevap E'dir.
İslam bilginleri şu hususta görüş birliği etmişlerdir. Şayet uzman bir doktor hayatî bir tehlikeden ancak haram olan bir madde içeren ilaçla kurtulunabileceği ve bunun alternatifinin de bulunmadığını bildirirse, bu ilaçla tedavi caizdir. Bu şekilde hayati bir tehlikenin bulunmadığı durumlarda bir grup bilgin haram madde ile tedaviyi caiz görmezken, çoğunluk bunu belli şartlarla caiz görmektedir. Bunun için aranan iki temel şarttan birisi, alternatif helal bir ilacın bulunmaması, diğeri ise ehliyetli bir doktorun teşhis ve önerisinin bulunmasıdır.
Klasik fıkıh terminolojisinde ana rahmindeki çocuğa ne ad verilir?
Klasik fıkıh terminolojisinde ana rahmindeki çocuğa cenîn adı verilir. Bu ismi gebeliğin hangi evresinde aldığı konusunda bir sınırlama yoktur. Mirasla ilgili bazı hükümler sağ doğmak kaydıyla çocuk ana rahmine düştüğü andan itibaren geçerli olur. Buna karşılık ana rahmindeki çocukla ilgili diğer bazı hükümlerin sabit olması ceninin yaratılışının belirli bir aşamaya gelmiş olmasına bağlanmıştır.
Tek taraflı iradesiyle boşama yetkisine sahip olan koca, gerek evlilik akdinin kuruluşu sırasında gerekse nikâhın devamı sürecinde boşama selahiyetini hanımına devredebilir. Buna fıkıh literatüründe, boşama hakkının devri anlamında olmak üzere “tefvîzü’t-talâk” denilmektedir
Bu yaklaşımların sahipleri, belirli mezheplerin fıkıh eserlerinde yer alan görüş ve açıklamaları çoğunluk itibariyle evrensel ve değişmez hükümler olarak görürler. Bunların günümüz fıkıh problemleri için de yeterli çözümler sunduğunu, dolayısıyla yeni içtihatlara çok fazla ihtiyaç olmadığını düşünürler. Bu kişiler yeni ictihat söylemlerine de büyük tepki gösterirler.
Yukarıda verilen açıklama aşağıdaki yaklaşımlardan hangisine aittir?
Gelenekselci/taklitçi yaklaşımlar: Bu yaklaşımların sahipleri, belirli mezheplerin fıkıh eserlerinde yer alan görüş ve açıklamaları çoğunluk itibariyle evrensel ve değişmez hükümler olarak görürler. Bunların günümüz fıkıh problemleri için de yeterli çözümler sunduğunu, dolayısıyla yeni içtihatlara çok fazla ihtiyaç olmadığını düşünürler. Bu kişiler yeni ictihat söylemlerine de büyük tepki gösterirler. Günümüzde bu anlayışın taraftarları giderek azalmaktadır.
Din, can, mal, akıl ve neslin korunması zaruriyattır. Davranış, tahsiniyyat'tır. Doğru cevap B seçeneğidir.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri dini nikah ile ilgili doğru bilgi vermektedir?
Şu halde nikâh işlemi resmiyet kazanmadığı sürece, nikâhtan doğan hak ve sorumlulukların maddî hukuk yaptırımıyla desteklenmesi mümkün olmadığından, mağduriyetlerin yaşanması kaçınılmazdır. Dolayısıyla resmî nikâh gerçekleşmeden, herhangi bir hukukî yaptırımı bulunmayan gayr-ı resmî mahiyette ‘dinî nikâh’ yapmak ve bununla yetinmek doğru değildir.
Aşağıdakilerden hangisi Fıkhın değişme ile bağdaşmaz gözüken özelliklerinden biridir?
Fıkhın, hükümlerin değişmesine kapalı olduğu görüntüsü veren özelliklerinden en önemlileri onun amaç ve kaynak itibariyle ilahî nitelikli oluşu, İslâm’ın kemâle ermiş ve ebedî yürürlükte kalmak üzere gönderilmiş bir din olması ve bütüncül ve gayeci bir özelliğe sahip bulunmasıdır.
Aşağıda sıralananlar arasında hangisi Kur'an'da direk yasaklananlar arasında yer almaz?
herhangi bir sebepten ölen hayvan etiyle birlikte üzerine Allah'ın ismi okunmadan boğazlanan hayvanla birlite kan ve domuzun eti de direk Kur'an'da haram kılınmışlardır. yırtıcı hayvanların etleri ise Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır.
I. İnanç
II. İbadet
III. Muamelât
IV. Ukûbât
İslam, Allah tarafından insanlara gönderilmiş son ilahî dinin adıdır. Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri İslam'ın ana bölümlerindendir?
İslam, genel yapısı itibariyle inanç, ibadet, muamelât ve ukûbât şeklinde dört anabölümden oluşmaktadır.
Şarap imal eden bir fabrika bu şaraplardan bir kısmını sirkeye dönüştürmek istemektedir. Bu durumda bu sirkenin hükmü Şafii mezhebine göre nedir?
Fakat istihâle, dışarıdan müdahaleyle yani irade ve isteğe bağlı olarak gerçekleşirse, istihâleye uğrayan ürün Şâfiî ve Hanbelîlerle, Hanefî müctehidlerden Ebu Yusuf’a göre helal hale gelmez, tüketilmesi hâlâ haramdır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.) şarabın sirkeye dönüştürülmesini yasaklamıştır (Müslim, “Eşribe”, 11).
Aşağıdakilerden hangisi ölüden yapılan organ naklinin caiz olduğu durumlardan biridir?
Ölüden diriye organ naklinin caiz olması için şu şartların bulunması gerekir. Organ naklinde bir zaruretin bulunması, konunun uzmanlarında hastanın bu tedaviyle iyileşeceğine ilişkin güçlü bir kanaatin oluşmuş bulunması, ölümden önce kendisinin veya ölümünden sonra mirasçılarının onayının alınmış olması, tıbbî ve hukukî ölümün kesinleşmiş olması, organın bir ücret veya çıkar karşılığında verilmemiş olması, alıcının da organ nakline razı olması. Doğru cevap B seçeneğidir.
Seçeneklerin hangisinde aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara gelecek terimler doğru sırayla verilmiştir?
Klasik fıkıh geleneğinin en belirgin özelliği belirli 1________ temelinde üretilmiş olmasıdır.
2____________: Klasik fıkıh geleneğindeki yöntem ve görüşlere büyük değer verirler ve günümüz fıkıh problemlerinin çözümünde öncelikle bunlara başvururlar. Ancak kendilerini tek bir mezhebin metot ve görüşleriyle bağımlı saymayıp meseleleri gerektiğinde mezhepler üstü ve delil odaklı bir bakışla mukayeseli olarak ele alırlar. Bu yaklaşımları benimseyenler arasında nasların lafızlarını esas almakla birlikte istihsân, maslahat, makâsıd (dinin ana gayeleri) gibi kavram ve prensiplere çok fazla gönderme yapanlar bulunduğu gibi güncel problemler karşısında aşırı kolaylaştırıcı bir tavır sergileyenler de bulunmaktadır.
3____________: Belirli mezheplerin fıkıh eserlerinde yer alan görüş ve açıklamaları çoğunluk itibariyle evrensel ve değişmez hükümler olarak görürler. Bunların günümüz fıkıh problemleri için de yeterli çözümler sunduğunu, dolayısıyla yeni içtihatlara çok fazla ihtiyaç olmadığını düşünürler. Bu kişiler yeni ictihat söylemlerine de büyük tepki gösterirler. Günümüzde bu anlayışın taraftarları giderek azalmaktadır.
4____________: Klasik fıkıh birikimi ve geleneğini büyük ölçüde yok sayan veya reddeden bir anlayışa sahiptir. Aslî kaynaklara dönüş çağrısını dillendiren ve ictihada aşırı vurgu yapan bu yaklaşım, fıkıh üretiminin ilk dönemlere gidilerek oradan yeniden başlatılması fikrini savunmaktadır.
5____________: Kur'ân ve Sünnet nasları belirli tarihî şartların ürünüdürler ve bu bakımdan tarihseldirler der. Evrensel ve bağlayıcı olan bunların amaçladığı ahlakî ve toplumsal ilkelerdir. Günümüzde öncelikle belli metotlarla bu ilkelerin neler olduğu tespit edilmeli, sonra da bunlar akıl ve bilimin ışığında güncel dinî meselelere uygulanmalıdır. Bu yaklaşım akıl ve bilimi naslara hâkim kıldığı için çok fazla kabul görmemektedir.
1 Klasik fıkıh geleneğinin en belirgin özelliği belirli mezhepler temelinde üretilmiş olmasıdır.
2 Akademik yaklaşımlar mezhepler üstü ve delil odaklı çözüm getirme yolunu seçmiştir.
3 Gelenekselci-taklitçi yaklaşımlar yeni içtihatlara çok fazla ihtiyaç olmadığını düşünürler. Belirli mezheplerin fıkıh eserlerinde yer alan görüş ve açıklamaları çoğunluk itibariyle evrensel ve değişmez hükümler olarak görürler.
4 Yeni selefîci yaklaşımlar klasik fıkıh birikimi ve geleneğini büyük ölçüde yok sayan veya reddeden bir anlayışa sahiptir. Aslî kaynaklara dönüş çağrısını dillendiren ve ictihada aşırı vurgu yapar.
5 Modernist-tarihselci yaklaşımlar köken olarak Batı’ya aittir. Her şeyin tarihe göre değiştiği ve tarihsel olanın evrensel olamayacağı temel düşüncesine dayanmaktadır. Bu anlayışa göre Kur'ân ve Sünnet nasları da belirli tarihî şartların ürünüdürler ve bu bakımdan tarihseldirler.
Doğru cevap C seçeneğidir.
Aşağıdaki hangi durumda içki içilmesi durumunda kişi günah işlemiş olmaz?
Müslüman bilinç ve duyarlığına sahip kişiler için, hayatın normal seyrini sürdürdüğü şartlarda, içki içmenin meşru gerekçelerinden söz etme imkanı yoktur. Nişan, düğün, mezuniyet, yılbaşı gibi gün ve kutlamalar, asla içki tüketiminin meşru sebepleri olarak görülemez. ‘Bir defaya mahsus tatma’, ‘sadece bir kadeh içme’, ‘kalbe iyi gelme’ gibi, içkiyi masum göstermeyi amaçlayan aldatıcı ifadeler de, haram hükmünü çiğneme gerekçesi olamaz.
Bununla birlikte hayatın normal seyrinin dışına çıktığı durumlarda özel hükümler devreye gireceğinden, geçici ve sınırlı olmak üzere içki içmek mümkün ve caizdir. Sözgelimi boğazına düğümlenen bir şey sebebiyle nefes alma veya yutkunma güçlüğü çekip hayatı risk altında bulunan kişiler, içki dışında meşru bir sıvının bulunmaması halinde, ihtiyaç ölçüsünde içki içebilirler. Aynı şekilde yanlışlıkla (hata) veya cebir ve tehdit (ikrah) sebebiyle içki içenler, bir haramı çiğnemiş, dolayısıyla günah işlemiş olmazlar. Doğru cevap B'dir.
Aşağıdakilerden hangisi islam bilginlerine göre otopsinin caiz olması için yerine getirilmesi gereken şartlardan biri değildir?
İslam bilginleri otopsinin caiz olması için şu şartların yerine gelmesini gerekli görürler: Otopsi yapılmasını gerektiren bir zaruretin veya zaruret hükmünde değerlendirilebilecek insanî ve toplumsal bir ihtiyacın bulunması, otopsi yapılacak kişinin ölümünün tam olarak gerçekleşmiş bulunması, ölünün yakınları varsa onların rızasının alınmış olması, otopsinin uzman tabip tarafından yapılması, otopsinin maddi bir menfaat karşılığında yapılmaması, otopsinin zaruret ölçüsünü aşmayacak ve ölünün saygınlığını ihlal etmeyecek bir şekilde yapılması, otopsiden sonra cesedin mümkün olan en kısa zamanda usulüne uygun olarak defnedilmesi. Doğru cevap E seçeneğidir.
Dini açıdan zararı sabit olan yiyecek ve içeceklerin hükmü aşağıdakilerden hangisidir?
Bunun yanında yiyecek, içecek ve bağımlılıklarla ilgili yasakların, bazıaklî sebeplere dayandığını ve bir takım amaçları gerçekleştirmeyi hedeflediğini söylemek de mümkündür. Bu amaçların başında, insanın akıl, ruh vebeden sağlığının her türlü zararlı etkiye karşı korunması gelmektedir. Buaçıdan zararı sabit olan şeyler haram kılınmıştır.