45–65 enlemleri arasında yaşayanların gündüz namazlarını normal vakitlerinde kılmaları gerekir. Ancak şafak (yatsı vaktinin alameti) ve fecrin (sabah vaktinin alameti) birbirine karıştığı, yani şafak tam oluşmadan ya da araya zaman girmeden fecrin doğduğu dönemlerde yatsı namazının oluşumunda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Benzer sıkıntıların ramazan ayına denk geldiği dönmelerde teravih namazının kılınmasında da yaşandığı görülmektedir.
"Şirket, sermayesini belli hisselere ayırmakta ve isteyen bu hisselere sahip olmaktadır. Hisseler şirkete tabi olarak kâr ve zarara açıktır. Hisse senedine dayalı şirket nevi klasik doktrinde “............” adı altında mubah kılınmış olup, ".........."de kâr ve zarara ortak olma esası vardır."
Yukarıdaki paragrafta boş bırakılan yerlere getirilmesi gereken kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Şirket, sermayesini belli hisselere ayırmakta ve isteyen bu hisselere sahip olmaktadır. Hisseler şirkete tabi olarak kâr ve zarara açıktır. Hisse senedine dayalı şirket nevi klasik doktrinde “mudarebe” adı altında mubah kılınmış olup, mudarebede de kâr ve zarara ortak olma esası vardır.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri İslam hukuku açısından ittifak edilen miras engelleri arasında yer almaktadır?
Bilindiği gibi İslam hukuku açısından ittifak edilen miras engelleri; kölelik, miras bırakanı öldürme ve din ayrılığı olmak üzere üç kısımda değerlendirilmektedir.
I. Eğlence hayatın merkezindedir.
II. Meşru gayeli eğlencenin spor yapma, psikolojik dinlenme, rahatlama ve sağlıklı yaşam gibi çeşitli meşru amaçları vardır.
III. Hz. Peygamber düğünlerin herkesin duyacağı şekilde, tefler eşliğinde şarkılar söylenerek yapılmasını ve düğün ziyafeti verilmesini istemiştir.
Eğlence ile ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangileri fıkıh açısından doğrudur?
Günümüzde eğlenceye dair uç değerlendirmeler vardır. Bazı kimseler, Hz. Peygamber’in eğlenmeyi teşvik ettiği durumlarda dahi eğlenceye karşıçıkarlar. Bunun yanında, çağımızın postmodern yaklaşımlarının ve kapitalist üretim ve tüketim anlayışının etkisiyle eğlenceyi hayatın merkezine alan bir bakış açısı da gelişmiştir. Her iki yaklaşım da yanlış ve problemlidir. İslam da eğlence, amaçsızca harcanan vakit demek değildir. Nitekimmeşru görülen eğlence türlerinin hepsinin spor yapma, psikolojik dinlenme, rahatlama ve sağlıklı yaşam gibi çeşitli meşru amaçları vardır. İslam dini böyle meşru amaçlı eğlence türlerini tasvip etmiş, bunun örnekliğini bizzat Hz. Peygamber (s.a.) göstermiştir. Meşru gayeli eğlence, ibadet ve çalışma dışında kalan vakti de faydalı bir şekilde değerlendirmek demektir.
Hz. Peygamber, evliliğin etrafa duyurulacak şekilde yapılmasını istemiştir. Bu evliliğin duyulması ve bilinmesi içindir. Bu nedenle O, düğünlerinherkesin duyacağı şekilde, tefler eşliğinde şarkılar söylenerek yapılmasını ve düğün ziyafeti verilmesini istemiştir. “Her kim düğün yemeğine davet edilirse davete katılsın” buyurarak Müslümanların birbirinin sevinçli günlerini de paylaşmalarını istemiştir. Dolayısıyla doğru cevap D şıkkıdır.
Kamu kuruluşları veya özel şirketlerin ödünç para (kredi) bulmak için çıkardıkları bir yıldan uzun vadeli olan borç senetleri aşağıdakilerden hangisidir?
Kamu kuruluşları veya özel şirketlerin ödünç para (kredi) bulmak için çıkardıkları bir yıldan uzun vadeli olan borç senetlerine tahvil denilmektedir.
Aşağıda gayrimüslimlerle ekonomik ve sosyal ilişkiler ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
Müslümanın gayrimüslimle ortaklık kurmasında bir sakınca yoktur. Dolayısıyla ortaklığın sonuçlarından yararlanabilir. Bu nedenle “E” seçeneği yanlıştır.
Yirminci asrın son yarısından itibaren faaliyet göstermekte olan fıkıh akademileri toplantı gündemlerine sigorta ve sigortacılık konusunu da dahil etmişlerdir. Aşağıdakilerden hangisi bu toplantılardan değildir?
Günümüz İslam hukukçularının genel eğilimi de kaparolu satışın caiz olduğu yönündedir. Ayrıca İslam Fıkıh Akademisi 1994 yılında Bruney’de yaptığı toplantıda konuyu ele almış ve şu sonuca ulaşmıştır: Kaparolu satış, genel olarak satım ve kira gibi akidlerde cari olmakla birlikte, bedellerden birinin veya her ikisinin peşin olarak tesliminin gerektiği durumlar bundan müstesnadır.
Sigortacılıktan değil, kaparolu satıştan bahsedilmiştir.
Aşağıdakilerin hangisi Hz. Peygamber döneminde uygulanan ve meşru kabul edilen sporlardan birisi değildir?
Eğlence için hayvanları dövüştürmek caiz görülmemiştir. Bu yasak Hz.Peygamberin bir hadisinde ifadesini bulmuştur (bk. Tirmizî, “Cihad”, 30).Bunun yanında Hz. Peygamber, hayvanların atış hedefi yapılmasını dayasaklamış ve lanetlemiştir (Buhârî, “Zebâîh ve Sayd”, 25). Günümüzde,bazı batılı ülkelerde olduğu gibi, hayvanla insanın dövüştürülmesi de doğrudeğildir. İslam sırf zevk ve eğlence için hayvanlara eziyet edilmesini meşrugörmez.
Bilhassa son yıllarda artış gösteren bir husus olan evlilik çağına gelen gençlerin önemli bir kısmının, anne-babalarına bile danışıp rızalarını almadan, hatta onlara rağmen eş tercihinde bulunmaları ve evlenmelerinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Bu tür evliliklerin, şehirleşme ve öğrenim düzeyi ile doğru orantılı biçimde artış gösterdiği görülmektedir. Bunda, kişiyi geleneksel bağlarından ve dinî-ahlakî değerlerinden koparıp onun her türlü hazzını sağlamayı amaçlayan bireyselcilik felsefesinin de önemli etkisi söz konusudur.
Aşağıdakilerden hangisi bir hayvanın kesimi sırasında besmele çekmek sünnettir.
Şâfiîlere ve bazı fakihlere göre ise, kesim sırasında besmele çekmeksünnettir. Dolayısıyla müslümanın kestiği hayvan, Allah’ın adını anmayıkasten terk etmiş olsa bile yenir.
Sermaye ortaklığı yöntemi ile kurulmuş olan bir işletmede domuza yönelik imalar yapılması ve bunun dış piyasaya sürülmesi durumunda hissedar müslümanların durumu nedir?
İSlamda domuz etine yönelik her ürün haram kılındığından Müslümanlar tarafından böyle bir ortaklık kurulamaz. dolayısıyla en başta bu sonuca ulaşılır.
İslam dininin meşru saymadığı , yasakladığı eğlencelerden biri olan ve Arapça da‘meysir’ diye adlandırılan davranış hangidir?
İslam dini, meşru eğlencelere izin vermekle beraber, bazı eğlence yollarını da kaptmıştır. Bunlardan biri de kumardır. Arapça da‘meysir’ diye adlandırılan kumar “kolaylık” anlamına gelen bir kelimeden türetilmiştir. Çünkü kumar, kolay yoldan kazanmak ya da kaybetmektir. Kumarda emek, hizmet ya da üretim yoktur. Bir emek ve iş karşılığı olmaksızın sırf tesadüflere bağlı kalarak başkalarının zararı karşılığında kolaylıkla mal kazanmaktır kumar.
Aşağıdakilerden hangisi paranın para karşılığında veya mislî malların birbiriyle takasında karşılıklardan birindeki ölçülebilir fazlalığa verilen isimdir?
Alışverişte cereyan eden faizin birinci türüne fazlalık faizi (ribel’fazl)denir. Fazlalık faizi, paranın para karşılığında veya mislî mallarınbirbiriyle takasında karşılıklardan birindeki ölçülebilir fazlalıktır. Mislîmal, aynı türe ait olup ölçü birimleriyle alınıp satılan mallardır.
Aşağıdakilerden hangisi, mudârebe ile ilgili yanlış bilgi içermektedir?
Mudârebe, çalışma/emek bir taraftan ve sermaye de diğer taraftan olmak üzere, kâr-zarar paylaşımı esası ile kurulan ortaklıktır. Bu tür ortaklık, emek-sermaye ortaklığı olarak da isimlendirilir. Bu uygulamanın tarihi çok daha eskilere uzanmakla beraber, Hz. Peygamber döneminde de uygulanmıştır. Sermayeyi sağlayan taraf, sermayesinin işletileceği ticaret türlerini belirleyebilir ve sınırlayabilir. Mudârebe ortaklığında kazancın paylaşımı % (yüzde) olarak belirlenir. Eğer işletme sonunda zarar edilmişse çalışanın emeği boşa gitmiş, emeğinin karşılığını kaybetmiş olur. Sermayede meydana gelen zarar da sermaye sahibinin zararı olur. Doğru cevap B seçeneğidir.
Taksitli satışta vade farkının yasaklanması sebebiyle esnaf vadeli satış yapmazsa, toplumda bazı olumsuzluklar yaşanabilir ve bu durum B, C, D, E seçeneklerinde geçen sonuçlara ve bazen de olası suistimallere kapı aralar. Dolayısıyla söz konusu durum İslam fıkhının sedd-i zeria temel ilkesiyle çelişir. Fakat A seçeneği, vade farkı koyarak yapılan taksitli alışverişin yasaklanmasıyla ortaya çıkacak muhtemel olumsuzluklardan değildir. Aksine israfın önüne geçilmesi açısından, olumlu bir tablo ortaya koymaktadır. Doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıdaki hangi durum, zarûret halinde faiz olarak görülmektedir?
Tedavi olması gereken bir kişinin, bunu karşılayacak sosyal güvencesi ve parası yoksa, ihtiyacı olan parayı da başka yollardan temin edemiyorsa faizli krediye başvurması zarûret gereği olarak görülmektedir. Doğru cevap E seçeneğidir.
Kendi dinine göre içki içmenin yasak olmadığı bir kişi içki içtiği zaman nasıl bir durum oluşursa cezai yaptırım uygulanabilir?
Kendi dinine göre içki içmenin yasak olmadığı bir kişi yalnızca topluma ve başka insanlara zarar vermeye başladığında kamu düzenini korumak adına ceza verilebilir. Mesela bu kişi içki içip trafik kazasına sebep oluyorsa cezai yaptırım uygulanır. Bunun dışındaki seçenekler yanlıştır. Doğru cevap C seçeneğidir.
I. Kumara alet edilmemesi.
II. Bireylere, topluma ve çevreye zarar vermemesi.
III. Kişinin yapması gereken görevlerini engellememesi.
IV. Yarışmalar insanların eğitimi, biyolojik ve psikolojik gelişimi ve meşruşekilde eğlenmesi gibi iyi amaçlarla yapılmalıdır.
Günümüz İslâm âlimleri amacı, aracı ve konuları meşru olan müsabakaların mubah olduğuna yönelik genel bir kanaat belirtirler. Ancak ödüllü ya da ödülsüz müsâbakaların ve sportif faaliyelerin meşruiyetini kaybetmemesi yukarıdaki hangi hususların gerçekleşmesi gerektiğini söylerler?
Kur’ân’da güzel sese övgü vardır. Hz. Dâvûd’a verilen güzel sesten bahsedilir.
Aşağıdaki surelerden hangisinde yukarıdaki durumdan bahsedilmektedir?
Alimler, bir enstrüman eşliğinde icra edilmeyip sadece ses sanatı olan müzikle ilgili bazı değerlendirmeler yapmışlardır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kur’ân’da güzel sese övgü vardır. Hz. Dâvûd’a verilen güzel sesten bahsedilir (es-Sebe, 34/10).
Aşağıdakilerden hangisi, satım akdinden kaynaklanan, paranın para ile ya da malın mal ile değiş tokuşunda karşılıklardan birinin vadeye kalması ile oluşan faiz türüdür?
Satım akdinden kaynaklanan ikinci faiz türüne veresiye faizi denir. Veresiye faizi, paranın para ile ya da malın mal ile mübadelesinde karşılıklardan birindeki vadedir. Burada fazlalık olsun ya da olmasın, karşılıklardan birinin vadeye kalması faiz kabul edilmektedir. Doğru cevap C seçeneğidir.