Yukarıdaki çocuk düşürme ile ilgili görüşler sırasıyla hangi mezhebe aittir?
Hanefîlerin çoğunluğu ruhun 120 günde üflendiğini bildiren hadise dayanarak bu süreye kadar çocuğun düşürülmesini caiz görmüştür. Şafiîler cenine gebeliğin kırkıncı gününden sonra ruh üflendiğine ilişkin hadisi esas alarak bu süre içinde eşlerin rızasının olması ve anne adayının bundan zarar görmemesi şartıyla çocuk düşürmenin caiz olduğunu söylemişlerdir. Malikîlere göre de kırk günden sonra çocuk düşürmek haramdır. Bu mezhepte ağırlıklı görüş kırk günden önce de çocuk düşürmenin haramolduğu yönündedir
Bir kişinin birine verdiği parayı aynı cinsten fazla olarak geri almasının İslam literatüründeki tanımı nedir?
Örnekte verilen tanım faizin tanımıdır.
İhraç değeri; tahvilin ilk çıkarıldığı andaki satış değeridir. Bu değer, tahvilin itibari değerinden daha yüksektir. Doğru cevap "D" şıkkıdır.
Aşağıdakilerden hangisi menkul kıymetlerin zekatıyla ilgili olarak Cidde’de toplanan İslam Fıkıh Akademisinde alınan kararlardan biridir?
1988 yılında Cidde’de toplanan İslam Fıkıh Akademisinde konuyla ilgili şu kararlar alınmıştır: Hisselerin zekatlarını verme yükümlülüğü sahiplerindedir. Ancak, şirket gelirinin zekatının ödenmesi şirket yönetimine bırakılmışsa, şirket yönetimi hisse sahiplerini temsilen hisselerin zekatını verir. Gerçek şahıslar mallarının zekatını nasıl hesaplayıp çıkarıyorsa şirket yönetimi de hisselerin zekatını o şekilde hesaplayarak öder. Kamu hazinesi hisseleri, hayır vakfı hisseleri, hayır kurumları hisseleri ve gayrimüslimlerin hisseleri gibi zekat düşmeyen hisselerin payı zekatın çıkarılmasında esas alınacak miktarın dışında tutulur. Şirketin hisselerin zekatını ödememesi ve hissedarın da şirket vermiş olsaydı ne kadar verecekti şeklinde bir bilgiye ulaşamaması durumunda hissedarlar şu şekilde zekat vermelidirler: Eğer ticaret maksadıyla değil de sadece hisselerin yıllık kârından (temettu) yararlanmak için şirket hissesi almışsa, gelir getiren malların zekatı gibi bunların zekatınıçıkarır. Yani gelirinden zekat verir. İslam Fıkıh Akademisinin ikinci dönem toplantısında “kiraya verilmiş tarımsal olmayan arazi vetaşınmazların zekatı”na ilişkin aldığı karara paralel olarak bu hisselerin sahibi, hisselerinin aslı değil onların geliri üzerinden zekat vermekle yükümlüdür. Bu da kârın tahsili tarihinden itibaren bir sene sonra –diğer zekat şartları tahakkuk etmişse ve zekata mani bir durum da yoksa kırkta bir (= %2,5 ) dir. Eğer hissedar, ticaret maksadıyla hisse edinmişse (hisselerin alım satımını yapacaksa), bunların zekatını ticaret mallarının zekatı gibi verir. Yani, bir yıl geçtiğinde hisseler mülkiyetinde bulunuyorsa piyasa değeri üzerinden, piyasasının bulunmaması halinde ise bilirkişinin takdir edeceği değer üzerinden %2,5 olarak zekat verir. Ayrıca elde edilmişse, hisselere ait kârın da bu oranda zekatı verilir. Hissedar sene içinde hisselerini satmışsa, bunların bedelini diğer mallarına ilave eder ve senesi dolduğunda, birlikte zekatını verir. Alıcı ise, satın aldığı hisselerin zekatını yukarıda belirtildiği şekilde verir.
Aşağıdaki fakihlerden hangisi, Mecusîleri ehl-i kitap olarak değerlendirmektedir?
Mecusî ve Sâbiîlerin ehl-i kitap olup olmadıkları tartışmalıdır. Çünkü bunlar Kur'ân’da isim olarak geçmekle birlikte inanç sistemlerinden, kitaplarından ve peygamberlerinden söz edilmemektedir. Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde, ehl-i kitap sadece Yahudi ve Hıristiyanlardan ibarettir. Ehl-i kitap kavramının içeriğini oldukça genişleten fakihler de vardır. Mesela Ebu Hanife Sâbiîleri, İbn Hazm ise Mecusîleri ehl-i kitap saymaktadır. Doğru cevap C seçeneğidir.
Din özgürlüğü kapsamında aşağıdakilerden hangisi girmez?
Din özgürlüğü çerçevesinde izin verilen uygulamalar, kamu düzenini bozmamalıdır.
Aşağıdakilerden hangisi faizin yasaklanmasının sebeplerinden biridir ?
Faizle ilgili tartışmalarda, faizin zararları olarak dile getirilen hususları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz: · Faiz, sermaye sahiplerinin yatırıma yönelmesini ve dolayısıyla kaynakların tam kapasite ile kullanılmasını önler. Çünkü parayı faiz yoluyla değerlendirmek daha kolay ve riski olmayan bir işlemdir.
Aşağıdakilerden hangisi hemen hemen bütün sahih hadis kitaplarında yer almakta olan ve “altı mal hadisi” olarak bilinen hadiste yer alan mallardan biridir?
Ubâde b. Sâmit'in rivayet ettiği hadisin meali şöyledir: "Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz cinsi cinsine eşit ve peşin olarak satılır. Malların cinsleri değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın." Bu hadis, önemli olmayan bazı lafız farklılıkları ve rivayetlerle hemen hemen bütün sahih hadis kitaplarında yer almakta ve “altı mal hadisi” olarak anılmaktadır.
Hanefîlerin çoğunluğu anne karnındaki bebeğe ruhun gebeliğin kaçıncı gününde üflendiğini kabul etmektedir?
Hanefîlerin çoğunluğu ruhun 120 günde üflendiğini bildiren hadise dayanarak bu süreye kadar çocuğun düşürülmesini caiz görmüştür. Hanefî bilginlerden bazıları bunun mutlak olmadığını, sadece haklı ve zorunlu bir sebebe dayanması halinde caiz olabileceğini belirtmişlerdir. Emzikli çocuğu bulunan kadının gebe kalması durumunda sütünün kesilmesi, kocanın da sütanne temin edememesi durumu bu mazeretler arasında sayılmaktadır.
Çağdaş yazarlardan Kardavi Fıkhu’z-Zekât (Beyrût 1981, I, 229) adlı eserinde çoğunluğun görüşünün daha uygun olduğunu, dolayısıyla ziynet eşyalarından zekât verilmeyeceğini dile getirmiştir. Görüşlerini şu pratik sonuçlara dayandırmaktadır:
Ziynet eşyaları artmamaktadır.
İnci mercan vb. değerli madenlerden yapılmış olan ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir.
Altın ve gümüşün zekâtından söz eden nasslarda bunların para olma niteliği ön plana çıkarılmıştır.
Kadınların ziynet eşyalarının dışında paraları yoksa bunların zekâtını ödemekte zorlanacaklardır.
Bir müslümanın bir gayrimüslime mirasçı olabilmesinin hükmü aşağıdakilerden hangisidir?
Bu ayet ve hadisleri kaynak olarak kullanan fakihler, aralarında kan bağı veya evlilikten kaynaklanan hısımlık ilişkisi var olsa bile bir gayrimüslimin müslümana mirasçı olamayacağı hususunda görüş birliği etmişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi, zimmet sözleşmesi ile ilgili yanlış bir ifadedir?
Gayrimüslimlerin temel hak ve özgürlüklerini garanti eden ve insan hakları ihlallerine karşı hukuki koruma sağlayan düzenleme, zimmet sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi yapan kişiye zimmî denir. Zimmî, güvenliği garanti altına alınmış kişi demektir. Bu sözleşme her iki tarafa da bir takım hak ve sorumluluklar yüklemektedir. Doğru cevap E seçeneğidir.
I. Müslümanın yaşantısında eğlence, amaçsızca harcanan vakit anlamına gelmez.
II. Eğlence meşru dairenin dışında da olabilir.
III. Eğlencede spor yapma, psikolojik dinlenme, rahatlama ve sağlıklı yaşama gibi amaçlar gözetilir.
IV. Eğlence için yapılan sınırsız tüketim israf kapsamında değerlendirilmez.
Eğlenceyle ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?
İslam dininde eğlence de olsa belli sınırlar gözetilmiştir. Öncüllerden I ve III eğlenceyle ilgili doğru hükümlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi, Kur’ân ve hadislerde "yıldızlara tapanlar" için kullanılan özel isimdir?
Kur’ân ve hadislerde "yıldızlara tapanlara" sâbiî denilmektedir. Doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıda verilen tanımlardan hangisi doğrudur?
Hisse senedi: Bir anonim şirketin sermayesinin eşit paylara bölünmesi sonrasında bu paylardan her birini temsil eden kıymetli evraktır. Bu senet hem bir ortaklığı hem de mülkiyeti temsil eder.
I. Taraflar
II. İcab-kabul
III. Akit mahallinin mevcut olması
IV. Akde konu olan şeyin meçhul olması
V. Teslimin mümkün olması
Yukarıdakilerden hangileri, canlı tartı hayvan alımı gibi “malın bir kısmının fiyatını belirleyerek yapılan alışveriş” için alışveriş şartlarının dine uygun olduğuna işaret eder?
İlk bakışta, böyle bir alışveriş, klasik fıkıhta yer alan “Bir satış akdinde satılan mal ya da fiyattaki bilinmezlik, akdi kusurlu yapar / ifsad eder” kuralı kapsamına girdiğinden, bu tür alışverişin kusurlu / fâsid olduğuna hükmedilebilir. Ancak, söz konusu satış işlemine bakıldığında; bir akdin kurulması için gerekli olan şartlar mevcuttur. Nitekim bunları oluşturan taraflar, icab-kabul, akit mahallinin mevcut olması; akde konu olan şeyin biliniyor (malum) olması, tesliminin mümkün olması ve akdin hükmünü uygulamaya müsait olması gibi şartların yerinde olduğu görülecektir. Söz konusu alışverişte, akde konu olan şeyin biliniyor (malum) olması şartı da aranmaktadır. Ancak soruda, bu “meçhul” (bilinmiyor) olarak ifade edilmiştir. Bu alışverişin şartları ancak E seçeneğinde verilenler ile doğru olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, doğru cevap E seçeneğidir.
I. Brahmanizm
II. Yahudilik
III. Hristiyanlık
IV. Budizm
Yukarıdaki dinlerden hangilerinin mensupları, Kur'an ve hadislerde "ehl-i kitap" olarak isimlendirilmektedir?
Gayrimüslim, en genel tanımıyla, İslam dinine inanmayan kişi anlamına gelmektedir. Kur’ân ve hadislerde bu durumu ifade için "küfr" kökünden türeyen kelimeler kullanılmaktadır. Ancak bazı gayrimüslim gruplarının özel isimlerle ifade edildiği de görülmektedir. Yahudi ve Hıristiyanları ifade etmek için ehl-i kitap, ateşe tapanlara mecusî, yıldızlara tapanlara sâbiî, putperestler içinse müşrik denilmektedir. Doğru cevap B seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 2005 yılında sigortalar hakkında aldığı kararlarda şartlı olarak caiz gördüğü sigorta türüdür?
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.7.2005 tarihinde sigorta hakkında aldığı karar şöyledir: “…Yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında; a) Genel olarak sosyal sigortalar, karşılıklı sigortalar ve ticari sigortaların caiz olduğuna, b) Kâr payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin ise, yatırılan primlerin, dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caiz olduğuna, c) Konusu din tarafından yasaklanmış olan sigortanın caiz olmadığına, karar verildi.” Dolayısıyla, doğru cevap D seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimizin zamanındaki bayram uygulamalarından birisi değildir?
Müslümanlara iki dini bayram meşru kılınmıştır. Bunlar Kurban ve Ramazan bayramlarıdır. Peygamberimizin zamanında bayramlar, bayram namazında yaşlı, genç, çocuk, bayan, erkek bütün Müslümanların namazgâhta toplanmalarıyla başlardı. Hz. Peygamber, namaz için toplanılan yere, özel günlerinde oldukları için namaz kılamayan hanımların da gelmesini istemiştir. Bu durum, toplumun bütün kesimlerinin bayram coşkusuna katılmasının istendiğini ve katıldığını gösterir. Bayram günleri güzel giyinilen ve hep güzellikler izhar edilen sevinç zamanlarıdır. Dolayısıyla bu günlerin sevinmeye uygun geçirilmesi gerekir. Nitekim Hz. Peygamber zamanında bayramlarda çeşitli eğlenceler düzenlenmiş, bu gelenek günümüze değin sürmüştür. Hz. Aişe, bir bayramda Habeşlilerin mescitte kılıç kalkan oyunu oynadıklarını ve bunu Hz. Peygamberle beraber seyrettiklerini, Hz. Peygamber’in oyuncuları teşvik ettiğini nakletmiştir.
Çoğunluğu oluşturan İslam bilginleri ve yukarıda adı geçen fıkıh kurulları; hisse senedinin kâr ve zararı ile birlikte şirketin malvarlığına ortaklığı temsil ettiği düşüncesinden hareketle, kural olarak borsada hisse senedi alım satımını caiz görmektedirler. Hisse senedinin sağlayacağı hakları ve bu hakların kullanım şeklini kanun ve anlaşmaların belirleyeceğini ifade ederek, borsaların işleyişinden kaynaklanan olumsuzlukları hisse senetlerinin satışının meşruluğunu etkileyecek boyutta görmemektedirler.