Fıkhü’l-hadîs, “hadislerin mana ve maksadını anlamak ve hadislerden hareketle Hz. Peygamber’in gayesini kavramak" manasına gelir. Hadislerin anlaşılmasını ve onlardan hüküm çıkarılmasını konu edinen bu ilim dalı, .......................... tarafından “Fıkhü’l-hadîs, bu ilimlerin semeresidir. Dinin, varlığını devam ettirebilmesi de fıkhü’l-hadîse bağlıdır” diye nitelendirilir.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Fıkhü’l-hadîs, “hadislerin mana ve maksadını anlamak ve hadislerden hareketle Hz. Peygamber’in gayesini kavramak" manasına gelir. Hadislerin anlaşılmasını ve onlardan hüküm çıkarılmasını konu edinen bu ilim dalı, Hâkim Nîsâbûrî (v. 405/1014) tarafından “Fıkhü’l-hadîs, bu ilimlerin semeresidir. Dinin, varlığını devam ettirebilmesi de fıkhü’l-hadîse bağlıdır” diye nitelendirilir.
Hangisi Hz. Peygamber’in Kur’an’ı sadece tebliği edici değil aynı zamanda açıklayıcısı olduğunu ifade eden kavramdır?
Allah Resûlü Kur’ân’ın sadece tebliğ edicisi/ulaştırıcısı değil aynı zamanda beyân edicisi (mübeyyin), açıklayıcısıdır.
Muvatta kimin eseridir?
Muvatta, Mâlik b. Enes’in hadis kitabıdır.
Hakikatin ortaya çıkması için yapılan tartışmaların esaslarını inceleyen ilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
Bir disiplin olarak münâzara, hakikatin ortaya çıkması için yapılan tartışmaların esaslarını inceler. Bilgi ve bilinç seviyesi, hakikati tesbit fikrinde olmak, konuşmayı kısa tutup muhâtaba söz hakkı vermek, muhâtaba değer vererek saygılı davranmak, gülme, alay, öfke, hiddet ve hakaret gibi olumsuz tutum ve davranışlardan sakınmak, bu esasları teşkil eder.
Hz. Osmân’ın halîfeliği döneminde hacc-ı temettu ve hacc-ı kırâna izin vermemesi kendisine sorulunca “Biz kimsenin sözüne dayanarak, Peygamber’in (s.a.v.) sözünü bırakacak değiliz” diyen sahabi kimdir?
Yöneticiler karşısında dahi bildiği şekliyle sünneti uygulamaktan vazgeçmemenin başka bir örneğini ise Hz. Ali, Hz. Osmân’ın halîfeliği döneminde hacc-ı temettu ve hacc-ı kırâna izin vermemesi kendisine sorulunca “Biz kimsenin sözüne dayanarak, Peygamber’in (s.a.v.) sözünü bırakacak değiliz” diyerek sergilemiştir.
Naklettiği hadise muhalif hareket etmekte ısrar ettiğini gördüğü yakınına “Sana Allah Resûlü’nün bu yaptığın şeyi yasakladığını naklediyorum ve sen hâlâ yapmaya devam ediyorsun. Seninle asla konuşmayacağım'' diyen sahâbe kimdir?
Abdullâh b. Mugaffel naklettiği hadise muhalif hareket etmekte ısrar ettiğini gördüğü yakınına “Sana Allah Resûlü’nün bu yaptığın şeyi yasakladığını naklediyorum ve sen hâlâ yapmaya devam ediyorsun. Seninle asla konuşmayacağım'' demiştir.
1907 tarihli “İlahiyatçı” isimli yağlıboya tablo kimindir?
1907 tarihli “İlahiyatçı” isimli yağlıboya tablo Osman Hamdi Bey'e aittir.
Hadis ile fıkıh arasındaki ilmi ilişkiyi gösterme noktasında Hadis âlimi el-A’meş’in (v. 148/765), Fıkıh âlimi İmam Ebû Hanîfe’ye (veya Ebû Yûsuf’a) ettiği hitap önemlidir. Aşağıdakilerden hangisinde bu hitab yer almaktadır?
Hadis âlimi el-A’meş (v. 148/765), İmam Ebû Hanîfe’ye (veya Ebû Yûsuf’a) şöyle hitap eder: “Sizler doktorsunuz, bizler ise eczacıyız!”. Bu sözden yola çıkarak mutlak anlamda fakihlerin birer doktor, hadisçilerin de birer eczacı oldukları söylenmemelidir. Hadis tarihi, doktor vasfına sahip hadisçi örnekleriyle doludur. Burada verilen mesaj, daha ziyade, ictihad ve istinbat melekesi olmadığından hıfzettiği hadisler üzerinde düşünmeyen, kendini yalnız râvi ve nakilci olarak gören hadisçiye yöneliktir. Böyle bir hadisçi, nasıl fıkıh/dirâyet açısından zayıf kalıyorsa, rivâyet bakımından güçlü altyapısı olmayan bir fakihin de aynı şekilde zayıf kalması kaçınılmazdır. Ebû Arûbe el-Harrânî (v. 318/930), “Fakih, hadis sahibi olmadığı zaman topal olur” derken bu noktayı vurgular.
Allah, Kur’ân-ı Kerîm’i de tek başına kullarına göndermemiş onu hayata geçirecek ve nasıl uygulanacağını bizatihî kendi tatbikâtıyla gösterecek bir ............ göndermiştir.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Allah, Kur’ân-ı Kerîm’i de tek başına kullarına göndermemiş onu hayata geçirecek ve nasıl uygulanacağını bizatihî kendi tatbikâtıyla gösterecek bir peygambere; Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahyetmiştir. Bu durum, mü’minler için büyük bir kolaylık sağladığı gibi, vahyin uygulanabilir olmasını göstermesi açısından da önemlidir.
Hadis usûl ilminin ilk sistematik mahsüllerinden sayılan el-Muhaddisü’l-fâsıl adlı eserinin hemen girişinde, yaşadığı coğrafyada ehl-i hadis ile ehl-i fıkhı karşı karşıya getiren dengesizliği, yani bazı râvilerin dirâyetten kopuk salt bir rivâyet, bazı fakihlerin de rivâyetten uzak salt bir dirâyet anlayışını eleştirerek söz konusu çözüm yolunu öneren hadisçi kimdir?
Hadis-fıkıh ilişkisinde kurulması gereken denklemin ve problemlere çözüm yolu gösteren yöntemin altını çizen bu tesbit Râmhürmüzî’ye aittir. O, hadis usûl ilminin ilk sistematik mahsüllerinde sayılan el-Muhaddisü’l-fâsıl adlı eserinin hemen girişinde, yaşadığı coğrafyada ehl-i hadis ile ehl-i fıkhı karşı karşıya getiren dengesizliği, yani bazı râvilerin dirâyetten kopuk salt bir rivâyet, bazı fakihlerin de rivâyetten uzak salt bir dirâyet anlayışını eleştirerek söz konusu çözüm yolunu önerir.
Hangisi Müsteşriklerin Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinin bağlayıcılığı konusunu araştırırken hadis kaynaklarında sık sık düştüğü hatadır?
Müsteşriklerin sık sık düştüğü bir diğer hata da Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinin bağlayıcılığı konusunu araştırırken, hadis kaynaklarında sadece “Nebevî sünnet” terkibini aramaları, bir nevi kelime arkeolojisi üzerinden neticeye varmaya çalışmalarıdır. Hâlbuki terim, tasavvur, kavram arasındaki ayrımın farkında olanların da teslim edeceği üzere, Hz. Peygamber’e doğrudan atıfların bulunması şart koşulmaksızın, haberlerin tamamı bütüncül/küllî bir bakışla okunduğunda Resûlullah’ın (s.a.v.) sünneti ifadesinin kullanılmadığı durumlarda dahi kastedilen mananın Nebevî sünnet olduğu anlaşılacaktır.
Hangisi “Bir râvinin herhangi bir musannif veya hocanın kendi el yazısıyla yazılmış kitabını veya bazı hadislerini ihtiva eden mecmuasını bulup ele geçirmesi” anlamında kullanılan kelimedir?
Vicâde, hadis öğrenme (tahammül) yollarından birisidir ve bir râvinin herhangi bir musannif veya hocanın kendi el yazısıyla yazılmış kitabını veya bazı hadislerini ihtiva eden mecmuasını bulup ele geçirmesi manasına gelir. Ayrıca, vicâde kelimesinin sıfatı olarak zikredilen ve “güzel” diye çevrilen “ceyyid” kelimesi de sahih ve makbül anlamında teknik bir terimdir.
Aşağıdaki yazar-eserlerden hangisi fikhü’l-hadîs ilmine yönelik çalışmalar arasında değildir?
Ebû Ca’fer Tahâvî’nin (v. 321/933) Şerhu ma‘âni’l-âsâr, İbn Hazm’ın (v. 456/1063) el-Muhallâ, İbn Abdilberr’in (v. 463/1070) et-Temhîd, Şâh Veliyyullah ed-Dihlevî’nin (v. 1176/1762) Huccetullâhi’l-bâliğa adlı eserleri, fikhü’l-hadîs ilmine yönelik çalışmalar arasındadır.
Sonraki zamanlarda ve günümüzde Allah Resulüne itaat ............ ile mümkündür.
boşluğa gelecek kavram/kavramlar hangisinde doğru olarak verilmiştir?
boşluğa bize miras bıraktığı sünnete uymakla cümlesi ile doldurulmalıdır.
Muksirûn ne demektir?
Çok hadis rivâyet eden sahâbîlerin (Muksirûnun) her birinin hadis öğrenme iştiyâkını açıkça ortaya koyan ve kaynaklarda defalarca geçen hâdiseler mevcuttur. Bu rivâyetlerin ortak noktası, sahâbenin hadisle meşguliyetinin tesadüfî olmadığını, bilâkis hadis taleplerinin bilinçli olduğunu açıkça ifade etmesidir.
Seferî namazını bulamadığından yakınan bir şahsa “Ey kardeşim! Biz hiçbir şey bilmiyorken Allah bize Muhammed’i -sallallâhü aleyhi vesellem- gönderdi. O ne yaptıysa biz de aynısını yapıyoruz” diyen sahabi kimdir?
Abdullah b. Ömer’in, Kur’ân’da mukimken kılınan namaz ile korku namazını bulup da seferî namazını bulamadığından yakınan bir şahsa verdiği cevap sahâbe gözünde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) konumunu ve algısını göstermesi bakımından önemlidir: “Ey kardeşim! Biz hiçbir şey bilmiyorken Allah bize Muhammed’i -sallallâhü aleyhi vesellem- gönderdi. O ne yaptıysa biz de aynısını yapıyoruz”.
Çağımızda anlama konusundaki farklılıklar .......... dair gerekli ilmi alt yapı eksikliklerinden kaynaklanmaktadır.
boşluğa gelecek kavram/kavramlar hangisinde doğru olarak verilmiştir?
boşluğa usule kavramı getirilmelidir.
Hangi konuda Abdullâh b. Ömer oğluna “Ben sana Resûlullâh’tan hadis naklediyorum, sen hâlâ men edeceğini söylüyorsun” diyerek kızdığı bilinmektedir?
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünneti ve hadisleri söz konusu olduğunda etrafındaki insanların da aynı hassasiyeti göstermelerini talep etmişlerdir. Abdullâh b. Ömer’in (r.anhümâ), Hz. Peygamber’in hanımların mescide gitmekten men edilmemesine dair emrine itiraz eden oğluna “Ben sana Resûlullâh’tan hadis naklediyorum, sen hâlâ men edeceğini söylüyorsun” diyerek kızdığı ve ağır sözlerle azarladığı bilinmektedir.