Aşağıdakilerden hangisi toplum konulu hadislerde geçen ve “”bir zalim tarafından kaba kuvvetle ele geçirilen, hakettiğinin dışındaki fazlalık” anlamına gelen kelimedir?
Fudûl”ün ne anlama geldiği, Buhârî’nin hocalarından Mekke’li Humeydî (219/834)’nin, Süfyân b. Uyeyne tarîkiyle Hz. Ebû Bekr’in iki oğlu Muhammed ve Abdurrahman’dan naklettiği (ancak Müsned’inde bulunmayan) bir rivâyette, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından şöyle açıklanmıştır: “... Onlar, Fudûl’ü sahiplerine iâde etmek ve mazlumu /zâlime ezdirmemek üzere sözleştiler “Fadl”, bir zâlim tarafından kaba kuvvetle ele geçirilen, hakettiğinin dışındaki “fazlalık” demektir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’e ve onun sünnetine uyulması gerektiğine dair birçok âyet bulunmaktadır. Bu âyetler genel olarak 4 gruba ayrılır. Aşağıdakilerden hangisi bu grupta değildir?
Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’e ve onun sünnetine uyulması gerektiğine dair birçok âyet bulunmaktadır. Bu âyetler genel olarak; (a) Allah Resûlü’nün Kur’ân’ı açıkladığını belirten âyetler, (b) Hz. Peygamber’e itaat etmenin zorunlu olduğunu söyleyen âyetler, (c) Hz. Peygamber’i örnek almayı emreden âyetler, (d). Allah’ın Resûlü’ne helâl ve haram kılma yetkisi verdiğini belirten âyetler şeklinde dört grupta incelenibilir.
İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî’nin ölüm tarihi 1162/1749'dur. Eserinin tam ismi Keşfü’lhafâ ve müzîlü’l-ilbâs amma’ş-tehara mine’l-ehadîs alâ elsineti’n-nas’dır. Bu isim kitabın yazılış amacını da ortaya koymaktadır. Zira başlıktan anlaşıldığına göre kitapta, insanların yaygın bir şekilde hadis diye söylediklerinin gerçekte ne olduğu araştırılmıştır. Programın yapımcısı değildir.
Aşağıdakilerden hangisi haram aylardan değildir?
Nübüvvetten önce, Hac ve tica^ri^ fuar mevsimini de içine alan Haram aylarda (Zilka’de, Zilhicce, Muharrem, Receb), Mekke-Ta^if-Medi^ne üçgeni içinde kan akıtılması yasaktı ve bu aylara haram aylar denirdi.
"(Müellif dedi ki:) Bize Kuteybe b. Sa‘îd tahdisen ona da Cerîr tahdîsen ona da Hişâm b. Urve’den, o da babasından naklen Abdullah b. Amr b. As’ın Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu haber vermektedir: Allah ilmi çekip almak suretiyle kullar arasından kaldırmaz. Ancak âlimleri öldürmekle ilmi kaldırır. Sonunda hiçbir âlim kalmaz ve insanlar câhilleri kendilerin baş edinirler. Bu kimselere soru sorulur, onlar da bilmeden cevap verirler. Böylece hem kendileri sapar hem de insanları saptırırlar (Müslim İlim 5 hadis no: 6971)" hadisinden aşağıdakilerden hangisi çıkartılamaz?
Allah ilmi çekip almak suretiyle kullar arasından kaldırmaz. Ancak âlimleri öldürmekle ilmi kaldırır.
Aşağıdaki seçeneklerde verilen İslam ilimlerinden hangisinin olmaması durumunda diğerlerinin olamayacağını söylemek mümkündür?
Diğer geleneksel İslâmî disiplinlerin ufku kendi alanlarıyla sınırlı iken, Hadis bunların hepsine malzeme veren bir alandır. Hadisler olmaksızın ne erken dönem İslâm Tarihini, ne Fıkıh, ne Tefsir, ne Kelâm, ne Tasavvuf ve ne de Mezhepler Tarihini düşünmek mümkündür.
Dokuzuncu soruda yer alan hadisin Hadis kaynaklarında en fazla kim tarafından nakledilmiştir?
Üç tane örneğini verdiğimiz bu hadis Kütüb-i tis‘a içerisinde daha fazla yerde geçmektedir. Bu kaynaklara bakıldığında aynı hadisin Buhârî (İtisâm 7, hadis no: 7307), Müslim (İlim 5, hadis no: 6972, 6973, 6974), Tirmizî (İlim 5, hadis no: 2864), İbn Mâce (Mukaddime 8, hadis no: 54), Ahmed b. Hanbel (Müsned, XIV, 196, hadis no: 6667, XIV, 491 hadis no: 6962, XIV, 492, hadis no: 6963) ve Dârimî (Mukaddime 26 hadis no: 239) olmak üzere on yerde daha Abdullah b. Amr’dan nakledildiği görülmektedir. Dolayısıyla Kütüb-i tis‘a içerisinden söz konusu hadis Abdullah b. Amr’dan on üç yerde nakledilmiştir. Bu rivâyetlerin ikisinde (Müslim, İlim 5 hadis no: 6973, Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIV, 492 hadis no: 6963) ise sadece isnad verilmiştir.
I. İslam toplumunun kimlik bunalımına girmesini önleme
II. İslam toplumunda meydana gelebilecek tefrikaları engelleme
III. İslam toplumunun tekrar câhiliyye ahlâkına geri dönüş tehlikesini giderme
IV. İslam toplumunda günlük hayatla ilgili olarak yeni fikirler, uygulama ve âdetler ortaya koyma
Yukarıdakilerden hangileri muhaddislerin ilmî mesâîlerinin temelinde yatan sebepler arasında yer alır?
Muhaddislerin ilmî mesâîlerinin temelinde, içinde yaşadıkları toplumun kimlik bunalımına girmesini önleme, tefrikayı engelleme ve câhiliyye ahlâkına geri dönüş tehlikesini giderme gayreti yatmaktadır.
Şâmile programıyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
Şâmile programının eksik olduğu bir husus, esas alınan kitapların orijinalinde yer alan birçok tahkik ve tahric bilgisine yer verilmemesidir. Sadece bazı baskılarında muhakkiklerin değerlendirmeleri bir iki cümleyle belirtilir. Oysa birçok temel hadis kaynaklarında muhakkikler, nusha farklılıklarına dair çeşitli açıklamalar yapmışlar ayrıca söz konusu hadisin başka hangi kaynaklarda yer aldığını ya da sıhhat derecesini kaydetmişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi Concoerdance projesiyle ilgili olarak doğru bir ifadedir?
Hadislerin bünyesinde Roma ve Yahudi hukuku, Hıristiyan ahlâkı ve Hellenizm’den alınan unsurları bulundurduğunu iddia eden müsteşriklerinden birisi de Concoerdance projesi ile tanınan Hollandalı Arent Jan Wensinck’tir (ö. 1939). O da Goldziher gibi, hadis kaynaklarının başka kültürlerden alınan unsurların yanı sıra muhalif grup ve fırkaların uydurduğu rivâyetleri de içerdiği kanaatindedir ve yine Goldziher gibi hadisleri Hz. Peygamber’in değil İslâm toplumun eseri olarak görme temayülü gösterir. Yukarıda, Goldziher sonrası dönemde müsteşrikler arasında bir ihtisaslaşma görüldüğü ve mesailerini farklı hadisler üzerinde teksif ettiklerine işaret edilmişti. Bu bağlamda, Wensinck’in kelâmî rivâyetlere hususî bir ilgi gösterdiği ifade edilmelidir. Wensinck, İslâm inanç esasları ile ilgili rivâyetleri diğerlerinden ayırarak daha erken tarihli olduklarını kabul etmiştir. Zira bu rivâyetler, sıhhati Batı’da henüz tartışma konusu yapılmayan -2000 yılında ölen John Wansbrough’a kadar da öyle kalacaktır- Kur’ân’da yer alan tevhîd, cennet, cehennem, şefaat gibi i‘tikadî ilkeleri içeren âyetlerle örtüşmektedir.
Hangisi hadis terminolojisinde Hz. Peygamber'in beşeri yönünü, yaşama üslubunu ve şahsi hayatını konu edinen rivayetler bütünü ifade etmek üzere kullanılır.
S¸ema^il; hadis terminolojisinde, “Hz. Peygamberin beşeri^ yönünü, yaşama üslu^bunu ve şahsi^ hayatını konu edinen riva^yetler bütünü” için kullanılır.
Bir hadisin sahih kabul edilmesi için gereken şartların yanı sıra ravilerin birbirleri ile görüşmüş olması şartını arayan hadis kitabı müellifi kimdir?
Buha^ri^ kitabına aldığı hadislerin ra^vilerinin birbirleriyle görüşmüş olmalarını şart koşmaktadır. Buna lika^ (görüşme) şartı, görüşmüş olduğunun tespitine de sübu^tu’l-lika^ denmektedir.
İslâm’ın ilim ve amele dayalı kültür ve medeniyet tarihine rengini veren iki ana damar vardır: '____________' ve '____________'. Verilen boşluklara gelmesi gereken uygun ifadeler aşağıdaki seçeneklerin hangisinde bulunmaktadır?
İslâm’ın ilim ve amele dayalı kültür ve medeniyet tarihine rengini veren iki ana damar vardır: Kur’ân ve Sünnet.
“Etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderilen” (Ahzâb 33/46) Hz. Peygamber, aile, toplum ve devlet hayatında toplumsal ahlâkı oluşturmaktan sorumlu tutulan kimselere şöyle işaret eder: “Hepiniz birer gözetmenyöneticidir ve her biriniz gözetip yönettiğinden sorumludur. Devlet başkanı bir yöneticidir ve tebaasından sorumludur. Erkek, aile fertlerinin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde bir yöneticidir ve çocuklarından sorumludur. Hizmetçi/işçi, efendisinin/işverenin malının koruyup kollayıcısıdır ve ondan sorumludur. Netice olarak hepiniz birer gözetmenyöneticidir ve her biriniz gözetip yönettiğinden sorumludur” (Buhârî, Cum’a, 11, hadis no: 893; Müslim, İmâret, 20, hadis no: 4828). Doğru yanıt E'dir.
İbn Mace’nin Sünen’ini de tahkik edip Konkordans’a uygun olarak neşreden kimdir?
Muhammed Fuad Abdulbâkî, İbn Mace’nin Sünen’ini de tahkik edip Konkordans’a uygun olarak neşretmiştir. Kütüb-i tis‘a içinde yayımlanan İbn Mâce’nin Sünen’i budur. Konkordans’ta bu esere de kitap ve bab numarası olarak işaret edilir.
Aşağıdakilerden hangileri Kur’an-I Kerim’in dünya hayatını anlamlandırdığı temellerdendir?
Tevhid Adalet AhiretSon ve ebedî mesaj Kur’ân-ı Kerîm, “tevhîd, nübüvvet/risalet, adâlet, âhiret” temelinde dünya hayatını anlamlandırır.
Aşağıdakilerden hangisi “Muhammedanische Studien” adlı çalışmanın yazarıdır?
Her ne kadar hadisin müstakil makalelerde ele alınması kendisinden önce gerçekleşmişse de hadisleri sistemli bir şekilde konu edinmesi nedeniyle Batı’da hadis çalışmalarının kurucusu kabul edilebilecek müsteşrik, Macar asıllı Ignaz Goldziher’dir (ö. 1921). Goldziher, kendinden sonra gelecek müsteşrikleri derinden etkileyecek çalışması Muhammedanische Studien’de (I-II, Halle 1889–1890) Hz. Peygamber’in sünnetinin bağlayıcılığının zaman içerisinde arttığı şeklindeki kanaatini dile getirmekle birlikte, daha ziyade hadis kaynaklarının sıhhati meselesi üzerinde durmuştur. Hadis kaynaklarına seleflerinden daha az itimat ederek, önceden düşünüldüğü kadar sahîh hadis içermediğine dair kanaatini dile getiren Goldziher’e göre hadisler İslâm’ın ilk iki yüzyıldaki dinî, tarihî ve sosyal gelişmelerinin bir neticesidir. Hadislerin sahîh olmadığı ön kabulünden hareket eden Goldziher, tüm rivâyetleri belirli bir bağlamın ürünü kabul etmiş ve hadisleri incelerken “Bu hadis sahîh mi?” sorusunu sormak yerine “Bu hadis hangi grup tarafından uydurulmuştur?” sorusunu tercih etmiştir. Ona göre her görüş ve muhalifleri, her re’y ve hevâ, her sünnet ve bid‘at ifadesini hadislerde bulmuştur.
Hadis ilminde bir râvinin sika olup olmadığına karar vermek için yapılan inceleme ve çalışmalara ne ad verilir?
Senedin muttasıl olması hadisin kabulü için büyük önem taşır, ancak tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda seneddeki râvilerin sika olması da gerekir. Lugat anlamı ‘güvenilir’ olan ‘sika’ tabiri, hadis ilminde adâlet ve zapt sıfatlarını taşıyan râvi hakkında kullanılır. Adâlet en kısa ifadesiyle râvinin dinin emir ve yasaklarına riayet eden doğru sözlü ve dürüst bir kişiliğe sahip olması demektir. Zapt ise râvinin yeterli zihinsel donanıma sahip olması, teknik ifadesiyle öğrendiği hadisi nakledinceye kadar değiştirmeden muhâfaza edebilmesidir. Râviler beş tanesi adâlet, beş tanesi de zaptla ilgili olmak üzere toplam on ayrı noktadan (metâin-i aşere) incelemeye tabi tutulup tenkid edilir. Adâlet ve zapt sıfatlarından birini taşımayan râvinin rivâyeti makbul sayılmaz. Bir râvinin sika olup olmadığına karar vermek için yapılan inceleme ve çalışmalara hadis ilminde cerh ve ta‘dil adı verilir.
Allah’ın boyası ile boyanmak hangi anlamda kullanılmaktadır?
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tebliğ ettiği İslâm, vahiyle gelen mesajların nazarî/teorik açıklamalarından ya da birkaç inanmış insana emanet edilmiş tavsiyelerden ibaret değildir. İslâm, rûhî arınmadan beden temizliğine, devlet yönetiminden aile düzenine, ibadetten alışverişe, eğitimden sağlığa, hukuktan iktisata, mîmârîden estetiğe kadar sosyal hayata dair ne varsa, Allah Resûlü ve arkadaşlarının tecrübesinden geçmiş, pratiğe geçirilmiş son derece önemli prensipler bütünüdür. Prensiplerle pratiklerin uyumlu bütünlüğü, bilim, sanat ve edebiyat gibi bütün medeniyet yapılarının Allah’ın boyası ile boyanmasını sağlamıştır. Müslüman toplulukların sosyo-kültürel alandaki kendine özgü tavır ve üsluplarına damgasını vuran ortak bilincin mayası da bu boyadır: “Allah’ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah’tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O’na kulluk ederiz (Bakara 2/138).