“Ayakta su içmişsem, Resulüllah’ın da ayakta su içtiğini gördüğüm içindir. Oturarak su içmişsem yine Resullüllah’ın otururken su içtiğini gördüğüm içindir.” Sözü hangi halifeye aittir?
Hz. Ali de, ayakta su içmesine pek anlam veremeyenlere şöyle demişti. “Ayakta su içmişsem, Resûlüllah’ın da ayakta su içtiğini gördüğüm içindir.Oturarak su içmişsem yine Resûlüllah’ın otururken su içtiğini gördüğüm içindir.”
İslâmın ilk zamanlarında belli bir gizlilik içerisinde yürüten Müslümanların eğitim faaliyetinde önemli bir buluşma noktası olan yer neresidir?
İslâm’da eğitim-öğretim faaliyetlerinin Hz. Peygamber’in tebliğ ve beyan görevi çerçevesinde nübüvvetle birlikte başladığı ifade edilmişti. Mekke’de gözden uzak bir yerde bulunan Dâru’l-erkam (Erkam’ın evi), İslâmın ilk zamanlarında belli bir gizlilik içerisinde yürütülen Müslümanları eğitme faaliyetinde önemli bir buluşma noktası idi.
I. Irk ve mezhep yanlılığıII. İslam düşmanlığıIII. Sahabilerin örnek alınmasıIV. Maddi yarar elde etme hırsıV. İslam’a Hizmet etme arzusuHangisi hadisi tarihinde görülen uydurma sebeplerindendir?
Sahabilerin naklettiği hadislerden uydurma söz konusudur. Hadisler her ne kadar İslam’a hizmet etmeyi hedeflese de bazı cahil dindarlar halkı kötülüklerden uzaklaştırmak ve iyiliğe yöneltmek amacıyla hadis uydurmuşlardır.
Binden fazla hadis rivâyet etmiş sahâbîlere ne denir?
Bir şeyi çok yapanlar anlamına gelen müksirûn kelimesi, binden fazla hadis rivâyet etmiş sahâbîler için kullanılan bir terimdir.
Tasnifin erken dönemlerinde daha çok tek konulu eserler yazılmıştır. Hicri 2. yüzyılda yazılmış olan bu eserlerden Kitabü’l-menâkıb’ın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Tasnifin erken dönemlerinde daha çok tek konulu eserler yazılmıştır. Daha sonraları bu konular birleştirilerek ileride göreceğimiz birden çok konulu daha hacimli eserler ortaya çıkmıştır. Tek konudaki hadisleri toplama işi daha sonraki yıllarda hatta günümüze kadar devam etmiş olsa da tasnifin ilk yıllarının karakteristik özelliği bu tür kitaplardır. Bu eserlerin erken dönemde yani hicrî ikinci yüzyılda yazılanlarından bazıları:Süfyân es-Sevrî (ö.161/777) Kitâbü’l-ferâiz,Zâide b. Kudâme (ö161/777) Kitâbü’l-menâkıb,İbrahim b. Tahmân (ö.163/779) Kitabü’l-menâkıb, Kitâbü’l-ıydeyn,Abdullah b. el-Mübârek (ö.181/797) Kitabü’l-cihâd, Kitabü’l-birr ve’ssıla,İsmail b. Uleyye (ö.193/808) Kitabü’t-tahâre, Kitabü’s-salât, Kitabü’lmenâsik, şeklinde sıralanabilir.
Aşağıdakilerden hangisi âhâd haberle amel etmeyi kabul etmeyen mezheplerden biridir?
Mutezile ve B seçeneğinde adı geçen Hâricîler dışında, A, C, D ve E seçeneklerinde bahsi geçen mezheplerde dahil olmak üzere bütün Ehl-i sünnet mezhepleri ister yakîn isterse zan ifade etsin âhâd haberle amel etmenin zarureti konusunda hemfikirdirler.
Bir râvînin rivâyetinin kabul edilebilmesi için âdil ve zâbıt olması şarttır. Buna göre verilenlerden hangisi zâbıt olması ile ilişkidir?
Zâbıt olması, uyanık/dikkatli olmak, ezberden naklediyorsa hadisini ezberlemiş olmak, kitabından rivâyet ediyorsa, kitabını iyi korumuş olmak, mana ile rivâyet ediyorsa kullandığı lâfızların manasını bilmekle gerçekleşir.
Allah Resûlü’nün hadislerinin güvenilirlik açısından en alt düzeyi aşağıdakilerden hangisidir?
Allah Resûlü’nün hadislerinin güvenilirlik açısından zirvesi mütevâtir hadis, en alt düzeyi ise mevzû hadistir. Aslında mevzû Hz. Peygamber adına tamamen uydurulduğu için hadis bile değildir. Şekil açısından bir sened ve metni olması ve gerçek hadismiş gibi sunulması nedeniyle böyle bir isimlendirme almıştır.
Âhâd hadis veya haber-i vâhid, mütevâtir dışındaki sahih, hasen ve zayıf bütün hadis çeşitlerini konu alır. Doğru cevap B’dir.
Hadis ilmi’nde, belli usullere göre hadisi alıp (tahammül), bu usullere uygun rivâyet lâfızları kullanarak başkalarına nakleden (eda) kimseye denir. Aşağıdakilerden hangisi verilen ifadeyi tanımlamaktadır?
Arapça’da revâ-yervî fiilinden ism-i fâil olan râvî kelimesi, sözlükte sulamak, taşımak, nakletmek, iletmek gibi anlamlara gelir. Kavram olarak geniş anlamıyla rivâyet eden demektir. Hadis ilmi’nde, belli usullere göre hadisi alıp (tahammül), bu usullere uygun rivâyet lâfızları kullanarak başkalarına nakleden (eda) kimseye denir. Çoğulu “ruvât”tır. Nâkil (çoğ. “nekale”) ve racül (çoğ. “ricâl”) kelimeleri de aynı anlamda kullanılır.
Hangisi Semâ’ ve Kırâat Metotlarının amacıdır?
Hadislerin muhafaza ve naklinde yazmaktan çok ezberlemeye önem verilmesi, hadislerı şifahî olarak nakletmek ve hadislerin genellikle müzakere yoluyla hâfızalarda korunması birinci asırda kullanılmış bir yöntemdir. Hadis âliminin belirli şartlar dahilinde bütün veya bir kısım rivâyetlerini öğrencisinin rivâyet etmesine izin vermesi icâzettir. Semâ’ ve Kırâat Metotlarını birinci asır sonunda ikinci asır başlangıcınden itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi hadis öğrenim ve öğretiminde ahlâk ve terbiye kurallarına göre uyulması gereken yerleşik esaslar, günümüz tabiriyle bilimsel etik kuralları demektir?
Güzel ahlâk, hayâ, nezâket, zerâfet, yol, yordam gibi anlamlara gelen edep kelimesinin çoğulu olan âdâb, hadis öğrenim ve öğretiminde ahlâk ve terbiye kurallarına göre uyulması gereken yerleşik esaslar, günümüz tabiriyle bilimsel etik kuralları demektir.
Metin içerisinde tespit edilen noksanlıkların yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına ilave edilmesine ne denir?
Metin içerisinde tespit edilen noksanlıklar yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına ilave edilir. Lâhak diye ifade edilen bu ilave kitabın sağ veya sol kenarına yazılır.
Aşağıda verilen seçeneklerin hangisinde uydurma hadislerin olumsuz yanlarından bahsedilmemektedir?
Bireye sorgulamayı dayatmak uydurma hadislerin olumsuz yanlarından biri değildir.
Çocuk ve gençlerden ilk Müslüman sahâbî aşağıdakilerden hangisidir?
İlk Müslüman Sahâbîler: İslâm bilginleri, bakış açılarına göre bu konuda farklı sıralamalar yapmışlarsa da, en uygun ve kapsayıcı gözüken sıralama şöyledir: Hür erkeklerden Hz. Ebû Bekr, hür hanımlardan Hz. Hatice, çocuk ve gençlerden Hz. Ali, âzadlı kölelerden Zeyd b. Hârise ve kölelerden Bilâl-i Habeşî ilk Müslüman sahâbîlerdir.
Zayıf hadisler birbirini takviye ederek hangi dereceye yükselirler?
Çözüm: Zayıf hadisler birbirini takviye ederek hasen li-gayrihî derecesine yükselirler. Fakat bütün zayıf hadisler birden çok isnadla (te‘addü’t-turuk) rivayet edilmek suretiyle zayıflıktan kurtulmazlar.
Hadis ilminde ise, senedinde başından sonuna kadar râvî düşmesi bulunmayan, isnad zinciri kesintisiz olarak devam eden hadîslere ne ad verilmektedir?
Muttasıl, Arapça’da bağlı, bitişik, devamlı, kopuk olmayan anlamlarına gelir. Hadis ilminde ise, senedinde başından sonuna kadar râvî düşmesi bulunmayan, isnad zinciri kesintisiz olarak devam eden hadîs demektir. Buna göre merfû, mevkuf ve maktû hadisler muttasıl olabilir. Ancak maktu muttasıl tamlaması yerine senedi muttasıl olan maktû ifadesi kullanılır. Çünkü maktu muttasıl ifadesi kesik bitişik gibi çelişik bir mana taşır. Senedinde hangi türden olursa olsun herhangi bir kopukluk ve kesinti olmayan bütün hadisler muttasıldır.
Hangisi hadis uydurmaya karşı yapılan mücadeledir?
Genel olarak tenkide uğramış râvîleri, özel olarak da hadis uyduran veya bununla suçlanan kimseleri tespit edip tanıtmak ve uydurma hadisleri tanıtmak uydurmaya karşı yapılan mücadeledir. Diğerleri uydurma hadisler tespitidir.
Hadis metinlerinin içerisinde tespit edilen noksanlıkların yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına yapılan eklemelere ne ad verilir?
Hadis metinlerinin içerisinde tespit edilen noksanlıkların yazının okunmasını engellememesi için kitabın kenarına yapılan eklemelere lâhak adı verilir.
Hadis usulü ilminin gayesi nedir?
Hz. Peygamber’den sonraki nesiller, günümüze gelene kadar bu konuda olağan üstü çalışmalar yapmışlar ve ellerinden gelen her türlü fedakârlığa katlanmışlardır. Hz. Peygamber’e ait olup olmadığını tespit etmeye yarayan kuralları belirlemek ve ilgili haberlere bunları uygulamak için çalışmışlardır.
Nakil dönemi ne zaman başlamıştır?
Hadis rivâyetinin sona ermesiyle “Nakil Dönemi” olarak da isimlendirilebilecek olan bir dönem başlamıştır. V. (XI.) ve VI. (XII.) asırlarda medrese ve dârülhadislerin kurulması sonrasında hadislerin rivâyeti değil hadis kitaplarının nakli ve okunması söz konusu olmuştur.