Başından sonuna kadar her tabakada, yalan söylemek üzere anlaşmaları aklen ve âdeten mümkün olmayacak kadar çok râvînin rivayet ettiği hadîs aşağıdakilerden hangisidir?
Mütevâtir hadîs, başından sonuna kadar her tabakada, yalan söylemek üzere anlaşmaları aklen ve âdeten mümkün olmayacak kadar çok râvînin rivayet ettiği hadîstir.
Hadis tarihindeki hadis uydurma sebeplerinden hangisi diğerlerinden farklıdır?
A, B, C ve E seçeneklerinde verilen hadis uydurma sebepleri İslam’a ve Müslümanlara zarar verme amacı güderken, D seçeneği tamamen olumlu nedenlerle hadis uydurulduğunu belirtmektedir. Bu yönüyle diğerlerinden farklıdır.
Hz. Peygamber’in vefatıyla başlayıp hicrî 220 yılı civarına kadar devam eden dönem hangisidir?
Tâbiûn ve Etbâu’t-tâbiûn dönemi, Hz. Peygamber’in vefatıyla başlayıp hicrî 220 yılı civarına kadar devam eden oldukça uzun bir süreyi kapsar. Sahâbe ile tâbiûnda olduğu gibi tâbiûn da etbâu’t-tâbiîn ile iç içe yaşayan iki farklı kuşaktır.
İslamda ilk muallim olarak kabul edilen islam büyüğü kimdir?
Hz Peygamber, ashabına eğitim-öğretim konu-sunda da rehber olmuş, Mekke ve Medîne döneminde ortaya koyduğu eğitim-öğretim faaliyetleriyle bunu göstermiştir. Bu nedenle Hz. Peygamber, İslâm’da ilk muallim, ashabı da ilk talebeler olarak kabul edilir.
Mu’dal, Müdelles, Mu’allel gibi çeşitleri olan Hadis sınıflandırması hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
Doğru yanıt Merdüd hadisler olacaktır. Merdüd hadisler zayıf hadislerdir. Mu’dal, Müdelles, Mu’allet, Mürsel, Munkatı’, Mu’allak, Muzdarib, Maklüb, Şazz-Mahfüz, Münker-Ma’rüf, Metrük gibi çeşitleri bulunmaktadır.
Tâbiûn ve Etbâu’t-tâbiûn dönemi, hangi yıllara kadar devam etmiştir?
Bu dönem, Hz. Peygamber’in vefatıyla başlayıp hicrî 220 yılı civarına kadar devam eden oldukça uzun bir süreyi kapsar.
Hocanın, talebesine rivâyetlerinin yazılı olduğu belli bir kitabı rivâyet etmesi için izin vermesine ne ad verilir?
Hocanın, talebesine rivâyetlerinin yazılı olduğu belli bir kitabı rivâyet etmesi için izin vermesidir. İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu bu tür icâzeti kabul etmektedir.
Bir kimsenin sahâbî olup olmadığı şu dört yoldan biriyle belirlenir. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Bir kimsenin sahâbî olup olmadığı şu dört yoldan biriyle belirlenir: 1. Tevâtür: Aralarında ilk dört halîfenin de (hulefâ-i râşidîn) bulunduğu dünyada cennetle müjdelenmiş on sahâbî (aşere-i mübeşşere) başta olmak üzere, önde gelen birçok sahâbînin sahâbîliği tevâtür ile sabittir. 2. Şöhret: Dımâm b. Sa’lebe ve Ukkâşe b. Mihsan gibilerin sahâbilikleri, tevâtür derecesinde olmasa bile, sahâbî olduklarına dair yaygın/meşhur bilgiye dayanır. 3. Şâhitlik: Meşhûr bir sahâbî’nin başka birinin sahâbî olduğuna dair şahitlik etmesi demektir. Hamâme ed-Devsî’nin sahâbîliği Ebû Mûsa elEş’arî’nin şahitliği ile sabittir. 4. İkrâr: Âdil bir kimsenin, kendisinin sahâbî olduğunu söylemesidir. Ancak böyle bir ikrarın dikkate alınabilmesi için ikrarda bulunan kişinin en geç hicrî 110 tarihinde ölmüş olması gerekir.
Talebenin hadisi hadis hocasına okumasına ne ad verilir?
Kıraat okumak anlamındaki fiilin mastarıdır. Terim olarak kıraat talebenin hadisleri bizzat hadis hocasına okuması veya başkasının okuduğunu işitmesi suretiyle hadisi almasıdır..
Sika olarak bilinen bir râvînin rivâyetlerinde hata yönü ağır basacak derecede akıl veya hâfıza kaybına maruz kalması zabt sıfatıyla ilgili kusurlardan hangisini ifade etmektedir?
Sûü’l-hıfz: Sika olarak bilinen bir râvînin rivâyetlerinde hata yönü ağır basacak derecede akıl veya hâfıza kaybına maruz kalması demektir. Hadis münekkidleri râvîlerin çeşitli nedenlerle yakalandıkları akıl veya hâfıza kaybını yakından takip etmişler, bu durumda olanları tesbit ederek hadis rivâyet etmelerine engel olmaya çalışmışlar ve başkalarını bu râvîlere karşı uyarmışlardır. Râvîdeki akıl veya hâfıza kaybı sürekli ve ârızî diye iki kısma ayrılır. Kalıcı şekilde akıl ve zihin sağlığı bozuk bir râvînin rivâyetinin kabul edilemeyeceği âşikârdır. Hadis ilminde sû-i hıfz denildiğinde, genellikle ârizî yani sonradan ortaya çıkan hafıza kaybı kasdedilir. Aslında sika olan birçok râvî vardır ki, yaşlılık, hastalık veya bunama gibi doğal veya arızî sebeplerle hâfıza kaybına uğramış ve rivâyetlerini karıştırır hale gelmiştir. İhtilât denilen bu durum, rivâyetin kabulüne engeldir. Bu nedenle hadis münekkidleri râvîleri bu açıdan araştırıp ihtilâta uğrayanları, ihtilâta uğrama zamanlarını ve sebeplerini, ihtlâttan önce ve sonra onlardan hadis rivâyet edenleri ve bunların rivâyetlerini belirlemeye çalışmışlardır. İhtilât dönemi veya tarihi belli ise, ihtilattan önceki rivâyetlerini kabul etmiş, sonrakileri reddetmişlerdir. İhtilât zamanı belli olmayanlar ile ihtilâta maruz kalıp kalmadıkları şüpheli olanların rivâyetlerinde ise tevakkuf etmişler, çekimser kalmışlardır.
el-Esrâru’l-merfû‘a adlı eserin yazarı kimdir?
el-Esrâru’l-merfû‘a adlı eserin yazarı Ali el-Kârî’dir.
Uydurma hadislerin aşağıdaki olumsuz etkilerinden hangisi siyasi sorunlara yol açması nedeniyle diğerlerinden farklıdır?
A, C, D ve E seçeneklerinde hadislerin yalnızca din üzerindeki olumsuz etkileri üzerinde durulmuştur. B seçeneği siyasi sonuçlar da doğurması nedeniyle diğer seçeneklerden farklıdır.
Süleymaniye Dârulhadîsi hangi Osmanlı padişahı zamanında kurulmuştur?
Süleymaniye Dârulhadîsi Kanuni Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi müksirûn diye bilinen yedi sahâbîden biri değildir?
Bir şeyi çok yapanlar anlamına gelen müksirûn kelimesi (tekili: müksir), binden fazla hadis rivâyet etmiş sahâbîler için kullanılan bir terimdir. Rivâyeti 1000’e ulaşmayan sahâbîlere de mukıllûn denir. Sahâbe içinde müksirûn diye bilinen yedi sahâbî, rivâyet sayılarına göre şöyle sıralanır:Ebû Hureyre: 5374 hadisAbdullah b. Ömer: 2630 hadisEnes b. Mâlik: 2286 hadisHz. Âişe: 2210 hadisAbdullah b. Abbâs: 1660 hadisCâbir b. Abdullah: 1540 hadisEbû Saîd el-Hudrî: 1170 hadis
Hz. Peygamber’in vefatından sonra halifeler tarafından, fethedilen ülkelere gönderilen sahabilerin gittikleri yerlere nebevi bilgi mirasını aktararak ‘İlim Merkezleri’ veya ‘Hadisin Coğrafi Merkezleri’ adını alan yerlerin başını çekenlerden eski adı ‘Yesrib’ olan ve sonrasında ‘medeniyet merkezi’ veya ‘İslam’ın ilk merkezi’ olarak kabul edilen yer neresidir?
Eski adı Yesrib iken Hz. Peygamber’in hicretiyle birlikte yeniden imar ve inşa edilerek bir medeniyet merkezi haline dönüşen ve Medîne adını alan bu şehir, genel anlamda İslam’ın ilk merkezidir. Hicretten hemen sonra Hz. Peygamber’in burada inşa ettiği Mescid-i Nebevî (Peygamber Mescidi), bir ibadethane olmanın ötesinde İslâm’da ilk eğitim-öğretim müessesesi olarak tarihe geçmiştir.
Zayıf olduğu hakkında hadis âlimleri arasında ittifak bulunmayan, bazılarına gore zayıf, bazılarına göre de zayıf olmayan hadislere ne ad verilir?
Zayıf olduğu hakkında hadis âlimleri arasında ittifak bulunmayan, bazılarına gore zayıf, bazılarına göre de zayıf olmayan hadislere Muza‘af adı verilir.
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Peygamber’in Hadis öğretim metotlarından değildir?
Hz. Peygamber’in öğretiminde dikkat çekici bir nokta da muhataplarının bilgi ve anlayış seviyelerini dikkate almasıdır. Hızlı değil yavaş ve tane tane anlatmaktadır.
Uydurma hadislerin aşağıdaki olumsuz etkilerinden hangisi siyasi sorunlara yok açması nedeniyle diğerlerinden farklıdır?
A, C, D ve E seçeneklerinde hadislerin yalnızca din üzerindeki olumsuz etkileri üzerinde durulmuştur. B seçeneği siyasi sonuçlar da doğurması nedeniyle diğer seçeneklerden farklıdır.
Senedinin başından sonuna kadar sika (adâlet ve zabt sahibi) râvînin sika râvîden rivayet ettiği, şâzz ve muallel olmayan hadîs çeşidine ne ad verilir?
Sahîh hadîs, en meşhur tarifine göre, senedinin başından sonuna kadar sika (adâlet ve zabt sahibi) râvînin sika râvîden rivayet ettiği, şâzz ve muallel olmayan hadîstir. Bu tarife göre sahih hadisin dört özelliği bulunmaktadır: Râvîlerinin sika olması, râvîleri arasında kopukluk olmaması yani senedin muttasıl olması, şâzz yani diğer sika râvîlerin rivayetlerine aykırı olmaması ve muallel yani sahihliğine zarar verecek gizli bir kusurunun olmaması.
Sahâbe hadisleri bizzat Hz.Peygamber’den işiterek öğrenmesine ne ad verilir?
Sahâbe hadisleri bizzat Hz. Peygamber’den işiterek öğrenmesine müşâfehedenir.