Aşağıdakilerden hangisi, Peygamber Efendimiz döneminde “Müslümanlardan alınan zekât ve toprak mahsullerinin zekâtı” olarak bilinen hazine geliridir?
Hz. Peygamber döneminde beytülmal (hazine) gelirlerini; humus denilen ganimetin beşte biri, Müslümanlarla anlaşmalı olan gayrimüslimlerden can, mal güvencesi ve inanç hürriyetinin sağlanmasına karşı belirli kurallara göre alınan cizye, Müslümanlardan alınan zekât ve toprak mahsullerinin zekâtı olarak bilinen öşür oluştururdu. Bunlar âmil denilen vergi memurları tarafından toplanırdı. Bazen bu görevi valiler de yapardı. Toplanan vergiler, Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre sarf olunurdu. Dolayısıyla, doğru cevap B seçeneğidir.
Hz. Ömer, muhâcirlerden Kureyş ileri gelenlerinin Medine’den ayrılıp diğer şehirlere yerleşmelerini yasaklamıştı. Ancak özel izinle ve geçici süre için ayrılmalarına müsaade ediyordu. Bunun sebebini, onların mal-mülk hevesine kapılmalarından duyduğu endişe olarak açıklıyordu. Yine onların çeşitli şehirlere dağılmasının, aralarında bir ihtilaf çıkmasına yol açmasından ve bu ihtilafın onların etrafında kümeleşecek grupların ihtilafına dönüşmesinden korkuyordu. Tarihçiler Hz. Ömer’in korktuğu durumun, Hz. Osman’ın karşılaştığı sonuç olduğunu söylemişlerdir. Hz. Osman, bu yasağı kaldırdı ve Kureyş ileri gelenlerinin diğer vilayetlere giderek oralarda yerleşmelerine izin verdi.
Cahiliye döneminde Hz. Ömer, uygun olduğu zamanlarda devleti için hangi görevi yapmıştır?
Câhiliyye döneminde, Mekke şehir devletinin sifâre (elçilik) görevi Adiy ailesinin elindeydi. Bir savaş yada anlaşmazlık çıkması durumunda karşı tarafa elçi olarak bu kabileden biri gönderilir ve dönüşünde onun verdiği bilgi ve görüşlere göre hareket edilirdi. Ayrıca kabileler arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde Adiy kabilesi etkin rol alır ve verdiği kararlar bağlayıcılık vasfı taşırdı. Okuma yazma bilen Ömer b. Hattab da hem Câhiliye hem de İslamî dönemde uygun olduğu zamanlarda elçilik görevini yapmıştır. Dolayısıyla, doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi, Hz. Ömer’in Müslüman olmaya karar vermesindeki gerçek etmendir?
Hz. Ömer, sert bir mizaca sahip olup, İslâm’a karşı aşırı tepki gösterenlerin arasında yer almaktaydı. Sonunda o, “dedelerinin dinini inkâr eden ve tapındıkları putlara hakaret ederek insanları onlardan yüz çevirmeğe çağıran Hz. Muhammed'i” öldürmeyi bile düşündü. Ancak Kur’ân’ın merak uyandıran, çekici ve etkileyici ayetlerini de dinlemekten kendini bir türlü alamayan Ömer b. Hattâb, sonunda bu ayetlerden etkilenerek Müslüman oldu. Zaten kız kardeşi ve eniştesi de gizlice Müslüman olmuşlardı. Dolayısıyla, doğru cevap B seçeneğidir.
Vefatından önce, yerine seçilmek üzere Halifeyi belirleyen, bu konudaki isteğini ahitnâme unvanıyla bir vasiyet metninde belirten ilk islam devleti yöneticisi aşağıdakilerden hangisidir?
Ecnâdeyn savaşının meydana geldiği günlerde Hz. Ebû Bekir hastalanmıştı. Hastalığı giderek ağırlaşıyordu. Vefatından önce, yerine seçilmek üzere Hz. Ömer’i belirledi, bu konudaki isteğini ahitnâme unvanıyla bir vasiyet metninde belirtti. Adaletle Müslümanlara hizmet etmesi ümidiyle Hz. Ömer’i halef bıraktığını, ona itaat etmelerini Müslümanlara hatırlattı.
Hicaz bölgesindeki önemli şehirlerden biri olan Medine’nin Hz. Muhammed (s.a.v) nin hicretinden önceki ismi aşağıdakilerden hangisidir?
Hz. Peygamber’in hicreti sebebiyle Yesrib, Medinetü’n-Nebi, yani Peygamber Şehri olarak anılmıştır. Yesrib adı fesat anlamına gelen bir kökten geldiği için Hz. Peygamber hicretten sonra buraya hoş ve güzel anlamına gelen Tâbe veya Taybe adlarını vermiştir. Doğru cevap E'dir.
Şehirlerinde kurulan "dârü’l-berîd" ne anlama gelmektedir?
Askerî amaçlı yeni şehirlerin merkezinde caminin yanı sıra valiler için bir konak ve halkın ihtiyaçları için çarşı yapılmış, arkasından kabilelere göre ayrılan yerlere mahalleler kurulmuştur. Kûfe ve Basra şehirlerinde beytülmal binası, aynî ve nakdî vergi gelirlerinin saklandığı dârü’r-rızk, şehirlerin kenarında dârü’l-berîd (posta evi) ve askerî kışlaların her birinde geniş kapasiteli at ahırları inşa edildi ve mezarlık sahaları ayrıldı.
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Ömer'in halifeliğinin birinci altın yılı için doğru bir bilgidir?
Hz. Ömer’in vefatının ardından, onun görevlendirdiği şûra tarafından halife seçilen Hz. Osman, on iki yıl halifelik yapmıştır. Tarihçiler, onun halifelik dönemini, “birinci altı yıl” ve “ikinci altı yıl” olmak üzere, farklı iki döneme ayırmışlardır. Birinci altı yıl, ülkede huzur ve sükûnun hâkim olduğu, müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin devam ettiği Sükûnet Dönemi (24-30/644-650) olarak tanımlanır. Hz. Ömer döneminin devamı mâhiyetindedir. Karışıklık Dönemi (30-35/650-656) denilen ikinci altı yıl ise, Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle sonuçlanan ve olumsuz etkilerini daha sonra da devam ettiren iç karışıklıkların yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir.
Hz. Ömer Halife seçilince insanlar kendisine “Halîfetü Halîfeti Resûlillah” (Rasûlullah’ın halifesinin halifesi) diye hitap etmeye başladı. O, bunu kabul etmeyip; “Siz müminlersiniz, ben de sizin emirinizim” diyerek kendisine, müminlerin idarecisi olduğuna vurgu bakımından “Emîru’l- Mü’minîn” denmesini istedi. İslâm tarihinde “emîrü’l-mü’minîn” tabiri ilk defa Hz. Ömer için kullanılmıştır. Dolayısıyla, doğru cevap E seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi Arabistanda yapılan panayırlardan biri değildir?
Lat bir panayır değil, tanrı adlarından biridir.
Hz. Ebû Bekir, İslâm’ı ilk kabul eden birkaç sahabeden biridir. Kendisi bizzat Hz. Peygamber’e gidip görüşerek Müslüman oldu. Daha sonra da onun aracılığıyla Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Sa‘d b. Ebû Vakkâs, Zübeyr b. Avvâm gibi Kureyş gençleri İslâmiyet’i kabul ettiler. Doğru cevap A dır
I. Dönemin tarihi
II. Dönemin siyasi gerçekleri
III. Dönemin sosyal gerçekleri
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri, Hz. Ebû Bekir’in halîfe seçilmesinde belirleyici unsur olmuştur?
Hz. Ebû Bekir’in halîfe seçilmesinde belirleyici unsur, o dönemin tarihî, siyasî ve sosyal gerçekleridir.
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Ebû Bekir ile ilgili olarak doğru değildir?
Hz. Ebû Bekir, İslâm’ı ilk kabul eden birkaç sahabeden biridir. Kendisi bizzat Hz. Peygamber’e gidip görüşerek Müslüman oldu. Daha sonra da onun aracılığıyla Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Sa‘d b. Ebû Vakkâs, Zübeyr b. Avvâm gibi Kureyş gençleri İslâmiyet’i kabul ettiler.
Yüce Allah Kur’an’da Peygamberimizin âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bildirmektedir. Hz. Peygamber, inananlara çok şefkatli ve merhametli idi. Allah da onun hakkında “çok şefkatli ve merhametli” anlamına gelen “raûf ve rahîm” sıfatlarını kullanmıştır.
Hz. Peygamber'in çocuklarından hangisi kendisinden önce vefat etmemiştir?
Peygamberimizin çocukları biri dışında Hz. Hatice’den doğmuştur. Tercih edilen görüşe göre bunlar Kâsım, Abdullah, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma’dır. Resûlullah’ın Hz. Fâtıma dışındaki bütün çocukları kendisinden önce vefat etmiştir.
Hz. Ali’nin, hila^fete geldikten sonra ilk icraatlarından biri Hz. Osman’ın valililerini görevden azlederek yerlerine yeni valiler ataması olmuştur. Zira Hz. Osman dönemindeki gelişmelerde valilerin büyük sorumluluklarının olduğu düşünülüyordu. Hz. Osman valilerini akrabalarından seçmeyi tercih etmişti. Hz. Ali ise Hz. Osman döneminde mağdur edildiklerini düşünen muhalifleri tayin etti. Doğru cevap C'dir.
Aşağıdakilerden hangisi Kureyşli müşriklerin Hz. Muhammed’in getirdiği mesaja karşı çıkmalarının sebeplerinden biri değildir?
Kureyşli müşriklerin Hz. Muhammed’in getirdiği mesaja karşı çıkmalarının çeşitli sebepleri vardı:
Müşriklerin ileri gelenleri toplum içindeki statülerini ve nüfuzlarını kaybetmek istemiyorlardı. Zira İslâm insanlar arasında bir ayırım yapmıyor; köle ile efendiyi insan olmaları hasebiyle eşit görüyordu. Araplar tutucu bir kavimdi. Din anlayışlarının meşruiyetini atalarının dinî tercihlerinde görürlerdi. Onlar için atalarının dini doğru olanıydı. Arapların kabileci bir toplum olmaları Hz. Peygamber'in getirdiği dini kabul etmelerinin önündeki en önemli engellerden birisiydi. Bir Arap kabilesinin kimliğiyle yaşadığı için kolay kolay kabilenin görüşünün dışına çıkamıyordu. Bu durum onun kabilesi tarafından korumasız bırakılmasına neden olurdu. Kabilesinin korumasından mahrum bırakılmış bir insanın ise Arap toplumunda yaşama şansı olmazdı. Mekkeli müşrikler açısından ticaret, hayatî bir öneme sahipti. Kâbe’de müşriklerin saygı duydukları birçok put vardı. Araplar, bu putlara ibadet etmek ve hac yapmak amacıyla her yıl Mekke’ye giderlerdi. Hac mevsiminde kurulan panayırlarda ticaret yapılıyordu. Bundan dolayı hac ibadeti ve putlara gösterilen saygı Mekke’nin ticaret hayatı için çok önemliydi. Müşrikler ekonomik açıdan zarar görmek istemiyorlardı. Müşrik Araplar, kendilerine liderlik yapacak bir kişinin zengin ya da güçlü olmasını isterlerdi. Hz. Peygamber zengin olmadığı gibi bir kabilenin 59 lideri de değildi.Hangisinde Hz. Ömer’in ictihadları doğru olarak verilmiştir.
Hz. Ömer’in İslam’ı doğru anlama ve yorumlamada ictihad yapması Müslümanlara örnek olmuştur. Onun bazı ictihadları şunlardır:
1. Irak topraklarına farklı bir statü getirip onları ganimet olarak gazileredağıtmadı.2. Kıtlık yılında hırsızlara had cezası uygulamadı.3. Sarhoşluk suçunun sünnette belirlenen cezasını arttırdı.4. Aynı anda söylenen üç talakı üç ayrı zamanda söylenmiş talak gibi saydı.5. Teravih namazının camide toplu olarak kılınmasını başlattı.
Doğru cevap D'dir.
Aşağıdakilerden hangisi sahte peygamberlere verilen addır?
Dinden dönen kişiye ise mürted denilmiştir. Riddenin başlangıcı, Hz. Peygamber dönemine kadar uzanır. Nitekim bu süreçte Benî Mezhic kabilesinden Esved el-Ansî; Benî Hanîfe’den Müseylime; Benî Esed’den ise Tuleyha b. Huveylid gibileri peygamberlik iddiasıyla isyan başlatmışlardı. Bunlara mütenebbî denilmektedir