30 (650) yılında başlayan Karışıklık Dönemi’nde müslümanlar arasında ihtilaflar ortaya çıktı. Hz. Osman ve bilhassa valilerinin birtakım icraatları şikâyet konusu yapıldı ve eleştirildi. Yönetimden şikâyetler giderek arttı ve sonunda İslâm âlimlerinin müslümanların içine düştüğü ilk büyük fitne olarak kabul ettiği, etkilerini günümüze kadar sürdüren kanlı fitne hareketi yaşandı. Müslümanların gruplara bölünmesinin de temelini teşkil eden bu isyan hareketi, İslâm tarihinin en ihtilaflı meselesi olma özelliğini devam ettirmektedir. Çünkü Hz. Osman’ı hedef alan ve iç savaşlar dönemini başlatan bu karışıklıklar, İslam tarihi kaynaklarında çok teferruatlı ve bir o kadar da çelişkili bir şekilde anlatılmaktadır. Bu konuda aktarılan ilk rivayetler arasında, birbiriyle te’lifi mümkün olmayan önemli çelişkiler bulunmaktadır. Bu haberlerin önemli bir kısmı, yaşanan olayların, haberleri aktaranların fikrî yapılarına, siyasi tercihlerine, kabilevî ve dünyevî temayüllerine göre şekillenen bir mahiyet taşımaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Ridde olaylarının ana sebepleri arasında yer almamaktadır?
Hz. Peygamber’in vefatına kadar Arap Yarımadası’nda siyasî birlik sağlanmış olmakla birlikte, esas anlamıyla bir İslâmlaşma gerçekleşmemiştir. Çünkü, kabilelerin İslâm’a girişleri üzerinden çok az bir süre geçmiş, dolayısıyla onların yeni dine inanışları yüzeysel boyutta kalmıştır. Dolayısı ile D şıkkındaki uzun süre geçmiş olması ifadesi yanlıştır
Hz. Peygamber, hanımlarla sağlıklı ilişkiler geliştirmiş, bu da hanımların İslâm’ın yayılmasına büyük katkı sağlamalarına vesile olmuştur. Unutulmamalıdır ki, İslâm tarihinde ilk Müslüman, Hz. Peygamberin hanımı Hz. Hatice’dir. Doğru yanıt A'dır.
Hz. Âişe, Talha ve Zübeyr’in liderliğini yaptığı muhalefet grubuyla Hz. Ali’nin taraftarları arasında gerçekleşen savaş Cemel Savaşı/vakasıdır. Hz. Âişe’nin savaşı devesinin üzerindeki hevdecten komuta ettiği ve çarpışmalar onun devesinin etrafında yoğunlaştığı için bu savaşa Cemel (Deve) Vak‘ası denmiştir. Doğru cevap C’dir.
Hz. Peygamber’e göre halka ait işlerin yürütülmesi, sosyal bir sorumluluktur. Dolayısıyla görevliler, bu yükümlülüğün gereğini yerine getirecek bilgi ve ehliyete sahip olmalıdırlar. Nitekim Hz. Peygamber, Kur’an’da yer alan “emanetlerin ehline verilmesi” (Nisâ, 4/58) prensibini kamu görevlerinde önemle uygulamış, “İş ehil olmayana verildi mi kıyameti bekle!” buyurmuştur. (Müslim, “İmâre”, 16) Allah Resûlü, aynı şekilde kamu görevi için aşırı istekli olmayı uygun bulmamıştır. Çünkü ona göre ihtiras, kişinin görevini kötüye kullanmasına, rüşvete ve adam kayırmaya yol açabilirdi. Bu hususta şu talimatı vermiştir: “Bir devlet görevini ısrarla istemeyiniz. Zira ısrar ettiğin göreve getirilirsen, işin yürütülmesi esnasındaki yetersizliğinden dolayı sorumlu tutulursun. Şayet böyle bir görev ısrarın dışında sana verilirse yardım ve destek görürsün!” (Müslim, “İmâre”, 13; Ebû Dâvûd, “İmâre”, 2)
Aşağıdakilerden hangisi, Hz. Ömer’in Peygamber Efendimiz dönemindeki icaatlerinden biri değildir?
A, B, D ve E seçeneklerinde ifade edilenler, Hz. Ömer’in Peygamber Efendimiz dönemindeki yerini ve neler yaptığını anlatan doğru ifadelerdir. Ancak C seçeneğinde verilen bilgi, Hz. Ömer ile ilgili yanlış bir bilgidir. Çünkü Hudeybiye'de yapılan antlaşmanın müşrikler lehine görünen maddelerine karşı çıkmış olmasına rağmen, Hz. Peygamber’in ısrarı ve Hz. Ebû Bekir’in konuşmaları üzerine tavrını değiştirmiştir. Oysaki Hz. Ömer, bütün meselelere karşı net ve tavizsiz tavır koymakla tanınırdı. Dolayısıyla, doğru cevap C seçeneğidir.
Peygamber Efendimiz Fa^tıma’yı çok sever, kendisi henüz altı yaşındayken kaybettiği annesinin hasretini onunla gidermeye çalışırdı. Bu sebeple Fa^tıma “U¨mmü ebi^ha^” (babasının annesi) diye de anılmaktadır.
Ayrıca “beyaz,parlak ve aydınlık yüzlü kadın” anlamında Zehra^, “iffetli ve namuslu kadın” anlamında Betu^l lakaplarıyla da bilinir.
Peygamberimizin bildirdiğine göre “Fa^tıma, cennet ehli hanımların öncülerindendi. Fa^tıma onun yüreğinden bir parçaydı, Onu üzen Peygamberimizi üzmüş olurdu.
Peygamber Efendimiz, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i çok severdi; onlar için “dünyada kokladığım reyhanlarım, çiçeklerim” derdi. Doğru yanıt E'dir.
Sıffin savaşındaki hakem olayına karşı çıkan gruba ne ad verilmiştir?
Bu gruba İslam tarihinde Hariciler adı verilmiştir.
Bilal-i Habeşî ilk ezanı hangi namaz vaktinde okumuştur?
Bilal-i Habeşî Neccâr oğullarına ait yüksek bir evin damına çıkarak ilk olarak sabah ezanını okudu.
Hz. Ebû Bekir’in halife seçilmesinde en önemli etken aşağıdakilerden hangidir?
Hz. Ebû Bekir’in halîfe seçilmesinde belirleyici unsur, o dönemin tarihî, siyasî ve sosyal gerçekleridir. Zamanın şartlarında Kureyş’ten başka bir kabilenin Arap toplumunu kuşatması mümkün değildi. Zira Kureyş kabilesinin gücü ve etkinliği, bütün topluluklar tarafından kabul edilmiş durumdaydı. Buna karşılık, Araplar nazarında Medineli ensârın etkisi son derece sınırlıydı. Ortaya çıkan bu gelişme, halifelik meselesinin konjonktürel, yani o dönemin sosyo-politik durumuna işaret eder. O günkü şartlarda Kureyş’in, diğer Arap kabilelerine göre daha güçlü, iktidara daha yakın ve yatkın olduğu, siyasî, içtimaî, iktisadî ve dinî yönden Kureyş’e rakip olabilecek bir kabilenin bulunmadığı açıktır. Ancak bu konumun sürekli böyle devam edeceği iddia edilemez; zaman geçip şartlar değiştiği takdirde pekalâ başka kabile veya milletlerin de aynı görevi üstlenmeleri mümkündür.
Hz. Ebû Bekir, “Arslanların gelip beni kapacaklarını bilsem, şehirde benden başka kimse kalmasa da orduyu göndereceğim. Zira Üsâme’nin gitmesini bizzat Resûlullâh emretmişti” diyerek yapılan teklifi kesin bir şekilde geri çevirmesi yönetim anlayışının hangi özelliğini gösterir?
Hz. Ebû Bekir’in idaredeki kararlılığını Üsâme ordusunun harekete geçirilmesi ve ridde savaşlarındaki tutumunda açıkça görmek mümkündür: Yukarıda anlatıldığı gibi Üsâme ordusunu göndermekten vazgeçmesini isteyenlere Hz. Ebû Bekir, “Arslanların gelip beni kapacaklarını bilsem, şehirde benden başka kimse kalmasa da orduyu göndereceğim. Zira Üsâme’nin gitmesini bizzat Resûlullâh emretmişti” diyerek yapılan teklifi kesin bir şekilde geri çevirdi. Doğru cevap E dir.
Raşid Halifeler döneminde ordu komutanlarına ne deniliyordu?
Raşid Halifeler döneminde Hz. Peygamber devrinde olduğu gibi ordu komutanlarına “emîrü’l-ceyş” veya “emîrü’l-cünd” adı veriliyor, vilayetlerin idaresini yürüten valilere de çok defa “emîr” ve bazen “âmil” deniliyordu.
I- İslamlaşma hareketlerinin tamamen gerçekleşmemiş olması.
II- Kabilecilik düşüncesi ve asabiyeti.
III- Yeni peygamberlerin gelmesi.
Yukarıdakilerden hangisi Ridde olaylarının ana nedenlerinden birisidir?
Hz. Peygamber’in vefatına kadar Arap Yarımadası’nda siyasî birlik sağlanmış olmakla birlikte, esas anlamıyla bir İslâmlaşma gerçekleşmemiştir ve Arap Yarımadası’ndaki kabileler başlangıçtan beri siyasî bağımsızlık içinde yaşamışlar, hiçbir dönemde başka milletlerin hegemonyası altına girmemişlerdir. Bu yüzden doğru cevap C'dir.
Hz. Ebû Bekir’in, Irak fetihleri sırasında hangi bölgede tanıdığı haklar, çevre bölgelerde yaşayan başka kabileleri de harekete geçirdi ve aynı şartlarda Müslümanların idaresine girmek istediklerini bildirdiler?
Hz. Ebû Bekir’in, Hîrelilere tanıdığı haklar, çevre bölgelerde yaşayan başka kabileleri de harekete geçirdi ve aynı şartlarda Müslümanların idaresine girmek istediklerini bildirdiler.
Aşağıdakilerden hangisi, Hz. Ali’nin ilk icraatları arasında yer almaz?
A, C, D ve E seçeneklerinde yer bulan uygulamalar, Hz. Ali’nin ilk icraatları arasında yer almaktadır. Halife olduktan sonra Hz. Ali’ye yönelik önemli taleplerden biri de, Hz. Osman’ın katillerini cezalandırmasıydı. Ancak Hz. Ali halife olduktan sonra bu hususta arzu edilen adımları atamadı. Zira Hz. Osman’ın öldürülmesinde etkisi olan ya da öldürülmesine taraftar olan bazı insanların siyasî etkisini kıramıyordu. Bu durum Hz. Ali’ye karşı yükselen sesleri artırıyordu. Hz. Ali ise Hz. Osman’ın öldürülmesi meselesinin siyasî istikrar sağlanamadan ele alınmasının mümkün olmadığı kanaatindeydi. Dolayısıyla, doğru cevap B seçeneğidir.
Hudeybiye Antlaşmasını kim kaleme almıştır?
Bu anylaşma iki nüsha olarak iki tarafın şahitleri tarafından imzalanmıştır. kaleme alan ise Hz. Ali'dir.
Peygamber Efendimizin fizikî özelliklerine, bunların anlatıldığı edebî eser ve levhalara ne ad verilmektedir?
Peygamber Efendimizin fizikî özelliklerine, bunların anlatıldığı edebî eser ve levhalara hilye denilmektedir. Onun fizikî görünüşü yanında ahlâkî özelliklerine ve bu konuda yazılan eserlere de Şemâil adı verilmektedir.