Bunun ardından Hz. Peygamber, Müslümanlar dışında şehrin sakinleri olan Yahudi ve başka inanç sahiplerini de adalet ve insaf ölçülerinde kapsayacak hukukî bir metin ortaya koydu. Medine Vesikası adı verilen bu metinde karşılıklı ilşkiler, görev, sorumluluk ve haklar açık bir şekilde belirlenmişti.
Kur'an'da "müellefe-i kulüp" adıyla anılan ve ganimet taksiminde ayrıcalığa sahip kişiler aşağıdakilerden hangisidir?
Kur’an’da “müellefe-i kulûb/kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenler” adıyla anılan bu şahıslara yapılan ayrıcalıkla, onların bu lütuf sayesinde samimi birer Müslüman olmalarını sağlamak hedefleniyordu. Doğru cevap E'dir.
Bir gün bir şahıs Peygamber Efendimiz'i ziyarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştı. Bunu gören Peygamberimiz, “Arkadaş, titreme! Ben bir kral değilim. Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” diyerek muhatabını rahatlattı.
Bu davranış, Peygamberimiz'in hangi yönüne bir örnek oluşturmaktadır?
Hz. Peygamber’in Allah’a samimi kulluğu ve dinî duyarlılığı, toplum hayatına engin bir tevazu olarak yansırdı. Yukarıdaki örnek de bu tevazunun ve alçak gönüllülüğün bir ifadesidir.
Hz. Peygamber, hicret yolculuğunun nihayetinde henüz Medine’ye girmeden Kubâ’da birkaç gün içinde İslâm tarihinin beş vakit açık ilk mescidini yapmıştır. Daha sonra Mescid-iNebevî’yi inşa etmiş, bitişiğine de Suffe Okulu’nu hizmete açmıştır. Doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıdaki seçeneklerden hangisi Suriye fetihlerindendir?
Suriye topraklarında Müslümanlarla Bizanslıların karşı karşıya geldikleri ilk büyük savaş olan Ecnâdeyn Muharebesi, şiddetli çarpışmalar sonucunda Müslümanların kesin galibiyetiyle sona erdi (28 Cemâziyelevvel 13/30 Temmuz 634). Bu üstünlük, Müslümanlara Suriye kapılarını açmıştır. Doğru yanıt B'dir.
Peygamber efendimiz amcası olan Ebû Tâlib’e yardım etmek amacıyla hangi ticaretle uğraşırdı?
Peygamberimiz (s.a.v.) de Mekke’deki birçok Kureyşli gibi ticaret ile meşgul olmuştur. Kumaş ve tahıl ticaretiyle uğraşan Ebû Tâlib’e yardım etmek suretiyle ticaret hayatına başlamış ve amcasının yaşlandığı yıllarda kendisi ticarete devam etmiştir.
Hz. Peygamber, önce seriyye denilen küçük askerî birlikler hazırlayarak şehirlerarası ticaret yollarında kontrolü sağlamaya çalışmış, düşmanın faaliyetleriyle ilgili istihbarat toplamış, keşif birlikleri göndermiş, Medine’ye gerçekleştirilebilecek muhtemel hücumlara karşı şehrin güvenliğini sağlama adına çevre kabilelerle saldırmazlık anlaşmaları yapmıştır. Bütün bu hazırlıklardan sonra Hz. Peygamber, gerek müşrikler, gerek Yahudiler, gerekse Hıristiyanlarla askerî mücadeleye girişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, Peygamber Efendimiz’in saç rengi ve şekli ile ilgili doğrudur?
Hz. Peygamber, uzuna yakın orta boylu idi. Başı, insanlar arasında hoş ve güzel sayılacak ölçüdeydi. Yüzünün rengi beyazdı. Gözleri siyah, kaşlarının arası az açıktı. Kirpikleri sık ve uzundu. Sakalı sık, omuz başları ve omuzlarının arası geniş, elleri ve ayakları itidal üzere idi. Saçı kumral olup hafifçe dalgalı idi. Dolayısıyla, doğru cevap A seçeneğidir.
29 (650) yılında Suriye sahillerine yakın Arvad (Cyzikus) adası alındı. 31 (652) senesinde Sicilya ve Rodos üzerine seferler düzenlendi. Aynı yıl içinde İskenderiye’ye çıkartma yapmak isteyen Bizans donanması geri püskürtüldü. Yine bu yıllarda 200 gemilik İslâm donanması, İskenderiye (bazı rivayetlere göre Finike) açıklarında, II. Konstans kumandasındaki 500 parçalık Bizans donanmasına karşı büyük bir zafer kazandı. Yelken direklerinin çokluğu sebebiyle “Zâtü’s-savârî” adı verilen bu zaferle Bizans’ın Doğu Akdeniz’deki hâkimiyeti sona erdirildi. Hulefâ-yi Râşidîn döneminin en büyük deniz savaşı olan bu savaşın 31 (652) veya 34 (655) yılında yapıldığını bildiren rivayetler aktarılmıştır.
Ridde olaylarında Medine yönetimine isyan edenlerin bir kısmı sahte peygamberlerin (mütenebbî) etrafında toplanıp tamamen Müslümanlık dairesi dışına çıkarlarken (irtidat), diğer bazıları ise İslâm üzere kalacaklarını, ancak zekât vermeyeceklerini ilân etmişlerdir. Peygamberlik iddiasında bulunan yalancılarla savaşmak konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla beraber, İslâm’ın diğer esaslarına inanmakla birlikte zekât vermeyeceklerini söyleyenlerle savaş hakkında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Nitekim Hz. Ömer başta olmak üzere bazı Müslümanlar, diğer dinî görevleri yerine getirmeyi kabul etmekle birlikte sadece zekât vermekten kaçınanlara ayrıcalıklı davranılmasını teklif etmişlerse de bu konuda halîfe Hz. Ebû Bekir, namazla zekâtın ayrılmasına kesinlikle izin vermeyeceğini bildirmiştir. Ona göre, namazla zekâtı ayrı düşünmek doğru olmaz; zira din, bir bütündür, bölünemez. Doğru yanıt A'dır
Hz. Muhammed hangi yıl Medine’ye Hicret etmiştir?
622
Hz. Ebû Bekir’in açıklamaları, ensârın büyük bir kısmını ikna etti. Halîfelik görevinin Kureyş’te kalması kanaati öne çıkmaya başlayınca aşağıdaki kişilerden hangisi karşılıklı olarak aynı anda her iki taraftan birer kişinin bu makama getirilmesini teklif etmiştir?
Hz. Ebû Bekir’in açıklamaları, ensârın büyük bir kısmını ikna etti. Halîfelik görevinin Kureyş’te kalması kanaati öne çıkmaya başlayınca Hazrecli Hubâb b. Münzir, karşılıklı olarak aynı anda her iki taraftan birer kişinin bu makama getirilmesini teklif etti. Doğru cevap E dir.
Hz. Osman, kaynaklarda orta boylu, güzel yüzlü, gür saçlı, uzun ve beyaz sakallı, esmer tenli olarak tasvir edilir. Halim-selim, nazik ve mahçup bir tabiata sahipti. Çok merhametli ve son derece cömert bir şahsiyetti. Onun en meşhur vasfı ise, engin bir hayâ duygusuna sahip olmasıydı. Hz. Peygamber’in, Hz. Osman’a üstün hayâ duygusu dolayısıyla özel bir değer verdiği bilinmektedir. Nitekim kendisini ziyarete gelen en yakın iki arkadaşı Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i rahat bir vaziyette karşıladığı halde, Hz. Osman yanına geldiğinde hemen derlenip toparlanır ve kendisine çeki düzen verirdi. Bunun sebebi sorulduğunda, “Kendisinden meleklerin hayâ ettiği bir kimseden ben hayâ etmeyeyim mi?” buyurmuştu.
Hz. Osman, Hz. Peygamber’in vahiy kâtiplerindendi, onun sır katibi olduğu da söylenmiştir. Vahiy kâtipliği yanında mektup ve antlaşma gibi bazı resmî vesikaları da kaleme almıştır. Hz. Osman, ilmî bakımdan da yetişmişti, hatta hac menasiki konusunda en bilgili sahâbî olduğu söylenmiştir. Kur’an’ı ezberleyen ve Hz. Peygamber’in sağlığında fetvâ veren bir kaç sahâbî arasında sayılır. Hadisleri tam olarak rivayet eder, bu hususta çok titiz davranırdı. Hz. Peygamber’den 146 hadis rivayet etmiştir.
Hz. Ebu Bekir'in ölümü sonrası ikinci halife kim olmuştur?
Hz. Ebu Bekir sonrası Hz. Ömer ikinci halife olarak seçilmiştir.
Hz. Peygamber'in (sav) hicreti sebebiyle Yesrib, Medinetü'n Nebi, yani peygamber şehri, Mekke'den gelenler hicret edenler ve onlara kucak açan Medinelilere hangi isim verilmiştir ?
Hz. Peygamber’in hicreti sebebiyle Yesrib, Medinetü’n-Nebi, yaniPeygamber Şehri, Mekke’den gelenler muhacirîn (hicret edenler), onlarakucak açan Medineliler ise Ensar (yardımcılar) adını almıştır.
Abdulmuttalip öldükten sonra Hz. Muhammed'i kim himayesine almıştır?
Dedesi öldükten sonra amcası olan Ebu Talip, Hz. Muhammed'i himayesi altına almıştır.
Şam valisi Muaviye Kıbrıs'ı fethetmek istemiş fakat Halife Ömer'den fetih konusunda izin alamamıştır. Halife Osman zamanında ise Kıbrıs için şartlı izin almıştır. Bu şart nedir?
Dımaşk valisi Muâviye b. Ebû Süfyân, Kıbrıs’ın fethi için Hz. Ömer’den izin istemiş, ancak denizin durumu hakkında Mısır valisi Amr b. Âs’tan rapor isteyen halife, müslüman askerleri tehlikeye atmamak için deniz seferine izin vermemişti. Hz. Osman zamanında Suriye genel valiliğine atanan Muâviye, yeni halifeden bu izni almayı başardı. Hz. Osman, sahillerin askerle takviye edilmesi ve hiç kimsenin sefere zorlanmayıp yalnız gönüllülerin katılması şartıyla Kıbrıs fethine çıkılmasına izin vermişti.