İslâm düşünce tarihçileri tarafından ilk İslâm filozofu olarak kabul edilen kişi kimdir?
Kindî’nin birçok klasik ve modern felsefe tarihçisi tarafından “ilk İslâm Filozofu” olarak kabul edilmesinde şüphesiz O’nun döneminin tabii ve insani bilimlerindeki üstün kavrayışı, fizikten metafiziğe, astronomiden matematiğe, tıptan kimyaya, döneminin hemen bütün bilimlerinde yazdığı eserlerin çeşitliliği ve yetkinliği etkili olmuştur.
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur; Müslüman askerleri İran’ı feth edince, İran’da buldukları Pehlevice eski İran krallarının tarihine ait “Hudayi Nâme” adlı eseri Hz. Ömer’e gönderirler. Hz. Ömer, eserin Arapça’ya tercümesini emreder. Ancak Hz. Ömer tercümenin ilk bölümünü okuyunca; hoşuna gitmez ve eserin tercümesini durdurur.
Evrenin zamanın eseri olduğu şeklinde görüşler ileri süren İslâm’a yönelik entelektüel eleştiri yapan akımın ismi nedir?
Dehriyye olarak anılan gruplar evrenin zamanın eseri olduğu şeklinde görüşler ileri sürdüler. Bu görüş aynı zamanda cahiliyye Arapları arasında da bulunmaktaydı. Doğru cevap C şıkkıdır.
Aşağıdaki dini düşüncelerin hangisinin temelinde Budizm vardır?
Bugünkü Hind düşüncesinin temelinde Hinduizm, Çin düşüncesinin temelinde Budizm, Batı düşüncesinin temelinde Hıristiyanlık olduğu gibi, İslam düşüncesinin temelinde de İslam vardır.
Endülüslü Müslüman filozoflarda akıl, ittisal, mutluluk, sosyal ve siyasal yaşamla ilişkileri konularının merkezde olduğunu görmekteyiz. Bunun en önemli sebebi İbn Bâcce döneminde Endülüs’te yaşanan iç karışıklık ve siyasal birliğin bölünmüşlüğüdür. Ayrıca böylesi bir ortamda filozoflar çok sıkıntılı dönemler yaşamaktadır. Dini çevrelerin felsefe çalışmalarınahoşgörüsüz davrandığı anlaşılmaktadır. Bundan dolayı İbn Bâcce erdemsiz toplumda yalnız başına kalan filozofun mutluluğa nasıl ulaşabileceğini teorik olarak tartışmaktadır.İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur. Doğru cevap A şıkkıdır.
Aşağıdaki okullardan hangisi evrenin başlangıcı ile sonu olmadığını ve yaratılmadığını iddia etmektedir?
Dehriyye şeklinde anılan okul evrenin başlangıcı ile sonu olmadığını ve yaratılmadığını iddia etmektedir. Okulun isminde bulunan “dehr” kelimesi başlangıcı ve sonu olmayan zaman anlamındadır. Bu kavram zaman zaman İslâm toplumunda ortaya çıkan tüm din dışı fikirlere isim olarak da kullanılmıştır.
Fârâbî Aristocu cizgiye yakın durarak bilginin kaynağının duyular olduğunusavunur. Bu yüzden Platon’un “doğuştan bilgi” teorisini reddeder.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Bâcce’nin insanın mutluluğu, ahlak ile siyaset ilişkileri, akli bilgiye ulaşmanın imkânı ve önemini tartıştığı eserlerden biri değildir?
İbn Bâcce’nin felsefenin tüm alanlarına dair eserleri bulunmaktadır. Tedbîrül-mütevahhid, Risâletü'l-vedâ, İttisâlü'l-‘akl bi'l-insân, el-Vukuf ile'1akli'l-fa'âl, Fi'1-gâyeti'l-insâniyye, isimli eserleri insanın mutluluğu, ahlak ile siyaset ilişkileri, bu bağlamda akli bilgiye ulaşmanın imkânı ve önemini tartışmaktadır. Bu çerçevede faal aklın rolünü de incelemektedir. Diğer bir eseri olan Kitâbü'n-Nefs ise Aristocu plan üzerinden nefis ve güçlerini ele almaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi 4 Halife Dönemi’inde İslâm topraklarına katılmamıştır?
Medine 4 Halife Dönemi’nden önce de İslâm topraklarında idi.
İslami düşünceye göre; inanma eylemi en üst değerden en alt değere ve sonrasında değersize doğru bir algı biçimini tercih eder. Bu duruma ne ad verilir?
İnanma eylemi öncelikle dini değerleri ve sembolleri dikkate alırken, düşünme eylemi doğrudan düşünülebilir olana yani muhtevaya yönelir. Bu bağlamda inanma eylemi daha ziyade sembolleri ve değerleri ortaklaşa paylaşan insanlarla birlikte düşünmeye (sosyal geleneksel algı) ağırlık verirken, düşünme eylemi bireysel algının farklılaşmasını anlam zenginliği olarak kabullenir. İnanma eylemi en üst değerden en alt değere ve sonrasında değersize doğru bir dikey (hiyerarşik) algı biçimini tercih ederken, düşünme eylemi düşünülebilir olanı doğrudan tecrübe etme anlamında yatay algı biçimine yaklaşır. Doğru cevap A şıkkıdır.
Kindî felsefenin pratikteki yararını dikkate alarak onu “İnsanın gücü ölçüsünde Allah’ın fiillerine benzemesidir” diye tarif etmektedir. Bu tanımla o, insanın hikmet, kudret, adâlet, iyilik, güzellik ve gerçeklik gibi ilâhî sıfat ve erdemleri edinerek tam erdemli bir kişi olacağını söylemektedir. “Felsefe ölümü önemsektir” tarifinin yorumunda, ise biri tabiî, öteki iradî olmak üzere iki çeşit ölümden söz eden filozofa göre önemli olan ikincisidir yani nefsin istek ve arzularını öldürmektir.
Kindi hem dini telakkiyi hem de Eflâtun’un görüşlerini paylaşırken, öte yandan nefsin bedenle birlikte ortaya çıktığını söyleyen Aristo ile Fârâbî ve İbn Sînâ gibi meşşâîlerden de ayrılmış olmaktadır. Doğru cevap E seçeneğidir.
Hayy b. Yakzan isimli eserin yazarı İbn Tufeyl’dir.
Batı İslâm dünyasında yetişen ilk Müslüman filozof kimdir?
İbn Bâcce (ö. 533/1139) Batı İslâm dünyasında yetişen ilk Müslüman filozoftur.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Bacce’nin felsefe alanında yazdığı eserlerinden değildir?
Dânişname-i Ala'î İbn Sina’nın eserlerindendir.
İslâm dünyasında en yaygın ve en etkili olan Mesşşai okulu Aristo felsefi sistemi tarafından belirlenir ve yönlendirilir. Doğru cevap A'dır.
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa kimin döneminde gerçekleştirilmiştir?
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur.
"Mensubu olduğu mezhebin (Zahirilik) adından da anlaşılacağı üzere, İslâm düşüncesinin içinde yeşermekte olduğu tüm kültürel gelenekleri Kur’an ve hadislerin zahiri (görünür, açıkça bilinebilir, fenomenal) anlamına nispetle eleştiriye tabi tutmaktadır"
Yukarıda bahsedilen kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Bahsedilen kişi ibn Hazm'dır
Uyûnü'l-hikme. Mantık, tabîiyyât ve metafizik olmak üzere üç bölümden oluşan kitabın tabîiyyât bölümü ilk defa Tis'u resâ'il içerisinde neşredilmiştir. Doğru cevap C şıkkıdır.
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
İslâm düşüncesi, kaynak olarak her zaman Kur’an ve hadislere yönelmiş olmakla birlikte, içinde yeşerdiği kültürel dillerin söyleyebilme gücü ve imkânlarına göre kavramlaştırmalar yapabilmiştir. Kur’an’ın indiği tarihsel ortamda yaşayan insanlara hitap ederken kullandığı kelimeler ile daha sonra Müslümanların farklı kültürlerden edindikleri farklı kelimeler birbirine nispeten yabancıdır. Kur’an “zerre” kelimesini kullanırken, daha sonra Müslümanlar bu kelime karşılığında “atom” kelimesini kullanmışlardır. Türkçe içinde düşünen bir İslâm düşünürü, İslâm ile ilgili algısının Türkçenin kendi tarihsel geleneği (hazinesi) ile onun diğer kültürel dillerle olan etkileşimine dayandığını fark etmek durumundadır. Karakter yabancılık nedeniyle İslâm düşünürleri otantiklik (sahihlik, asla uygunluk) ve yenilik (anlamın güncellenmesi) arayışları arasında sürekli ikilem yaşamışlardır.