İslam düşünürleri tarafından, varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması durumuna ne isim verilmiştir?
İsla^m düşünürleri, varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması ile bu varlığın zihnimizde bir kavram ve imge aracılığı ile farklı bir gerçeklik olarak yer alması arasında ayrım yapmışlardır. Biz bu gerçekliğin ilkine (dış dünyadaki haline) ontik, zihnimizde kendisini açmışlık durumuna ontolojik adını vermekteyiz.
Aşağıdaki görüşlerden hangisini İbn Tufeyl savunmaktadır?
İbn Tufeyl’e göre meşrikî hikmet teorik akıl yürütmeyle yetinmez. Sadece akıl yürütme ve araştırma en yüksek yetkinlik derecesine ulaşmak için yeterli değildir. İnsanın duygu dünyasında yaşamış olduğu manevi tecrübeleri ihmal edilmemelidir. Müşahede, zevk, huzur ve ruhi tecrübe önem kazanır. İbn Tufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır. Gazzâlî’nin bu noktada model olduğunu belirtir. Ona göre Gazzâlî müşahede ve huzur hallerini yaşamış ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaşmıştır. Doğru cevap D’dir.
I. Daha çok dinî metinlerin anlaşılmasına bağlıdır.
II. Değerleri ve sembolleri dikkate alır.
III. Sebep-sonuç ilişkisiyle olayları açıklamayı amaçlar.
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri inanma eylemiyle ilgilidir?
İnanma ve düşünme eylemlerinin kendilerine özgü karakterlerini ana hatlarıyla tanımlamak gerekirse; inanma eylemi daha çok dinî metinlerin anlaşılmasına bağlı iken düşünme eylemi daha çok sebep-sonuç ilişkilerini dikkate alarak olayları açıklamayı amaçlar. Benzer şekilde inanma eylemi öncelikle dini değerleri ve sembolleri dikkate alırken, düşünme eylemi doğrudan düşünülebilir olana yani muhtevaya yönelir.
İslam Felsefesi kaçıncı yüzyılda gelişmeye başlamıştır?
İslâm felsefesi H.3/M.9.yüzyıldan itibaren çok hızlı bir gelişim sürecine girmiştir.
Yine tabiatçılar olarak isimlendirilen bir grubun Tanrı’yı dışlayarak evreni sadece tabiatın bir eseri olduğu iddiası da cevaplanmalıydı. Bu son iki eleştiri ise Tanrı’nın mutlak ezeliliğine ve varlığına yönelik bir meydan okumaydı.
Gazzâlî’nin tasavvufun ehli olma noktasında bir model olduğunu belirten, müşahede ve huzur hallerini yaşadığını ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaştığını söyleyen Batı Endülüs filozofu kimdir?
İbn Tufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır. Gazzâlî’nin bu noktada model olduğunu belirtir. Ona göre Gazzâlî müşahede ve huzur hallerini yaşamış ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaşmıştır (İbn Tufeyl, 1975, s. 79-82).
İbn Rüşd’ün din ve felsefenin her biri adına belirlemiş olduğu alan ve sınırları aşmayarak ayetlerin iç bütünselliğine dikkat çektiği kitabının adı nedir?
Bu kitap el-Keşf an-Menâhic-il Edille adlı kitaptır.
"Emredileni yerine getirmek" inanma eylemi kapsamında yer alan hangi kavramın ifadesidir?
"Emredileni yerine getirmek" itaat kavramının ifadesidir
İslam’ın siyasal yapısının kurulması aşağıdaki olayların hangisiyle gerçekleşmiştir?
Peygamberin Medine'ye hicretiyle İslâm’ın siyasal yapısı kurulmuş oldu. Medine'de oluşan yeni siyasî-hukukî yapı içinde bir taraftan sosyal, ekonomik ve askerî teşkilâtlanma gerçekleştirilirken diğer taraftan buradaki ve Arap yarımadasındaki gayrimüslimlerle iyi ilişkilerin kurulmasına çalışıldı.
İbn Bacce’nin felsefesinin temel konusu aşağıdakilerden hangisidir?
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur.
Dinin gerekliliğini siyasi ve hukuki açıdan ele alan İbn Sina, insanın tek başına yaşaması durumunda bütün ihtiyaçlarını karşılamasının imkansız olduğunu, bu sebeple topluluk içinde yaşamak mecburiyetinde bulunduğunu hatırlatarak birlikte yaşayan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaları, kamu düzenini ve iç barışı sağlamaları gerektiğini, bunun da ancak iş bölümüyle başarılabileceğini belirtir. Devletler ve toplumlar da bu gerçekten doğmuştur. Toplumsal ilişkilerin ve iş bölümünün sağlıklı yürüyebilmesi için herkesin samimiyetle benimseyip uyacağı başlıca yasaların ve kuralların ortaya konulmuş bulunması gerekir. İbn Sina'ya göre bu düzenin dayanağı olan temel ölçüleri belirleme işi bütünüyle toplumun kendisine bırakılırsa o zaman herkes kendi yararına olanın adalete uygun, zararına olanın ise adalete aykırı ve zulüm olduğunu ileri sürecektir. Böylece ortak ahlaki ve hukuki normlarda bir anlaşma bulunamayacağı için kamu düzeni sürekli sarsılacak ve toplum kalıcı bir barışa ulaşamayacaktır. Bundan dolayı ilâhî inayetle toplum içinden bir kişi peygamber olarak görevlendirilmiş, ona ferdî ve içtimai hayatı düzenleme yönünde gerekli bilgi verilmiştir. Çünkü ilâhî inayet fert ve toplumun iyiliğini, kamu düzeninin gerçekleşmesini, kamu düzeni de nübüvvetin varlığını gerekli kılar. İnsanı tutkuları konusunda uyararak onlara kapılmaktan koruma ve akla göre davranmaya yöneltmede dinin varlığı gerekli olup onun yerini başka bir şey tutamaz. Doğru cevap A seçeneğidir.
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu nedir?
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur. İnsan, yapısı itibariyle evrene benzer. Onda üç boyut bulunur: 1) Tabiî, 2) duyusal ve 3) aklî boyut.
Hz. Ali’nin sonraki taraftarları, halifenin kimin olacağının dinen, vahiy yoluyla belirlendigini iddia etmişlerdir. Hilafet meselesi etrafında Hariciler, Şia ve Mürcie grupları ortaya çıkmıştır. Doğru cevap A'dır.
İslam düşünce tarihçileri tarafından kabul edilen ilk İslâm filozofu aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm düşünce tarihçileri tarafından ilk İslâm filozofu olarak kabul edilen Yakup İbn İshak el-Kindî (öl. 252h/866m?) soylu bir ailenin çocuğu olarak bugünkü Irak’ın güneyinde İslâm döneminde kurulmuş önemli bir şehir olan Kûfe’de doğmuştur.
İbn Rüşd’ün din karşısında felsefenin meşruiyetini ve gerekliliğini sorgulamakla başladığı eseri aşağıdakilerden hangisidir?
İbn Rüşd din-felsefe ilişkilerini ele aldığı Fasl'ul-Makal'e din karşısında felsefenin meşruiyetini ve gerekliliğini sorgulamakla başlar.
Her ne kadar rasyonel (akılcı) bilincin kuramsal gelişimi doğrultusunda İslâm düşünürlerinin genel tutumu yukarıdaki gibi olsa da, sözgelimi İbn Tufeyl’in Hayy b. Yakzan adlı eserine baktığımızda farklı bir tabloyla karşılaşmaktayız. Bu eserde Hayy, ıssız bir adada büyür ve tabiatı gözlemleyerek kendi teorik ve ontolojik (varlık-bilimsel) rasyonel (akılcı) bilincini geliştirir. Doğru cevap E'dir.
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur. Müslüman askerler İran’ı feth edince, İran’da buldukları Pehlevice eski İran krallarının tarihine ait “Hudayi Name” adlı eseri Hz. Ömer’e gönderirler. Hz. Ömer, eserin Arapça’ya tercümesini emreder. Ancak, Hz. Ömer, tercümenin ilk bölümünü okuyunca hoşuna gitmez ve eserin tercümesini durdurur. Doğru cevap D'dir.
Hangi akım ahiret hayatına yönelik olarak tenasüh inancını ileri sürmekteydi?
Brahmanlar ahiret hayatına yönelik olarak tenasüh inancını ileri sürmekteydiler. Ayrıca onlar sıradan insanların da mucize gösterebileceklerini iddia ediyorlardı. Brahmanların bu iddiaları Allah’ın adaleti, peygamberlik, ahiret hayatı ve mucize konularının daha derinden tartışılmasını gerektirdi. Tüm bu eleştiri ve iddialar cevaplanmalıydı.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Tufeyl’in savunduğu felsefe anlayışının özelliklerinden değildir?
İbn Tufeyl’e göre meşrikî hikmet teorik akıl yürütmeyle yetinmez. Sadece akıl yürütme ve araştırma en yüksek yetkinlik derecesine ulaşmak için yeterli değildir. İnsanın duygu dünyasında yaşamış olduğu manevi tecrübeleri ihmal edilmemelidir. Müşahede, zevk, huzur ve ruhi tecrübe önem kazanır. İbn Tufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır.
"Felsefe, sanat eseri olarak varlıklar üzerine düşünme ve Yapıcı (es-Sani )yı tanımadır.” şeklinde bir İslami Felsefe tanımlaması yapan filozof aşağıdakilerden hangisidir?
Felsefe, “Sanat eseri olarak varlıklar üzerine düşünme ve Yapıcı (es-Sani) yı tanımadır.” İbn Rüşd’e göre felsefe o halde, Allah’ı ve O’nun sanatını bilmektir.