İbn Bâcce'ye göre insanı diğer varlıklardan ayıran boyut hangisidir?
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur. İnsan, yapısı itibariyle evrene benzer. Onda üç boyut bulunur: 1) Tabiî, 2) duyusal ve 3) aklî boyut. Fakat insanı diğer varlıklardan ayıran özelliği aklıdır. İbn Bâcce Aristocu çizgiyi takip ederek insanı bu doğanın bir parçası olarak kabul eder. Tabiî boyut dediğimiz alan burasıdır. Bu boyutu itibariyle insan dört unsura, bunlardan oluşan mürekkep parçalara, beslenme, büyüme ve üreme güçlerine sahiptir. İkinci boyutuyla ise duyu güçlerine sahiptir. Bunlar ortak duyu, hayal ve hafıza güçleridir.
İbn Sina, Şifa adlı eserinin “Peygamberliğin Kanıtlanması” kısmında kutsal metinlerin ancak felsefi düşünmeye meyilli insanların fark edebileceği bir takım işaretler sunduğunu belirtir. Hakikati başkalarından aktarılan söylemlerle anlamaya yatkın insanlardan farklı olarak, felsefi zekâlar Kur’an ve hadislerde işaret edilen hakikati apaçık şekilde tecrübe etmeye çalışırlar. Doğru cevap A'dır.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd’ün felsefe anlayışını yansıtmaktadır?
İbn Rüşd’e göre felsefe, bilim ve mantık çalışmaları tüm insanlığın bilgi ve tecrübe birikimleriyle geliştirilmiş evrensel bir kazanımdır. Felsefe ve mantık çalışmalarında kendisinden faydalandığımız önceki insanların dinde bizimle ortak olmasıyla, olmaması farksızdır. İbn Rüşd felsefe, bilim ve mantık çalışmalarının bir gelenek işi olduğunun ve bunların "süreklilik-devamlılık" prensibiyle var olabildiklerinin farkındadır.
Aşağıdakilerden hangisi Kindi’ye göre aklın türlerinden bir değildir?
Kindi kendisinden önce de yoğun tartışma konusu yapılan soyutlama işlevi ve tam bağımsiz bilginin ortaya çıkışı ilgili tartışmalara aklı dörde ayırarak çözüm getirmeye çalışmıştır. Bunlar Sürekli Fiil Halindeki Akıl,Güç Halindeki Akıl, Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl ve Beyânî veya Zâhir Akıldır.
İstek ve iradeye gerek kalmadan, çaba harcamadan, mantık ve matematik yöntemlere başvurmadan Allah'ın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bilgi hangisidir?
Dini (ilahî) ilimlerin kaynağı vahiydir. Vahiy, istek ve iradeye gerek kalmadan, çaba harcamadan, mantık ve matematik yöntemlere başvurmadan Allah'ın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bir bilgidir. İnsanî ilimler felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca ikiye ayrılır.
Kindî, özellikle halife Mutasım’ın oğlu veliahd Ahmet’e özel hocalık yapmıştır.
Tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı, ekonomik zenginleşmeye tepki olarak doğduğunu ileri süren İslam Düşünce Okulu aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm Düşünce okullarından tasavvuf tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır. Fetihler sonrası İslâm toplumun geçirmiş olduğu zenginleşme ve dünyevileşme eğilimleri dinin, insanın, dünyanın ve yaşamım anlamına dair sorular uyandırmıştır. Sufiler hem bu soruları sormuşlar hem de buna insanın kendi iç dünyası merkezli bir cevap vermişlerdir.
İslam düşünürleri tarafından, varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması durumuna ne isim verilmiştir?
Varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması durumuna ontik adı verilmiştir.
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur. Müslüman askerler İran’ı feth edince, İran’da buldukları Pehlevice eski İran krallarının tarihine ait “Hudayi Name” adlı eseri Hz. Ömer’e gönderirler. Hz. Ömer, eserin Arapça’ya tercümesini emreder. Ancak, Hz. Ömer, tercümenin ilk bölümünü okuyunca hoşuna gitmez ve eserin tercümesini durdurur. Doğru cevap D'dir.
Antik Yunan ve Hellenistik düşüncenin oluşumunda aşağıdakilerden hangi medeniyetin düşüncesinin etkisi yoktur?
Bu düşüncenin oluşumunda, Anadolu İyonya medeniyeti başta olmak üzere, Fenike, eski Mısır, Mezopotamya (Babil) ve Hind düşüncelerinin etkileri vardır.
Yukarıdakilerden hangisi İslam Felsefe okulları arasında yer almaz?
Aklî mirasın devralınmasına yönelik tercüme hareketiyle beraber felsefenin altında birçok okul oluşmaya başladı. Bunlardan özellikle Meşşâî ve İşraki okul İslâm dünyasında yaygınlık kazanıp sürekli olmuştur. Bunun dışında Dehriyye ve Tabiatçılar şeklinde iki okul daha vardır.
İbn Bâcce insanları aklî suretleri elde etmelerine ve buna bağlı olarak oluşan akli yetkinliklerine göre derecelendirir.1. Cumhûr (sıradan insanlar) mertebesi: Bu seviyede olan insanlar aklın konusu olan şeyleri ancak “maddî sûretler aracılığıyla idrak edebilmektedir. Yetkin bir soyutlama yapamadıkları için eşyanın zihinlerindeki karşılıkları tam oluşmamıştır. Bundan dolayı bu seviyedeki insanların zihninde aynı eşya farklı tasarımlarda oluşabilir. Bu seviyedeki insanlar yetkinlik bakımından en düşük seviyede olanlardır.2. Nuzzâr: Bu sınıf tabiat bilimleri ve matematiksel bilimlerle uğraşan kimselerdir. Soyut sûretleri cisimlerin idrakleri olarak değil de kendinde varlığı olan ma‘kûller olarak idrak edebilmektedirler. Fakat bu sınıf da manevi suretleri doğrudan idrak edememektedir.
3. Su‘edâ (mutlu insanlar): İbn Bâcce’ye göre bu son grup filozoflardır. Tabiat âlimi maddî ve manevi suretleri yani ma‘kûlleri elde ettikten sonra yetkinleşmesine devam eder. Yetkinleşme sonucunda ma‘kûlleri doğrudan idrak edebilir, eşyanın mahiyetini ayniyle kavrar. Böylece akıl akledilen suretlerle aynileşir. İbn Bâcce bu hale müstefâd akıl adını verir. Bu son yetkinlik halinde insan aklı faal akılla ittisâl eder. Bu ise akli varlık olan insanın ulaşabileceği en büyük ve ebedî mutluluktur. Çünkü insanı diğer tüm varlıklardan ayıran temel özellik akıl sahibi oluşudur. Diğer iki sınıf insan grubunun tam bir mutluluğa ulaşabilmesi İbn Bâcce’ye göre mümkün değildir. İnsan aklını yetkin bir şekilde kullandıkça maddî kayıtlardan ve çokluktan kurtulup sürekliliğe ve Birliğe ulaşabilir. Bu ise gerçek mutluluktur. Yüce Allah’ın birliğini ve düzenini temaşa etmek demektir.Burada şunu dikkatle vurgulamak gerekir. İbn Bâcce’nin burada kast ettiği mutluluk tasavvufun önerdiği mutluluk yolundan ayrışmaktadır. Mutasavvıflar keşf, zevk ve müşahede yolunu önerir. İbn Bâcce ise teorik bilgilenme ve entelektüel yetkinleşmeyi vurgular. Ona göre mutluluğa akli bilgi olmaksızın ulaşmak imkânsızdır. İbn Bâcce bu bağlamda Gazzâli’yi de ciddi bir şekilde eleştirir. İbn Tufeyl’e göre meşrikî hikmet teorik akıl yürütmeyle yetinmez. Sadece akıl yürütme ve araştırma en yüksek yetkinlik derecesine ulaşmak için yeterli değildir. İnsanın duygu dünyasında yaşamış olduğu manevi tecrübeleri ihmal edilmemelidir. Müşahede, zevk, huzur ve ruhi tecrübe önem kazanır. İbnTufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır. Gazzâlî’nin bu noktada model olduğunu belirtir. Ona göre Gazzâlî müşahede ve huzur hallerini yaşamış ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaşmıştır. Dolayısıyla iki filozofun arasındaki fikir farklılığı E şıkkında verilen ifade ile ilişkilidir. Doğru cevap E şıkkıdır.
Kindî, aklı dörde ayırmıştır. Bu sınıflandırmada, bilgiyle özdeşleşen aklın, sahip olduğu bu bilgileri ortaya koyması durumunu ifade eden akıl türü aşağıdakilerden hangisidir?
Yukarıda tanımı yapılan akıl türü “Beyânî veya Zahir Akıl”dır.
Fârâbî tarafından hem aklın işlevini açıklamak hem de Peygamberlik gibi İslâm’a has bir anlayışı rasyonel açıdan temellendirmek için kullanılan, güç halindeki aklın fiil haline çıkması için sürekli fiil halinde bulunan bir dış etkene ihtiyaç olduğunu söyleyen teorinin adı nedir?
Soruda tarif edilen teorinin adı psikolojik akıllar teorisidir. Aristo bu teoriye faal akıl adını verir.
İbn Bacce’nin felsefesinin temel konusu aşağıdakilerden hangisidir?
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur.
Tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı, ekonomik zenginleşmeye tepki olarak doğduğunu ileri süren İslam Düşünce Okulu aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm Düşünce okullarından tasavvuf tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır. Fetihler sonrası İslâm toplumun geçirmiş olduğu zenginleşme ve dünyevileşme eğilimleri dinin, insanın, dünyanın ve yaşamım anlamına dair sorular uyandırmıştır. Sufiler hem bu soruları sormuşlar hem de buna insanın kendi iç dünyası merkezli bir cevap vermişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi “Hikmetü'l-işrâk” adlı eserin yazarıdır?
Sühreverdi ana eseri Hikmetü'l-işrâk'ta rasyonel bilgi kanalıyla gerçeğe ulaşmanın imkânsız olduğunu savunur. İnsan ancak derunî tecrübe ve mükâşefe yoluyla iç aydınlığa ve işrâka erebilir. Kesin hakikate ilâhî feyiz ve ilhamla ulaşılır. Gerçek bilgi objektif varlıklarda değil insanın kendi sübjektif dünyasında yani kendi özündedir.
XII. yüzyılda Meşşailiğe karşı eleştiri getiren ve Meşşai felsefeye karşı mistik tecrübe ve deruni sezgiye dayanan düşünceyi savunan İşraki okulunun kurucusu kimdir?
XII. yüzyıla kadar İslâm Dünyasında en yaygın felsefe okulu Meşşâilikti. Bu yüzyılda Meşşâîliğe karşı İşrâkî okul tarafından eleştiriler getirilir. Okul Şehâbeddin es-Sühreverdî (ö. 587/1191) tarafından kurulmuştur.