Aşağıdakilerden hangisi tarihin sadece rivayetleri nakletmek olmadığını aynı zamanda yorum olduğunu belirtmektedir?
İbn Miskeveyh’e göre tarih sadece rivayetleri nakletmek değildir. Aynı zamanda yorumdur. Akılcılık, tenkitçilik ve faydacılık prensiplerine bağlı kalınarak yapılan bir tarihçilikte amaç geçmiş olayları doğru tespit etmek, bunları sebepleriyle açıklamak, nihayet bu olaylara dayanıp gelecek için var sayımlar üretmektir.
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Dönemi’nde Materyalist yaklaşımı temsil eden düşünürlerden birisidir?
Osmanlı Dönemi’nde Materyalist yaklaşım en belirgin şekliyle Baha Tevfik tarafından temsil edilmekteydi.
G.Cardano’nun hangi eserinde Kindi’nin kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikredilir?
İlk Müslüman filozof ve bilim adamı Kindî’nin bilimci ve filozof olarak Batı düşüncesine ve bilimine o kadar etkisi olmuştur ki, büyük Latin düşünce tarihçisi G. Cardano, De Subtilitate adlı eserinde onun kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikreder. Batı’da Latinler arasında Alkindus olarak meşhurdur.
Bîrûnî’nin Sanskritçe’den Arapça'ya yaptığı çevirilerden günümüze ulaşan bir örnek aşağıdakilerden hangisidir?
Bîrûnî’nin Sanskritçe’den Arapça'ya yaptığı çevirilerden günümüze ulaşan bir örnek Tercümetü Kitabi Batencel’dir.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi sadece akıl yürütmenin ve araştırmanın en yüksek yetkinlik derecesine ulaşmak için yeterli olmadığını savunmaktadır?
İbn Tufeyl’e göre meşrikî hikmet teorik akıl yürütmeyle yetinmez. Sadece akıl yürütme ve araştırma en yüksek yetkinlik derecesine ulaşmak için yeterli değildir. İnsanın duygu dünyasında yaşamış olduğu manevi tecrübeleri ihmal edilmemelidir. Müşahede, zevk, huzur ve ruhi tecrübe önem kazanır. İbn Tufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır. Gazzâlî’nin bu noktada model olduğunu belirtir. Ona göre Gazzâlî müşahede ve huzur hallerini yaşamış ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaşmıştır.
İslam düşüncesinin yabancı kaynaklarını oluşturacak olan yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa hangi hükümdar zamanında olmuştur?
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur.
Gazzali ile başlayan tehafut geleneği hangi düşünüre kadar devam etmiştir?
Gazzâlî ile başlayan tehafut geleneği, Osmanlının son Şeyhülİslâmlarından olan Musa Kazım Efendi’nin (ö. 1918) yazdığı “İbn Rüşd’ün Felsefi Metodu ve İmam-ı Gazzâlî ile Bazı Konulardaki Münazarası” başlıklı eserine kadar devam etmiştir. Yaklaşık bu 800 yıllık süre içinde İslâm dünyasında gerek müstakil tehâfüt, gerekse mevcut olan bir tehâfütün yorumu tarzında, bu gelenek kapsamında on iki eser yazılmıştır.
İbn Rüşd’ün kullanmış olduğu yorum teknikleri kavramsal analiz, Aristo sonrası tarihsel birikimin analizi ve otoritelere başvuruş, sistematik olarak eleştirinin kullanılması ve problemler ve kavramlar düzeyinde sistem içi vurguların değiştirilmesi şeklinde özetlenebilir. Doğru cevap D şıkkıdır.
Metafizik olarak felsefe yapmayan, ancak yine Batı düşüncesi ile irtibat halinde İslâm düşüncesine katkı yapan çok sayıda düşünür vardır. Bunlar arasında M.Şemsettin Günaltay, Elmalılı Hamdi Yazır, kadın hareketleri bağlamında Fatma Aliye ve Emine Semiye (ki bunlar Ahmet Cevdet Paşa’nın kızlarıdırlar), Mehmet Akif, Namık Kemal gibi isimler ön plandadır.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi metafizik olarak felsefe yapmamış fakat Batı düşüncesi ile irtibat halinde İslam düşüncesine katkı yapmıştır?
Metafizik olarak felsefe yapmayan, ancak yine Batı düşüncesi ile irtibat halinde İslâm düşüncesine katkı yapan çok sayıda düşünür vardır. Bunlar arasında M.Şemsettin Günaltay, Elmalılı Hamdi Yazır, kadın hareketleri bağlamında Fatma Aliye ve Emine Semiye (ki bunlar Ahmet Cevdet Paşa’nın kızlarıdırlar), Mehmet Akif, Namık Kemal gibi isimler ön plandadır.
İslâm ilim geleneğinde tarih düşüncesi bakımından en meşhur ve en etkili isim aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm ilim geleneğinde tarih düşüncesi bakımından en meşhur ve en etkili isim hiç şüphesiz İbn Haldun’dur (ö. 808/1406).
Felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan “Vâridat” adlı eser kime aittir?
Bedreddin Simavi, vahdet-i vücud nazariyesi doğrultusunda Varlık, âlem, ruh-beden ilişkisi, ölüm sonrası hayat gibi konulardaki klasik yaklaşımları eleştirmiş ve hemen her hususu Allah’ın varlığının zuhuru açısından açıklamaya çalışmıştır. Felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan eserinin adı Vâridat’tır.
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
En temelde İslâm düşüncesinin sorulan sorulara göre ortaya çıkabildiğini ve gelişebildiğini söylemeliyiz. Şayet düşünmeye ve hatta inanmaya yol açan şey temelde sorular ise, bu durumda yukarıdaki sorular hem Kur’an’daki inanma ve düşünme ile ilgili ayetleri, hem İslâm düşünce tarihinin temel motivasyonlarını hem de kendimizi daha iyi anlayabilmek için önemli rol üstlenirler. İslâm düşüncesi tarihi, tabir caizse, kendiliğinden cereyan eden bir tarihsel süreç değildir. Çağdaş İslâm düşüncesi, tam da bu nedenle, kendisini mümkün kılan unsurları rasyonel bilincin gelişim safhalarını ve boyutlarını, kendisi için değişmeyen temel sorun alanlarını sürekli irdelemek durumundadır. Sorular olmaksızın bir varlığın farklı açılardan ve ayrıntılı biçimde insan bilincinde kendisini açması mümkün değildir.
Endülüslü filozofların insan mutluluğunu öncelikli bir sorun olarak ele almalarının sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
Endülüslü filozoflar insanın mutluluğu ve ittisal sorununu öncelikli bir sorun olarak tartışmışlardır. Bu durum biraz da felsefenin dini çevreler tarafından Endülüs’te meşru görülmemesi ile ilgilidir. Biraz da genel anlamıyla Endülüs’te siyasal gücün zayıflamasıyla ortaya çıkan karışıklık sebebiyledir. Siyasal gücün zayıflamasının içe kapanmayı desteklediği görülmektedir. Tüm bunların sonucu filozoflar Endülüs’te sıkıntılı günler yaşamışlardır. Doğru cevap B’dir.
Kindi’nin felsefe alanında yazdığı en hacimli eser hangisidir?
Kindinin felsefe alanındaki kitabı Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü bulunmaktadır. Kitabın günümüzde Arapça olarak tenkitli neşri yapılmıştır. İngilizce’ye tercümesi de yapılan kitabın Türkçe’ye tercümesini Prof. Dr. Mahmut Kaya “İlk Felsefe Üzerine” ismi altında yaparak, Kindî’nin diğer bazı eserlerinin tercümesiyle birlikte “Felsefi Risaleler” içinde yayınlanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd’ten etkilenen Hristiyan filozoflardan değildir?
Moise de Narbonne İbn Bacce’nin felsefesindne etkilenmiş bir filozoftur.
Osmanlı'nın İznik'teki ilk medresesinde uzun süre müderrislik yapan ve vahdet-i vücudçu olan Osmanlı düşünürü aşağıdakilerden hangisidir?
Orhan Gazi tarafından İznik’te kurulan Osmanlı Devletinin ilk medresesinde uzun yıllar müderrislik yapmış olan Kayserili Davud (Davud el-Kayseri), eğitimini Kayseri, Mısır, Tokat Niksar ve İran gibi yerlerde mantık, usul, dini ilimler, kelam, tasavvuf, felsefe, matematik, astronomi gibi çok farklı alanlarda tamamladı. Onun bir düşünür olarak başarısı bu farklı alanları özellikle İbn Arabi’nin vahdet-i vücud’çu (Varlığın Birliği) öğretisi doğrultusunda felsefi kavramlarla yorumlayarak sentezlemesi yani kelam,tasavvuf ve felsefeyi ortak bir dil içinde buluşturmasıdır.
"Genel ve en yalın tanımıyla İslâm düşüncesi, Müslüman düşünürlerin ve filozofların ortaya koydukları düşüncelerin ortak adıdır. Bu düşünceye “İslâm Düşüncesi” adının verilmesi sadece düşünürlerin Müslüman olmasından değil, aynı zamanda .................. ve ............... gibi İslâmdininin en temel iki kaynağının böyle bir düşüncenin oluşumuna ve gelişimine doğrudan ve dolaylı etkide bulunmasındandır."
Yukarıda verilen cümlede boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
Bu düşünceye “İslâm Düşüncesi” adının verilmesi sadece düşünürlerin Müslüman olmasından değil, aynı zamanda Kur’an ve Sünnet gibi İslâm dininin en temel iki kaynağının böyle bir düşüncenin oluşumuna ve gelişimine doğrudan ve dolaylı etkide bulunmasındandır.
İbn Bâcce'ye göre insan mutluluğa nasıl ulaşılabilir?
İbn Bâcce’ye göre mutluluğa akli bilgi olmaksızın ulaşmak imkânsızdır.