Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş hangi düşünür tarafından gelmiştir?
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş, Endülüslü filozof ve fakîh İbn Rüşd’den (ö.1198) gelmiştir. İbn Rüşd, Tehâfütü’t- Tehâfût adlı eseriyle, Gazzâlî’nin filozofları eleştirdiği yirmi ayrı meselenin her birini ayrı ayrı ele alarak, kendine göre onun eleştirilerinde haksız olduğu noktaları ortaya koymuştur.
“Peygamberlik bir sanattır” sözü hangi düşünüre aittir?
İstanbul’a gelişinde devlet erkânı tarafından çok iyi karşılanan Cemâleddin Afgânî’nin konuşmaları ve ortaya attığı fikirleri bazı resmî ulemayı rahatsız etti. Bu rahatsızlık görüşlerinden çok Afgânî’ye gösterilen ilgi dolayısı ile idi. Özellikle Şeyhulİslâm Hasan Fehmi Efendi ve diğer bazıları Afgânî’nin Daru’l-Fünûn’da verdiği konferanslarındaki bazı görüşlerini bağlamını kopararak Afgânî aleyhine deliller haline getirerek saraya jurnallediler. Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhine kampanyalarını genişlettiler.
Hassan Sabbah’ın (ö. 1124) felsefî fikirleri de kullanarak dine batınî yorumlar getirmesi, buna ilaveten Şii Batınîliği’nin gelişmesi ve bunun Selçuklu Devleti’nin siyasi gücünü zayıflatan bir tarza dönüşmesi, başta Selçuk veziri Nizamülmülk (ö.1092) olmak üzere birçok devlet erkânını rahatsız etmiştir. Bu nedenle Selçuklu Nizamiye medresesinin büyük hocası Gazzâlî, bu fikirlerin kaynağı olan görüşleri eleştirmek için saray tarafından görevlendirilmiştir. O da bazı nedenlerden dolayı bir kısım felsefi fikirleri kendisine hedef seçmiştir. Bunun için felsefeye karşı en sert eleştirilerinin kaynağı olarak görülen Tehâfütü’l- Felâsife isimli eserini kaleme almış, böylece de Tehâfüt geleneği başlamıştır.
Aşağıdakilerden hangisi Cemâleddin Afgânî'nin bildiği dillerden birisi değildir?
Cemâleddin Afgânî anadili Türkçe’nin yanında Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce ve Rusça öğrenmiştir.
Hıristiyan filozof Guillaume d’Auvergne hangi Müslüman filozof için "Asil filozof" tabirini kullanmıştır?
İbn Sînâ’nın kendileri üzerinde açık tesiri görülen ilk Hıristiyan filozoflarının başında Alexandre de Hales ve Guillaume d’Auvergne gelir. Sonuncusu, çeşitli eserlerinde Aristo ile yan yana müracaat ettiği ve “Asil Filozof” dediği Müslüman filozof İbn Sînâ’dır. Mesela sadece De Univers adlı eserinde, otuzdan fazla müracaatta bulunur.
Bünyesinde “Hüküm yalnızca Allah’ındır” şeklinde özetlenebilecek yaklaşımlarının gerisinde ‘Allah’ın kelamının anlaşılması için gereken her şey yine kelamın kendisindedir’ şeklindeki bir varsayımı bulunduran en dikkat çekici grup aşağıdakilerden hangisidir?
İfade edilen grup haricilerdir. Hariciler, İlahi sözün kendiliğinden apaçık olduğu ve rasyonalitesini kendi içinde taşıdığı kanaatindelerdir.
Atalardan devralınan gelenek ve kurumların muhafaza edilmeye çalışıldığı dönem aşağıdakilerden hangisidir?
Atalardan devralınan gelenek ve kurumların muhafaza edilmeye çalışıldığı dönem, Sulh ve istikrar dönemidir.
Aşağıdaki okullardan hangisi varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır?
Tabiatçı okul varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır. Tabiattaki her türlü oluşum, değişim ve gelişimi rasyonel olarak açıklamaya çalıştılar. Bu okul tıp, kimya, astronomi ve matematik olmak üzere çeşitli pozitif bilim dallarında ciddi araştırmalar yaptı. İslâm dünyasında Câbir b. Hayyân ile Ebû Bekir er-Râzî’nin tabiatçı felsefelerinden bahsedilmektedir.
Gazzali ile başlayan tehafut geleneği hangi düşünüre kadar devam etmiştir?
Gazzâlî ile başlayan tehafut geleneği, Osmanlının son Şeyhülİslâmlarından olan Musa Kazım Efendi’nin (ö. 1918) yazdığı “İbn Rüşd’ün Felsefi Metodu ve İmam-ı Gazzâlî ile Bazı Konulardaki Münazarası” başlıklı eserine kadar devam etmiştir. Yaklaşık bu 800 yıllık süre içinde İslâm dünyasında gerek müstakil tehâfüt, gerekse mevcut olan bir tehâfütün yorumu tarzında, bu gelenek kapsamında on iki eser yazılmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi 9. ve 10. yüzyıllarda ortaya çıkan, fakat ekolleşip sistematik birdüşünce haline gelmeyen felsefe akımlarından biri değildir?
İşrâkiyye: İslâm felsefesinin ekollerinden diğer birisi olarak da, İşrâkiyye (İşrâkilik) gösterilir. İşrâkiyye, “işrâk” kelimesinden türetilmiştir. İşrâk, “ışığın veya güneşin doğması”, “ışığın açılması” anlamlarına gelir.
9. ve 10. yüzyıllarda ortaya çıkan, fakat ekolleşip sistematik bir düşünce haline gelmeyen felsefe akımları; Sofistâiyye (Sofizm), Reybiyye (Şüphecilik), Tabî’îyyun, Bilinemezcilik (Tekâfü-i edille).
Aşağıdakilerden hangisi Babanzade Ahmet Naim’in eserlerinden değildir?
Babanzade Ahmet Naim’in eserleri: 1. Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları 2. Mebâdi-i Felsefeden İlmu’n-Nefs (G. Fonsgrive’den tercüme) 3. İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet 4. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi. TBMM kararı ile hadis tercüme ve şerhi yapılması için Ahmet Naim’e görev olarak verildi. 12 cild olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlandı; 5 Felsefe Dersleri; 6 İlm-i Mantık; 7. Kırk Hadis; 8 Temrinât. Sarf-ı Arabî’ye Mahsus Temrinât ve Mekteb-i Sultanîye Mahsus Sarf-ı Arabî ve Temrinâttır. Ayrıca Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd''da birçok makalesi yayımlanmıştır. İlm-i Mantık İsmail Hakkı İzmirli’nin eserlerindendir.
Mehmed Âkif’in sağlığında yedi ayrı kitap halinde bazıları birkaç defa basılan, ölümünden sonra tek cilt olarak yayımlanan ve tamamı aruzla yazılmış 11.240 mısralık 108 manzumeden ibaret külliyatının genel adı 'Safahât' tır. Doğru yanıt "C" şıkkıdır.
Fârâbî’nin devletin menşei meselesi üzerinde durduğu ve devlet yapısı fikrinin insan topluluklarında nasıl oluştuğu meselesinde kafa yorduğu meşhur eserinin adı nedir?
Soruda tarif edilmiş olan eser Fârâbî’nin El-Medinetü’l-fazıla (Erdemli Devlet) isimli eseridir.
Ümran, konusu, amacı ve yöntemiyle yeni ve bağımsız bir bilim olarak inşa edilir. Bu bilim toplumun zorunlu hallerini ele alır. Böylece insanın tarih içinde toplumsal varlık oluşunu ve toplumsal değişimi inceleme konusu yapar. Doğru cevap B'dir.
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri üçe ayırdı: 1. Sırf felsefe yapanlar. 2. Felsefeyi dinle uzlaştıranlar 3. Felsefî metotla dini savunanlar. Konumuz açısından burada daha çok ikinci ve üçüncü gruplar önem arz etmektedir. Yukarıdaki tasnifte yer alan ikinci grubu filozoflar, üçüncü grubu ise kelâmcılar temsil etmektedirler.
“Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine dinsizlikle itham edilen çağdaş Müslüman düşünür kimdir?
Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhine kampanyalarını genişlettiler. Ve nihayet Afgânî materyalizmi reddeden eserler yazmasına rağmen bir kolaycılık aracı olan dinsizlikle itham edildi.
Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını, ilim ile dini bir bütün kabul eden, onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmeyen düşünür kimdir?
İsmail Hakkı İzmirli, ilim ile dini bir bütün kabul eder. Onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmez. Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını söyler. O, tüm çalışmalarında bu konuyu ön planda tutmuş, ilim ile dinin bütünlüğü görüşünü savunmuştur.
İlk Tehâfüt yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
İlk Tehâfüt yazarı Gazzâlî’dir.