Aşağıdakilerden hangisi Kindî'nin fizik alanında yazdığı kitabın Türkçe anlamıdır?
Fizik alanında: 1. “Kitabu’l-ibane”, kitabı Mahmut Kaya “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi” adıyla neşretmiştir.
Batılı bazı filozoflarca da benimsenen "şekilsiz madde” doktrini hangi Müslüman filozofa aittir?
"Şekilsiz madde" doktrini, İbn Rüşd'e aittir. Duns Scot, İbn Rüşdcülüğü tenkit etmesine rağmen, İbn Rüşd’ün “şekilsiz madde” doktrinini benimsemiştir.
İbn Bâcce’nin Batılı Hıristiyan ve Yahudi filozoflara tesiri, diğer İslâm filozoflarına nazaran daha çok bir sahada olmuştur. En çok tanınan görüşü, ruhların ittisali teorisidir. Bunu en çok benimseyen Batılı Yahudi filozofu Moise de Narbonne’dur. Genelde bütün İbn Rüşdçü Batılı Hıristiyan ve Yahudi filozoflar İbn Bâcce’nin fikirlerini de benimsemişlerdir. Ancak onlar, İbn Bâcce’nin genel felsefesini daha sonra İbn Rüşd tarafından daha açıklıkla ele alınmasından dolayı, doğrudan İbn Bâcce’ye atıfla yetinmişlerdir. Doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Eski ve çağdaş kültürler içinde yer alan mitolojiler, anlatılar, kıssalar, entelektüel ve bilimsel birikimler, tarihsel tecrübeler vs. içinde dile geldikleri dillerin önyargılarını oluştururlar. Düşünme eylemi, kaçınılmaz olarak mevcut kültürel diller içinde ortaya çıktığı için, dillerin ön-yargılarını da tevarüs eder. Düşünme eylemini ayrıcalıklı kılan şey, yukarıda kısmen değindiğimiz üzere soru sorma ve sorgulama yoluyla ilerlemektir. Müslüman düşünürlerin, her zaman içinde bulundukları kültürel gelenekleri (en başta dili) İslâm inancına uygun olup olmaması, rasyonel düşüncenin taleplerine uygun düşüp düşmemesi, ahlaki ilkelerle çelişip çelişmemesi, kozmik gerçeklere uyum sağlayıp sağlamaması gibi hususlarla bir analize ve eleştiriye tabi tuttuklarını görmekteyiz. İbn Hazm, mensubu olduğu mezhebin (Zahirilik) adından da anlaşılacağı üzere, İslâm düşüncesinin içinde yeşermekte olduğu tüm kültürel gelenekleri Kur’an ve hadislerin zahiri (görünür, açıkça bilinebilir, fenomenal) anlamına nispetle eleştiriye tabi tutmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi ilk olarak Müslüman bilginlerin eserlerini Latinceye çevirtmeye başlayan papadır?
Kendisi gençliğinde Endülüs ve Kuzey Afrika’da Arapça öğrenerek Müslüman memleketlerde İslâm ilimlerini öğrenen Papa Slyvestre Saccy, papa seçildikten sonra Kuzey İspanya’nın Rippol şehrinde, aynen Beytü’l-Hikme gibi 910 yılı civarında bir tercüme okulu açtırdı. Burada Müslüman bilginlerin eserlerini Latinceye çevirtmeye başladı. Tercüme işi için önce Arapça bilen dönemin Yahudi asıllı bilginleri görevlendirildi. Arapça’dan Latinceye tercüme faaliyetleri Batı’da 18. yüzyıla kadar devam etti. XII. Ve XIII. yüzyıllardan itibaren Hıristiyan bilginler de Arapça, hatta Türkçe ve Farsça öğrenerek tercüme faaliyetlerine katıldılar’.
Aristo’nun mantık yazılarının toplandığı ve Arapça’ya “Kitâbül-İbâre” veya “Kitâbü’t-Tefsîr” olarak çevrilmiş eserin adı nedir?
Aristo’nun mantık yazılarının toplandığı Organon’un bir kitabı “Hermenötik” adını taşımaktadır. Arapça’ya “Kitâbül-İbâre” veya “Kitâbü’t-Tefsîr” olarak çevrilmiştir.
Abduh hangisinin imanı zayıflatmayıp aksine güçlendireceğine ve düşünme sanatı ve bilimi olan mantığın değerini tam olarak kavramanın İslâm kelâmı için zorunlu olduğuna dikkat çekmiştir?
Abduh, aklî delillerin imanı zayıflatmayıp aksine güçlendireceğine ve düşünme sanatı ve bilimi olan mantığın değerini tam olarak kavramanın İslâm kelâmı için zorunlu olduğuna dikkat çekmiştir. Abduh, içtihadı, yani kişinin bütün kayıtlardan bağımsız olarak düşünebilme, serbestçe araştırma yapabilme hakkını her zaman savunmuş, bunun yanında, kişinin şahsî araştırma ve serbestçe araştırma haklarını kullanmayıp, din otoriteleri tarafından kendisine sunulan dogmaları delil istemeksizin gözü kapalı kabul etmesi anlamına gelen taklitle savaşmaktan da geri durmamıştır. Nihayet bazılarının iddia ettiği gibi içtihad kapılarının kapalı olmadığını, aksine, değişen hayat şartlarının ortaya çıkardığı sorunlara tatmin edici cevaplar vermek için ardına kadar açık olduğunu söylemiştir.
Aşağıdakilerden hangisi İsmail Hakkı İzmirli’nin savunduğu fikirlerden değildir?
İsmail Hakkı İzmirli, ilim ile dini bir bütün kabul eder. Onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmez. Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını söyler. O, tüm çalışmalarında bu konuyu ön planda tutmuş, ilim ile dinin bütünlüğü görüşünü savunmuştur.
''el-Munkiz mine’ d-dala^l'' isimli eser Gazali’ye aittir.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd’ün felsefe anlayışını yansıtmaktadır?
İbn Rüşd’e göre felsefe, bilim ve mantık çalışmaları tüm insanlığın bilgi ve tecrübe birikimleriyle geliştirilmiş evrensel bir kazanımdır. Felsefe ve mantık çalışmalarında kendisinden faydalandığımız önceki insanların dinde bizimle ortak olmasıyla, olmaması farksızdır. İbn Rüşd felsefe, bilim ve mantık çalışmalarının bir gelenek işi olduğunun ve bunların "süreklilik-devamlılık" prensibiyle var olabildiklerinin farkındadır.
İslâm düşüncesine, eserlerinin Arapça çevirileriyle doğrudan kaynaklık eden filozoflar şunlardır: Eflâtun (Platon), Aristo (Aristoteles), Plotinus, Proclus, Galen, Alexandre d’Afrodise. Doğru yanıt "B" şıkkıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır hangi eserinin önsözünde Allah’ın kendisini af etmesini de talep etmiştir?
Elmalılı Hamdi Yazır , Metâlib ve Mezâhib” adlı felsefî eseri Fransızca’dan terceme etti ve hatta bir fıkıh alimi olarak bu eserin önsözünde bu eser vasıtasıyla Allah’ın kendisini af etmesini de talep etti.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi islam dininin birçok ayetle insanları “tefekküre, tezekküre, itibara, tedebbüre, teakkule ve tefehhüme davet ettiğini savunur?
İzmirli’ye göre dinimiz birçok ayetle insanları tefekküre, tezekküre, itibara, tedebbüre, teakkule ve tefehhüme davet eder. Nazar ve tefekküre ait ayetlerin sayısı 500 den fazladır. İslâm akıl nurunu söndürmez, basiret meşalesini köreltmez. Aksine düşünceyi kuvvetlendirir, fikri düzeltir, akla rehber olur, ulaşamadığı hakikate aklı aydınlatır, göremediği zarar ve tehlikelerden onu kurtarır, akıl için ilahi bir kandil olur, onu nurundan faydalandırır.
Felsefeye karşı en sert eleştirilerinin kaynağı olarak görülen Tehâfütü’l- Felâsife isimli eseri kaleme alan, böylece de Tehâfüt geleneği başlatan aşağıdakilerden hangisidir?
Hassan Sabbah’ın (ö. 1124) felsefî fikirleri de kullanarak dine batınî yorumlar getirmesi bunun örneklerindendir. Buna ilaveten Şii Batınîliği’nin gelişmesi ve bunun Selçuklu Devleti’nin siyasi gücünü zayıflatan bir tarza dönüşmesi, başta Selçuk veziri Nizamülmülk (ö.1092) olmak üzere birçok devlet erkânını rahatsız etmiştir. Bu nedenle Selçuklu Nizamiye medresesinin büyük hocası Gazzâlî, bu fikirlerin kaynağı olan görüşleri eleştirmek için saray tarafından görevlendirilmiştir. O da bazı nedenlerden dolayı bir kısım felsefi fikirleri kendisine hedef seçmiştir. Bunun için felsefeye karşı en sert eleştirilerinin kaynağı olarak görülen Tehâfütü’l- Felâsife isimli eserini kaleme almış, böylece de Tehâfüt geleneği başlamıştır.
Ezher kentinde girdiği ruhî bunalımın ardından, zühde yönelip kendini toplumdansoyutlamaya ve çile hayatı yaşamaya çalışan Mısırlı İslam düşünürü aşağıdakilerden hangisidir?
Genç Muhammed Abduh'la ilgili en önemli olay, İslâmi ilimleringeleneksel merkezi olan Ezher Üniversitesi'ne 1866 yılında kaydoluşuydu.Bununla birlikte, uygulanmakta olan eğitim metotlarının tamamıyla eskimişve bayatlamış olmalarından dolayı Muhammed Abduh burada iki seneboyunca katılmış olduğu derslerden pek faydalanamamıştı. Abduh, Ezher'deruhî bunalıma girdi. Daha sonra, Abduh'un zühde yönelip kendini toplumdansoyutlamaya ve çile hayatı yaşamaya çalıştığı görülecekti. Fakat ŞeyhDerviş'in bilgece öğütleri Abduh'un bu ruhî bunalımdan kurtulmasını sağladı.
İkinci Tehafüt’ü yazan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
İkinci Tehafüt’ü yazan İbn Rüşd’tür.