Aşağıdakilerden hangisi Gazzali tarafından “tutarlı bir düşünceye dayanmadan kurulmuş olan fikir yapıları; arka arkaya bir şeyin üzerine düşmek, çarpmak, pervanenin lambaya çarpması gibi, filozofların hatalara düşmesi” anlamında kullanılmaktadır?
Bugün Türkçede “tehâfüt” kelimesi daha çok tutarsızlık” terimi ile karşılanmakta; yıkım, çöküntü, acelecilik,“düşüncesiz sonuç, istikrarsızlık,gibi sözlük anlamlarıyla da kullanılmaktadır. Ancak Gazzâlî tarafından kullanılan “tehâfüt” teriminin karşılığını, yine onun ifadelerinde aramak daha doğru olsa gerektir. O, bu terimi, “tutarlı bir düşünceye dayanmadan kurulmuş olan fikir yapıları; arka arkaya bir şeyin üzerine düşmek, çarpmak, pervanenin lambaya çarpması gibi, filozofların hatalara düşmesi” anlamında kullanmıştır. Bu manada “Tehâfütü’l-Felâsife” de “Filozofların Tutarsızlığı” anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır.
“Peygamberlik bir sanattır” sözü hangi Müslüman düşünüre aittir?
“Peygamberlik bir sanattır” sözü Cemaleddin Afgani’ye aittir.
Aşağıdakilerden hangisi Mukaddime eserinin yazarıdır?
İbn Haldun ünlü Mukaddime'sini, tarih düşüncesine dair görüşlerini ve ümran ilmini böyle bir bilgi ve deney birikimiyle yazmıştır. Devletlerin yükseliş ve düşüşlerine dair bu kişisel tecrübesi İbn Haldun’un tarih düşüncesi konusundaki analizleri bakımından son derece belirleyicidir. Böylesi bir yaşam tecrübesi toplumsal değişimi merak ettiren fikrî çerçeve ve yaratıcı gücü vermiştir. Toplumsal değişimi kendisine araştırma konusu yapmış, bu değişimin sebep ve sonuç ilişkilerini teorik bir çerçeve içerisinde açıklamaya çalışmıştır.
Gazzâlî felsefi ilimleri kaç başlıkta ele almaktadır?
Gazzali “Makâsıt” adlı eserinde felsefî ilimleri dört başlıkta ele almaktadır:
Riyaziyât: Matematik ve geometri olup, bunların akıl ve dinle çelişen hiçbir yönleri yoktur. Bunların inkârı imkânsızdır.
İlahiyât: Filozofların buradaki görüşlerinin çoğu yanlıştır, doğruları azdır.
Mantık: Buradaki görüşlerin çoğu doğru, yanlışları azdır. Anlaşmazlık yalnızca kavramlar ve onların kullanışlarındadır. Anlam ve gayelerde ihtilaf yoktur.
Tabiîyât: Bu alanda hak batıla, doğru yanlışa karışmıştır. Üstün gelenle üstün gelinen (galip ile mağlup) hakkında hüküm vermek mümkün değildir.
İbn Bâcce’nin ahlak ve siyaset konusundaki görüşleri hangi düşünürle benzerdir?
İbn Bâcce’nin ahlak ve siyaset konusundaki görüşleri özellikle Fârâbî’ye oldukça benzerdir. İnsan fiilinin ortaya çıkışını istek, öfke ve akıl güçlerinin çatışmasında açıklar. Yönetim çeşitlerini bireyin kendisini yönetmesi, ailesini yönetmesi ve şehir yönetimi olmak üzere üçe ayırır. Buna ilaveten Yüce Allah’ın evreni yönetmesini de tedbir kavramı altında inceler. Erdemli yönetim, bozuk yönetim ve bunların karakterlerini açıklamada da Fârâbî’ye oldukça benzerdir.
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu nedir?
İbn Bâcce'nin felsefesinin temel konusu insan ve insan mutluluğudur. İnsan, yapısı itibariyle evrene benzer. Onda üç boyut bulunur: 1) Tabiî, 2) duyusal ve 3) aklî boyut.
Aşağıdakilerden hangisi tarihte olup bitenleri ve toplumların başına gelenleri ve gelecekte olabilecekleri anlama hususunda genellemeler yapılabilecek tarzda bir bakış açısı geliştirebilmeyi kendisine görev edinen ilimdir?
Ümran ilmi tarihte olup bitenleri ve toplumların başına gelenleri ve gelecekte olabilecekleri anlama hususunda genellemeler yapılabilecek tarzda bir bakış açısı geliştirebilmeyi kendisine görev edinmektedir. İbn Haldun filozofların doğaya uyguladığı sebep-sonuç ilişkisini daha soyut bir düzlemde yani tarih, toplum ve gelecek boyutunda uygular.
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde bunların en başında ne gelmektedir?
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde bunların en başında felsefe - din ilişkisi görülür. Bu açıdan Tehâfüt geleneğinin felsefe -din ilişkisi üzerine inşa edilmiş olduğu söylenebilir.
Batı’da Algazel olarak bilinen İslam düşünürü kimidir?
Batı dünyasına en az İbn Sînâ ve İbn Rüşd kadar tesir eden bir başka filozof da Gazzâlî’dir. Batıda “Algazel” olarak biliniyordu. Gazzâlî’nin önemli eserleri, XII. yüzyıldan itibaren Latinceye ve İbraniceye çevrilmeye başlamıştır.
Akronizm’den kurtulmak için Osmanlılardaki felsefi düşünceyi yalnızca kendi şartları içinde anlamaya çalışmak, hangi düşüncenin tanımıdır?
Akronizm’den kurtulmak için Osmanlılardaki felsefi düşünceyi yalnızca kendi şartları içinde algılamaya çalışmak, tarihselcilik adı verilen yöntem sıkıntısına yol açmaktadır. Bu yöntemi benimsemek durumunda, kendimizi kendi tarihsel şartlarımızdan soyutlayarak bir başka dönemi nasıl anlayabileceğimiz sorusuna kapı aralamış oluruz.
Molla Lütfi’nin hangi eserinde, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergilenmektedir?
Molla Lütfi’nin Mevzuâtü’l-Ulûm adlı eseri, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergiler.
Akıllar konusunda İbn Sînâ’nın geliştirdiği teoriye göre gözlem ve deneyle, nesnel dünyanın bilgilerinin kazanılması hangi akıl türüne girmektedir?
Akıllar konusunda İbn Sînâ Kindî ve Fârâbî’den farklılaşan bir teori geliştirmiştir. Buna göre insanın sahip olduğu bilme yeteneği kuvve halinde akıl, bu yetenekle düşüncenin ilkelerinin kazanılması meleke halinde akıl, bu ilkelere dayanarak gözlem ve deneyle nesnel dünyanın bilgilerinin kazanılması fiil halinde akıl, faal aklın etkisiyle zihnin bu aşamalardan geçerek mükemmellik düzeyine ulaşması müstefâd akıl adını alır. Ancak üstün yeteneklere sahip olan peygamberlerin mazhar oldukları vasıtasız bilgi onların kutsî aklı tarafından algılanır. Fakat genel anlamda bilme nazarî akıl gücünün bir işlevidir.
Dilleri dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alırsak, bu durumda İslâm düşüncesinin içinde doğduğu ve geliştiği dillere nispetle gerçekliği farklı açılardan görme, algılama, düşünme ve ona yaklaşma imkânlarına kavuştuğunu söyleyebiliriz diyen filozof kimdir?
Alman filozof Wilhelm von Humboldt’un deyişiyle, dilleri dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alırsak, bu durumda İslâm düşüncesinin içinde doğduğu ve geliştiği dillere nispetle gerçekliği farklı açılardan görme, algılama, düşünme ve ona yaklaşma imkânlarına kavuştuğunu söyleyebiliriz. Doğru cevap A şıkkıdır.
Osmanlı Devletinin ilk şeyhulİslâmı aşağıdakilerden hangisidir?
Osmanlı Devletinin ilk şeyhulİslâmı Molla Fenari’dir.
“Peygamberlik bir sanattır” sözü aşağıdakilerden hangi Müslüman düşünüre aittir?
“Peygamberlik bir sanattır” sözü Cemaleddin Afgani’ye aittir. İstanbul’a gelişinde devlet erkânı tarafından çok iyi karşılanan Cemâleddin Afgânî’nin konuşmaları ve ortaya attığı fikirleri bazı resmî ulemayı rahatsız etti. Bu rahatsızlık görüşlerinden çok Afgânî’ye gösterilen ilgi dolayısı ile idi. Özellikle Şeyhulİslâm Hasan Fehmi Efendi ve diğer bazıları Afgânî’nin Daru’l-Fünûn’da verdiği konferanslarındaki bazı görüşlerini bağlamını kopararak Afgânî aleyhine deliller haline getirerek saraya jurnallediler. Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhine kampanyalarını genişlettiler.
İbn Sina nefsin varlığının ispatı ile ilgili felsefi literatürde önemli yer tutan bazı deliller geliştirmiştir. Ona göre cisimler cisim oldukları için değil, onların cisimliğine ilave bir takım sebepler dolayısıyla hareket ederler. Hareket bu sebeplerden, etkiden sonucun doğması gibi doğar. Cisimlerin iki türlü hareketleri olduğuna göre, bunların sebepleri de iki türlüdür: Birincisi cisimlerin aşağıya düşmesi gibi zorunlu bir harekettir. Bu hareketin illeti de cisimlerin kendilerine aittir, yani muhtevasının tabiatına ve bir unsurunun diğerine üstün gelmesine bağlıdır. Kayanın tepeden aşağıya yuvarlanması, bir kişinin olduğu yerde sabit durması, havaya atılan bir topun düşmesi, insan bedeninin yaşam boyunca değişikliğe uğraması buna örnek olarak gösterilebilir.
Ancak, bazı hareketler cisimlerin tabiatıyla ve yapısıyla doğrudan ilgili olmaz, burada bu cisimlerin unsurlarına ilaveten başka bir hareket ettiriciye ihtiyaç vardır ki bu da nefs (ruh)tir. Örneğin bir insan bir konuya çok dalmışsa kendi kendine, şu vakitte, şunları yaptım diye konuşur ve o anda bedeninin diğer bütün azalarını unutmuştur. Öyleyse o insanın zatı bedeninden başka bir şeydir ki bu zat nefstir. Doğru cevap E seçeneğidir.
Gazzâlî, ilimleri; mantık, matematik, fizik, metafizik, ahlak ve siyaset olmak üzere altı grupta değerlendirmiştir. Bu ilimlerin dinî ilkelerle olumlu ya da olumsuz bir ilişkilerinin olmadığını ve din adına bu ilimlerin dışlanmasının, eleştirilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.
İslâm dünyasının kendi içinde ortaya çıkan Bâtıniler hermetik kültürle ilişki içerisindeydi. Bâtıniler dini metinlerin zahiri manalarının önemli olmadığını iddia ettiler. Doğru cevap D şıkkıdır.
Batı’da Algazel olarak bilinen İslam düşünürü kimidir?
Batı dünyasına en az İbn Sînâ ve İbn Rüşd kadar tesir eden bir başka filozof da Gazzâlî’dir. Batıda “Algazel” olarak biliniyordu. Gazzâlî’nin önemli eserleri, XII. yüzyıldan itibaren Latinceye ve İbraniceye çevrilmeye başlamıştır.