G.Cardano’nun hangi eserinde Kindi’nin kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikredilir?
İlk Müslüman filozof ve bilim adamı Kindî’nin bilimci ve filozof olarak Batı düşüncesine ve bilimine o kadar etkisi olmuştur ki, büyük Latin düşünce tarihçisi G. Cardano, De Subtilitate adlı eserinde onun kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikreder. Batı’da Latinler arasında Alkindus olarak meşhurdur.
İstek ve iradeye gerek kalmadan, çaba harcamadan, mantık ve matematik yöntemlere başvurmadan Allah'ın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bilgi hangisidir?
Dini (ilahî) ilimlerin kaynağı vahiydir. Vahiy, istek ve iradeye gerek kalmadan, çaba harcamadan, mantık ve matematik yöntemlere başvurmadan Allah'ın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bir bilgidir. İnsanî ilimler felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca ikiye ayrılır.
Tehâfüt geleneği içinde ikinci eseri yazan aşağıdakilerden hangisidir?
Her ne kadar Gazzâlî’nin Tehâfüt’ünü yazmasındaki gayesinin ne olduğu konusunda bunlardan başka farklı görüşler olsa da genel anlamda, onun gayesi bir takım filozofların bazı görüşlerinin yanlışlığını açığa çıkarmak için güçlü bir tez – antitez ortaya koymak suretiyle konuyu çözümlemek olduğu söylenebilir. Nitekim tehâfüt geleneği içinde ikinci eseri yazan İbn Rüşd’ün gayesi de Gazzâlî’de olduğu gibi hakikate, gerçeğe ulaşabilmektir. Yani iki düşünürün de Tehâfüt’lerini yazmadaki gayeleri genel anlamda aynıdır.
Gazzali ile başlayan tehafut geleneği hangi düşünüre kadar devam etmiştir?
Gazzâlî ile başlayan tehafut geleneği, Osmanlının son Şeyhül İslâmlarından olan Musa Kazım Efendi’nin (ö. 1918) yazdığı “İbn Rüşd’ün Felsefi Metodu ve İmam-ı Gazzâlî ile Bazı Konulardaki Münazarası” başlıklı eserine kadar devam etmiştir. Yaklaşık bu 800 yıllık süre içinde İslâm dünyasında gerek müstakil tehâfüt, gerekse mevcut olan bir tehâfütün yorumu tarzında, bu gelenek kapsamında on iki eser yazılmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi Müslüman düşünürlerin girdiği kategorilerdendir?
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri üçe ayırdı: 1. Sırf felsefe yapanlar. 2. Felsefeyi dinle uzlaştıranlar 3. Felsefî metotla dini savunanlar.
İbn Rüşd’ün genel olarak bütün bir felsefe tarihini derinden etkileyen en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
İbn Rüşd’ün genel olarak bütün bir felsefe tarihini derinden etkileyen en önemli özelliği felsefi şerh yazmasıdır.
Aşağıdakilerden hangisi Hermenötik öğretinin son temsilcisidir?
Harran mektebi, Hermenötik öğretinin son temsilcisidir. Doğru cevap B'dir.
Meşşai filozoflarının hayvani nefs tasnifinde beslenme, büyüme, iradeli hareket ve duyusal idrak yer almaktadır.
İbnü's-Sâiğ olarak da tanınan İbn Bâcce Batı literatüründe genellikle Avempace diye anılır. Cevap E şıkkıdır.
İlk Müslüman filozof ve bilim adamı Kindî’nin bilimci ve filozof olarak Batı düşüncesine ve bilimine o kadar etkisi olmuştur ki, büyük Latin düşünce tarihçisi G.Cardano, De Subtilitate adlı eserinde onun kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikreder. Batı’da Latinler arasında Alkindus olarak meşhurdur. Doğru cevap B seçeneğidir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi İbn Rüşd’ün mantığa dair şerh yazdığı eserlerden biridir?
Mantığa dair, İbn Rüşd, Îsâğücî ile birlikte Organon içinde yer alan sekiz kitaba hem kısa hem orta ölçüde, el-Burhân'a ise büyük hacimde şerh yazmıştır. Îsâğücî, Kitâbü'l-Makülât, Kitâbü'l-İbare, Kitâbü'l-Kıyâs, Kitâbü'l- Cedel, Kitâbü's-Safsata, Kitâbü'l-Hatabe ve Kitâbü'ş- Şiir şerh yazdığı eserlerdir.
Tecâribü'l-ümem isimli eser hangi düşünüre aittir?
Tecâribü'l-ümem isimli eser İbn Miskeveyh’e aittir.
Aşağıdakilerden hangisi İslâm Milletinin içine düştüğü problemlerden biri değildir?
Ahmet Naim İslâm Milletinin içine düştüğü problemleri şöyle sıralar; Kuvvet hazırlamada kusur yapma yani teknik yetersizlik. İlerlemeye ayak uyduramama. Ruh ve beden olarak gevşeklik ve tembellik gösterme. Bilgisizlik ve ilme gereken önemin verilmemesi. İslâm kardeşlik ve dayanışmasının bozulması. İdarecilerin yetersizliği ve sırf iktidar ihtirası, aşırı batı taklitçiliği. Bütün bu sorunlara çözüm ise yeniden yenilenerek İslâm’ın ilkelerine sarılmaktır.
Muhammed Abduh’un üzerinde düşündüğü en önemli mesele aşağıdakilerden hangisidir?
Muhammed Abduh'a göre en önemli mesele Kur'an'ın lafzî anlamında takılıp kalmayıp özünü ve genel anlamını açıklamak olduğundan, Kur'an'ı tamamıyla filoloji ve gramer açısından ele alan pek çok Kur'an tefsirinin bomboş şeyler olduklarını başından itibaren ortaya koymaya çalışmıştır. Abduh'un tefsiri, Kur'an'ın manevi anlamını akla uygun bir şekilde vermeye çalışmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Farabi’nin Katalancaya çevrilen eseridir?
Fârâbî’nin eserlerinin, Latince ve İbraniceden başka, bazı yerel Avrupa dillerine de çevrildiğini biliyoruz. Bunun bir örneğini, Arapça aslı henüz bulunmamış olan, Katalancaya çevrilmiş bir eseridir: De ortu scientarum.
Gazzali’nin felsefeye karşı en sert eleştirilerini dile getirdiği eseri hangisidir?
Şii Batınîliği’nin gelişmesi ve bunun Selçuklu Devleti’nin siyasi gücünü zayıflatan bir tarza dönüşmesi, başta Selçuk veziri Nizamülmülk olmak üzere birçok devlet erkânını rahatsız etmiştir. Bu nedenle Selçuklu Nizamiye medresesinin büyük hocası Gazzâlî, bu fikirlerin kaynağı olan görüşleri eleştirmek için saray tarafından görevlendirilmiştir. O da bazı nedenlerden dolayı bir kısım felsefi fikirleri kendisine hedef seçmiştir. Bunun için felsefeye karşı en sert eleştirilerinin kaynağı olarak görülen Tehâfütü’lFelâsife isimli eserini kaleme almış, böylece de Tehâfüt geleneği başlamıştır. Doğru cevap C’dir.
Molla Lütfi’nin hangi eserinde, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergilenmektedir?
Molla Lütfi’nin Mevzuâtü’l-Ulûm adlı eseri, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergiler.
“Şekilsiz madde” doktrini hangi filozofa aittir?
Duns Scot, İbn Rüşdcülüğü tenkit etmesine rağmen, İbn Rüşd’ün “şekilsiz madde” doktrinini benimsemiştir.