Osmanlı Devletinin ilk şeyhulİslâmı aşağıdakilerden hangisidir?
Osmanlı Devletinin ilk şeyhulİslâmı Molla Fenari’dir.
‘İnsanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini bilmesi’ aşağıdakilerden hangisini ifade etmektedir?
İnsan sanatlarının değer ve mertebe bakımından en üstünü felsefedir. Felsefe ‘İnsanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini bilmesidir’. Çünkü filozofun bilgiden amacı gerçeğin bilgisini yakalamak, davranışının amacı ise sadece eylemde değil, gerçeğe uygun olarak davranmaktır. İnsan sanatlarının en üstünü ve en değerlisi felsefedir”.
Batılılarca ismi, Averroes, Averroys, Aben-Rassad, Avenryz, Adveroys, Aben-Rois, Aben-Rust ve benzer şekillerde Latinceleştirilen ve batı felsefesinin oluşumunda en çok payı olan İslam filozofu kimdir?
Batılılarca ismi, Averroes, Averroys, Aben-Rassad, Avenryz, Adveroys, Aben-Rois, Aben-Rust ve benzer şekillerde Latinceleştirilen İbn Rüşd, Batı felsefesinin oluşumunda en çok payı olan İslâm filozofudur.
Tecâribü'l-ümem isimli eser hangi düşünüre aittir?
Tecâribü'l-ümem isimli eser İbn Miskeveyh’e aittir.
İbn Hazm, bu deyişiyindeki anlayış ile doğrudan paralel bir anlayışta olan Zahirilik Mezhebine mensuptur.
12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı TBMM’de millî marş olarak kabul edilmiştir. Doğru yanıt "B" şıkkıdır.
Bîrûnî'nin Gazneli Mahmud’un Hint seferi sırasında yazdığı eserinin adı nedir?
Bîrûnî'nin Gazneli Mahmud’un Hint seferi sırasında yazdığı eserinin adı ı Tahkîk mâ li'1-Hind'dir. Eserde bambaşka bir dinî atmosferi ve kültür âlemini tanıma gayreti içine girmiştir. Eser antropolojik bir yaklaşıma sahip olup açık seçik bir yöntemi vardır.
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi Cemâleddin Afgânî’yi savunan yazılar yazmıştır?
Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhine kampanyalar genişletildi. Ve nihayet Afgânî materyalizmi reddeden eserler yazmasına rağmen bir kolaycılık aracı olan dinsizlikle itham edildi. Bu dedikodular dolayısıyla Mehmet Âkif Ersoy daha sonraları Afgânî’yi Sırât-ı Müstakîm’in 90 ve 91. sayılarında savunan yazılar yazdı
İmar dönemi: Bu aşamada siyasi istikrar sağlanır.Vergiler düzenli olarak toplanır. Asker sınıfına ve ülkenin imarına odaklanılır. Yönetimde görev alanlar büyük bağış ve hediyelerle mükâfatlandırılır. İnsanlar servet edinmeye başlar. Ülkede yüksek binalar ve prestijli yapılar yapılmaya başlar. İbn Haldun dönemi devletin en yetkin noktası olarak görür. Fakat diğer taraftan bu dönem aynı zamanda düşüşün de başladığı dönemdir. Doğru cevap B'dir.
Rıza Tevfik hangi düşünceyi benimsemiştir?
Son Osmanlı felsefi düşüncesinin tarihsel dönüşümüne dair bu değerlendirmelerden sonra farklı metafiziksel felsefelerin önde gelen temsilcilerinin adlarını verebiliriz. Materyalist yaklaşım en belirgin şekliyle Baha Tevfik, Ruhçu (spritualist) yaklaşım Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi, Pozitivist yaklaşım Rıza Tevfik, Sosyolojik pozitivist yaklaşım Ziya Gökalp, Sezgici yaklaşım Mustafa Şekip tarafından temsil edilmişlerdir.
Aşağıdaki filozoflardan hangisi Latinler ve Batılı Yahudiler arasında Alpharabius, Avennasar, Abunazar, Albunasar ve Albumasar gibi çeşitli isimlerle anılmaktadır?
Batı Hıristiyan ve Yahudi düşüncesine en çok etkisi olan Müslüman filozoflardan birisi de Fârâbî’dir. Denebilir ki, Fârâbî, daha hayatının son yıllarında bile, İbn Meserre (ö. 319/931) ve İbn Gabriel (Avicebron, ö. 450/1058) gibi Yahudi filozofların aracılığıyla Batı’da tanınmaya başlamıştır. Latinler ve Batılı Yahudiler arasında Alpharabius, Avennasar, Abunazar, Albunasar ve Albumasar gibi çeşitli isimlerle meşhurdur.
Cemâleddin Afgânî Hemedan yakınındaki Esedabad'da doğmuştur. 10 yıllık eğitim-öğretim neticesinde, İslâmî ilimleri özümsemiş, bu esnada felsefe ve modern bilimlere ise özel ilgi duymuştur. Anadili Türkçe’nin yanında Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce ve Rusça öğrenmiştir. 18 yaşında Hindistan’a gitmiş. Buradan birçok Müslüman memleketlere uğradıktan sonra Mekke’ye yönelerek Hacc ibadetini yerine getirmiştir. Sonra memleketi Afganistan’a dönmüş. Afganistan’dan Hindistan’a gelişi İngilizler tarafından tehlike olarak görülmüş ve Hindistan’ı terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Oradan Kahire’ye gitmiş ve çok iyi karşılanmıştır. Ezher hocaları ve öğrencileri ile özel dostluklar kurmuş ve evinde birçok insana ders vermiştir. Mısır’dan sonra İstanbul’a gelmiş. Ayasofya ve Sultan Ahmet camilerinde vaazlar vermiş, kısa süre sonra kendisi Meclis-i Kebir-i Maarif azalığına getirilmiştir.
Batı’da Algazel olarak bilinen İslam düşünürü kimidir?
Batı dünyasına en az İbn Sînâ ve İbn Rüşd kadar tesir eden bir başka filozof da Gazzâlî’dir. Batıda “Algazel” olarak biliniyordu. Gazzâlî’nin önemli eserleri, XII. yüzyıldan itibaren Latinceye ve İbraniceye çevrilmeye başlamıştır.
Hangi hareketin bir kolu evrenin ve evrendeki oluş ve bozuluşu açıklamak için kullandığı iki ezeli ilke yani iyilik ve kötülük ilkesine sahiptir?
Mecusiliğin bir kolunun evrenin ve evrendeki oluş ve bozuluşu açıklamak için kullandığı iki ezeli ilke yani iyilik ve kötülük ilkesi cevap verilmesi gereken bir eleştiriydi. Bu doğrudan Allah’ın birliğine yönelmiş bir meydan okumaydı.
“Peygamberlik bir sanattır” sözü aşağıdaki İslam düşünürlerinden hangisine aittir?
İstanbul’a gelişinde devlet erkânı tarafından çok iyi karşılanan CemâleddinAfgânî’nin konuşmaları ve ortaya attığı fikirleri bazı resmî ulemayı rahatsızetti. Bu rahatsızlık görüşlerinden çok Afgânî’ye gösterilen ilgi dolayısı ile idi.Özellikle Şeyhulİslâm Hasan Fehmi Efendi ve diğer bazıları Afgânî’ninDaru’l-Fünûn’da verdiği konferanslarındaki bazı görüşlerini bağlamınıkopararak Afgânî aleyhine deliller haline getirerek saraya jurnallediler.Afgânî’nin “Peygamberlik bir sanattır.” sözü üzerine Afgânî aleyhinekampanyalarını genişlettiler.
“Müslümanların inançları içinde Hıristiyanlıkta olduğu gibi aklı esaretin ayak bağı edecek sırlı şeylere tesadüf edilmez. Bir Müslüman, oluşun hakikatlarını düşünmekten men edilemez, bilakis kuru bir imanla iktifa edip iç ve dış dünyaların, göklerin ve yerin sayısız ve sonsuz hakikatlarını ve sırlarını düşünmekten atıl olanları kötüleyen ayetler pek çoktur...” görüşünü İslâmiyet’in Esasları, Mazisi ve Hali eserinde ifade eden yazar kimdir?
İsmail Hakkı İzmirli ,“İslâmiyet’in Esasları, Mazisi ve Hali” başlıklı makalesinde ise şu görüşlere yer verir. Müslümanların inançları içinde Hıristiyanlıkta olduğu gibi aklı esaretin ayak bağı edecek sırlı şeylere tesadüf edilmez. Bir Müslüman, oluşun hakikatlarını düşünmekten men edilemez, bilakis kuru bir imanla iktifa edip iç ve dış dünyaların, göklerin ve yerin sayısız ve sonsuz hakikatlarını ve sırlarını düşünmekten atıl olanları kötüleyen ayetler pek çoktur.
Gazzâlî’nin Makâsıt’ta ele aldığı dört felsefi ilimden olan Tabiîyât hak ve batılın, doğru ve yanlışın birbirine karıştığı, üstün gelenle üstün gelinen (galip ile mağlup) hakkında hüküm vermenin mümkün olmadığı bir alan olarak ele alınmaktadır.
Orhan Gazi tarafından İznik’te kurulan Osmanlı Devletinin ilk medresesinde uzun yıllar müderrislik yapmış olan Kayserili Davud (Davud el-Kayseri), hangi alanda eğitim görmüştür?
Orhan Gazi tarafından İznik’te kurulan Osmanlı Devletinin ilk medresesinde uzun yıllar müderrislik yapmış olan Kayserili Davud (Davud el-Kayseri), eğitimini Kayseri, Mısır, Tokat Niksar ve İran gibi yerlerde mantık, usul, dini ilimler, kelam, tasavvuf, felsefe, matematik, astronomi gibi çok farklı alanlarda tamamladı.