İbn Haldun 1 Ramazan 732'de (27 Mayıs 1332) Tunus’ta doğmuştur.
Yeni İlm-i Kelam; Miyaru'l-Ulum; Mantıki Tatbiki ve Fenn-i Esalib; Kitabu'l-İfta ve'l-Kaza; İlm-i Mantık; Hikmet-i Teşri;Usul-i Fıkıh Dersleri; Arab Felsefesi;Fenni Menahic; Muhtasar Felsefe-i Ula; Mizanu'l-İtidal; Felsefe Dersleri; Muhassalu'l-Kelam ve'lHikme; Ihvan-ı Safa Felsefesi; Mulahhas İlm-i Tevhid; Felsefe-i İslâmiyye Tarihi; Müslüman Türk Filozofları; Arab Filozofu el-Kindi; Ebu Bekir Razive Felsefesi gibi eserlerin yazarı olan yazar aşağıdakilerden hangisidir?
Yeni İlm-i Kelam; Miyaru'l-Ulum; Mantıki Tatbiki ve Fenn-i Esalib; Kitabu'l-İfta ve'l-Kaza; İlm-i Mantık; Hikmet-i Teşri;Usul-i Fıkıh Dersleri; Arab Felsefesi;Fenni Menahic; Muhtasar Felsefe-i Ula; Mizanu'l-İtidal; Felsefe Dersleri; Muhassalu'l-Kelam ve'lHikme; Ihvan-ı Safa Felsefesi; Mulahhas İlm-i Tevhid; Felsefe-i İslâmiyye Tarihi; Müslüman Türk Filozofları; Arab Filozofu el-Kindi; Ebu Bekir Razive Felsefesi gibi eserlerin yazarı İsmail Hakkı İzmirli'dir.
TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle günümüzde yer alan düşünür kimdir?
Elmalı’nın TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri günümüzde hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle okuyucularına sunulmuştur.
Molla Lütfi’nin hangi eserinde, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergilenmektedir?
Molla Lütfi’nin Mevzuâtü’l-Ulûm adlı eseri, bilimleri tasnif etmesi ve onları tanımlamaya çalışması açısından hem klasik ilimler tasnif geleneğini sürdürür hem de yaşadığı dönemde ilim zihniyetini sergiler.
Aşağıdaki seçeneklerden hangisi mizahi yolla ahlak eleştiri düşüncesini sağlayan eserin adıdır?
Molla Lütfi’nin Harnâmesi mizahi yolla ahlaki eleştiri düşüncesini pekiştirirken, Kınalızade’nin Ahlak ile ilgili felsefi eseri Ahlak-ı Alâ’î, Güşenî’nin Ahlak-ı Kebîr’i ve Taşköprülüzade’nin Mevzûât-ı Ulûm’u (aslı Arapça olarak Miftahu’s-Saâde ve Misbahu’s- Siyâde adıyla yazılmış ve sonra oğlu tarafından yukarıdaki başlıkla Türkçeye çevrilmiştir) ahlak ve siyaseti kuramsal ve pratik yönleriyle ele alırlar.
İbn Haldun Mukaddime isimli eserinde, her şeyden önce ümran olarak isimlendirdiği yeni bir ilim ve perspektif inşa eder. Ümran ilmi her ne kadar kelâm, fıkıh, siyaset felsefesi, İran nasihatname geleneği gibi farklı disiplinlerden istifade ederek oluşturulsa da, vurgulamalarından anlaşıldığı üzere temelde tarih disiplinin bir uzantısı şeklindedir.
Aşağıdakilerden hangisi Tehafüt geleneğinin başlangıcında var olan siyasi ve kültürel özelliklerinden biri değildir?
Tehâfüt geleneğinin nasıl bir siyasi ve kültürel ortamda başlayıp geliştiğini yakından inceleyecek olursak, bu geleneğin özellikle eleştirel niteliği daha da netleşecektir. İslâm dünyasında IX. yy’ın sonlarına doğru Abbasi hükümdarlığının siyasi otoritesi zayıflamış, İspanya, Mısır ve İran’da müstakil yönetimler oluşmaya başlamıştı. XI. yy’ın sonlarına XII. yy’ın başlarına gelindiğinde ise, İslâm dünyasında pek çok müstakil devletler oluşmuştu. Bu siyasi ayrışmalar beraberinde düşünce alanında da farklılıkların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi o dönemde kurulan Nizamiye Medreselerinin kuruluş amaçlarının başında istenmeyen fikir akımlarıyla mücadele etmek gelmekteydi. Hatta Gazzâlî’nin Tehâfüt’ünü yazmadaki nedenlerinden birinin de filozofların ehl-i sünnet inancıyla bağdaşmayan fikirlerini eleştirerek, Eş’ariliği güçlendirme olduğu söylenebilir.
Aşağıdakilerden hangisi Kındi’nin İbraniceye çevrilen eseridir?
Kiâbu’t-Tuffâha Kındi’nin İbraniceye çevrilen eseridir.
Afgani’nin materyalistlere karşı yazdığı en önemli eser hangisidir?
En önemli eseri materyalistlere karşı yazdığı “er-Redd ale’d-Dehriyyîn” adlı kitabıdır. Bu eser sağlığında Türkçeye çevrilip bizzat kendisinin yazdığı bir mektup ile II. Abdülhamit’e takdim edilmişti. Cemâleddin materyalist tarih yorumunu savunan partizanların ancak kafa kurcalayıp yanıltmaya yönelik mantık hatalarıyla dolu kelime yığınlarından oluşan iddialarını ve onların icraatını daha Avrupa'da iyice tanımamışken sert bir dille kınamıştır.
Özellikle Gazzâlî’den sonra bazı nedenlerden dolayı saf bir felsefenin duraklamaya geçtiğini söyleyebiliriz. Bu nedenlerin başında, Gazzâlî ve sonrası dönemlerde felsefenin kelâm ve tasavvuf ile iç içe sokulması gelir. Diğer önemli bir neden de, Meşşâî filozofları tenkid etmesi ve onlara bazıgörüşlerinden dolayı küfür ile itham etmesinden, felsefenin zararlı olduğu kanaatinin İslâm dünyasında yaygınlık kazanmasıdır. Bir başka neden ise, İslâm dünyasında ortaya çıkan Selefçiliğin, 14. ve 15. yüzyıllarda yeniden canlanmasıdır. Diğer başka bir neden de, İslâm dünyasında doğa bilimlerinin 14. yüzyıldan itibaren duraklamasıdır.
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde bunların en başında ne gelmektedir?
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde bunların en başında felsefe - din ilişkisi görülür. Bu açıdan Tehâfüt geleneğinin felsefe -din ilişkisi üzerine inşa edilmiş olduğu söylenebilir.
İbn Tufeyl’in, son bölümünde gerçek bir din felsefesi tahlili yer alan, bu tahlilde temel felsefi hakikatlerle sahih bir dinin yaygın kabul görmüş hakikatleri arasında bir mukayeseye gittiği hikâyesinin adı nedir?
İbn Tufeyl’in Hay bin Yakzân isimli hikâyesinin son bölümünde gerçek anlamda bir din felsefesi tahlili yer almaktadır. Bu tahlilde temel felsefî hakikatlerle sahih bir dinin yaygın kabul görmüş hakikatleri arasında bir mukayeseye gidilmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi islam felsefe okullarından biri değildir?
Tasavvuf bir felsefe okulu değil bir düşünce okuludur?
Muhammed Abduh’un üzerinde düşündüğü en önemli mesele aşağıdakilerden hangisidir?
Muhammed Abduh'a göre en önemli mesele Kur'an'ın lafzî anlamında takılıp kalmayıp özünü ve genel anlamını açıklamak olduğundan, Kur'an'ı tamamıyla filoloji ve gramer açısından ele alan pek çok Kur'an tefsirinin bomboş şeyler olduklarını başından itibaren ortaya koymaya çalışmıştır. Abduh'un tefsiri, Kur'an'ın manevi anlamını akla uygun bir şekilde vermeye çalışmaktadır.
Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Doğru cevap E seçeneğidir.
Tehafüt geleneğini başlatan, Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazılmış olan “Tehafütü’l-Felasife” kime aittir?
Tehafüt geleneği ilk önce Gazali’nin Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazdığı Tehafütü’l-Felasife adlı eseri ile başlamıştır.
Daha önce talebe olarak girdiği Darü’l-Muallimin-i Aliye’ye tarih öğretmeni olarak atandı. Bunların dışında önce Darüşşafaka ve bilahare Darü’l-Muallimin-i Aliye’de müdürlük yaptı. Eğitim programlarını ıslah etmek gayesiyle kurulan Cemiyet-i Tedrisiye-i İslâmiye içinde yer alarak çalışmalarına katıldı.
Hakkında bilgi verilen kişi kimdir?
Hakkında bilgi verilen kişi kitabın 139. sayfasında görüleceği üzere İsmail Hakkı İzmirli'dir.
Ahmet Naim İslâm Milletinin içine düştüğü problemleri şöyle sıralar; Kuvvet hazırlamada kusur yapma yani teknik yetersizlik, ilerlemeye ayak uyduramama, ruh ve beden olarak gevşeklik ve tembellik gösterme, bilgisizlik ve ilme gereken önemin verilmemesi, İslâm kardeşlik ve dayanışmasının bozulmasıdır. Doğru yanıt "E" şıkkıdır.