“Dilleri dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alırsak, bu durumda İslâm düşüncesinin içinde doğduğu ve geliştiği dillere nispetle gerçekliği farklı açılardan görme, algılama, düşünme ve ona yaklaşma imkânlarına kavuşuruz” diyen alman filozof kimdir?
Wilhelm von Humboldt bu deyişiyle kültürel gelenekler ile din arasındaki ilişkiyi açıklamıştır.
Aşağıdakilerden hangisi İsmail Hakkı İzmirli’nin eserlerinden değildir?
İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet Babanzâde Ahmet Naim'in eseridir.
Endülüslü Müslüman filozoflar öncelikli olarak aşağıdaki konulardan hangisi üzerinde çalışmamışlardır?
Endülüslü Müslüman filozoflarda akıl, ittisal, mutluluk, sosyal ve siyasal yaşamla ilişkileri konularının merkezde olduğunu görmekteyiz. Bunun en önemli sebebi İbn Bâcce döneminde Endülüs’te yaşanan iç karışıklık ve siyasal birliğin bölünmüşlüğüdür. Ayrıca böylesi bir ortamda filozoflar çok sıkıntılı dönemler yaşamaktadır. Dini çevrelerin felsefe çalışmalarına hoşgörüsüz davrandığı anlaşılmaktadır. Bundan dolayı İbn Bâcce erdemsiz toplumda yalnız başına kalan filozofun mutluluğa nasıl ulaşabileceğini teorik olarak tartışmaktadır. Doğru cevap E’dir.
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri üçe ayırdı. Aşağıdakilerden hangisi kelâmcıların temsil ettiği gruptur?
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri üçe ayırdı: 1. Sırf felsefe yapanlar. 2. Felsefeyi dinle uzlaştıranlar 3. Felsefî metotla dini savunanlar. Konumuz açısından burada daha çok ikinci ve üçüncü gruplar önem arz etmektedir. Yukarıdaki tasnifte yer alan ikinci grubu filozoflar, üçüncü grubu ise kelâmcılar temsil etmektedirler.
Aşağıdakilerden hangisi nakli ilimlerin kavranmasının temelinde akli ilimlerin var olduğunu açıklamaktadır?
Kâtip Çelebi için nakli ilimlerin kavranmasının temelinde akli ilimler vardır. Öncelikle akli ilimlerin öğrenilmesi ve bu bilgiler ışığında nakli ilimlerin kavranması gereklidir. Oysa kendi döneminde yapılmakta olan şey tam tersidir. Akli ilimlerin medreselerdeki konumu iyice küçülmüş ya da yok mertebesine ulaşmıştır. Felsefi ilimlerin yerine fıkhi disiplinler konulmak istenmektedir.
Cemâleddîn Afgânî’yi İstanbul’a davet ederek, kendisine hem ikametgâh hem de maaş bağlanmasını sağlayan Osmanlı imparatoru aşağıdakilerden hangisidir?
1892’de II. Abdülhamid Londra Türk sefîri vasıtasıyla Afgânî’yi İstanbul’a davet etti. O da bu davete icabet ederek ikinci kez İstanbul’a geldi. Kendisine hem ikametgâh hem de maaş bağlandı.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Haldun’a göre şehirli yaşamın temel özelliklerinden biridir?
İbn Haldun’un ihtiyaçlarını karşılamaları temelinde ikinci gördüğü yaşam biçimi hadarî veya şehirli yaşam biçimidir. Şehirli yaşam biçimi ikincil bir yaşam biçimidir. Ancak bedevi yaşam biçiminden sonra ortaya çıkabilmiştir. Şehirli yaşam biçimi zamanın geçmesiyle insanların doğalarında belli karakterler oluşturur. Şehirlilerin temel özellikleri ise şunlardır: 1) Bağımlılık ve sınırlanmışlık, 2) zayıf asabiyet, 3) rahat yaşama alışmışlık, kırılganlık ve tembellik 4) iş bölümü ve uzmanlık, 5) korkaklık, 6) iyiliklere duyarsızlık.
İslâm öncesi kültürlere ait eserlerin Arapça’ya tercümesiyle İslâm dünyasına giren düşünceler ve eserler, İslâm düşüncesinin yabancı kaynaklarını oluşturmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu kaynak grubunda kabul edilmemektedir ?
İslâm öncesi kültürlere ait eserlerin Arapça’ya tercümesiyle İslâm dünyasına giren düşünceler ve eserler, İslâm düşüncesinin yabancı kaynaklarını oluşturmaktadır. Bunlar, Hermes Geleneği, Antik Yunan ve Hellenistik düşüncesi, Hind düşüncesi ve Sasanî düşüncesidir.
Gazzâlî’nin tasavvufun ehli olma noktasında bir model olduğunu belirten, müşahede ve huzur hallerini yaşadığını ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaştığını söyleyen Batı Endülüs filozofu kimdir?
İbn Tufeyl kesin hakikate ve mutluluğa ulaşmada tasavvuf ehlinin vurguladığı yöntemi öne çıkarır. Gazzâlî’nin bu noktada model olduğunu belirtir. Ona göre Gazzâlî müşahede ve huzur hallerini yaşamış ve böylece en yüce mutluluğa erip, kutsî mertebelere ulaşmıştır (İbn Tufeyl, 1975, s. 79-82).
Başlangıçta bireysel anlamda felsefeye eleştiriler yöneltilmiştir. Bunu selefi^ anlayışa sahip ekol ve mezheplerin karşı duruşu izlemiştir. Daha sonra ise, Gazali’nin ilk Teha^füt’ü yazmasıyla yüzyıllar süren bir gelenek içerisinde eleştiri süreci devam etmiştir. Gazza^li^’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş, Endülüslü filozof ve faki^h İbn Rüşd’den gelmiştir. İbn Rüşd, Teha^fütü’t- Teha^fu^t adlı eseriyle, Gazza^li^’nin filozofları eleştirdiği yirmi ayrı meselenin her birini ayrı ayrı ele alarak, kendine göre onun eleştirilerinde haksız olduğu noktaları ortaya koymuştur. Doğru cevap D'dir.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin yazılmalarının sebeplerinden biri değildir?
İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin kaleme alınmasının başlıca nedenleri şunlardır:
Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere devlet yöneticilerinin aklî ve felsefî ilimlere olan ilgisi. Onların bilim, düşünce ve kültür alanlarında canlılık sağlanmasına yönelik olarak serbest düşünceye imkân tanımaları ve bilimsel tartışmalara yer vermeleri, Felsefe ve kelam arasında ortak olan temel problemleri bilimsel seviyede tartışma isteği, Din-Felsefe ilişkisinin incelenmesi, Gazzâlî ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’lerinin incelenip karşılaştırma yapılmak suretiyle değerlendirilmesi, Fikrî alandaki dinamizmin yeniden canlandırılıp devam ettirilmesi arzusu, Düşünce alanında tenkitçi ortamın hazırlanmasını sağlayarak, taklitten uzak orijinal fikirler ileri sürülerek çözümlerinin üretilmesidir. Doğru cevap A’dır.Kâr-ı Neva aşağıdakilerden hangisi ile ilgilidir?
Bir celi sülüs yazının istifinde (kompozisyonunda) gözetilen iç ahenk ya da mantık ile aruz vezninde yazılan bir şiirin iç ahengi, bir Selatin (Sultanların yaptırdıkları) camiinde gözetilen ayrıntıların arasındaki iç ahenk ile bir Kâr-ı Neva (uzun usullerle bestelenen musiki eserleri)’daki iç ahenk sabit bir mekan algısını (genel çerçeveyi) baştan kabullenir.
Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere doğru cevap B seçeneğidir.
İnsanlık tarihinin bilinen en eski düşünce geleneği olan, Mezopotamya ve Akdeniz havzası medeniyetlerinin temelini oluşturan geleneğin adı nedir?
İnsanlık tarihinin bilinen en eski düşünce geleneği, Hermes’in geleneğidir ki, Mezopotamya ve Akdeniz havzası medeniyetlerinin temelini oluşturur.
Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Müslüman düşünürlerin Yunanca, Süryanice, Farsça gibi diğer kültürel dillerden yapılan çeviriler sayesinde yepyeni ve çok farklı bir kavram dünyasına sahip olmaları, her şeyden önce Arapçanın kendisini yenileyebilme ve farklı şeyleri söyleyebilme imkânının kullanılmasına işaret etmektedir. Günümüzde özellikle Batı dünyasında ortaya çıkan bilimsel ve kültürel birikimlerin kısmen çeviriler ve bazen doğrudan Türkçe içinde kendisine yer bulabilmesi, kavram yabancılaşması kadar Türkçenin kendi imkânlarının keşfedilmesine de yol açabilmektedir. Bir dilde ortaya çıkan orijinal ilmi veya felsefi kavram, bir şiirsel söz, atasözü bir başka dile aynı söyleme gücü ile çevrilememektedir. Çoğu kez diller orijinal kelimeleri veya söyleyişleri başka dillerden ödünç almak durumunda kalmaktadırlar. Dilin söyleyebilme gücü kendisini ilmi, felsefi, edebi, hikemi ve hatta argolarda hissettirmemektedir.
Felsefi metotla dini savunanları kimler temsil etmektedir?
Felsefi metotla dini savunanları kelamcılar temsil etmektedir.
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş, Endülüslü filozof ve fakîh İbn Rüşd’den gelmiştir. İbn Rüşd, Tehâfütü’tTehâfût adlı eseriyle, Gazzâlî’nin filozofları eleştirdiği yirmi ayrı meseleninher birini ayrı ayrı ele alarak, kendine göre onun eleştirilerinde haksız olduğu noktaları ortaya koymuştur.
Aşağıdakilerden hangisi Arap basınının ilk ortaya çıkmış olduğu yer ve merkezidir?
Abduh, Cemâleddin'in tavsiyesi üzerine gazetecilik faaliyetlerine de zaman ayırdı. Arap basınının merkezi, ilk ortaya çıkmış olduğu yer olan Mısır'dır.
Muhammed Abduh'la birlikte müslümanları Batı'nın sömürgeciliğine karşı harekete geçirmeyi hedefleyen Arapça basılan ve İngilizler tarafından Mısır ve Hindistan’da yasaklanan gazetenin adı nedir?
Med Abduh'la birlikte müslümanları Batı'nın sömürgeciliğine karşı harekete geçirmeyi hedefleyen Arapça haftalık bir gazete olan El-Urvet el-Vuskâ'yı çıkardı. Çok geçmeden İngilizler gazeteyi Mısır ve Hindistan'da yasakladılar.
Gazzali’nin tenkitlerinin amacı aşağıdakilerden hangisidir?
Gazzâli’nin tenkitleri muayyen bir manadaki felsefeyi, Aristo felsefesini hedeflemiş olmakla beraber, neticede, İslâmi görüş bakımından hangi neviden bir felsefenin uygun olamayacağını göstererek yeni bir felsefe aramaya gidecek yolu açmış durumdadır.