Emeviler yönetimlerini meşrulaştırmak için hangi inancı yaymaya çalışmışlardır?
Emevîler yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla cebir inancını yaymaya çalışmışlardır. Doğru cevap C'dir.
Aşağıdakilerden hangisi Babanzade Ahmet Naim’in eserlerinden biri değildir?
Babanzade Ahmet Naim’in eserleri: 1. Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları 2. Mebâdi-i Felsefeden İlmu’n-Nefs (G. Fonsgrive’den tercüme) 3. İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet 4. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi. 5 Felsefe Dersleri; 6 İlm-i Mantık; 7. Kırk Hadis; 8 Temrinât. Sarf-ı Arabî’ye Mahsus Temrinât ve Mekteb-i Sultanîye Mahsus Sarf-ı Arabî ve Temrinât; Ayrıca Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd''da birçok makalesi yayımlanmıştır. Kitabu'l-İfta ve'l-Kaza İzmirli’nin eseridir.
Aşağıdakilerden hangisi Allah’ın varlıkları yaratma tarzının yani âlemdeki düzenliliğin açığa çıkma tarzını ifade eder?
Osmanlı düşünürleri için mekan sorunu olmadığından mekanı sabit olarak algıladıklarından geriye kalan sorun bu mekanlar içinde farklı unsurların bir araya getirilerek yeni biçimlere kavuşturulması yani sentezlenmesidir. Bu sentezleme işlemi kural ya da ilkelerini mantıktan alır. Bu nedenle Osmanlı düşünce tarzında en fazla önem arz eden disiplinlerden biri mantıktır (Aristocu mantık geleneği). Mantık, her şeyden önce Allah’ın varlıkları yaratma tarzının yani alemdeki düzenliliğin açığa çıkma tarzıdır. İslâm’daki tek Tanrı inancı en büyük desteğini alemin düzenliliği fikrinden aldığı için, bu düzenliliğin tecellisini en fazla yakalama imkanını veren disiplin mantıktır.
Aşağıdaki eserlerden hangisi Kınalızade’nin Ahlak ile ilgili felsefi eseridir?
Molla Lütfi’nin Harnâmesi mizahi yolla ahlaki eleştiri düşüncesini pekiştirirken, Kınalızade’nin Ahlak ile ilgili felsefi eseri Ahlak-ı Alâ’î, Güşenî’nin Ahlak-ı Kebîr’i ve Taşköprülüzade’nin Mevzûât-ı Ulûm’u ahlak ve siyaseti kuramsal ve pratik yönleriyle ele alırlar.
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk cevap Tehâfütü’tTehâfût adlı eseri de olan hangi alimden gelmiştir?
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş, Endülüslü filozof ve fakîh İbn Rüşd’den (ö.1198) gelmiştir. İbn Rüşd, Tehâfütü’tTehâfût adlı eseriyle, Gazzâlî’nin filozofları eleştirdiği yirmi ayrı meselenin her birini ayrı ayrı ele alarak, kendine göre onun eleştirilerinde haksız olduğu noktaları ortaya koymuştur.Doğru cevap B'dir.
I. İslâm düşüncesinin sürekli bir sorgulama çabası içinde olması
II. İnanma ve düşünme eylemlerini aynı anda gerçekleştirme
III. Farklı kültürlerden meşru ölçülerde yararlanma
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri İslâm düşüncesinin rasyonel özellikleri arasında yer almaktadır?
Bütün seçenekler İslâm düşüncesinin rasyonel özellikleri arasında yer almaktadır
Osmanlı mantıkçıları hakkında genel bilgi için okunabilecek ''Osmanlılarda Düşünce Hayatı ve Felsefe'' adlı çalışmanın yazarı kimdir?
Osmanlı mantıkçıları hakkında genel bilgi için Süleyman Hayri Bolay’ın Osmanlılarda Düşünce Hayatı ve Felsefe adlı çalışması okunabilir.
Hacmi itibariyle küçük, İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır. Bu eser aşağıdakilerden hangisidir?
Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük, İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır. O, bu konuda Aristo ile hocası Eflâtun’un görüşlerine dayanacağını söylüyorsa da akılla ilgili olarak Eflâtun’da ayrıntılı bir bilgi bulunmadığının farkında olacak ki: “Zaten bu konuda Eflâtun’un görüşünün özü, talebesi Aristoteles’in görüşüdür” (s. 149) diyerek bu kavramın yorumunda Aristo’yu esas alacağını ima etmektedir. Doğru cevap B şıkkıdır.
Muhammed Abduh, 1877 yılında, kendisine âlim unvanını ve İslâmi ilimlerin değişik sahalarında hocalık yapma yetkisini veren el-Alimiyye diplomasını aldı. Önceleri özel dersler vermek suretiyle, daha sonra da Ezher'de din, mantık ve ahlak üzerine verdiği derslerle geçimini sağladı. Bu dersler, büyük bir öğrenci grubunun dikkatlerinin Abduh üzerinde yoğunlaşmasına neden olan farklı bir metoda sahipti.
Gazzâlî’den sonra yazılan tehâfütlerin ortak amacı aşağıdakilerden hangisidir?
Özellikle Gazzâlî’den sonra yazılan tehâfütlerin ortak gayesi ise; Gazzâlî ile filozoflar arasındaki felsefî tartışmalara, bir anlamda hakemlik yapmaktır. Bu gaye tehâfüt yazarlarını ister istemez Aristoteles felsefesiyle İslâm dini arasında bir uyum olup olmadığı ya da vahiy ile gelen hakikatlere, burhânî istidlâllerle ulaşılıp ulaşılamayacağı konusuna odaklanmak zorunda bırakmıştır. Gerek İbn Rüşd, gerekse sonra gelen tehâfüt yazarları, Gazzâlî’nin fikirlerini aktararak sapkınlıklara karşı koymak ve insanları bilgilendirmek amacıyla yazdıkları tehâfütlerde din – felsefe ilişkisiyle karşı karşıya kalmışlardır. Dolayısıyla bu durum tehafüt geleneğinde felsefe ve din ilişkisini merkeze taşımıştır. Doğru cevap B’dir.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin kaleme alınmasının başlıca nedenlerinden değildir?
İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin kaleme alınmasının başlıca nedenleri şunlardır: 1. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere devlet yöneticilerinin aklî ve felsefî ilimlere olan ilgisi. Onların bilim, düşünce ve kültür alanlarında canlılık sağlanmasına yönelik olarak serbest düşünceye imkân tanımaları ve bilimsel tartışmalara yer vermeleri, 2. Felsefe ve kelam arasında ortak olan temel problemleri bilimsel seviyede tartışma isteği, 3. Din-Felsefe ilişkisinin incelenmesi, 4. Gazzâlî ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’lerinin incelenip karşılaştırma yapılmak suretiyle değerlendirilmesi, 5. Fikrî alandaki dinamizmin yeniden canlandırılıp devam ettirilmesi arzusu, 6. Düşünce alanında tenkitçi ortamın hazırlanmasını sağlayarak, taklitten uzak orijinal fikirler ileri sürülerek çözümlerinin üretilmesidir.
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Dönemi’nde Materyalist yaklaşımı temsil eden düşünürlerden birisidir?
Osmanlı Dönemi’nde Materyalist yaklaşım en belirgin şekliyle Baha Tevfik tarafından temsil edilmekteydi.
Hilmi Ziya Ülken, Selahattin Eyüboğlu ve Cemalettin Ezine ile birlikte çıkardığı “İnsan’’ dergisi, bir dönemin aydın dünyasında hümanist yaklaşımıyla büyük bir etki bırakmıştır.
Mehmed Âkif’in sağlığında yedi ayrı kitap halinde bazıları birkaç defa basılan, ölümünden sonra tek cilt olarak yayımlanan ve tamamı aruzla yazılmış 11.240 mısralık 108 manzumeden ibaret külliyatının genel adı 'Safahât' tır. Doğru yanıt "C" şıkkıdır.
Gazzâlî ile başlayıp İbn Rüşd ile devam eden tehâfüt geleneği (dolayısıyla da felsefi hareket) yaklaşık iki yüz yıl kadar süren bir kesintiye uğramıştır. Ancak Fatih Sultan Mehmet’in tehâfüt tartışmalarını yeniden başlatması ile felsefi hareket de önemli bir ivme kazanmıştır. Dolayısıyla bir yandan felsefî harekete engel olan tehafüt geleneği, diğer taraftan felsefi harekete önemli oranda canlılık kazandırmıştır. Felsefi ilimlere meraklı olan Fatih Sultan Mehmed’in yeniden tehafüt yazılmasını istemesindeki neden, felsefî problemler üzerinde tartışma zemini hazırlamak ve eleştirel düşünceyi geliştirmekti. Her ne kadar bir dönem medreselerin müfredatından felsefe çıkarılmış olsa da, tehafütler yine de İslâm dünyasında felsefi harekete bir canlılık getirmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi İbn Rüşd'ün din-felsefe ilişkisine bakışını ifade edebilir?
Din ile felsefe, hakikatleri insanlara öğretmek bakımından gaye birliği içerisindedirler, onlar birbirinin sütkardeşidir.