İbn Bâcce’ye göre tabiat bilimleri ve matematiksel bilimlerle uğraşan kimseler hangi mertebededirler?
Nuzzâr: Bu sınıf tabiat bilimleri ve matematiksel bilimlerle uğraşan kimselerdir. Soyut sûretleri cisimlerin idrakleri olarak değil de kendinde varlığı olan ma‘kûller olarak idrak edebilmektedirler. Fakat bu sınıf da manevi suretleri doğrudan idrak edememektedir.
Gazali ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’leri ekseninde kaleme alınan bu eserlerin konularını dört kategoride değerlendirmek mümkündür: Bunlar; tabiiyyâta ait meseleler, ilahiyyâta dair meseleler, âlemle ilgili meseleler ile gök hakkındaki meselelerdir.
Aşağıdakilerden hangisi daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştiren kelamcılardır?
Batıda, felsefî düşünce yavaş yavaş XI. Yüzyılda oluşmaya başladı. Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Bu durumu fark eden, gerek Fransisken ve gerekse Dominiken kelamcıları XII. yüzyılda İbn Rüşdcülükle mücadeleye başladılar. Bunu yaparken, o zamanlar Batıda yeni yayılmaya başlayan Gazâlîciliği silah olarak kullanmayı uygun buldular.
İbn Haldun nerede doğmuştur?
İbn Haldun 1 Ramazan 732'de (27 Mayıs 1332) Tunus’ta doğmuştur.
"İslâm’da Daava-yı Kavmiyye" adlı eserin sahibi aşağıdakilerden hangisidir?
Ahmet Naim’in en dikkat çeken ve üzerinde tartışılan eseri “İslâm’daDaava-yı Kavmiyye”dir. O burada bir taraftan İslâm kardeşliğini zedeleyecekırkçı bir çıkışı tenkit ederken bir taraftan da Türkçülüğün Esasları üzerineeleştiriler getirmiştir. Bu makale ve buna Ahmet Ağaoğlu’nun TürkYurdu’nda verdiği cevap bu dönem fikri tartışmalara ve yeni fikirlere yolaçmaya istisna güzellikte örneklerdir.
İslâm düşünürlerinin hemen hemen tamamı, esasen din ile felsefenin, başka bir ifadeyle, vahiy ile aklın uygunluğunu ve farklı tarzlarda da olsa uzlaştırılabileceğini savunmuşlardır. Bu konuda ilk akla gelenler, Kindî (ö.866), Fârâbî (ö.950) ve İbn Rüşd (ö.1198)İbn Hindu gibi düşünürlerdir. Ali Şir Nevai islam filozofu ve düşünürü değildir.
Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok İslâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Doğru cevap E seçeneğidir.
Allah bizim yararımızı bizden daha iyi bilir. O halde şer, yasaklandığı için kötü değildir. Kötü olduğu için yasaklanmıştır. İyiliğin Allah’tan kaynaklandığı ve kötülüğün ise, O’na isnat edilemeyeceği görüşü doğru değildir. Çünkü Allah tüm fiillerin yaratıcısıdır. Doğru yanıt "D" şıkkıdır.
TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle günümüzde yer alan düşünür kimdir?
Elmalı’nın TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri günümüzde hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle okuyucularına sunulmuştur.
Felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan “Vâridat” adlı eser kime aittir?
Bedreddin Simavi, vahdet-i vücud nazariyesi doğrultusunda Varlık, âlem, ruh-beden ilişkisi, ölüm sonrası hayat gibi konulardaki klasik yaklaşımları eleştirmiş ve hemen her hususu Allah’ın varlığının zuhuru açısından açıklamaya çalışmıştır. Felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan eserinin adı Vâridat’tır.
Gazzâlî ilimleri kaç grupta değerlendirmiştir?
Gazzâlî, ilimleri; mantık, matematik, fizik, metafizik, ahlak ve siyaset olmak üzere altı grupta değerlendirmiştir. Bu ilimlerin dinî ilkelerle olumlu ya da olumsuz bir ilişkilerinin olmadığını ve din adına bu ilimlerin dışlanmasının, eleştirilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.
Tehâfüt geleneği içinde ikinci eseri yazan aşağıdakilerden hangisidir?
Her ne kadar Gazzâlî’nin Tehâfüt’ünü yazmasındaki gayesinin ne olduğu konusunda bunlardan başka farklı görüşler olsa da genel anlamda, onun gayesi bir takım filozofların bazı görüşlerinin yanlışlığını açığa çıkarmak için güçlü bir tez – antitez ortaya koymak suretiyle konuyu çözümlemek olduğu söylenebilir. Nitekim tehâfüt geleneği içinde ikinci eseri yazan İbn Rüşd’ün gayesi de Gazzâlî’de olduğu gibi hakikate, gerçeğe ulaşabilmektir. Yani iki düşünürün de Tehâfüt’lerini yazmadaki gayeleri genel anlamda aynıdır.
Filozoflar ve eserleri hakkında bilgi veren kaynaklar Kindî'nın çeiştli alanlarda yaklaşık 277 eseri olduğundan bahseder. Aşağıdakilerden hangisi Kindî'nin felsefe alanındaki kitaplarından biridir?
Kindî’nin Felsefe alanındaki kitapları: 1. Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü bulunmaktadır. Kitabın günümüzde Arapça olarak tenkitli neşri yapılmıştır. 2. Risale fî hudûdi’l-eşyâ ve rusûmihâ: Felsefi bazı terimlerin açıklamasını içeren bu risale Türkçe ‘ye “Tarifler Üzerine” başlığı altında tercüme edilmiştir. 3. Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük, İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır.
Batılılarca ismi, Averroes, Averroys, Aben-Rassad, Avenryz, Adveroys, Aben-Rois, Aben-Rust ve benzer şekillerde Latinceleştirilen ve batı felsefesinin oluşumunda en çok payı olan İslam filozofu kimdir?
Batılılarca ismi, Averroes, Averroys, Aben-Rassad, Avenryz, Adveroys, Aben-Rois, Aben-Rust ve benzer şekillerde Latinceleştirilen İbn Rüşd, Batı felsefesinin oluşumunda en çok payı olan İslâm filozofudur.
"Kutsal metinlerin ancak felsefi düşünmeye meyilli insanların fark edebileceği bir takım işaretlersunduğu"nu belirten İslam düşünürü aşağıdakilerden hangisidir?
İbn Sina, Şifa adlı eserinin “Peygamberliğin Kanıtlanması” kısmında kutsal metinlerin ancak felsefi düşünmeye meyilli insanların fark edebileceği bir takım işaretler sunduğunu belirtir.
Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı aşağıda verilen tarihlerin hangisinde TBMM’de milli marş olarak kabul edilmiştir?
12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı TBMM’de millî marş olarak kabul edilmiştir.
Filozofların kral ve kralların filozof olmasını öneren düşünür kimdir?
Filozofların kral ve kralların filozof olmasını öneren düşünür Eflatun'dur.
“Bu alanda hak batıla, doğru yanlışa karışmıştır. Üstün gelenle üstün gelinen (galip ile mağlup) hakkında hüküm vermek mümkün değildir.” Yukarıdaki açıklama Gazzâlî’nin Makâsıt’ta ele aldığı dört felsefi ilimden hangisini işaret eder?
Tabiîyât: Bu alanda hak batıla, doğru yanlışa karışmıştır. Üstün gelenle üstün gelinen (galip ile mağlup) hakkında hüküm vermek mümkün değildir.
Nakli ilimlerin kavranmasının temelinde akli ilimlerin olduğunu savunan, Mizanu’l-Hak ve Keşfu’z-Zunûn eserlerinin sahibi düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Katip Çelebi için nakli ilimlerin kavranmasının temelinde akli ilimler vardır. Öncelikle akli ilimlerin öğrenilmesi ve bu bilgiler ışığında nakli ilimlerin kavranması gereklidir. Katip Çelebi Mizanu’l-Hak ve Keşfu’z-Zunûn eserlerinin de sahibidir.