Aşağıdaki İslam filozoflarından hangisinin eseri Ortaçağ'da Latinceye hiç çevrilmemiştir?
Bîrûnî, Suhreverdi ve İbn Miskeveyh gibi filozof ve bilginlerin eserleri Ortaçağ ’da Latinceye hiç çevrilmemiştir. Doğru cevap B'dir.
Aşağıdakilerden olaylardan hangisinin sonucunda Batı’da felsefe ve bilim dışlanmıştır?
Batı’da özellikle Hıristiyanlığın resmi din olarak tanınmasından sonra kilisenin tutumu ve yasakları yüzünden felsefe ve bilim dışlanmış ve böylece, Batıda X. yüzyıla kadar sürecek olan karanlık Ortaçağ oluşmuştur.
İbn Haldun’un tarih anlayışının, “zahiri^ görünüşü itibariyle eski zamanlardan, devletlerden ve önceki çağlarda meydana gelen olaylardan haber vermekten daha fazla bir şey” olmadığını söylediği klasik tarih anlayışından farklılaştığını dikkatle vurgulamamız gerekmektedir (Mahdi, 1957, s. 70). Onun gözünde tarih ilmi, sadece olayların kaydedilip aktarılmasından ve rivayet edilmesinden ibaret olmayıp, artık teorik ve kavramsal bir çalışmaya dönüşmüştür. Tarihin zahirinde görünen olay ve hallerin arkasındaki açıklayıcı derin sebeplerin tespit edilmesi bu ilmin en önemli vazifesi olmuştur. Doğru cevap E'dir.
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk kez aşağıdakilerden hangisi zamanında olmuştur?
Yabancı eserlerin Arapça’ya tercüme girişimi ilk defa Hz. Ömer zamanında olmuştur.
İbn Haldun'a göre şehirli bir yaşam tarzının getirdiği düzene uyma zorunluluğu ve toplumsal iş bölümü insanlarda hangi davranışa yol açmaktadır?
Şehirli bir yaşam tarzının getirdiği düzene uyma zorunluluğu ve toplumsal iş bölümü neticesinde ortaya çıkan rahat yaşama tarzı insanların karakterlerinde oldukça önemli farklılıklar meydana getirir.
Aşağıdaki alimlerden hangisi Sicilya kralı Roger II ve oğlu William’a uzun zaman hocalık etmiştir?
Batılı hükümdarlar, saraylarına bizzat Müslüman alimleri davet ediyorlar ve böylece onlardan ilim ve felsefe öğreniyorlardı. Bu hükümdarların en meşhuru Sicilya kralı Roger II (1127-1154) ve oğlu William I (1154-1166) idi; diğer Müslüman âlimler yanında mesela meşhur âlim el-İdrisî (1100-1166) onların sarayında uzun zaman hocalık etmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi eserleri Arapça'ya çevirilerek, doğrudan İslam düşüncesine kaynaklık eden filozoflardan birisi değildir?
İslam düşüncesine, eserlerinin Arapça çevirileriyle doğrudan kaynaklık eden filozoflar şunlardır: Eflatun (Platon), Aristo (Aristoteles), Plotinus, Proclus, Galen, Alexandre d’Afrodise.
Sözgelimi, Kur’an ve hadislerin İslâm düşüncesi için birer kaynak olduğu görüşü, kimilerini Kur’an’ın kendi başına anlaşılabileceği inancına sevk etmiştir. Bu bağlamda en fazla dikkat çeken gurup Haricilerdir. “Hüküm yalnızca Allah’ındır” şeklinde özetlenebilecek yaklaşımlarının gerisinde ‘Allah’ın kelamının anlaşılması için gereken her şey yine kelamın kendisindedir’ şeklindeki bir varsayım bulunmaktadır. Doğru cevap C'dir.
Tehafüt geleneğini başlatan, Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazılmış olan “Tehafütü’l-Felasife” kime aittir?
Tehafüt geleneği ilk önce Gazali tarafından Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazdığı Tehafütü’l-Felasife adlı eseri ile başlamıştır.
Aşağıdakilerden hangisi göçebe hayatının özelliklerinden değildir?
İhtiyaçlarını karşılamalarına bağlı olarak oluşan yaşam şartlarının göçebelerde oluşturduğu temel özellikler şunlardır: 1) Özgürlüğe düşkünlük, 2) güçlü asabiyet, 3) doğal ve dayanıklı olmaları 4) işlerini kendileri görmeleri, 5) cesaret, 6) iyiliğe daha meyyal olmaları
Aşağıdaki kavramlardan hangisi günümüz için geçerli olan bir takım kavram ya da anlayışları, bu kavram ya da anlayışların söz konusu olmadığı zaman dilimlerinde aramakla ortaya çıkmaktadır?
Örneğin Osmanlı dönemindeki şartlarla günümüz şartlarının oldukça farklılaşması anakronizm denilen bir düşünme hatasına da yol açabilmektedir. Anakronizm, daha çok günümüz için geçerli olan bir takım kavram ya da anlayışları, bu kavram ya da anlayışların söz konusu olmadığı zaman dilimlerinde aramakla ortaya çıkar.
XI. yüzyıl sonrasında bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudiler tarafından benimsenen hangi düşünce kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başlamıştır?
Batıda, felsefî düşünce yavaş yavaş XI. Yüzyılda oluşmaya başladı. Bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yaşayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren İbn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. İbn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Doğru yanıt B seçeneğidir.
Osmanlı düşüncesinin genel olarak bir estetik imar kaygısıyla hareket etmesi sonucunda ortaya çıkan sorun aşağıdakilerden hangisidir?
Osmanlı düşüncesinin genel olarak bir estetik imar kaygısıyla hareket etmesi, tüm estetik yapıların genel sorununa maruz kalmasına da yol açmıştır: Kendi içine kapalılık. Estetik yapılar, iç ahenge önem veren, kendi içinde tutarlı olan, kısacası kendi içine kapalı anlam dünyalarına sahip yapılardır. Estetik yapılar kendi içlerinde mükemmellik idealine göre kurgulanan (sentez işlemine dayalı) yapılar olduğundan kendi dışını bir anlamda kaos (karışıklık) olarak görür.
I. Kuruluş ve zafer aşaması
II. Sulh ve istikrar dönemi
III. Çözülme ve yok oluş devresi
IV. İmar dönemi
V. Gücün şahsileşmesi dönem
İbn Haldun'a göre devletin geçirdiği döngüsel aşamalar aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak sıralanmıştır?
İbn Haldun'a göre devletin geçirdiği döngüsel aşamalar kuruluş ve zafer aşaması, gücün şahsileşmesi dönem, imar dönemi, sulh ve istikrar dönemi ve çözülme ve yok oluş devresinden oluşmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Biruni’nin kültürünü detaylı incelediği ülkedir?
Yaşam tecrübesi bakımından Bîrûnî’nin Hindistan’la, diğer din ve kültürlerle ilgisi de önemlidir. Bîrûnî çok çeşitli dinler ve felsefelerle mukayeseli olarak uğraşmıştır. Grek, İran ve Hint kültürlerinin belli başlı klasiklerini derinden incelemiş ve çeşitli pozitif bilim dallarında çağının standartlarının çok üstünde bir bilgi seviyesine ulaşmıştır. Kendisi Gazne'de bulunan Hintli bilginlerle tanışmış ve onlardan Sanskritçe'yi bir ölçüde öğrenmişti. Bu sürecin sonucunda Hindistan hakkındaki bilgisi artmıştı. Bîrûnî, zamanındaki Sûmenât ve Mültan seferlerinde bulunup Kuzey Hindistan, Keşmir ve Pencap bölgelerini incelemiştir. Pencap'taki Hint bilginleriyle görüşmelerde bulunmuştur. Bütün bu tecrübeleriyle tarih, devlet, toplum, değişim gibi tarih düşüncesinin temel olguları hakkında derinlemesine ve mukayeseli bilgi ve düşünceler üretebilmiştir. Bu birikimin analitik ve eleştirel bir zihin oluşturduğu veya bilgelik kazandırdığı açıktır.
Aşağıdaki filozoflardan hangisi felsefeyi dinle bağdaştırarak Müslümanlar tarafından kabul görmesini sağlamıştır?
Kindî, Fârâbî ve İbn Sinâ gibi filozofların felsefeyi dinle uzlaştırma çabaları, felsefenin Müslüman toplumlarda kabul görmesini sağladı. Bu filozofların din ve felsefe arasındaki uzlaştırıcı rollerinin yanı sıra İslâm dünyasında sırf felsefe yapanlar veya felsefeyi kendi batınî fikirleri için araç olarak kullananlar ise şiddetli tepkilerle karşılaştılar. Bunun önemli örneklerinden biri Selçuklular dönemindeki Batınîliktir. Bu hareket siyasal anlamda büyük sorunlara sebep oldu. Dolayısıyla batınîliğe yönelik tepkiler beraberinde felsefeye karşı da bir tepkinin oluşmasına neden olmuştur. Doğru cevap D’dir.
Osmanlı düşünürlerinin sentezci ya da genel mekan ya da çerçeve içinde farklı hususları konumlandırıcı yaklaşım tarzlarına bakıldığında, sentez işleminin belli bir ideal, amaç, hedef, kavram doğrultusunda yapıldığı görülecektir. İşte bu amaç ya da kavramın kendisi bir şekilde asıl-kopya ikiliği içinde sentez faaliyetinin gerçekleştirildiğini açığa çıkarmaktadır. Zira beşeri alanda oluşturulması gereken düzen (sentez)’in temel ideası, fikri, orijinali zaten Allah tarafından kainatta (asıl) yaratılmıştır. Bu durum Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına neden hikmet adını verdiklerini de gösterir. Hikmet, Allah’ın düzenine uyum sağlayarak beşeri alanı düzenleyebilmektir. Doğru cevap B'dir.
Biruni’ye göre Grek ilminin başarılarına karşın Hint ilmi neden başarılı olamamıştır?
Biruni’ye göre serbest araştırma ruhuna dayalı Grek ilminin başarılarına karşılık Hintli bilginleri taklitçi ve içine kapalı yaklaşımları yüzünden o kadar başarılı olamamışlardır. Birûni, onların manasız gururlarının hem Grek ilmiyle temas kurmalarını hem de İslâm vahyi ile tanışmalarını engellediğini belirtir. Bîrûnî’ye göre bu durum, Hindular arasında cehaletin yaygınlaşmasına ve ilmin verileriyle dini inançların çatışmasına zemin hazırlamıştır.
Osmanlı topraklarında ilk kez kimin matbaa kurmasına izin verilmiştir?
Osmanlı yönetimi, askeri, ilmi, teknik anlamda Avrupa’daki gelişmeleri ve kendi sıkıntısını ciddi biçimde fark etmeye başladığında Avrupa’ya elçiler göndermiş ve oradaki gelişmelerden kendilerinin haberdar edilmesini istemiştir. Bu teşebbüsler sonrasında Osmanlı topraklarında ilk kez İbrahim Müteferrika’nın matbaa kurmasına izin verildiğini görüyoruz.
TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle günümüzde yer alan düşünür kimdir?
Elmalı’nın TBMM kararıyla yazdığı ve Türkiye Diyanet Başkanlığı tarafından yayınlanan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eseri günümüzde hem orijinal metin halinde ve hem de sadeleştirilmiş haliyle okuyucularına sunulmuştur.