Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Müslüman düşünürlerin Yunanca, Süryanice, Farsça gibi diğer kültürel dillerden yapılan çeviriler sayesinde yepyeni ve çok farklı bir kavram dünyasına sahip olmaları, her şeyden önce Arapçanın kendisini yenileyebilme ve farklı şeyleri söyleyebilme imkânının kullanılmasına işaret etmektedir. Günümüzde özellikle Batı dünyasında ortaya çıkan bilimsel ve kültürel birikimlerin kısmen çeviriler ve bazen doğrudan Türkçe içinde kendisine yer bulabilmesi, kavram yabancılaşması kadar Türkçenin kendi imkânlarının keşfedilmesine de yol açabilmektedir. Bir dilde ortaya çıkan orijinal ilmi veya felsefi kavram, bir şiirsel söz, atasözü bir başka dile aynı söyleme gücü ile çevrilememektedir. Çoğu kez diller orijinal kelimeleri veya söyleyişleri başka dillerden ödünç almak durumunda kalmaktadırlar. Dilin söyleyebilme gücü kendisini ilmi, felsefi, edebi, hikemi ve hatta argolarda hissettirmemektedir.
10. ve 11. yüzyıllarda İslâm tarih yazıcılığında hangi anlayış hâkimdir?
10. ve 11. yüzyıllarda İslâm tarih yazıcılığında rivayetçi anlayış hâkimdir. Hadis metinlerinin nakledilişindeki gibi, tarih rivayetleri ravi zinciri ile beraber nakledilmekteydi. Tarihçilerin ana ilgisi de metinden ziyade ravi zinciri üzerine odaklanmıştı.
Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını, ilim ile dini bir bütün kabul eden, onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmeyen düşünür kimdir?
İsmail Hakkı İzmirli, ilim ile dini bir bütün kabul eder. Onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmez. Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını söyler. O, tüm çalışmalarında bu konuyu ön planda tutmuş, ilim ile dinin bütünlüğü görüşünü savunmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi Gazzali tarafından “tutarlı bir düşünceye dayanmadan kurulmuş olan fikir yapıları; arka arkaya bir şeyin üzerine düşmek, çarpmak, pervanenin lambaya çarpması gibi, filozofların hatalara düşmesi” anlamında kullanılmaktadır?
Bugün Türkçede “tehâfüt” kelimesi daha çok tutarsızlık” terimi ile karşılanmakta; yıkım, çöküntü, acelecilik,“düşüncesiz sonuç, istikrarsızlık,gibi sözlük anlamlarıyla da kullanılmaktadır. Ancak Gazzâlî tarafından kullanılan “tehâfüt” teriminin karşılığını, yine onun ifadelerinde aramak daha doğru olsa gerektir. O, bu terimi, “tutarlı bir düşünceye dayanmadan kurulmuş olan fikir yapıları; arka arkaya bir şeyin üzerine düşmek, çarpmak, pervanenin lambaya çarpması gibi, filozofların hatalara düşmesi” anlamında kullanmıştır. Bu manada “Tehâfütü’l-Felâsife” de “Filozofların Tutarsızlığı” anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Katolik Kilisesinin Filistin meselesi hakkındaki menfi tutumunun içyüzüne vakıf olduktan sonra İslâm a girmeye karar veren, Türkçe’ye Jean Paul Sartre ve Marksizm, Sosyalizm ve Ahlak, İslâmiyet ve Sosyalizm adlı eserleri çeviren yazar kimdir?
Katolik Kilisesinin Filistin meselesi hakkındaki menfi tutumunun içyüzüne vakıf olduktan sonra İslâm a girme kararı kesinleşti. Roger Garaudy Müslüman olduktan sonra Reca Carudi ismini almıştır.
Abduh’a göre kelamî ya da felsefî problemlerin çoğu, irade-i cüz'iye, nübüvvet ve Allah'ın sıfatlarıyla ilgili problemlerde olduğu gibi aşağıdaki hangi şartlardan kaynaklanmaktadır?
Abduh doğuştan ahlakçıydı. Az veya çok tutarlı dinî bir sistem kurmak yerine doğrudan doğruya insanların vicdanlarını etkilemeyi ummuştu. Platon gibi, Abduh da, ancak doğrudan doğruya iletişimin insanları harekete geçireceğine inanıyordu. Abduh'un öğretisi ve eylemleri son derece etkileyiciydi. Ona göre kelamî ya da felsefî problemlerin çoğu, irade-i cüz'iye, nübüvvet ve Allah'ın sıfatlarıyla ilgili problemlerde olduğu gibi ahlakî şartlardan kaynaklanıyordu. Abduh, öncelikle, İslâm ahlâkının yeniden tesisi için zorunlu kabul ettiği eğitimde ıslaha yönelmişti. Bu yolla elde edilecek sonuçların, bir devrimle elde edilecek sonuçlar kadar çabuk gerçekleşmeyecekse de onlardan daha derin ve daha sağlam olacaklarına inanıyordu.
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı döneminde devam eden Tehafüt geleneğinin temsilcileri olarak dikkat çeken düşünürlerden değildir?
Hocazade (Muslihiddin Mustafa), Kemal Paşazade (İbn Kemal), Muhammed Karabaği, Müeyyedzade (Abdullah Çelebi), Yahya Nev’i Efendi ve Mestçizade Abdullah Efendi, Osmanlı döneminde devam eden Tehafüt geleneğinin temsilcileri olarak dikkat çeken düşünürlerdir. Bilindiği üzere, Tehafüt geleneği ilk önce Gazali’nin Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazdığı Tehafütü’l-Felasife adlı eseri ile başlamış ve İbn Rüşd’ün hem Gazali’yi hem de yer yer Farabi ve İbn Sina’yı eleştirdiği Tehafütü’t-Tehafüt adlı eseriyle gelişme göstermiştir.
Aşağıdakilerden hangisi hareket felsefesinin etkisinde kalmış, bu felsefenin kavramlarını ve metodunu kullanarak meselelere kendi kültürümüz açısından yaklaşmıştır?
Fransa’da kaldığı 6 yıllık süre içerisinde Louis Massignon ve Hareket Felsefesi’nin kurucusu olan Maurice Blondel ile tanışmıştır. Bu olay Topçu’nun fikirlerinin oluşması açısından önemlidir. Çünkü Nurettin Topçu, hareket felsefesinin etkisinde kalmış, bu felsefenin kavramlarını ve metodunu kullanarak meselelere kendi kültürümüz açısından yaklaşmıştır.
Bir ama üç olan Tanrı inancını yani teslis inançlarının doğru olduğunu savunan görüş aşağıdakilerden hangisidir?
Hıristiyanlar ise Bir ama üç olan Tanrı inancınıyani teslis inançlarının doğru olduğunu savunuyorlardı.
1 Ramazan 732'de (27 Mayıs 1332) Tunus'ta doğdu. İlk bilgileri babasından aldı, daha sonra Kur'an'ı ezberledi, kıraat ilmini öğrendi ve âlimlerden Arap dili ve edebiyatı konusunda dersler aldı. Ayrıca Sahîh-i Müslim, el-Muvatta ile Kütüb-i Sitte'nin diğer kitaplarının bazı bölümlerini okuyup fıkıh tahsil etti. Abdülmüheymin'den hadis ve siyer, Zevâvî'den kıraat, Sattî'den fıkıh, Âbilî'den fıkıh usulü, kelâm, mantık, felsefe ve matematik dersleri aldı. Fahreddin er-Râzî'nin kelâm ilmindeki usulünü öğrendi.
Yukarıda hakkında bilgi verilen İslâm düşünürü kimdir?
İbn Haldun 1 Ramazan 732'de (27 Mayıs 1332) Tunus'ta doğdu. İlk bilgileri babasından aldı, daha sonra Kur'an'ı ezberledi, kıraat ilmini öğrendi ve âlimlerden Arap dili ve edebiyatı konusunda dersler aldı. Ayrıca Sahîh-i Müslim, el-Muvatta ile Kütüb-i Sitte'nin diğer kitaplarının bazı bölümlerini okuyup fıkıh tahsil etti. Abdülmüheymin'den hadis ve siyer, Zevâvî'den kıraat, Sattî'den fıkıh, Âbilî'den fıkıh usulü, kelâm, mantık, felsefe ve matematik dersleri aldı. Fahreddin er-Râzî'nin kelâm ilmindeki usulünü öğrendi.
İslâm düşüncesi Batı’ya birkaç yolla geçmiştir. Bunların en önemlisi aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm düşüncesi Batı’ya birkaç yolla geçmiştir. Bunların en önemlisi Arapçadan yapılan tercüme hareketleridir. Kendisi gençliğinde Endülüs ve Kuzey Afrika’da Arapça öğrenerek Müslüman memleketlerde İslâm ilimlerini öğrenen Papa Slyvestre Saccy, papa seçildikten sonra Kuzey İspanya’nın Rippol şehrinde, aynen Beytü’l-Hikme gibi 910 yılı civarında bir tercüme okulu açtırdı . Burada Müslüman bilginlerin eserlerini Latinceye çevirtmeye başladı . Tercüme işi için önce Arapça bilen dönemin Yahudi asıllı bilginleri görevlendirildi. Arapça’dan Latinceye tercüme faaliyetleri Batı ’da 18. yüzyıla kadar devam etti. XII. Ve XIII. yüzyıllardan itibaren Hıristiyan bilginler de Arapça, hatta Türkçe ve Farsça öğrenerek tercüme faaliyetlerine katıldılar. Ünlü İngiliz filozofu John Locke (1632-1704) bile Arapça öğrenme ihtiyacı duymuştur. Doğru cevap E'dir.
Batıda ortaya çıkan ve genel olarak “Robinsonad” ya da “Adasal Roman” diye adlandırılan bilimsel roman türleri, hangi islami eseri örnek alarak yazılmışlardır?
Batıda ortaya çıkan ve genel olarak “Robinsonad” ya da “Adasal Roman” diye adlandırılan bilimsel roman türleri, Hayy b.Yekzân’ı örnek alarak almıştır. Bunlar arasında Francis Bacon’ın Yeni Atlantis’i, Thomas Morus’un Ütopya’sı gibi eserler gösterilebilir.
Hocazade (Muslihiddin Mustafa), Kemal Paşazade (İbn Kemal), Muhammed Karabaği, Müeyyedzade (Abdullah Çelebi), Yahya Nev’i Efendi ve Mestçizade Abdullah Efendi, Osmanlı döneminde devam eden Tehafüt geleneğinin temsilcileri olarak dikkat çeken düşünürlerdir. Bilindiği üzere, Tehafüt geleneği ilk önce Gazali’nin Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazdığı Tehafütü’l-Felasife adlı eseri ile başlamış ve İbn Rüşd’ün hem Gazali’yi hem de yer yer Farabi ve İbn Sina’yı eleştirdiği Tehafütü’t-Tehafüt adlı eseriyle gelişme göstermiştir. Doğru cevap A'dır.
Aşağıdakilerden hangisi Farabi’nin eserlerinden değildir?
Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz Kındi’nin eseridir.
Meşşâî filozoflar insan aklının yetkinleşmesindeki ve bilgi edinmedeki son aşamasını nasıl adlandırmıştır?
Meşşâî filozoflar insan aklının yetkinleşmesindeki ve bilgi edinmedeki son aşamasını ayrıca kavramsallaştırırlar. Aklın bu son yetkinlik haline, müstefad, mükteseb ve zahir, beyani akıl şeklinde farklı isimler vermişlerdir. Doğru cevap A şıkkıdır.
İlk Tehâfüt yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
İlk Tehâfüt yazarı Gazzâlî’dir.
Aşağıdaki okullardan hangisi varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır?
Tabiatçı okul varlıktaki değişimi sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır. Tabiattaki her türlü oluşum, değişim ve gelişimi rasyonel olarak açıklamaya çalıştılar. Bu okul tıp, kimya, astronomi ve matematik olmak üzere çeşitli pozitif bilim dallarında ciddi araştırmalar yaptı. İslâm dünyasında Câbir b. Hayyân ile Ebû Bekir er-Râzî’nin tabiatçı felsefelerinden bahsedilmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi ilk olarak Müslüman bilginlerin eserlerini Latinceye çevirtmeye başlayan papadır?
Kendisi gençliğinde Endülüs ve Kuzey Afrika’da Arapça öğrenerek Müslüman memleketlerde İslâm ilimlerini öğrenen Papa Slyvestre Saccy, papa seçildikten sonra Kuzey İspanya’nın Rippol şehrinde, aynen Beytü’l-Hikme gibi 910 yılı civarında bir tercüme okulu açtırdı. Burada Müslüman bilginlerin eserlerini Latinceye çevirtmeye başladı. Tercüme işi için önce Arapça bilen dönemin Yahudi asıllı bilginleri görevlendirildi. Arapça’dan Latinceye tercüme faaliyetleri Batı’da 18. yüzyıla kadar devam etti. XII. Ve XIII. yüzyıllardan itibaren Hıristiyan bilginler de Arapça, hatta Türkçe ve Farsça öğrenerek tercüme faaliyetlerine katıldılar’