Evlenecek taraflar arasında dinî, iktisadî ve sosyal konum bakımından bir denkliğin var olmasına ne denir?
Evlenecek taraflar arasında dinî, iktisadî ve sosyal konum bakımından bir denkliğin varolmasına kefâet denir. Evlilik akdinin yürürlüğe girmesi ve sonuçlarını doğurması için gerekli olan şartları taşıyan akde nâfiz, bu şartlardan birini taşımayan akde mevkuf denir. Mehir, erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği malî değeri olan bir şeydir. Müt‘a, kişinin gelir seviyesine göre mehr-i mislin yarısını geçmemek üzere ayrıldığı eşine verdiği mal ya da para cinsinden bir hediyedir.
Yukarıda mehir ile ilgili ifadelerden hangisi veya hangileri doğrudur?
Mehir, erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği malî değeri olan bir şeydir. Farklı şekillerde olmak üzere birçok toplumda benzeri bir uygulamaya rastlanır. Kur’an’da mehrin kadına içten gelen bir bağış olarak verilmesi emredilmiştir (Nisâ 4/24). Bu açıdan mehir, kadının evliliğe ısındırılması, birlikteliğin bir sembolü ve boşanma halinde de maddî bir güvence anlamı taşır. Mehir, evlenen kadının hakkıdır ve kadın aldığı mehir ile çeyiz yapmaya zorlanamaz. Mehir, evlilik akdinin şartı değil sonucudur. Bu yüzden evlilik sırasında belirlenmemiş olsa da kadın mehir almaya hak kazanır.
“Bilmiyorsanız bilenlere sorun” (Enbiya 21/7) ayeti ile aşağıdakilerden hangisine atıf yapılmaktadır?
İsitftâ (fetvâ sorma) uygulamasının meşruluğunu temellendirmek için “Bilmiyorsanız bilenlere sorun” (Enbiya 21/7) ayetine atıf yapılmakla beraber asıl belirleyici olan sahabe uygulamasıdır.
İslam hukuku açısından düşünüldüğünde aşağıdakilerden hangisi ceza hukuku olarak düşünülebilir?
Klasik fıkıh kitaplarının genellikle son kısımlarında yer alan bölümler ukûbât ana başlığına dâhildir. Ukûbât kelimesi, ceza anlamına gelen ukûbe kelimesinin çoğuludur. Bu alanı ifade için bazen ‘caydırıcı cezalar’ anlamına gelen “mezâcir” kelimesi de kullanılır. Bu sebeple bu ana bölüm öncelikli olarak ceza hukuku alanına giren konuları, yani İslam hukuku açısından suç kabul edilen fiilleri, bunlara verilecek cezaları ve bu cezaların nasıl uygulanacağını ele almaktadır.
Aşağıdaki suçlardan hangisi sırf Allah hakkını ihlâl eden suçlara bir örnek olabilir?
Sırf Allah hakkını ihlâl eden suçlar: Zina ve içki içme suçları örnek verilebilir. Bunların işlenmesinde başka kişilere doğrudan verilen bir zarar bulunmamaktadır. Zina suçu işleyen kimselerin birbirlerine verdikleri bir zarardan değil, neslin korunması ilkesine aykırılıktan ve evlilik kurumuna yönelik bir saldırıdan söz edilebilir. Benzer şekilde içki içen kimse de başka bir kişinin hakkını değil, aklın korunması ilkesine aykırı davranarak, kamusal bir hakkı ihlâl etmektedir. Çünkü toplum bireylerden oluşmaktadır. Bireylerin fıtratı bozarak kendilerini sağlıksız hale getirmeleri, toplumsal yarar ve düzen açısından bir zarar doğurmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi sahabeden sonraki neslin, diğer bir ifade ile Hz. Peygamber’den sonraki ikinci kuşağın dönemini ifade etmektedir?
Müctehid imamlar dönemi ile hicri ikinci asrın başlarından itibaren, dördüncü asrın ortalarına kadar uzanan zaman dilimi kastedilmektedir. Diğer şıklar da ikinci kuşağın dönemini ifade etmemektedir. Tabiûn dönemi sahabeden sonraki neslin, diğer bir ifade ile Hz. Peygamber’den sonraki ikinci kuşağın dönemini ifade etmektedir. Bu dönemin önemli bir bölümü Emeviler’in iktidarda olduğu zaman dilimine tekabül ettiği için, kimi yazarlarca “Emeviler Dönemi” olarak da adlandırılmıştır.
I. Fetva kitapları türüII. Ahkam-ı sultaniye türüIII. Harâc-Emval TürüYukarıdakilerden hangisi İslam hukuku alanına giren literatür türlerinden biridir?
İslam hukuk alanına giren literatür türleri pek çok açıdan ele alınabilir. Bunlardan bazıları Fetva kitapları türü, ahkam-ı sultaniye türü ve harâc-Emval türüdür.
Şahısların normal medeni ilişkilerini ve hukuki işlemlerini ifade eden kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Muâmelât kelimesi klasik bir tanıma göre “şahısların yaşamlarındaki normal ihtiyaçlarını gideren ve onlara fayda temin eden ilişkileri düzenleyen hükümler” olarak tanımlanmıştır. (İbn Abidin, IV, 50) Başka bir ifadeyle tekrarlarsak, muâmelât, şahısların normal medeni ilişkilerini ve hukuki işlemlerini ifade eder.
Hangi türden konularda hataya düşen kimse günahkâr olur?
Aklın incelemesine tabi olan nazarî konular (nazariyyât), kendi içinde önce kat’î konular (kat’iyyât) ve zannî konular (zanniyyât) olmak üzere iki kısma ayrılır. Kat’î konularda hataya düşen kimse günahkâr olur. Bu günahkârlığın boyutu ve niteliği, hatanın mahiyetine ve yerine göre değişiklik gösterir.
Bir suçun maddi unsuru ile aşağıdakilerden hangisi kastedilmektedir?
Kanunî unsur, bir davranışın (fiil) kanunda suç olarak tanımlanmış olması demektir. Hukuka aykırılık, yapılan davranışın ceza hukuku kuralında tanımlanan suç tipine uygun olması yanında, ayrıca tüm hukuk düzeni ile çelişki halinde bulunmasını ifade eder. Manevî unsur, hukuka aykırılık teşkil eden davranışın fâil tarafından kusurlu bir biçimde gerçekleştirilmiş olmasını ifade eder. Suçun maddî unsuru ile, suç olarak nitelenmeye elverişli bir davranışın (fiil) bulunması kastedilmektedir.
Aşağıdaki suçlardan hangisi bir had suçudur?
Klasik doktrinde had suçları (cerâimu’l-hudûd) teriminin daha çok dar anlamında kullanıldığını da belirtmemiz gerekir. Buna göre had suçları terimi dar anlamında zina, zina iftirası (kazf), içki içme (şürb-sükr), hırsızlık (sirkat), yol kesme (hırâbe/kat’-i tarîk), isyan (bağy) ve dinden dönme (irtidâd) suçlarını ifade etmektedir. Kısâs suçları (cinâyât/cerâimu’l-kısâs) denildiğinde, insanın canına ve vücut bütünlüğüne yönelik saldırı niteliği taşıyan yasaklanmış davranışlar kastedilmektedir. Cana ve vücut bütünlüğüne yönelik suçlar, adam öldürme suçu ile darp, yaralama gibi müessir fiilleri kapsamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi sürekli evlenme engelidir?
Kan bağı sebebiyle haram olanlarla evlenme sürekli evlenme engelidir. Diğer şıklarda bulunan Din farkı, iki akraba ile birden evlenme, beşinci kadın, başkasının eşi olma durumları ise geçici evlenme engelleridir.
Hz. Peygamber döneminde İslam hukukunun iki kaynağı aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Hz. Peygamber döneminde İslam hukukunun iki kaynağından bahsetmek mümkündür: Kitâb ve Sünnet.
‘Eğer mehrin miktarı evlilik sırasında belirlenmiş ise buna …………. denir. Evlilik sırasında miktarı belirlenmemiş ise kadın, baba tarafındaki benzer durumda bulunan kadınların aldıkları mehre hak kazanır ki, buna …………. denir.’
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi ifadeler gelmelidir?
Eğer mehrin miktarı evlilik sırasında belirlenmiş ise buna mehr-i müsemmâ denir. Evlilik sırasında miktarı belirlenmemiş ise kadın, baba tarafındaki benzer durumda bulunan kadınların aldıkları mehre hak kazanır ki, buna mehr-i misil denir. Peşin verilen mehre mehr-i muaccel, sonra verilmek üzere kararlaştırılan mehre mehr-i müeccel denir.
Şahısların davranışlarının ve hukuki bir sonuç elde etmek üzere dışa vurdukları irade beyanlarının hükmünün belirlenmesinde onların niyet ve amaçlarının öncelikli olarak dikkate alınacağını ifade eden prensip hangisidir?
Bir İşten Maksat Ne İse Hüküm Ona Göredir külli^ ka^idesi, şahısların davranışlarının (söz ve fiillerinin) ve hukuki bir sonuç elde etmek üzere dışa vurdukları irade beyanlarının hükmünün belirlenmesinde onların niyet ve amaçlarının öncelikli olarak dikkate alınacağını ifade eder.
Yukarıdakilerden hangileri tefrik sebepleridir?
Yukarıda bulunan tüm ifadeler tefrik sebebidir.
“Bu dönemin İslam hukuk tarihi açısından en bariz vasfı, hukuki faaliyetlerin artık mezhep yapılanmaları çerçevesinde sürdürüleceğinin tüm toplum tarafından benimsenmiş olmasıdır. Diğer bir ifadeyle mevcut geleneklerden bağımsız bir ictihad faaliyeti muteber kabul edilmemiştir.”Yukarıda anlatılan dönem aşağıdakilerden hangisidir?
İslam hukuk tarihi ile ilgili literatürde bu dönemin hicri IV. asrın ortalarından itibaren başlayıp, kanunlaştırma hareketleri ve yenileşme arayışlarının yaşandığı on dokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü ifade edilmektedir. Hukuki faaliyetin mezhep yapılanması içerisinde sürdüğü bu dönem kimi yazarlarca taklid dönemi olarak adlandırılmaktadır.
İkindi ve yatsı namazlarından önce kılınan dörder rekatlık namazlar ve pazartesi ve perşembe günü tutulan oruçlar aşağıdakilerden hangisine örnektir?
Nâfile yapılması, iyi görülmekle birlikte bir gelenek haline gelmeyen fiillerdir. İkindi ve yatsı namazlarından önce kılınan dörder rekatlık namazlar ve pazartesi ve perşembe günü tutulan oruçlar gibi. Nâfileyi yapan sevap kazanır, terk eden ise kınanmaz.
Malı, insanın tabiatı icabı meylettiği ve ihtiyaç vakti için saklanabilen şey olarak tanımlayan hukuk doktrini aşağıdakilerden hangisidir?
Hanefî doktrininde mal, daha ziyade örfi ve tabii bir kavramdır. Mecelle malı: “Tab-’ı insani mail olup da vakt-i hacet için iddihar olunabilen şeydir” diye tanımlar (md. 126). Bu tarif şöyle açılabilir: “Mal, insanın tabiatı icabı meylettiği ve ihtiyaç vakti için saklanabilen şeydir”.
İctihadda hatanın söz konusu olup olmayacağı konusunda başlıca iki görüş vardır. Birincisine göre, bir konuda ictihad eden ve farklı sonuçlara ulaşan müçtehitlerden sadece birisi doğruyu tutturmuş, diğerleri hata etmiştir. Bu görüşü savunanlara ne ad verilir?
İctihadda hatanın söz konusu olup olmayacağı konusunda başlıca iki görüş vardır. Birincisine göre, bir konuda ictihad eden ve farklı sonuçlara ulaşan müçtehitlerden sadece birisi doğruyu tutturmuş, diğerleri hata etmiştir. Bu gorüşü savunanlar muhattıe adını alır.