Zekâ yükümlülüğü doğuran zenginliğin nisab miktarı nedir?
Zeka^t yükümlülüğü doğuran zenginlik, temel ihtiyaçlardan sonra artıcı özelliğe sahip belli miktarda yıllanmış mal ve paranın bulunmasıdır. Bu zenginlik, zeka^t ödemeyi gerektirir, sadaka almayı haram kılar. Bu nisabın miktarı 85 gr. 22-24 ayar altının Türk Lirası karşılığıdır.
Aşağıdaki yemin türlerinden hangisi keffâret sorumluluğu doğurur?
Yerine getirilmesi kesin olarak kararlaştırılmış yemin anlamına gelen mün‘akid yemin, gelecekte gerçekleşmesi mümkün olan bir eylem üzerine yapılır. Mesela “Vallahi borcumu yarın ödeyeceğim”; “Vallahi bu eve bir daha ayak basmayacağım”, “Bundan sonra onunla konuşursam karım benden boş olsun” gibi yeminler mün‘akid sayılır. Çünkü yemine bağlanan eylemler yani borcu ödemek, eve girmek ve konuşmak, hem gerçekleştirilmesi mümkün hem de gelecek ile ilgili eylemlerdir. Söylenen hususların yerine getirilmemesi halinde yemin bozulmuş olur ve keffâret gerekir. Kendisine sadık kalınmayan mün‘akid yemin, keffâret sorumluluğu doğurur. Yani gelecek zamanda bir şeyin yapılması ya da yapılmaması yemini edilir de bunun gereği yerine getirilmezse keffâret (keffâret-i yemin) söz konusu olur.
Kaçan ve bir kuyuya düşen ya da bir yere başıyla sıkışan ve çıkarılamayan hayvanın kesimi ile karşılaşılabilir. Böyle durumlarda hayvanın damarlarındaki kanın boşalmasını sağlayacak en uygun kesim şekli hangisi ise o tercih edilmek kaydıyla herhangi bir yerinden kesilir. Ancak zorunluluk halinde başvurulabileceği için bu tür işlemlere ızdırârî kesim denmiştir.
Fıkıh kitaplarında nezr (çoğulu: nüzûr) terimiyle anlatılan, dinen yükümlü olunmadığı halde, Yüce Allah’a farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapma sözü vermek anlamına gelen kelime aşağıdakilerden hangisidir?
Fıkıh kitaplarında nezr (çoğulu: nüzûr) terimiyle anlatılan adak, dinen yükümlü olunmadığı halde, Yüce Allah’a farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapma sözü vermektir.
Hz. Peygambere hitap eden "O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" buyruğu, diğer Müslümanları da kuşatmaktadır. Doğru cevap A'dır. Kurban bayramı günlerinde kurban kesmenin müekked sünnet olduğunusöyleyen diğer mezhepler ve müctehitler ise delillerni B,C,D,E seçeneklerindeki gibi ifade etmişlerdir.
Kur’ân-ı Kerim’de imandan sonra en faziletli ibadetin …….. olduğu belirtilmiş (bk. el-Bakara 2/3),Bu ibadet aşağıdakilerden hangisidir.
Kur’ân-ı Kerim’de imandan sonra en faziletli ibadetin namaz olduğu belirtilmiş, Peygamberimiz de bir hadislerinde İslâm’ın; kelime-i şehâdet, namaz, zekât, oruç ve hac olmak üzere beş temel üzerine kurulduğunu, bir diğer hadislerinde de en faziletli ibadetin namaz ibadeti olduğunu beyan etmiştir. Zira namaz kişinin bedeni, dili ve kalbiyle kısaca bütün varlığıyla Allah’a yönelme halini ifade eder. Bu özelliğinden dolayı namaz en mükemmel zikir (etemmü’z-zikr) ve diğer bütün ibadetlerin özü sayılmıştır.
Aşağıda verilen ticari mallardan hangisi zekata tabi tutulamaz?
Ticari eşyanın konduğu bina, dolap, kafes, raf, terazi, çalışma masası, şahsî kullanım amacıyla ve işletmenin yürümesi için gerekli malzeme olduğundan temel ihtiyaç sayılarak zekâta tâbi olmaz.
Sahâbeden Huzeyfe (r.a.) şöyle anlatıyor: Resulûllah (s.a.) bizim, altın ve gümüş kaptan yiyip içmemizi, ipek giymemizi ve ipek sergi üzerine oturmamızı yasakladı ve şöyle buyurdu: “Bunlar dünyada onlar (kâfirler), âhirette ise bizim içindir.” (Buharî, “Eşribe”, 28; “Et‘ime”, 29; Müslim, “Libâs”, 4, 5).
Bu haram aşağıdaki hangi haram kategorisiyle ilişkilendirilebilir?
Doğru seçenek A
İnsanın en temel sorumluluğu yaratıcısını tanımak, O’na iteat etmek ve iradesi doğrultusunda bir hayat yaşamaktır. Yaratıcının iradesine uygun hayat yaşamanın somut göstergesi, O’nun istediği gibi güvenilir, faydalı, iyi niyetli, merhametli, adaletli, hakkaniyetli, sorumlu bir insan olmaktır
Aşağıdaki seçeneklerde verilen zaman dilimlerinin hangisinde zekatın ödenmesi en uygundur?
Hayır ve dayanışma duygularının yoğunlaştığı ramazan ayında zekât ödemek, her bakımdan daha uygudur.
Hz. Peygamberimiz zamanında artık Kabe'yi kimsenin çıplak olarak tavaf edemeyeceğini ve bundan sonra müşriklerin hac yapamayacağını tüm Müslümanlara ve gayri müslimlere duyuran kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Hz. Ali bayram günü, Hz. Peygamberimizin emriyle hicretin dokuzuncu yılında Mina’ya gelerek, gelecek seneden itibaren müşriklerin hac yapamayacaklarını, kimsenin Kâbe’yi çıplak olarak tavaf edemeyeceğini orada bulunan Müslüman ve gayri müslim herkese ilan etti.
Şahsî İhtiyacı Dolayısıyla Zekat Ödemesi Yapılanlar; Fakirler ve Miskinler: Fakir, miskinden daha iyi durumdadır. Fakir, nisap miktarı veya daha fazla mala sahip olmayan ya da nisaba mâlik olduğu halde, malı ihtiyacına yetmeyen Müslüman demektir. Miskin ise, bir günlük yiyeceğe dahi muhtaç olan, hiçbir mala sahip olmayan fakir veya hiçbir mala sahip olmayıp, yiyecek-giyecek ihtiyaçları için dilenmek zorunda kalan Müslüman muhtaçlardır. Boyunduruktan Kurtarılması Gerekenler (rikâb): Boyunduruktan kurtarılması gerekenler; köle azadı, düşman elinde bulunan esirlerin kurtarılması ve sömürge altındaki Müslümanların kurtarılması şeklinde yorumlanmıştır. Borçlular (ğârimîn): Borçlular, borca batanlar ve beklenmedik sıkıntılara uğrayanlar biçiminde yorumlanır. Yolda Kalanlar (ibnü’s-sebîl): Bu kavram; yolda kalanlar, bizzat kendi yerinde malını kaybedenler ya da alacağını alamayan tüccarlar, dilenciler, buluntu çocuklar ve yolculuk için gerekli bütün kolaylıklar şeklinde yorumlanmıştır. Doğru cevap E seçeneğidir.
Bir Müslümanın zekat yükümlüsü olması için sahip olduğu mal aşağıdaki niteliklerden hangisini taşımamalıdır?
Zekâtın farz olmasının en önemli şartlarından birisi, malın mükellefin elinde tam mülkiyetle bulunarak dilediği gibi tasarruf hakkına sahip olmasıdır. Zekâtın farz olması için tespit edilen malın en az miktarı” demektir. Nisabı, asgarî zenginlik miktarı, asgarî geçim indirimi veya özellikle zekâtın istisna sınırı olarak da ifade etmek de mümkündür. Nisap, kişiyi zengin kılar ve ona bazı sorumluluklar yükler. Malın zekâta tâbi tutulabilmesi için gerekli şartlardan biri de artan, gelir ve kazanç sağlayan bir mal olmasıdır. Bir mükellefe zekâtın farz olması için, nisap miktarı mala sahip olduktan sonra, malın üzerinden bir kamerî takvim yılının geçmiş olması gerekir. Bu duruma, havelân-ı havl ya da zekât yılı adı verilir. Zekât konusu malın, temel ihtiyaçlardan fazla olması gerekir. Bu nedenle sorunun doğru cevabı C seçeneğinde verilmiştir.
Kimi ifade kalıpları niyete ve maksada göre yemin sayılır. Örneğin “Şöyleyaparsam kâfir olayım, yahudi olayım”; “Şuraya gidersem Allah’a kul,Peygamberine ümmet olmayayım”; “Şunu yersem imansız olarak öleyim, kıblem Kâbe olmasın” ve benzeri cümleler, eğer yemin niyetiyle söylenmişse yemin hükümlerine tabi olur.
"Gelecek zamanda bir şeyin yapılması ya da yapılmaması yemini edilir de bunun gereği yerine getirilmezse keffâret (keffâret-i yemin) söz konusu olur."
Yukarıda verilen bilgi ışığında ekonomik anlamda yeterli güce sahip olmayan bir kişi yeminini yerine getiremediği taktirde yemin keffâreti aşağıdakilerden hangisidir?
Yüce Allah şöyle buyurur: “Kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren(lağv) yeminlerinizden dolayı Allah sizi sorumlu tutmaz. Fakat O, bilinçliolarak yaptığınız mün‘akid yeminlerden sizi sorumlu tutar. Bunun keffâreti,kendi aile fertlerine yedirdiğinizin ortalamasından, on fakiri doyurmanızveya onları giydirmeniz yahut bir köleyi hürriyetine kavuşturmanızdır.Bunları bulamayan kimse üç gün oruç tutar. İşte yeminlerinizin keffâretibudur. Yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi tutun!..” (el-Mâide 5/89)
Aşağıdakilerden hangisi helal terimi yerine kullanılabilen bir terimdir?
Helal terimi, mubah teriminin eş anlamlısıdır. Mubah için, ayrıca “hıll (bağlanmamış/yasaklanmamış/bağsız), mutlak (serbest), câiz (olağan)” terimleri de kullanılır.
I. Özünde veya vasfında bir kötülük ve zarar bulunmak
II. Yasaklığı kesin bir dille sabit olmak
III. Delalet açısından kesin bir dille yasaklanmak
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri bir fiilin haram olması için gereklidir?
Özündeki (aslındaki) veya vasfındaki bir kötülükten dolayı, kesin bir delille ve açık/bağlayıcı bir ifadeyle yapılmaması istenen fiillere haram denir. Tanımdaki üç unsur çok önemlidir: 1- Özünde veya vasfında bir kötülük ve zarar bulunmak, 2- Yasaklığı kesin bir delille sabit olmak, 3- Delâlet açısından kesin bir ifadeyle yasaklanmak. Bu tanıma göre, bir fiilin haram olabilmesi için kesin birer delil olan ayetle, mütevatir veya meşhur sünnetle ve aynı zamanda da kesin ve bağlayıcı bir ifadeyle yasaklanması gerekir.