Aşağıdakilerden hangisi insanları koruyan ve onların iyi ve kötü fiillerini kaydeden meleklerdir?
Hafaza ve Kirâmen Kâtibîn Melekleri: Bu melekler insanları koruyan ve onların iyi ve kötü fiillerini kaydeden meleklerdir. Kur’ân’da bu melekler; koruyanlar, izleyenler, yazıcı elçiler, karşı karşıya olan iki melek, gözetleyip yazmaya hazır olanlar ve değerli yazıcılar şeklinde çeşitli ifadelerle nitelenmektedirler.
İlk Peygamber Hz. Âdem’den son peygamber Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin getirdiği hak dinlerin genel adı İslâm’dır.
Peygamberlerin görevi ilahî vahiy doğrultusunda Allah’tan aldığı emir veyasakları insanlara aktarmaktır. Ayrıca Peygamberlerin dinde tasarruf yetkileri vardır fakat bu yetki sınırlıdır.
Kur’an-ı Kerîm’de Allah’ın varlığından çok birliğine vurgu yapılmaktadır. Bunun sebebi, insanların yaratıcı gücü inkâr etmelerinin zorluğuna karşın ona ortak koşmaya (şirk) yönelik gösterdikleri eğilimdir.
Kur’an da ki ispat ve delil yöntemleri ele alındığında; Hz. İbrahim’in sırasıyla yıldız, ay ve güneşin ulûhiyyet ihtimalini bunların kayboluşlarından dolayı devre dışı bırakarak, bunların ötesinde ve tüm bunları yaratan bir yüce varlığa iman edilmesi gerektiği sonucunu çıkarması aşağıdakilerden hangisine örnek teşkil etmektedir?
Kur’an’da Allah’ın varlığına götüren akıl yürütme metodu hakkında bazı müşahhas örnekler bulunmaktadır. Meselâ; Hz. İbrahim’in sırasıyla yıldız, ay ve güneşin ulûhiyyet ihtimalini bunların kayboluşlarından dolayı devre dışı bırakarak bunların ötesinde ve tüm bunları yaratan bir yüce varlığa iman edilmesi gerektiği sonucunu çıkarması bunlardan biridir. Doğru cevap C’dir.
“Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı” (eş-Şûrâ 42/13) âyeti ile vurgulanmak istenen nedir?
İslâm’ın inanç esasları insanın gayb dünyasına hitap ettiği için ilk insan ve ilk peygamberden bu yana var olan esaslardır. İnsanın fiziki ihtiyaçları temelde değişmediği gibi inançla olan ilişkisindeki gereksinimi de değişmemektedir. Bu anlam itibarıyla inanç esaslarında zaman içinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu husus çeşitli ayetlerde vurgulanmıştır. Bunlardan biri “Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı” (eş-Şûrâ 42/13) âyetidir. İnsan ihtiyaçlarının çeşitliliği yanında dine olan gereksinim hiçbir zaman ortadan kalkmamıştır. İlk insanın değer ihtiyacı ne ise son insanın ona olan ihtiyacı da aynı derecededir
Hangisi Azrail'in Kur'an'da geçen diğer ismidir?
Kur’an’da Azrail ismi geçmemekle birlikte, bunun yerine ölüm meleği (melekü’1- mevt) ile yaşam süresi bitenlerin ruhunu alan meleklerden söz edilmektedir (en- Nisa 4/97; el-En’a^m 6/61).
"İnsanın ahlaki olarak en iyiye ulaşması için bunu sağlayacak bir varlığın (Tanrı) mevcudiyeti gereklidir."
Yukarıda verilen Allah'ın varlığını kanıtlayan delillerden hangisinin açıklamasıdır?
Allah’ın varlığını bir bilgi meselesi olmaktan çok erdemli bir hayatın ön şartı olarak ele almaktadır. Buna göre insanın ahlaki olarak en iyiye ulaşması için bunu sağlayacak bir varlığın (Tanrı) mevcudiyeti gereklidir.
Şeytanın apaçık düşman olduğu hususu hangi ayette yer almaktadır?
“Eyiman edenler! Hep birden huzur ortamına girin. Sakın şeytanın adımlarına tabiolmayın. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır” (el-Bakara 2/208). Doğru cevap A'dır.
Aşağıdakilerden hangisi Allah'ı tanımamız için tek vasıtadır?
Allah Teâlâ’nın kendine has yapısını oluşturan zâtını idrak etmek mümkün değildir. O’nun zâtı hakkında söyleyeceğimiz yegâne şey, O’nun varolduğudur. Yüce Allah’ı gözle görmek, duyu organlarıyla idrak etmek ya da O’nun niteliklerini akıl yürüterek tespit etmek söz konusu olamaz. Bu durumda Allah’ı tanıma konusunda tek bir vasıtamız kalmıştır ki, o da haberdir. Kâinatın yaratıcısı, bilgi edinme yollarından “doğru haber” vasıtasıyla yani vahiyle bizlere tanıtılmıştır. Doğru yanıt C'dir.
Büyük ila^hi^ kitaplar dışında bazı peygamberlere gönderilen vahiyler küçük risa^leler halinde kaydedilmiş ve onlara suhu^f adı verilmiştir. Kendilerine suhuf verilen peygamberler ve sayfa adedleri hangi şıkta yanlış verilmiştir?
Hz. Nuh'a (a.s) Kur’an ve teva^tür derecesine ulaşan hadi^slerde suhuf indirildiği bilgisi bulunmamaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi “vahy” kelimesinin anlamları arasında yer almaz?
Kur’an’da ilâhî bilginin peygamberlere aktarılmasını ifade eden temel fiil “fısıldamak, telkin etmek, süratli bir şekilde işaret etmek, yazı yazmak, ilham etmek” anlamlarına gelen “vahy”dir.
Kur’an’da adı geçen Hârût-Mârût meleklerinin görevi nedir?
Hârût-Mârût: Kur’an’da adı geçen bu iki meleğin Bâbil halkını imtihan etmek ve onları sihirkonusunda bilinçlendirmek için gönderildiği belirtilmektedir. Doğru cevap A seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi, Türkçedeki “inanç” kavramına dair yanlış bir değerlendirmedir?
İnanç Türkçede “Bir düşünceye gönülden bağlanmak, Allah’a veya bir dine inanma, birine duyulan güven duygusu, bir kimse ya da şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimsemek” anlamına gelir. Arapça karşılığı iman ve itikattır. Türkçede inanç, inanış ve inanç esasları olarak karşılanmaya çalışılan bu kelime ve türevleri dini kavramın içeriğini bütünüyle yansıtma açısından yetersizdir. Türkçede bütün inanç çeşitleri bu kelime ile karşılandığı için tümüne birden inançlar demenin batıl itikatları da kapsadığı unutulmamalıdır. Dolayısıyla, doğru cevap B seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi klasik dinler tarihi kitaplarının batıl dinlere verdiği isimdir?
Muharref, Allah'tan geldiği şeklini koruyamamış Yahudilik ve Hristiyanlık gibi dinlere denir. Beşeri din ise dinlerin kaynağına bakılarak sınıflandırılmış dindir. Klasik dinler tarihi kitapları ise hak dinlere milel, batıl dinlere nihal adını vermiştir.
A seçeneğinde belirtilen özellik cinlere aittir. B, C, D ve E seçeneğinde belirtilen özellikler ise meleklere aittir.
Burhân-ı temânû Allah ile ilgili neyin delili olarak oluşturulmuştur?
Bu delile göre tabiatta gözlemlenen kozmolojik düzen Allah’in bir olduğunun delilidir. Aksi halde çok tanrılı bir dünyada kargaşanın olması kaçınılmazdır. Çünkü er ya da geç bu tanrıların iradeleri çatışacak ve sonuçta evrene bir karmaşa ve düzensizlik hakim olacaktır.