Aşağıdakilerden hangisi dinin insana kazandırdıklarından değildir?
Bir inanç sistemi olan din, geçici dünya zevklerinin insan ruhunu tatmin etmeyeceğini öğretir. Böylece insana ulvî zevkler ve manevî hazlar kazandırır. Dolayısıyla, doğru cevap C seçeneğidir.
İslam âlimleri, Kur’an’daki “Bedevîler inandık dediler. De ki, siz (gerçekte) iman etmediniz, ama teslim olduk deyin. İman kalplerinize yerleşmedi.” (el-Hucurât 49/14) ayetini imanın hangi boyutuna delil göstermişlerdir?
Âyetlerde imanın da tasdik boyutunun ihmal edilmemesi istenmekte ve dilleriyle ifade ettikleri halde bunu kalben kabullenmeyen kimselerin bulunduğuna işaret edilmektedir. Bu durumdan hareketle akâid âlimlerinin büyük çoğunluğu iman etmenin kalple gerçekleştiğini ileri sürerler ve delil olarak bu ayeti gösterirler: “Bedevîler inandık dediler. De ki, siz (gerçekte) iman etmediniz, ama teslim olduk deyin. İman kalplerinize yerleşmedi” (el-Hucurât 49/14).
İslamın olabilmesi için yukarıda verilenlerden hangilerinin olması gerekir?
Allah Teâlâ’nın kulları hakkında belirlediği hükümler İslâm dininde üç ana başlık altında incelenir. Bunlar; itikâdî, amelî ve ahlâkî hükümlerdir. Bu hükümlerin tamamı bir bütün olarak İslâm’ı meydana getirir. Doğru cevap E'dir.
_____ “suretlendirmek, şekillendirmek” anlamına gelir ve bir şeyin zihinde çeşitli şekillerde canlandırılması için anlatımlarda bulunmayı ifade eder. _____ ise vasıflandırmak, “bir şeyin özelliklerinden bahsetmek” demektir.
Yukarıda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
Tasvir “suretlendirmek, şekillendirmek” anlamına gelir ve bir şeyin zihinde çeşitlişekillerde canlandırılması için anlatımlarda bulunmayı ifade eder. Tavsif ise vasıflandırmak, “bir şeyin özelliklerinden bahsetmek” demektir.
Aşağıdaki ayetlerden hangisi itikat esaslarının bir bütün olduğunu, bölünme ve parçalanma (tecezzî) kabul etmediğini gösterir?
İtikat esasları bir bütündür, bölünme ve parçalanma (tecezzî) kabul etmez. Biri olmazsa diğerleri de mevcut olmaz. Bu esaslar ya toptan kabul edilir, ya da biri dahi inkâr edilmiş olsa, toptan reddedilmiş gibi olur. Bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek İslâm’ın bütünlüğünü bozmak, dini tahrif etmek anlamına gelir; Allah’a inanıp da peygamberine inanmayan kişi İslâm dairesinde değildir. Kur’ân-ı Kerim’de Yahudilere hitaben “Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz! Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında rüsvalık, kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir” (el-Bakara 2/85) denilmek suretiyle inanç esasında bölünmeye yer olmadığına dikkat çekilmiştir. Doğru cevap C'dir.
Aşağıdaki Esmâ-i Hüsnâ’dan hangisi insanla ilgili olan ilahi isimlerdendir?
ES-Samed ve El-Celil isimleri Allah’ın zatını ilgilendiren; El-Bârî ve El-Musavvir ise kainatı ilgilendiren isimlerdendir. El-Fettah ise insana yönelik olan Esmâ-î Hûsnâ’dır. Doğru cevap C’dir.
Tevhidi aşağıdaki ifadelerden hangisi açıklar?
Tevhid Allah’ın bir ve tek olduğunun benimsenmesi, O’nun zatında, sıfatlarında, fiillerinde ve ibadet edilmede tek kabul edilmesi demektir.
Din bilginleri genellikle din kelimesinin Arapça deyn kökünden bir mastar veya isim olduğunu kabul ederler. Temel anlam olarak dinin; itaat, ceza, mükâfat, örf, adet, hüküm, tutulan yol ve usul kelimeleriyle karşılandığı ifade edilir.
Bu sıfatlar Allah’ı şânına yakışmayan, acziyet ve eksiklik ifade eden, yaratılmışlık özelliği taşıyan ve bu sebeple de O’ndan nefyedilmesi (tenzih)gereken sıfatlardır. Bu tür sıfatlar sayılamayacak kadar çoktur. Çünkü ne kadar eksiklik ve acz kavramı varsa, ne kadar yaratılmışlık özelliği mevcut ise o kadar da selbî sıfat var demektir. Selbî sıfatların hedefi her türlü şirk şâibesini bertaraf ederek tevhid inancını tam manasıyla ispat etmek, yaratanla yaratılan arasında ortak bir noktanın bulunmadığını akıllara ve gönüllere yerleştirmektir. Bu nedenle “Hiçbir şey onun benzeri değildir” (eş-Şûrâ 42/11) âyeti tenzih akidesinin özünü oluşturur. Doğru yanıt D'dir.
Allah’ın her şeyi bilmesi aşağıdaki sıfatlarından hangisi ile ilgilidir?
İlim, Allah Teâlâ’nın bilme sıfatıdır. Kelam, Allah’ın konuşma sıfatıdır. İrade, Allah’ın dilemesi ve istemesi anlamına gelir. Kudret, Allah’ın her şeye gücünün yetmesidir. Basîr, Allah’ın her şeyi görmesidir.
İlahi vahye dayanmakla birlikte Allah’tan geldiği şeklini koruyamamış Yahudilik ve Hristiyanlık gibi dinlere ne ad verilmektedir?
İlahi vahye dayanan din İslamdır. Bunun dışında kalan dinler batıl olarak adlandırılmaktadır. İlahi vahye dayanmakla birlikte Allah’tan geldiği şeklini koruyamamış dinlere muharref din adı verilmektedir.
I. Rüya yoluyla gerçekleşebilir.
II. Allah, peygambere perde arkasından konuşabilir.
III. Vahyin mahiyeti herkes tarafından bilinebilir.
IV. Cebrail isimli melek vahye aracılık edebilir.
V. Peygamber vahyin lafzını değiştirebilir.
Yukarıdaki ifadelerden hangileri, vahiy konusunda doğru bilgiler içermektedir?
Kur’an’da vahyin mahiyetine dair herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Onun mahiyeti Allah ile peygamberleri arasında nübüvvetin bir sırrı olarak kalmıştır. Vahyin lafzıyla olduğu gibi korunmasının önemi ve gerekliliği Kur’an’da da vurgulanmıştır. Hz. Peygamber, vahyi alırken onun kelime ve cümlelerini olduğu gibi ezberlemenin ve korumanın son derece gerekli olduğunu gayet iyi biliyordu. Dolayısıyla, doğru cevap C seçeneğidir.
Kur’anda Allah’ı en öz biçimde anlatan surelerin başında İhlâs suresi gelir:“De ki O Allah birdir. O Samed’dir. Doğurmamıştır, doğrulmamıştır. Hiçbirşey O’na denk değildir” (el-İhlâs 112/1-5).
Din insana hem bireysel isteklerinin ortaya çıkmasında hem de madde karşısında eğilmemesinde ilk elden yardım eder. Kişi varlığı gereği bencil duyguların esiri olmaya yatkındır. Bu duyguların törpülenmesi din sayesinde mümkün olur. Yine birey, sonsuz bir hürriyet ve sınırsız bir gücün elinde bulunmasını arzu eder. Din bu isteklerin de bir sınırı olduğu duygusunu insanlara hatırlatarak ancak sonsuz isteklerin sonsuz olan varlığa teslimiyetle mümkün olacağını bildirir. Dinin insanlara yaptığı telkinler daha iyi bir birey oluşturmaya yönelik olması nedeniyle, insanın yaratıklar önünde ve tabiat olayları karşısında şaşkınlıktan kurtulmasını ve dehşete düşmesini önlemeyi amaçladığı için önemlidir.
İnanılması gereken hususlara toptan inanmayı temel alan, en kısa ve özlü iman çeşidi aşağıdakilerden hangisidir?
İnanılması gereken hususlara toptan inanmayı temel alan, en kısa ve özlü iman çeşidi icmali imandır
Aşağıdaki mezheplerden hangisi taklidi imanı geçerli görmez?
Mu’tezile mezhebi mukallidin imanını geçerli görmemiş hatta müminin, aklını kullanmak suretiyle iman esaslarını başkaları karşısında savunabilecek bir konumda olmasını istemişlerdir.
"İnsanlardan kimi Allah'a yalnız bir yönden kulluk ederler, öyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir(dinden yüz çevirir). O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu apaçık bir ziyanın ta kendisidir" (el-Hac 22/11).
Bu hadis aşağıdakilerden hangisine işaret etmektedir?
İman karşılığında dünyevi fayda temin etme niyetinde olanlar ayetlerle kınanmıştır. Bu ayette tarihte "E'arib" denen bir kavim için nazil olmuştur.
Kur’an-ı Kerim hangi dönemde birleştirilmiştir?
Kur’an-ı Kerim Hz. Peygambere yirmi iki yılı aşkın bir süre içinde vahyolunmuştur. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hz. Peygamber hayatta iken Kur’an kendisi ve sahabe tarafından ezberlenmiş, vahiy katipleri tarafından da yazıya geçirilmiştir. Hz. Ebu Bekir’in hilafeti döneminde Kur’an-ı Kerim vahiy katibi Zeyd b. Sâbit tarafından çok hassas prensipler çerçevesinde bir araya getirilmiştir. Doğru cevap B’dir.
Hangi mezhepler imanda artma olabileceğini savunur?
Mu’ tezile Mürcie Şiaİmanda artmanın hem nitelik hem de nicelik yönünden olacağını söyleyenler aynı zamanda amelin imandan bir cüz olduğunu savunan Selefiyye, Mu’tezile, Şia, Zeydiyye ve Hariciyye mezhepleridir.