Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı toplumunun iktisadî ve sosyal yaşantısında önemli hizmetler ifa eden muhtesibin görevleri arasında yer almaz?
Osmanlı toplumunun iktisadî ve sosyal yaşantısında önemli hizmetler ifa eden muhtesibin görevleri şu şekilde sıralanmaktadır:1-Esnafın kontrolü,2-İş yerleri açma ruhsatlarını vermesi,3-Devlet adına vergi toplaması,4-Vergi gelirlerini gereken yerlere sarf etmesi,5-Mürûr tezkirelerinin kontrol edilmesi,6-Kıyafetlerle ilgilenmesi,7-Bütün bunların dışında yerine getirmesi gereken diğer görevler.
İslam devletinin vilayetlerine kadı tayin eden ilk kişi kimdir?
İslâm ülkesi vilâyetlerine kadılar tayin eden ilk kişi Hz. Ömer’dir.
Yeni İslâm devletinin fen ve tıp merkezi neresi olarak kalmıştır?
Müslümanlar, Kuzey Afrika ile Asya’nın batısını, fethettikleri Batı’nın, Bizans’ın ve İran’ın idâri ve fennî kurumlarına dokunmadılar. Cundişapur Akademisi, yeni İslâm devletinin fen ve tıp merkezi olarak yaşamaya devam etti.
İhtisab kurumu ne zaman tam teşkilâtlı bir müessese haline geldi?
Hz. Peygamber’in Medine’ye olan hicreti döneminden itibaren varlığı bilinen İhtisab, Hz. Ömer’in halifeliği döneminde tam teşkilâtlı bir müessese haline geldi. Bu kurum, Abbasi, Endülüs, Fatımî, Eyyûbî, Selçuklular ve Osmanlı gibi daha sonra kurulan Müslüman devletlerde önemli bir fonksiyon icra ediyordu.
Türk, Arap, Ermeni, Rum, Gürcü, İranlı vb. gibi çeşitli milletlerden, küçük yaşta saraya alınan ve özel yetiştirilen gençlerden meydana gelen Selçuklu ordusu aşağıdakilerden hangisidir?
Gulâmân-ı Saray (saray köleleri): Türk, Arap, Ermeni, Rum, Gürcü, İranlı vb. gibi çeşitli milletlerden, küçük yaşta saraya alınan ve özel yetiştirilen gençlerden meydana geliyordu. Köle olarak satın alınan bu çocuklar önce saraydaki Gulamhane adı verilen okullarda eğitimden geçirilirdi. Bu okulda yetişenler kabiliyetlerine göre çeşitli devlet memuriyetlerine getirilirlerdi. Çok zeki ve becerikli olanlar vali ve komutan olurlardı. Gulamhane, Osmanlı sarayındaki Enderun Mektebi’ne benzerdi. Bunlardan iyi yetişmiş müfredan denilen 200 asker, sultanın hizmetine memurdu. İsim ve görevleri divan defterinde kayıtlı bulunan Gulâmân-ı saray, ordunun diğer sınıflarından farklı olarak ikta sahibi değillerdi. Yılda dört defa hazineden bistgânî denilen maaş alırlardı.
Aşağıdakilerden hangisi mezalim mahkemelerinin oturumlarına katılan üyelerden biri değildir?
Mezâlim mahkemelerinin oturumlarında, her zaman aynı sayıda üye bulunmamakla birlikte, genellikle şu kişilerden oluşurdu: Hükümdar, vezir, vali, sahibü’l-mezâlim (özel mezâlim görevlileri), kadı, hukukçular ve müftüler, şuhûd (mahkeme başkanının verdiği kararın hukuka uygunluğunu tespit eden ve aynı zamanda bilgilerine müracaat edilen kimseler), ordu ve maliye temsilcileri (özellikle Fatımî ve Memlukler devrindve bazen de muhtesib ve sahibü’ş-şurta (polis, bekçi vs. emniyet görevlileri) katılmaktaydı.
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlıda keşif, yağma veya tahrip maksadıyla düşman topraklarında yapılan askerî faaliyetleri gerçekleştiren askerlerdir?
Osmanlı ordusunun önemli askeri kuruluşlarından biri de Akıncı Ocağı’dır. Keşif, yağma veya tahrip maksadıyla düşman topraklarında yapılan askerî faaliyete akın, bunu yapan askere akıncı denilmiştir. Akıncı beyleri ve askerleri, özellikle Rumeli’deki fetihler sırasında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.
Vezirlik kurumu ne zaman başlamıştır?
İdarî ve siyasî yapılanmada “hilâfet” makamından sonra en yetkili makam “vezirlik”tir. Vezirlik bir kurum olarak, ilk Abbasi halifesi Ebu’l-Abbas Abdullah es-Seffah’ın (750-754), Hemedanlı Ebu Seleme Hafs b. Süleyman el-Hallal’ı 750 yılında bu göreve getirmesiyle başlamıştır. Böylece İslâm dünyasında “hilâfet”ten sonra ikinci bir idarî ve siyasî kurum doğmuştur
Abbasiler devrinde, içlerinde bedevilerin, köy, kasaba ve şehir halkının, ulema ve sûfilerin yer aldığı gönüllü olarak savaşan kişilere ne ad verilirdi?
Ordunun ikinci büyük muharip gücü mütetavvia denilen gönüllülerdi. İçlerinde bedevilerin, köy, kasaba ve şehir halkının, ulema ve sûfilerin yer aldığı bu gönüllü grupların Yemen ve Türkistan gibi çok uzak yerlerden geldikleri oluyordu. Emevi ve Abbasiler devrinde iki yüz yıldan fazla süren Anadolu Gazaları’na Türkistan’dan pek çok gönüllü geldiği ve bu savaşlara katıldığı bilinmektedir.
Hisbe sistemini ilk defa uygulamaya başlayan kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Hisbe sistemini ilk defa uygulamaya başlayan Ömer b. Hattâb’dır. Muhtesib ünvanı, ancak Abbasi halifesi Mehdî zamanında (775-785) kullanılmaya başlanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi İslâm medeniyetinde varlığını devam ettiren iktisadî kurumlarındandır?
İslâm medeniyetinde müesseseleri böyle iç içe ve girift olmakla birlikte biz İslâm medeniyetinde varlığını devam ettiren iktisadî kurumları bir tasnife tabi tutabiliriz: Beytülmal, Divan, İhtisab, Vakıf, Ahilik.
İsla^m medeniyetinde varlığını devam ettiren iktisadi^ kurumlardan değildir?
İsla^m medeniyetinde müesseseleri iç içe ve girift olmakla birlikte İsla^m medeniyetinde varlığını devam ettiren iktisadi^ kurumlar aşağıdaki şekilde bir tasnife tabi tutulabilir: Beytülmal, Divan, İhtisab, Vakıf, Ahilik.
Osmanlılar Dönemi’nde Şer’î hükümler aşağıdaki ilkelerden hangisine dayandırılmamıştır?
Osmanlılar Döneminde Şer’î hükümler, Kur’an, hadis, icmâ ve kıyas gibi İslâm’ın temel ilkelerine dayanırken; örf, hükümdarın irâdesine bağlı olarak koyduğu kurallar ve bunun için çıkarılan fermanlardır.
Aşağıdakilerden hangisi İslamın karşılaştığı birbirinden farklı medeniyetlerden biri değildir?
Doğuşu ve gelişmesi esnasında İslâm, birbirinden tamamen farkla dört medeniyet ve kültür alanı ile karşılaştı. Bunlar: Roma (Bizans) İran Hint Çin’dir.
Kitabu’l Havi kitabı aşağıdaki filozoflardan hangisi tarafından yazılmıştır?
Müslüman Arap tıbbının Batı’daki otoritesi ilk olarak Kitabu’l-Hâvîsiyle Râzî olmuştur.
Türk-İslâm edebiyatının ilk ürünleri hangi dönemde ortaya çıkmıştır?
Karahanlılar döneminde Türkler arasında sadece İslâm kültürü gelişmemiş, Türk kültürü de buna paralel olarak önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Türkçe eserler yazılarak, Türk-İslâm edebiyatının ilk ürünleri de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu edebî eserler Uygur ve Arap harfleri ile yazılmıştır.
Tarihî seyir içinde gelişimine ve uygulamasına ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi mezâlimin görevleri arasında bulunmaktadır?
Tarihî seyri içinde gelişimine ve uygulamasına ilişkin kısaca temas edilen mezâlimin görevleri de şöyledir:1-Halka karşı sert davranarak hak ve adalet yolundan sapan zalim idareciler hakkındaki şikâyetlerin incelenmesi.2-Memurların, vergi ve diğer devlet mallarını tahsil ederken yaptıkları haksızlıkların giderilmesi.3-Divan kâtiplerinin denetlenmesi. Bunlar, Müslümanların malları hakkında kendilerine güvenilen kimselerdir.4-Devletten maaş alanların maaşlarının gecikmesi veya eksik ödenmesiyle ilgili şikâyetlerin incelenmesi.5-Yöneticilerin veya güçlü kimselerin gasp ettiği mallarla ilgili şikâyetlerin incelenmesi.6-Umumî ve hususî vakıfların denetlenmesi. Vakıfların, vâkıfın şartlarına göre idare edilmesi gerekir.7-Kadı mahkemelerinin verdiği kararların uygulanması. Bazen mahkemelerin verdiği kararı uygulamak zorlaşabilir. Böyle bir durumda kuvvetçe daha üstün olan mezâlim mahkemeleri hükmün gereği ne ise onu tam olarak uygularlar.8-Muhtesiblerin ve özellikle maliye ile uğraşanların yerine getiremediği kararları uygulamak.9-Cuma ve bayram namazları ile hac ve cihad gibi açık ibadetlerin yerine getirilmesini sağlamak.
Osmanlı toplumunda günlük hayatın akışı içinde, halk ile esnaf arasındaki münasebetleri düzenleme ve esnafla ilgili kanunların uygulanıp uygulanmadığını kontrol eden görevlinin adı nedir?
Osmanlı toplumunda günlük hayatın akışı içinde, halk ile esnaf arasındaki münasebetleri düzenleme ve esnafla ilgili kanunların uygulanıp uygulanmadığını kontrol eden görevlinin adı Muhtesib’dir.
Aşağıdakilerden hangisi İslamiyet’in ferde sağladığı haklardan birisidir?
Ferde, özel mülkiyet, miras mülkiyeti, serbest teşebbüs, meşru kazanç hürriyeti ve diğer hakları tanıyan İslâmiyet; bunun yanında, insanların hak ve menfaatlerini düzenleyip, milletin muhtaç olduğu refahı, huzur ve sükûnu sağlayabilecek bir teşkilât olan devletin kurulmasına da önem verir. Böylece insan cemiyetle bütünleşir. İçinde bulunduğu toplumun devamı için gerekli olan iktisadî ve kültürel sahalarda olduğu gibi ahlâkî ve hukukî alanlarda da gelişmeleri temin edecek müesseseleri kurup geliştirir ve yaşatır.