A şıkkı ve B şıkkı ehl-i sünnetin imamet anlayışını C şıkkı İsmailiyye’nin, D şıkkı Osmaniyye’nin imamet anlayışını göstermektedir. Doğru cevap E şıkkıdır.
Aşağıdakilerden hangisi Zeyd b. Ali’nin Zeydiyye’yi döneminin diğer Şiî hareketlerinden farklı olan görüşleri arasında yer almaz?
Zeyd b. Ali’nin, imam olacak kişinin bizzat kılıcını çekerek mücadeleetmesi gerektiği fikri ve Ebû Bekir ile Ömer hakkındaki kanaatleri,Zeydiyye’yi döneminin diğer Şiî hareketlerinden ayırmıştır. Zeyd’e göreAli’nin Fatıma’dan gelen neslinden âlim, zâhid, cömert ve zulme karşı çıkankim olursa olsun imamdır. Takiyyeye uyarak evinde oturan, siyasetekarışmayan ve cihattan geri kalan kimse ise imam sayılamaz. İmam Allahyolunda gerçek anlamda cihat eden ve mensuplarını savunan kimsedir.İmamın Hasan veya Hüseyin evlâdından olmasının bir önemi yoktur, herikisinin soyundan da olabilir. O, bu görüşüyle imâmeti sadece Hüseyinsoyunun hakkı olarak gören İsmâiliyye ve İmâmiyye’ye muhalefet etmişbulunmaktadır. Bu sebepten dolayı, daha sonra Hasan neslinden gelen bir çokEhl-i Beyt mensubu Zeydiyye’ye tabi olmuştur.Zeyd’e göre, imâmet şartlarını taşıyıp da imâmetini iddia eden kişinin,insanları kendisine tabi olmaya çağırması şarttır. C seçeneğinde imamlığın sadece Hüseyin soyunun hakkı olduğu söylendiği için cevap C seçeneğidir.
Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Müslümanlar arasında yaşanan en büyük sorun nedir?
Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Müslümanlar ilk sınavlarını vermişlerdir. Peygamberimizin ölümünden sonra yerine kimin geçeceğini tayin etmemiş olması yaşanan sorunun temelini oluşturmuştur.
Aşağıdaki kişilerden hangisi Hz. Osman’ın halifeliğini onaylayan şuura heyetinde yer almamıştır?
Hz. Ömer ölmeden önce yerine kimin geçeceği sorulmasına karşılık herhangi bir fikir belirtmemiştir. Bu durumu daha çok Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Zübeyr , Hz. Sa’d b. Ebi Vakkas ve Hz. Abdurrahman b. Avf’tan oluşan 6 kişilik bir şura heyetine sevk etmiştir. Hz. Ömer, Hz. Osman’dan önce halifelik yapmıştır.
İslâm düşüncesinin itikadî, ideolojik ve politik geçmişini ve bugüne yansımasını mezhepler ve akımlar üzerinden incelemek isteyen bir Mezhepler Tarihi araştırmacısının ele alacağı belli başlı meselelerİ şu şekilde sıralamak mümkündür:
a) Mezhep ve akım isimlerinin kaynakları, b) Mezhep ve akımların doğuş sebepleri, c) Teşekkül süreçleri, d) Bulundukları mekân ve coğrafya ile olan ilişkileri, e) Kimler ve hangi toplumsal yapılar ile başladıkları, f) İlk ve sonraki temsilcileri, g) Temel fikir ve kavramları, h) Oluşturdukları edebiyat, i) Yaşadıkları iç bölünmeler, j) Yayıldıkları bölgeler, k) Diğer dini ve siyasi oluşumlarla ilişkileri ve tartışma konuları, l) Günümüzdeki durumları, m) İslâm düşüncesine katkıları, n) Haklarında yapılmış çağdaş araştırmalar. Doğru cevap E'dir.
B durumda tüm seçenekler doğru olduğundan doğru cevap E'dir.
Aşağıdakilerden hangisi Şîa üzerine tarifleri bulunan Sünnî âlimlerdendir?
Şiî müelliflerin tariflerine gelince, onlardan Kummî ve Nevbahtî Şîa’yı, “Nebi’nin zamanında Ali’nin taraftarları diye isimlendirilen ve ondan sonra da ona bağlılık gösterip onun imâmetini ileri sürenler olarak bilinenlerin teşkil ettiği Ali’nin fırkasıdır” (Nevbahti, 1936, s. 15-16, Kummî, 1963, s. 15) şeklinde izah etmektedirler. Şeyh Müfîd (ö. 413/1022) de Şîa’nın, Hz. Peygamber’in vefatından sonra, ilk üç halifenin imâmet ve hilâfetini reddederek Ali’nin imâmetini kendi istek ve iradeleriyle kabul edenler olduğunu, imâmetin kesintisiz olarak devam edeceğini, kendilerinin Ali’ye tabi olduklarını, fakat Ali’nin kimseye tabi olmadığını düşünen Ali taraftarlarına verilen isim olduğunu ifade eder. Talebesi Şeyh Tûsî (ö. 460/1067) ise hocasının tarifine nass ve vasiyet kavramlarını ekleyerek, Şiîliğin, “Allah’ın iradesi ve Peygamber’in vasiyetiyle Ali’nin, Hz. Peygamber’in vefatını takiben bütün Müslümanlar’ın imamı tayin edildiğine inanmak” olduğunu belirtir (Tûsî, 1963, II, 56). Çağdaş yazarlardan Muhammed Cevâd Muğniye’ye göre “Şîa, diğer fırkalardan şu görüşleriyle ayrılır: İmam, Nebi’den gelen bir nasla tayin olmuştur. Nebi’nin, halifesinin tayinini unutması ve halifelik işini ümmetin seçimine bırakması caiz degildir. İmam, büyük ve küçük bütün günahlardan korunmuştur. Nebi imâmete başkasını değil, Ali b. Ebî Tâlib’i tayin etmiştir ve o ashâbın kesinlikle en üstünüdür” (Muğniye, 1989, s. 12-3).
Aşağıdakilerden hangisi İsmailiyye fırkasının yerine kullanılan isimler arasında yer almaz?
İsmâiliyye, Ehl-i Beyt imamı Cafer Sâdık’tan (ö. 148/765) sonra imâmetin,onun küçük oğlu Musâ Kâzım’ın (ö. 183/799) değil de, büyük oğlu İsmail’inve ondan sonra onun soyundan gelenlerin hakkı olduğu iddiasıyla, 2/8. asrınikinci yarısında İmâmiyye’den ayrılanların oluşturduğu bir Şiî mezhebidir.Sözkonusu fırka için Ta‘lîmiyye, Bâtıniye, Melâhide ve Seb‘iyye isimleri dekullanılmaktadır. Musta‘liyye veNizâriyye bunların tali kolları arasında yer aldığından doğru cevap A seçeneğidir.
Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her birine ne ad verilmektedir?
Türkçe’de “bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her birini” tanımlamak için kullanılan mezhep sözcüğü, hem bu kolların mensuplarını hep birden belirterek sosyolojik bir oluşumu betimlemekte, hem de çevresinde söz konusu mensubiyet bağının geliştiği fikrî ve fiilî bir sisteme işaret etmektedir. Doğru cevap C'dir.
Şiilere göre Hz.Peygamberin halifesi olması gereken kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Şiilere göre Hz.Peygamberiden sonra halife olması gereken kişi Hz.Ali'dir
İlk dönemden itibaren ortaya çıkan gruplardan Hz. Ali’nin ilahlığını ve ölümsüzlüğünü ileri süren grubun adı aşağıdakilerden hangisidir?
Sebeiyye
Aşağıdaki bilim dallarından hangisi Mezhepler Tarihi bilimine yardımcı bilimler arasında yer alır?
Dinler tarihi ve mezhepler tarihi Kelam ilmi ile ortaklaşa çalışmıştır. Kelam ilmi gözettiği gayeler bakımından “kesin deliller kullanmak ve vaki olacak şüpheleri gidermek suretiyle dini inanç esaslarını ispata kudret kazandıran bir ilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Çoğunlukla diğer dinlerden ve İslamiyet içerisindeki çeşitli mezheplerden kaynaklanan inançlar üzerindeki şüpheleri gidermeyi amaçlayanlar kelam ilminden yaralanmak durumundadır.
Aşağıdakilerden hangisi Ehl-i Sünnet'in temel inançlarını oluşturan görüşlerin arasında yer almaz?
Peygamberlerden sonra en üstün insanlar sırasıyla Ebu Bekir, Ömer b. Hattab, Osman b. Affan ve Ali b. Ebi Talip'tir. Doğru cevap C'dir.
Aşağıdakilerden hangisi mezhep kavgalarının sonuçları arasında yer almaz?
Mezheplerin bir din gibi sunulması ve bu sunumun topluma dayatılmasıyla birlikte çoğulcu yapı bozulmuş, dinin özündeki hoşgörü ve kucaklayıcı tavır ortadan kalkmıştır. Mezhep ve dini grupların liderleri zaman zaman yanlış yollara sapmışlar, siyasi ya da mali çıkarları doğrultusunda din istismarına kalkışmışlardır. Liderlik sultası ve liderlerin kutsanması, mensuplar kitlesinin aldatılması, ekonomik sömürüye maruz kalması, bu bağlamda belirtilmesi gereken diğer olumsuzluklardır.
Mürtekib-i kebireyi kafir saymayıp günahkar mü'min olarak telakki eden mezhep Mürcie'dir.
Bedevilerin çöl ortamının ürünü olan sert kişilik ve mizaçları, yeni dini algılama biçimlerine doğrudan tesir etmiştir. Bu durum aşağıdaki mezheplerden hangisinin doğmasına neden olmuştur?
Bu sebepler Haricilik mezhebinin ortaya çıkmasına nden olmuştur.
Şîa ‘yı “Allah’ın iradesi ve Peygamber’in vasiyetiyle Ali’nin, Hz. Peygamber’in vefatını takiben bütün Müslümanlar’ın imamı tayin edildiğine inanmaktır” diye tarif eden şiî müellif aşağıdakilerden hangisidir?
Şiî müelliflerin tariflerine gelince, onlardan Kummî ve Nevbahtî Şîa’yı, “Nebi’nin zamanında Ali’nin taraftarları diye isimlendirilen ve ondan sonra da ona bağlılık gösterip onun imâmetini ileri sürenler olarak bilinenlerin teşkil ettiği Ali’nin fırkasıdır” (Nevbahti, 1936, s. 15-16, Kummî, 1963, s. 15) şeklinde izah etmektedirler. Şeyh Müfîd (ö. 413/1022) de Şîa’nın, Hz. Peygamber’in vefatından sonra, ilk üç halifenin imâmet ve hilâfetini reddederek Ali’nin imâmetini kendi istek ve iradeleriyle kabul edenler olduğunu, imâmetin kesintisiz olarak devam edeceğini, kendilerinin Ali’ye tabi olduklarını, fakat Ali’nin kimseye tabi olmadığını düşünen Ali taraftarlarına verilen isim olduğunu ifade eder. Talebesi Şeyh Tûsî (ö. 460/1067) ise hocasının tarifine nass ve vasiyet kavramlarını ekleyerek, Şiîliğin, “Allah’ın iradesi ve Peygamber’in vasiyetiyle Ali’nin, Hz. Peygamber’in vefatını takiben bütün Müslümanlar’ın imamı tayin edildiğine inanmak” olduğunu belirtir (Tûsî, 1963, II, 56). Çağdaş yazarlardan Muhammed Cevâd Muğniye’ye göre “Şîa, diğer fırkalardan şu görüşleriyle ayrılır: İmam, Nebi’den gelen bir nasla tayin olmuştur. Nebi’nin, halifesinin tayinini unutması ve halifelik işini ümmetin seçimine bırakması caiz degildir. İmam, büyük ve küçük bütün günahlardan korunmuştur. Nebi imâmete başkasını değil, Ali b. Ebî Tâlib’i tayin etmiştir ve o ashâbın kesinlikle en üstünüdür” (Muğniye, 1989, s. 12-3).