Şiîliğin Hz. Osman dönemindeki fitne olaylarına bağlı olarak ortaya çıktığı görüşünde olanlar, daha çok hangisine göre hareket etmektedirler?
Başkent Medine dışındaki İslâm beldelerinde, yukarıda belirtilenleryanında, İslâm’a sonradan girip ihtidâ edenler sebebiyle, halife aleyhindebaşlatılan cereyanlar hızla gelişti. Şiîliğin Hz. Osman dönemindeki fitneolaylarına bağlı olarak ortaya çıktığı görüşünde olanlar, daha çok İbn Sebemeselesinden hareket etmektedirler. Her ne kadar erken dönem Şiîkaynaklarda da, Hz. Ali hakkında, onun imâmetinin farz olduğunu ileri sürenilk kimsenin Yemenli İbn Sebe olduğu şeklinde kayıtlar mevcut ise de(Nevbahtî, s. 20), Şiîliğin İbn Sebe ile birlikte Hz Osman dönemindebaşladığı iddiası önemli sorunları içermektedir. Öncelikle İbn Sebe’ninkimliği meçhuldür ve kim olduğu hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Doğru cevap B seçeneğidir.
Eş‘arî, Allah'ın varlığına ancak aşağıdaki hangi yöntemle ulaşılabileceğini kabul eder?
Ulûhiyet: Eş‘arî, Allah'ın varlığına ancak akıl yürütme yöntemiyle ulaşılabileceğini kabul eder. O'nun varlığına ilişkin bilgiler, insanda doğuştan mevcut olan zaruri bilgiler türünden değildir. Aksi halde varlığı hakkında şüpheler ileri sürülmezdi ve sonuç itibariyle herkes zorunlu olarak O'na iman ederdi.
El-Milel ve’n-Nihal adlı kitabın yazarı Şehristânî olduğundan doğru cevap C'dir.
Bâb Ali Muhammed Şîrâzî’ye bağlı ve müstakil bir din olarak ortaya çıkmadan önceki haliyle de birer ğâlî fırka özelliği taşıyan grup aşağıdakilerden hangisidir?
Bâbîlik
İslâm tarihinde ilk Ali taraftarları olarak anılan grup aşağıdakilerden hangisidir?
İslâm tarihinde genellikle eş-Şî‘atü’l-ûlâ, yani ilk Ali taraftarları olarak anılmışlardır. Doğru cevap "A"dır.
Aşağıdakilerden hangisi devlete karşı silahlı ayaklanmayı onaylayan kişilere karşı reddiye yazan bir Mu’tezile alimidir?
Mu’tezile alimleri müstakil konularda reddiyeler kaleme almak suretiyle farklı dini görüşleri ve partizan hareketlerin eleştirisini yapmışlardır. Devlete karşı silahlı ayaklanmayı onaylayan kesimlere karşı Asamm bir reddiye yazmıştır.
Zeyd b. Ali’ye göre, imam olacak kişiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Günahlardan korunmuş olmak gibi bir vasfı , yani ismet sıfatı yoktur.
Tanımdaki boşluğu doğru şekilde tamamlayacak olan sözcük ''Makâlât'' olduğundan doğru cevap B'dir.
Düşünüp taşındıktan ve doğru olan ciheti anlamak için araştırmada bulunduktan sonra varılan kanaat veya görüşe ne ad verilir?
Düşünüp taşındıktan ve doğru olan ciheti anlamak için araştırmada bulunduktan sonra varılan kanaat veya görüşe rey adı verilir. Doğru cevap A'dır.
Ehl-i Sünnet ve Şîa tarihçilerinin Hz. Ali konusunda ittifak halinde olduğu konu aşağıdakilerden hangisidir?
İlk görüşle irtibatlı olan klâsik Sünnî bakış açısına göre, Hz. Peygamber’in vefatından sonra halife olacak kişinin kimliği konusunda kesin ve belirleyici bir nass veya vasiyet bulunmadığı için, Ensâr ve Muhacirler’in görüşleri, Sakîfe toplantısında ileri sürdükleri gerekçelerle, kendi bakış açıları doğrultusunda gelişirken, Hz. Ali’nin bazı yakınları ve yukarıda ismi geçen sahâbîler, hilâfeti Hz. Ali’ye geçen bir miras gibi değerlendirmişlerdir. Onlara göre, eğer Hz. Peygamber miras olarak bir mal bıraksaydı, nasıl yakınlarına kalacak idiyse, siyasî manadaki mirasın da böyle olması gerekir. Ehl-i Sünnet ve Şîa tarihçileri Hz. Ali’nin ilk dönemde Ebû Bekir’in halife seçilmesinden hoşlanmadığı, ona biat etmeye belli bir süre yanaşmadığı hususunda ittifak halindedir. Hz. Ali’nin, Hz. Ebû Bekir ve önde gelen diğer zevâtla yaptığı konuşmalarda, kendisinin halifeliğe daha fazla hak sahibi olduğuna işaret ederek, Kureyş’in Resûlüllah’ın soy ağacı olması durumunda, Ehl-i Beyt’in bu soy ağacının meyvesi olacağına atıfta bulunduğuna dair kayıtlar mevcuttur. Yine onun, “hilâfete benden daha layık kimse yoktur” (Taberî, 1879–1881, III, s. 476) şeklindeki ifadesi bunu teyid etmektedir.
"Yetmiş üç fırka" hadisinde geçmekte olan fırka-i naciye'nin manası aşağıdakilerden hangisidir?
Yetmiş üç fırka hadisinde geçmekte olan fırka-i naciye'nin manası "Kurtuluşa eren grup"tur. Doğru cevap B'dir.
Aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri İslamiyet’in doğuşu sırasında Arap Yarımadasının çevresinde yer alan devletler arasında yer almaz?
İslâm’ın doğuşu sırasında bölge, kültür ve medeniyet bakımından güçlü devletlerle çevrelenmişti. Kuzeyinde Bizans İmparatorluğu, Doğu'da Sasani Devleti, Güney’de Yemen ve Habeşistan Krallıkları bulunmaktaydı.
Ğulât (aşırılar) olarak isimlendirilen fırkaların ileri sürdüğü aşırı düşüncelerden olan “ruhların bir bedenden diğerine intikalinin’’ adı aşağıdakilerden hangisidir?
Daha önceden Sebeiyye’de mevcut olmasına rağmen, özellikle İbnü’lHanefiyye ve oğlu Ebû Hâşim’den sonra ortaya çıkan ve ğulât (aşırılar) olarak isimlendirilen fırkaların ileri sürdüğü aşırı düşünceler (ğulüv), Şiîliğin teşekkül sürecinde önemli bir yere sahiptir. Daha sonra İmâmiyye’nin bir kısmını süzgeçten geçirerek kabul ettiği bu görüşler; ilâhî ruhun Hz. Peygamber’e, sonra da Ali ve evlatlarına hulûl ve intikal etmesi, Allah’ın kula, kulun da Allah’a benzemesi (teşbîh), Allah’ın bir şeyi bilmezken daha sonra bilmesi (hudûsü’l-ilm) veya bir şeyin iyi yahut kötü olarak ortaya çıkacağını bildirmişken aksinin zuhur etmesi (bedâ), peygamberliğin sona ermeyeceği, zaman içinde imâmetin peygamberliğe dönüşeceği, imamların Peygamber’in vasîsi olup nübüvvet otoritesine sahip bulundukları, gaybı bildikleri, bir kısmının ölmeyip gözden uzaklaştıkları ve tekrar dönecekleri (rec‘at), ruhların bir bedenden diğerine intikali (tenâsüh/ruhgöçü), bu yolla ahiret hayatının iptali, dinî nassları bir gerekçeye dayanmaksızın batınî anlamda tevil ve onlardan kastedilmeyen başka anlamlar çıkarma, bu yöntemle haramı helal, helali de haram sayma ve ibadetlerin farziyetini kaldırma (ibâha) gibi, İslâm toplumunca tasvip edilmeyen ve çoğu sahih İslâm inancına ters konular üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi Hariciye için kullanılan isimlerden biri değildir?
Mürcie,Hariciye için kullanılan isimlerden biri değildir
Aşağıdakilerden hangisi Zeydiyyye’ye göre tevhid inancının esaslarından biri değildir?
Zeydiyyye’ye göre tevhid, Allah’ı birlemek demektir. Yani Allah’ın zâtını her türlü şüpheden uzak tutmaktır. Allah’ın sıfatları O’nın zâtının aynıdır. Bu sıfatların zıtları Allah’a nispet edilemez, Allah’ın zâtına zâid değildirler ve kadîm de olamazlar. Mahlûkâtın sıfatları Allah’a izafe edilemez. Allah’ın sıfatları zâtından, zâtı da sıfatlarından ayrı değildir. Allah zâtıyla alîm, kadîr, semî, basîr ve hay’dır. İnsan, aklıyla Allah’ı bilmekle mükelleftir. İnsan aklı eşyanın iyi ve kötü (husun-kubuh) vasfını bilebileceği için, akıl sorumlu olmanın şartıdır. Doğru cevap 'C'dir.
“Büyük günah işleyen kişinin, küfrü gerektiren bir inkârda bulunmadığı için kâfir olmayacağı, fakat işlediği günah sebebiyle de imanda kalamayacağı, bu ikisi arasında bir yerde bulunacağı” şeklinde açıklanan usul-ü hamse başlığı aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap D seçeneğidir.
Hz. Muhammed’in vefatından sonra Medineli Ensarlar halife tayini için nasıl bir yol izlemişlerdir?
Hz. Muhammedin vefatından sonra halife seçiminde ilk girişim Medineli Müslümanlar tarafından yapılmıştır. Hz. Muhammed’in davetine kulak verdikleri ve diğer Müslümanlara kucak açtıkları için bu hakkın kendilerinde olduğunu düşünüyorlardı. Bunun içinde Sa’ide Oğulları gölgeliğinde bir araya gelerek Sa’d b. Ubade üzerine uzlaştılar.