Sözlükte “yol, gidiş, adet” demek olan sünnet, Kur’ân’da Allah’a nispet edilerek “Allah’ın değişmez kanunları” anlamında sünnetullâh şeklinde kullanılır.
İtikad konularında Zeydiyye, Mu‘tezile’nin beş esasından kaç tanesini bazı küçük farklılıklara rağmen benimsemiştir?
İtikad konularında Zeydiyye, el-menzile beyne’l-menzileteyn prensibi hariç,Mu‘tezile’nin beş esasından dördünü bazı küçük farklılıklara rağmen aynenbenimsemiştir. Doğru cevap D seçeneğidir.
Kesin deliller kullanmak ve vaki olacak şüpheleri gidermek suretiyle dinî inanç esaslarını ispata kudret kazandıran bir ilim dalı ne olarak tanımlanır?
Kelam ilmi gözettiği gayeler bakımından “kesin deliller kullanmak ve vaki olacak şüpheleri gidermek suretiyle dinî inanç esaslarını ispata kudret kazandıran bir ilim dalı” olarak tanımlanmaktadır. Doğru cevap A'dır.
Günümüzde Zeydi'lerin yoğun olarak yaşadığı ülke aşağıdakilerden hangisidir?
Bugün Zeydîler’in yoğun olarak yaşadığı Yemen'dir.
Günümüze kadar devam eden mevcudu ve İslâm tarihindeki yeri itibariyle, İsmâiliyye mezhebinin en önemli kolu aşağıdakilerden hangisidir?
Nizârîler: Mustansır’ın büyük oğlu Nizâr’ın imâmetini savunduğu içinbu isimle anılan Nizârîyye, günümüze kadar devam eden mevcudu ve İslâmtarihindeki yeri itibariyle, İsmâiliyye mezhebinin en önemli koludur.Hilâfetin gerçek vârisi olmasına rağmen hakimiyet kuramayan Nizâr, dahababasının sağlığında Mısır’a gelen Hasan Sabbah’ın şahsında, hırslı vemuktedir bir destekçi bulmuştur. Doğru cevap C seçeneğidir.
Aşağıdakilerden hangisi Klâsik Mezhepler Tarihi edebiyâtından tarihi okurken karşılaşabileceğimiz belli başlı metodolojik problemler arasında gösterilemez?
a) Mezhepler ve dinî gruplar, en baştan, Meselâ Hz. Peygamber’in zamanından itibaren var olan fikirlerin ve yapıların temsilcileri değillerdir. Mezhepler Tarihi edebiyâtı ve mezheplerin kendi kaynakları ise yer yer bize böyle bir sahte görüntü vermektedirler. Tarihi gerçek ise şudur: Bu dünyaya ait sosyal ve psikolojik her türlü şart ve zaruret birbiriyle iç içe ve belli bir süreç içinde bu oluşumları doğurmuş ve onlara şekil vermiştir. O halde yapılması gereken, bir mezhebin inanç ve amellerini, mutlaka mezhebin doğuş ve gelişme dönemlerindeki tarihi, coğrafi, siyasi, hatta iktisadi şartları göz önüne alarak anlamaya çalışmaktır.
b) Sosyal olaylarda tek sebeplilik değil, çok sebeplilik ve fonksiyonellik ilkeleri geçerlidir. Bu gerçek göz önüne alınmazsa, dinî veya ideolojik önyargılarımızla tarihi bir olayın aslında birden fazla olan sebeplerini tek sebebe indirgeriz. Meselâ ilk mezheplerin çıkışını Arap-Fars mücadelesi ile açıklarız. Yahut bunu sınıfsal çıkar çatışması olarak görürüz. Bu çeşit yanılgılara düşmemek için okumalarımızda “sosyal olayların karmaşıklığı”nı ve “çok sebeplilik” ilkesini dikkate almalıyız.
c) Kavramlar tarihseldir. Her kavram, ait olduğu tarihin şartları içinde anlam kazanır. Şartlar değiştikçe anlamlar değişebilir. Meselâ Hz. Ali döneminde söylenmiş sözlerin, yapılan işlerin o gün nasıl anlaşıldığı, nasıl yorumlandığı “tarihe dönmek” suretiyle bulunursa, sonraki yüzyıllarda o söz veya fiillere yüklenen anlamların doğruluk ve geçerliliği sağlıklı olarak tespit edilebilir. 17
d) Eş‘arî’ye göre, Mezhepler Tarihi alanında yazan çoğu yazar, karşı olduğu mezheplerin görüşlerini hatalı aktarmakta veya görüşleri özetle nakletmek suretiyle okuyucuyu ister istemez yanıltmaktadır. Muhalifleri hakkında yalan hikâyeler uydurarak onları kötü göstermek isteyen yazarlara bile rastlanmaktadır. Bazen de, muhalif mezhebin en zayıf delilini bulup çıkartarak sanki bu delilin onların tek delili olduğu izlenimi yaratmaktadırlar (Eş‘arî, 1995, I, s. 33). Kaynak eserlerdeki tarafgirliklerin etkisinde kalmamak ve çarpıtmalar karşısında yanılmamak için yapılması gereken, her mezhep ve grubun kendi eserlerine müracaat etmek ve bu eserler ile diğerleri arasında karşılaştırmalar yapmaktır.
e) İslâm tarihindeki mezhep ve grupların birçoğu, kendi görüşlerini savunmak, dinî meşruiyet kazanmak, toplum içindeki statülerini yükseltmek, kendilerine yöneltilen eleştirileri reddetmek gibi çeşitli amaçlarla gerçekdışı isnat girişimlerinde bulunmuşlardır. Bu tür sözlü ve yazılı faaliyetlerin izlerine, söz konusu grupların bizzat kendi kaynaklarında ya da onlardan bahseden tarih ve rivayet kitaplarında sıklıkla rastlamaktayız.
“Râfıza” ve “Sebeiyye” kavramlarının muhlifler tarafından zem, dışlama ve ayıplama amacıyla kullanmıştır.
Sıffin Savaşı hangi tarihte gerçekleşmiştir?
Sıffin Savaşı 657 tarihhinde gerçekleşmiştir.
"Marika"ne demektir?
Marika dinden çıkmışlar manasına gelmektedir.
I. İsmailiyye
II. Mutezile
III. Eşariyye
IV. Zeydiyye
Yukarıdakilerden hangileri Şiiliğin ana kollarındandır?
Şiîliğin üç ana kolu vardır. Bunlar; Zeydiyye, İsmâiliyye ve İmâmiyye’dir.
Arşa İstivâ nedir?
Mâtürîdî’ye göre nassta Allah'a atfedilen arşa istiva, gitmek (zehâb), oturmak (kuûd), gelmek (mecî’), yakın olmak (kurb) gibi kavramlar, Allah'ın yaratıklara benzemesini nefyeden anlamlar içerir. Nurdan veya mahiyeti bilinmeyen bir şeyden ibaret olan arşa istivâ, Allah'ın yüksek bir mekânda bulunmasını değil; ululuk, yücelik ve hükümranlığını ifade eder.
11 Eylül 2001 yılında ABD’de olan saldırılar Batıyı hangi İslam mezhebini yakından incelemeye yöneltmiştir?
Yaşanan önemli gelişmeler bazı konuların öne çıkmasını sağlamaktadır. Örneğin 1979 yılında İran’da yaşana gelişmeler Şia üzerindeki araştırmaları nasıl hızlandırdıysa 11 Eylülde yapılan saldırılar da Selefilik ve Vehhabilik üzerindeki araştırmaları artırmış ve batıda bu akım üzerine birçok akademik çalışmanın yapılmasına neden olmuştur.
Mu‘tezile âlimleri müstakil konularda reddiyeler kaleme almak suretiyle dönemin farklı dinî görüşlerinin ve partizan hareketlerinin eleştirisini yapmışlardır. Doğru cevap B'dir.
Dürzilik hareketi aşağıdakilerden hangisiyle ortaya çıkmıştır?
Altıncı halife Hâkim'in tecessüd-i ilâhî iddiasında bulunarak, farklı bir inanç sistemi kurması.
Cemel, Sıffîn ve Nehrevan savaşlarında Ali ile beraber mücadele edenlere aşağıdakilerden hangisi denilmektedir?
eş -Ş î‘atü’l-ûlâ
Bir bilim dalı olarak İslâm Mezhepleri Tarihi için şu tanımı yapmak mümkündür: “Geçmişte ve günümüzde siyasî ve itikadî gayelerle vücut bulmuş ‘İslâm Düşünce Ekolleri’ diyebileceğimiz beşeri ve toplumsal oluşumların; doğdukları ortamı, doğuş sebeplerini, teşekkül süreçlerini, fikirlerini, mensuplarını, edebiyatını, yayıldıkları bölgeleri ve İslam düşüncesine katkılarını temel kaynaklardan hareketle zaman-mekan bağlamında ve fikir-hadise irtibatı çerçevesinde betimleyici metotla ve tarafsız gözle inceleyen bir bilim dalıdır”
Mezhepler ve dinî grupları mezhebe giriş ve mensubiyet, dinî grup liderliği, cemaatsel hiyerarşi, grupsal dayanışma gibi saha araştırmaları ile değerlendiren çalışma alanı hangisidir?
Mezhepler ve dinî gruplar sosyal gerçeklikler olduklarından Din Sosyolojisi’nin ilgi alanına girerler. Mezhebin oluşumu, isim alışı, bölünüşü, mezhebe giriş ve mensubiyet, dinî grup liderliği, cemaatsel hiyerarşi, grupsal dayanışma, ekonomik yardımlaşma, toplu ibadet gibi Mezhepler Tarihi’nin konusuna giren olgular Din Sosyolojisi tarafından derinlikli olarak araştırılmaktadır. Doğru cevap E'dir.
Birinci seçenekte yer alan ifade ''Dini kimlik üst, mezhebi kimlik ise alt bir kimliktir.'' olması gerektiğinden yanlıştır. Bu durumda II.III. ve IV ifadelerin yer aldığı D doğru cevaptır.