On ikinci imam olan Muhammed b. Hasan el-Askerî’nin mehdi olduğu düşüncesi aşağıdaki mezheplerden hangisine aittir?
Mehdilik kavramı, İmâmiyye (İsnâaşeriyye) Şîası ile birlikte farklı bir içerik kazanmıştır. İmâmiyye mezhebi on ikinci imamın beklenen kurtarıcı olduğunu ileri sürmüş ve mehdiliği onun önemli bir vasfı haline getirmiştir. Bu yüzden beklenen mehdi inancı, zamanla Şiîliğin temel inanç esaslarından biri haline gelmiştir. Buna göre beklenen kurtarıcı, yani mehdi, on ikinci imam olan Muhammed b. Hasan el-Askerî’dir. Doğru cevap C'dir.
İmâmiyye tarafından imâmetin nübüvvetin devamı olduğuna delil olarak getirilen ve farklı varyantlarla hem Şiî ve hem de Sünnî kaynaklarda geçen bir rivayette, Hz. Peygamber şöyle demektedir: “Ey insanlar, size iki değerli hazine bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece asla dalalete düşmeyeceksiniz. Bunlardan birisi Allah’ın kitabı, diğeri ise benim ‘itretim, yani Ehl-i Beyt’imdir… Bu ikisi, (cennette) havz başında bana ulaşıncaya kadar birbirinen ayrılmaz; bunu Rabb’imden diledim. Benden sonra bu ikisine yapışır, sıkıca sarılırsanız ebedî olarak sapmaz ve dalalete düşmezsiniz”. ifadesi yer almaktadır. Bu rivayet hangi isimle anılmaktadır?
İmâmiyye tarafından imâmetin nübüvvetin devamı olduğuna delil olarak getirilen ve farklı varyantlarla hem Şiî ve hem de Sünnî kaynaklarda geçen bir rivayette, Hz. Peygamber şöyle demektedir: “Ey insanlar, size iki değerli hazine bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece asla dalalete düşmeyeceksiniz. Bunlardan birisi Allah’ın kitabı, diğeri ise benim ‘itretim, yani Ehl-iBeyt’imdir… Bu ikisi, (cennette) havz başında bana ulaşıncaya kadar birbiinen ayrılmaz; bunu Rabb’imden diledim. Benden sonra bu ikisine yapışır, sıkıca sarılırsanız ebedî olarak sapmaz ve dalalete düşmezsiniz”. Sekaleyn hadisi olarak şöhret bulan bu rivayet, farklı şekillerde (mesela “‘itretim” yerine “sünnetim” ifadesi kullanılıyor) Ehl-i Sünnet kaynaklarında da geçmiş olması sebebiyle, Şîa tarafından en önemli delillerden birisi olarak kabul edilektedir. Şiîler’in bu iddialarına rağmen bu ve buna benzer mevcutrivayetlerden, imamın nassla tayini ve masumiyeti gibi delillerin çıkarılması mümkün değildir. Çünkü imama ve Şîa’nın dediği gibi imamda mevcut olan özel bir ilme ve onun masumiyetine inanmak, Kur’ân-ı Kerîm’in müminlerde bulunmasını istediği hür, akıllı varlıklar olma özelliğini ortadan kaldırır. Doğru cevap C şıkkıdır.
Aşağıdakilerden hangisi Dürzîlik için kullanılan isimlerden biri değildir?
Fırka, bütün dinî gerçekleri en geniş anlamıyla kapsayan müstakil bir sistem olduğunu savunması sebebiyle nadiren Hâkimiyye diye anılmışsa da genellikle Dürzîlik (Dürziyye) adıyla yaygınlaşmıştır. Bu isim fırkaya, önceleri Hamza’nın yakını ve dâisi iken daha sonra mürted sayılan Anuş Tekin (Neştekin) ed-Derezî’nin yoğun propagandalarından dolayı verilmiştir. Dürzîler, her ne kadar zamanla bu ismi belli ölçüde kabullenmişlerse de, tam anlamıyla tevhidi gerçekleştirdiklerini düşünerek kendilerini “Muvahhidûn” veya “Ehlü’t-tevhîd” diye anmış, kimi zaman da “Benû Marûf” ismini kullanmışlardır. Doğru cevap A'dır.
Mısır’da İhvan-ı Müslimin, Pakistan’da Cemaat-i İslami gibi örgütlenmelerin, aşağıdaki kişilerden hangisinin ıslahat çabalarını tekrarlayan örgütlenmeler olduğu söylenebilir?
Cemaleddin Efgani önceliğini siyasi çalışmalara vermiştir. Islahat programında İslam birliği fikrinin çok önemli bir yeri vardır. Mısır’da İhvan-ı Müslimin ve Pakistan’da Cemaat-i İslami gibi örgütlerin ondan ilham aldığı ve onun düşüncelerini tekrarladıkları söylenebilir.
On İki İmam adına hutbe okutup para bastıran ve 1501 yılında resmen Safevî Devletini kuran aşağıdakilerden hangisidir?
Anadolu'nun bazı yerleşim merkezlerini dolaşan ve müritleriyle görüşüp onların desteğini alan Şeyh İsmail, Azerbaycan, Nahçıvan gibi yerleri ele geçirip büyük zaferler elde etmiş ve Tebriz’de şahlık tahtına oturmuş, On İki İmam adına hutbe okutup para bastırmış ve 1501 yılında resmen Safevî Devletini kurmuştur.
Bâbîlik-Bahâîlik, kim tarafından, nerede ve ne zaman gelişmiştir?
Bâbîlik-Bahâîlik, tıpkı Ahmedîlik gibi, 19. Yüzyılda, beklenen kurtarıcı söyleminin yüksek sesle dile getirildiği bir kaos ortamı üzerinde şekillenmiş dini bir harekettir. Ahmedîlik, Hint alt kıtasında ve Sünni İslâm anlayışı ekseninde oluşmuş bir hareket iken, Bâbîlik-Bahâîlik İran’da daha çok Şiî İslâm anlayışı merkezinde gelişmiştir.
Bir âyinden ziyade gençleri toplantıya alıştırma, onlara âdâb ve erkân hususunda duyguverme, tarikat mefkûresini aşılama amaçlı bir muhabbet meclisine ne ad verilir?
Başka bir erkân “Koldan Kopan Erkânı”dır. Bu erkân bir âyinden ziyade gençleri toplantıya alıştırma, onlara âdâb ve erkân hususunda duygu verme, tarikat mefkûresini aşılama amaçlı bir muhabbet meclisidir.
I. İnsanın tabiatı
II. Nassların tabiatı
III. Farklı din, kültür ve medeniyetlerle olan etkileşimler
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri mezheplerin ortaya çıkışına neden olan psiko-sosyal faktörler arasında yer alır?
Her üç başlık da psiko-sosyal faktörler arasında yer alır.
Allah’ın, ölenlerin bir bölümünü öldükleri surette dünyaya getireceğine, böylece bir insan kesiminin yükseltileceğine, bir insan kesiminin de alçaltılacağına, hak sahibi insanların haklı olduklarının, zâlimlerin ise haksız bulunduklarının meydana çıkacağına inanılan İmâmiyye itikadî görüşü aşağıdakilerden hangisidir?
Allah’ın, ölenlerin bir bölümünü öldükleri surette dünyaya getireceğine, böylece bir insan kesiminin yükseltileceğine, bir insan kesiminin de alçaltılacağına, hak sahibi insanların haklı olduklarının, zâlimlerin ise haksız bulunduklarının meydana çıkacağına inanılan İmâmiyye itikadî görüşe, Rec’at (dönüş) denir. Rec‘atin, S¸îa inancının esas unsurlarından olduğunu ve buna inanmayanın S¸iî olmadığını söyleyenler de vardır. Ehl-i Sünnet, rec‘ati kabul etmemektedir. Halbuki İmamiye’ye göre, rec‘ate inanmak ne tevhîd inancına zıddır, ne de nübüvvet inancına; hatta bu iki inancı kuvvetlendirir. İmâmiyye S¸îası’nda rec‘at anlayışının temel güdüsü, zulme uğrayan Ehl-i Beyt mensuplarıyla onlara zulmedenlerin, on ikinci imamın ortaya çıkması döneminde diriltilip tekrar dünyaya gönderilmesi ve ardından Ehl-i Beyt düşmanlarından intikam alınmasını gösterme çabasıdır.
Bahailik kim tarafından kurulmuştur?
1844 yılında Şiraz’da Kazım Reşti’nin görüşleri ışığında kendisinin mehdiye açılan kapı, yani bab olduğunu ilan eden Mirza Ali Muhammed Babilik, bir başka deyişle Bahailik dini hareketinin kurucusu olmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi Şia’nın doğuş dönemi olarak adlandırılan devrede ortaya çıkan oluşumlara verilen isimlerden biridir?
Şîa’nın doğuş dönemi olarak adlandırılan bu devrede ortaya çıkan oluşumlara, “aşırı (ğulât) hareketler” veya “ilk Şiî hareketler” adı verilmiştir. Doğru cevap B'dir.
Arabistan haricindeki müslümanlar üzerinde daha çok 20. yüzyılda tesiri bulunan oluşum aşağıdakilerden hangisidir ?
Vehabbiye günümüzde genellikle selefi olmayanlar tarafından selefiakımlar için kullanılmakta olan meşhur bir adlandırmadır. İslâmiyet’in ilkasrına kadar tarihi geriye giden Ehl-i Hadis geleneği üzerine Vehhabiliği tesiseden kişi Muhammed b. Abdülvehhab’tır (1703–1792). Arabistan haricindeki müslümanlar üzerinde Vehhâbîliğin tesiridaha çok 20. yüzyılda gerçekleşti. Gelişen ulaşım ve iletişim imkânları, farklıülkelerdeki değişik cemaat ve kuruluşların Necd ulemâsı ile irtibatlarınıkolaylaştırdı. Hindistan-Pakistan Ehl-i Hadîs cemaati ile Mısır’daki Ensâri’sSünneti’l-Muhammediyyecemiyeti bu oluşumların en eskileri olarak kaydadeğer
5 Şaban 4/30 Aralık 628 tarihinde Medine’de Dünya'ya gelene kimdir?
Doğru seçenek B şıkkında verilmiştir.
On iki imamla ilgili rivayetler aşağıdaki eserlerin hangisinde son şekline kavuşmuştur?
On iki imamla ilgili rivayetler, Küleynî’nin Usûlü’lKâfî adlı eseriyle karar bulmuştur.
Mirza Gulam Ahmed Kadiyânî (1835-1908) tarafından XIX. yüzyılın sonlarına doğru kurulan olan Ahmedîlik, Mirzaîlik ve Kâdiyânîlik adlarıyla da anılan dini hareket nerede başlamıştır?
Mirza Gulam Ahmed Kadiyânî (1835-1908) tarafından Hindistan Pencap-Kâdiyân'da XIX. yüzyılın sonlarına doğru kurulan bir dini harekettir. Hareketin kurucusu ve bağlıları, kendileri için Ahmediyye ismini kullanmışlar, resmi makamlarca da bu isimle anılmışlardır. Ancak İslâm dünyasında tanımlandıkları isim, genellikle Kâdiyâniyye olmuştur.
Mirza Gulam Ahmed, adını ilk kez kaç yılında Hindu ve Hıristiyanların Müslümanlara saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Kadiyan'da, yerel gazetelerde İslâm'ı savunan yazılarıyla duyurmuştur ?
Mirza Gulam Ahmed, adını ilk kez 1877 yılında Hindu ve Hıristiyanların Müslümanlara saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Kadiyan'da, yerel gazetelerde İslâm'ı savunan yazılarıyla duyurdu.
İhya hareketine “nereden başlamalı” sorusuna verilen İslamcı cevaplarda önemli farklılıklar bulunmaktadır. İslamcı şahsiyetlerin hangi ağırlık ve üslupta geleneği sorguladıkları veya ladini mihraklara karşı reaksiyoner olup olmadıkları, onların modernist ya da muhafazakar olarak değerlendirilmelerinin kıstaslarıydı. Dolayısıyla Osmanlı’nın Mustafa Sabri, İskilipli Atıf, Said Nursî gibi muhafazakâr İslamcıları genellikle Cumhuriyet devrimlerine muhalif bir pozisyon almışlar; modernist olarak vasıflanan İzmirli İsmail Hakkı, Şemseddin Günaltay gibi isimler ise idarede önemli görevlere getirilmişler, hatta yeni rejimin tasarruflarını savunan bir söylem geliştirmişlerdi. Öte yandan İslam dininin gelişmeye engel olmadığı, Batı medeniyetine üstünlük sağlayan unsurların esasen Müslümanlardan alındığı, Müslümanın sürekli çalışma halinde olması ve güçlenmesi gerektiği, birlik ve beraberliğin elzem olduğu gibi tezleri savunmada söz birliği edilmiştir. Bu nedenle doğru cevap D'dir.